Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Captain Fantastic, Kuzeybatı Pasifik kıyılarında yaşamını 6 bedensel ve zihinsel engelli çocuğuyla sürdüren Ben adındaki babanın, hüzünlü yaşam ve hayata tutunuş öyküsü ele alınmaktadır.
İlk başlarda sıkıntıdan patlayıp kapatmayı düşünmüştüm fakat orman yaşantısından çıkıp otobüsle annenin cenazesine katılmak için yol aldıktan sonrası filme alıştım ve kendini izletmeyi başardı.
Muhteşem doğa manzarası ve görselliği güzel de, bu devirde çevremizde orman arazisi de kalmadı ki yaşanacak, hem de 6 çocuk ile. Verdiği ya da vermek istediği her bir mesaj tartışmaya açık; lakin sadece film olarak güzel. Baba ve çocukları arasındaki bağ o kadar güzel sunuluyor ki bu düşünceler bende bir anda kayboldu. (@destere sen de aile filmlerini seven bir kişi olarak, bu filmi kesin seversin bence. Tavsiye edilir.)
Filmin ana felsefesine ters bir durum olmuş:
Marketteki hırsızlık olayına bir açıklama getirdiler fakat beni tatmin etmedi.
Keşke finali...
...Anneye söylenen son şarkı ile yapsalardı.
Küçük çocuklar başta olmak üzere oyunculuklar genel olarak güzeldi. Müzikler de ayrıca çok hoşuma gitti.
Aragorn reyiz Viggo Mortensen koyu bir Beşiktaş hayranı, İnönü'de de birçok Beşiktaş maçını izlemişliği var. Bu nedenle filmin eksikleri olmasına rağmen düşük puan vermeyeceğim.
İşte beklenen yılın filmi diyebileceğim uzun yıllar unutulmayacak bir yapıt. Son 6 yılda izlediğim en iyi 10 film içerisine rahat girer. Ödülleri toplayıp toplamaması önemli değil, sanırım o ailenin de umurunda olmaz bu?
Evet ütopik ama müthiş bir hayat. Sırf ütopik diye filmi görmezden mi geleceğiz? Önemli olan bu ütopik düşünceyi en gerçekçi biçimde aktarmalarıydı ve bence büyük ölçüde başarılı da olundu.
Üzerine konuşulacak birçok detayı, derinliği ve mesajı olan bir film. İzledikten sonra fark ediyoruz ki tüm yaşamımız baştan sona her şeyiyle buram buram yapaylıktan ibaret! İnsanların algı kontrolüne maruz kaldığı bir distopya gibi... Öylesine uzaklaşmışız ki gerçek doğamızdan, gerçek doğamız karşısında hayret eder olmuşuz.
Adının Captain Fantastic olması yüzünden ilk duyduğumda Marvel filmi sanmıştım ciddi ciddi. Ve bu yüzden uzun süre dikkatimi çekmemişti, ta ki konusunu okuyana kadar. Filmle alakasız bir isim olması filmin Underrated olacak olmasında etkili olacak. Ama öyle bir ailenin anlatıldığı bir yapımda saçma bir isim kullanmak kadar doğal bir şey yoktur Sanırım?
Viggo anarşizmi temsil ediyorken Viggo'ya karşı olanlar ve dış dünya kapitalizmi temsil ediyor özellikle büyükbaba. Fakat eninde sonunda kapitalizmin kazandığını görüyoruz, tek tip evde yaşamaya, normal insanlar gibi okula gitmeye başlıyorlar. Bence bu kısım bile filmin gerçekçiliğini ortaya koyuyor, ütopyanın mümkün kısmını gösteriyor, fanteziye kaçmıyor. Böyle bir dünyada kapitalizm önünde hiçbir düşünce sistemi duramaz, ancak filmde olduğu gibi bu tür aileler çoğalırsa hafif sallanır belki... Yine de kapitalizmin hastanesine muhtaç kalırsın günün birinde?
Eğitim üzerine yapılan yergiyi de açık şekilde vermişler. Mesele ezberlemek değil, bilmek. İki veledin soruya cevap verememesi acaba niye?
Devletin Tek tip insan yetişmesi mi yoksa filmdeki aile gibi bir eğitim mi? Fakat buna karşın Viggo'nun çocuklarına gerekli gereksiz fizik bilimi gibi birçok bilgiyi yüklemiş olması belki filmin eleştirilmeye en açık kısmı. Ancak bu da sanırım dış dünyaya karşı tetikte kaçmak, tıpkı iki veled gibi okula ihtiyaçları olmadığımı kanıtlamak için yapılmış olabilir.
Cinsellik muhabbetleri de cimselliğin tabu olmadığını, sıradan bir şey olduğunu göstermek içinde ve kesinlikle filmin alkışa değer kısımlarının başında geliyor, sağlıklı bir insanlık küçük kızın öğrendiği gibi doğrudan, yalana girilmeden öğrenmeli. Türkiye'de bu tür konular ayıp sayılıyor sa ne okuyor? Leylekler getiriyor diyorlar sa ne oluyor? Ortalık sapıktan geçilmiyor. Asıl ayıplanması gereken o yüzden baskı ve tabudur...
Filmde ne salt kapitalizm eleştirisi ne de anarşizm övgüsü vardı. Hatta filmden kapitalizmin övüldüğü anlamını çıkaran bile olabilir. Viggo'nun yaptığı da aslında tıpkı devlet gibi, kendi görüşünü empoze etmek ve (üniversite mevzusunda olduğu gibi) görüşün sorgulanmasından hoşlanmamak. Aslında en doğrusunun orta yol olduğunu anlatmak istenmiştir belki de? Viggo ne haklı ne haksız, bence müthiş bir yaşam fakat kapitalistleşmiş insana aykırı, yoksa genlerinde hâlâ avcı toplayıcı döneminden kalma güdüler var, ormandaki hayat pekâlâ yaşanması mümkündür, ütopya olan dış dünya ile iletişimsiz mutlu mesut yaşamanın mümkün olmamasıdır ve etkileşime geçtiğin an da eskisi gibi olmak biter. Ancak yine de misafir oldukları aile gibi buram buram kapitalizme batmak yerine, onu az ama öz kullanmak ellerindedir son sahnede gördüğümüz gibi...
Yine de keşke kadının külleri klozet yerine denize filan dökülseydi. Toprağın altına gömülüp solucanların yemeği olmaktan daha kötü bir şey varsa o da dışkı yoluna gitmektir
Ve ayrıca kilise sahnesindeki konuşma enfesti.
Derinlikli kurgusundan oyuncularına, yönetmenliğinden müziğine kadar her biri dört dörtlük harika bir film. Keşke Boyhood gibi ne anlattığım belli olmayan sıkıcı bir film olsaydı, çok sevilir ve ödülleri toplardı puan da çok sana yüksek olurdu. Fakat sanırım çoğunluğu hitap etmiyor olması da filmin konusuyla doğrudan ilgili?
Müthiş bir film. Yılın en iyi filmi şu ana kadar izlediğim. Daha iyileri gelebilir hala umudum var ama bu film çok iyiydi be.
Sanırım orjinal senaryoymuş. Böyle aykırı bir hikayeyi düşünen ve yazan, üstüne yöneten Matt Ross'u pek tanımıyorum ama çok saygı duydum filmden sonra. Günümüz klişe dünyasına tokat gibi verilmiş mesajlar var filmde. Ve bunu dilini sakınmadan yapıyor. En sevdiğim kısmı da bu cesurluğu zaten. Müthiş derinlik içeren bir senaryoydu gerçekten.
Kapitalist sisteme yapılan eleştirinin anlamına diyecek söz yok. Ama bu dünya düzeninde buna karşı bir çözümün olmadığını, en fazlasının bu olduğunu da anlatarak film bakış açısının ne kadar gerçekçi olduğunu gösteriyor. Son sahne bunu net gözler önüne seriyor zaten. Ayrıca filmdeki bir başka vurgu baskıcı anlayışa yapılandı. Ben çocuklarına kendi düşüncesini baskıyla kabul ettirdiği için içinde kendi özeleştirisini de yapmış film. Son sahneden bunu da anlayabiliyoruz. Yani olması gerekenin bunun dengesini koruyabilmek olduğu güzel anlatılmış.
Eğitimle ilgili verilen mesajlar, cinsellikle ilgili yapılan cesur yorumlar, alışveriş çılgınlığına yapılan yorum, düşünce ve fikir özgürlüğünün önemine yapılan vurgu ve daha nicesi. Alabilene çok anlamlı sağlam mesajlar vardı.
Öyle bir aile ki her şeyiyle aykırı bir yaşam. Aralarındaki bağı izlemesi ise muazzam keyifli. Viggo Mortensen Aragorn reis harika oynamış. En azından isim olarak çok çok güçlü isimlerin olmadığı bu yılki erkek kategorisinde adaylık almasını çok isterim. Ailenin geri kalan fertleri de harika oynamışlar küçük yaşlarına rağmen.
Müzikleri de çok keyifliydi. En başlarında çalan İskoç müziğine benzer ton baya hoşuma gitti. Son sahnede söylenen şarkı ve diğer müzikler de güzeldi.
Üzerine çok konuşulması gereken ve değer görmesi gereken bir yapım. Ben muazzam keyif aldım izlerken. Oscar'da pek yer alacağını sanmıyorum ama hatıralarda uzun bir süre kalacağına eminim.
Öncelikle senaryo bana kalırsa çok iyi. Film günümüz dünyasına karşı çok iyi bir eleştiri.
Benden önce filmi izleyip, yorumlayan arkadaşları tekrarlamak istemiyorum o yüzden teker teker yapılan eleştirileri dillendirmeyeceğim ama gerçekten muazzam eleştiriler var. Özellikle günümüz dünyasındaki iki çocuk ile filmdeki başrol ailemizin çocukları arasındaki farkı çok net olarak göstermeleri güzeldi.
Filmin mantıklı bir çerçeveye oturtulmuş olduğundan baştan sona kadar olayları benimsemek de sıkıntı çekmiyorsunuz. Bu çok büyük bir artı. Filmin sonu da olabilecek en mantıklı sondu.
Viggo Mortensen çok iyi oynamış, role yakışmış. Çocukların her birinin oyunculuğu da iyiydi.
Müzikler de filmin havasına göre çok uygun seçilmişler her biri hoştu.
2016'nın izlenmesi gereken filmlerinden biri kesinlikle.
Film çok mu efso'ydu tabi ki değil ama kötü değildi bence görsel olarak tatmin etti verdiği, vermeye çalıştığı bilgiler önemliydi. Benimde babam beni küçüklükten beri doğayla iç içe yetiştirmeye çalıştı ama tabi ki bu kadar değil her sabah yürüyüşler, dağa tırmanış, neler yenir dağda, nelerden uzak durmalıyız, nasıl savunmalıyız gibi -çocukluğunun köyde geçmesinin de etkisi vardır tabi tek başına dağlarda kalmak küçük yaşta kolay olmasa gerek- ama dediğim gibi bu film çok çok üst level O yüzden hoşuma gitti aslında ama aşırıya kaçma var tabi o soygun sahnesi gibi mesela. Bi ara asıl sorunlu olan adam mıydı acaba diye de düşünmedim değil. Ayrıca tabi günümüz çocuklarının ellerinde telefon, oyun konsolu ile olan durumunu da es geçmemişler, kitap okumanın bizim o eski evlerde olan soba başında toplaşıp sohbet etmeler falan bunları da gördük aslında şimdi herkes bir oda da veya ellerde telefon, bilgisayar tarzı oldu maalesef. Müzikler de ayrı güzeldi onu da es geçmemek lazım tabi. Annesiyle ilgili olan konuya gelirsek de:
Annelerinin küllerini cidden tuvalete atma olayı saçma olmuş bir deniz veya hazır doğadalar doğa rüzgarla birlikte salın tarzı olabilirdi. Tuvalet olayını duyunca acaba annesi rahatsızken mi yazmış diye düşünüp onlarında böyle düşünebileceğini sanıp mezarını kazmazlar dedim ama yaptılar valla. Dedelerini de en son bi gösterebilirlerdi çocuklar gittikten sonraki hallerini falan kısaca.
Açıkçası ortada güzel bir fikir var ve yer yer de başarıyla işlenmiş. Ama söylemek gerekirse bazı kısımlarda sıkıldım ve daha iyi değerlendirilebileceğini düşündüm. Yine de genele bakarsak iyi bir film olduğu kesin.
Aslında bu yorumu da izledikten saatler sonra yazıyorum ama hala aklıma yazacak bir şey gelmiyor. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilmiyorum. Gerçi konusu nedeniyle uzun uzun konuşulması gereken bir yapım, ama aklıma sistem eleştirileri, oyunculuklar ve müzikler dışında fazla şey kazıyamamış gibi düşünüyorum. Şehirdeki çocuklarla Ben'in çocukları arasındaki zıtlıklar ve eğitim sistemi eleştirileri gibi konular iyi işlenmiş tabii.
Viggo Mortensen çok iyiydi. Başlarda 'Oscar adaylığı alacak ne varmış' diye düşünmüştüm, ama rolünün hakkını vermiş. Çocuklarına kendi gerçeklerini empoze eden baba olarak kaliteli bir performans sergilemiş. Genç tayfa da gayet iyiydi.
Son sahnede annenin küllerinin tuvalete dökülmesi benim de pek hoşuma gitmedi, ama kadının son isteği olduğu için çok yadırgamadım. Ayrıca külleri yakarken çalan şarkı da çok iyiydi.
Sonuç olarak yılın en iyilerinden biri olmasa da en ilginç yapımlarından biri. En azından keyifli bir 2 saat geçireceğiniz kesin.
Filmi izlerken kesin canım sıkılır ön yargısı ile izledim ancak filmin başında bu yargım direkt yok oldu. Film çok güzeldi. Değişik bir konusu vardı. Ben daha önce bu tür bir film izlemiştim. İnsan bu yaşam türüne biraz imrenmiyorda değil hani.
Film Oscar'da hak ettiğini bulamamış. En İyi Erkek'i alabilecek güçte. En İyi Film için de ben ciddi bir aday olarak görüyorum ama akademi yine sağolsun. Yahu cidden şu filmleri kim seçiyor ya? Çok saçma filmler seçip neden şöyle kaliteli şeyleri es geçerler anlamıyorum? Bunlar hep lobi işte...
Tek adaylıkları olan ödülü de inşallah alırlar ve akademiye kapak olur.
Yahu şu sahne bile En İyi Müzik kategorisinde ödül getirtir ona.
İlginç, (ailede yasak kelime ) alışılageldik geldik modern hayattan uzak bir yaşam süren aile.Çocuklarını özgür ve özgün yetiştiren,onların öğretmeni olan bir baba var.
Filmde güzel bir sistem eleştirisi var. Bu da benim en çok ilgimi çeken konu. Anti kapitalist bir ailenin, kapitalist bir sisteme kısa bir süre de olsa geçerken zorlanması. Günümüzde ki eğitime de eleştirisi var. Sadece bizim ülkemizde eğitim sorunu yok tabi.
Aile arasında diyaloglar çok samimiydi. Küçük keratalar iyi oynamışlar. Cenaze töreni ve tabi ki küllerin klozete dökülmesi ilginçti. Aile sonuç olarak bir nebze modern hayata kayıyor ama esas felsefelerinden ayrılmıyorlar. Bunu servisin 15 dakika sonra geleceğini söylemesine fazla tepki vermeyip rahat rahat işlerine devam etmesinden anladım biraz. Pekte umursamıyorlar aslında.
Arkadaşlar film için yapılabilecek hemen hemen her şeyi anlatmışlar zaten. Bende bir kaç yorumlama yapayım.
Film, işlediği konuyu mantık çerçevesine oturtarak bizlere sunmayı başarmış. Onun dışında filmin bana göre yer yer sıkıcı kısımları vardı. Özellikle filmin başında sıkıldığımı söylemem gerek. Ancak sonrası oldukça güzel ve akıcıydı diyebilirim.
Onun dışında filmin müzikleri gerçekten başarılıydı. Film ile uyumlu müzikler seçilmiş.
Bir diğer değinmem gereken konu ise Viggo Mortensen. Gerçekten çok başarılı bir oyunculuk sergilemiş.
Kısacası yer yer sıkılsam da genel olarak başarılı bir film olmuş.
Yılın en sürpriz işi diyebilirim. Hollywood'daki orijinal konu sıkıntısı yaşanan bu zamanlarda farklı konusuyla, tarzıyla yaptıkları sistem eleştirisiyle verdiği mesajlarla takdire şayan bir iş ortaya çıkarmış yönetmen. Oscarlarda hakettiği değeri görmemiş bana göre. Bir tek Viggo Mortensen ile adaylık alabilmiş. O da çok güzel oynamış ama diğer adaylar arasında şansı çok düşüktür.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.