Bomba patlaması
Adam kaçırma
Kameraya bakarak afilli söz söyleme
Duygusal şarkı eşliğinde ağır çekimde bakışmalar
100 kişiyle çatışıp burun bile kanamaması
Sevdiğinin kolunda ölmesi
Kötü karakteri yakalayıp elden kaçırma.
Dizi sadece bunlardan oluşuyor.
Televizyon dünyası böylesi kısır döngüler içerisinden ibaret olduğu için, bu dizi de bu kısır döngülerden nasibini alıyor. Kısır döngü de, işte "klişe" diye tabir ettiğimiz şeyler. Bu kısır döngülerden kurtaramadı kendini dizi. Çünkü; bundan önceki askeri diziler de bu ayarda ilerledi. Haliyle senarist de ortaya yeni bir şey koyamıyor.
Askeri diziler arasında bir tek aradan sıyrılan vardı, o da Emret Komutanım'dı. O da, işi komediye vurarak bu özelliğini ortaya koyabiliyordu. Herhangi bir çatışma göremeyiz ama birlik ve beraberlik adına, insanları güldürmek adına, askerliğin sadece çatışmalardan ibaret olmadığını iyi bir şekilde gösteriyordu.
İşte iş aksiyona dökülünce, askeri diziler klişeden ibarete dönüşüyor. Börü vardı, işte o aralarında sıyrılıyor. Neden öyle oluyor? Süresi kısa, bölüm sayısı az ve aksiyon ağırlıklı. Diziyi de Dağ'ı yapan Alper Çağlar yapıyor. Süre uzun olunca, reyting canavarına yenik düşmemek için, haliyle böyle kısır döngü içerisine giriyor diziler. Süreleri azalt, bölüm sayısı da çok olmasın, gör bak diziler bu kısır döngü içerisinden kurtulup, nasıl kaliteli oluyor. Söz'ün de işte bu yüzden klişelere sık sık başvurduğunu ve kısır döngü içerisine girdiğini düşünüyorum. İşte sırf bu yüzden istihbarat mevzusunu devreye soktu ama yine klişeye bağladı.
Söz'ün ilk sezonu daha iyiydi örneğin. Zaman ilerledikçe ve Çukur'la rekabet içerisine girince, reyting adına dizi değiştikçe değişti. Süresi ara ara arttı, ara ara yavaşlatılmış sahnelere bağlandı. Senaristin planlı programlı hareket etmediği, birilerine danışmadığını doğuruyor bu olay. Umarım klişelerden uzaklaşır da, dizi düzelir. Yoksa reytinge kurban gider.