'Parayı basıp oyuncuları aldı, bu takım dengeleri bozuyor, böyle bir şey olmaz Araplar futboldan elinizi çekin' gibi söylemler bazı bakış açıları tarafından doğru kabul edilebilir. Ancak ortada şöyle bir bakış açısı da var. Ne kulüpler ne oyunculara ne paralar bastı da başarılı olamadı zamanında. Geçmişte de şimdi de bu hep var olacaktır. Bunun çok yakın ve güncel bir örneğine değinip oradan PEP dahisine geçeceğim...
Hangi takım olduğunu biliyorsunuz elbette, Barcelona... 150m Euro Coutinho'ya, 130m Euro Dembele'ye, 30 40 50m Eurolar diğer futbolculara verildi. Barcelona kültürüyle hiç bağdaşmayan bir yönetim anlayışı ve sırf 2 3 yıl Barcelona'da top oynadı diye ve güya sözde Barca kültürüne uygun diye getirilen Valverde örneği çok uygun buna. Düşününce Valverde Barcelona'nın başında 2 sezonda 4 (olası 5) kupa kazandı, başarılı sayabilirsiniz. Ancak İspanya Ligi'ni ve kupasını zaten ligde Messi tek başına yanına 10 tane sıradan adam koysan alıyor, öyle çılgın bir adam. Olay zor kısma gelince çuvallamış ve Barcelona gibi bir takımı 2 sene üst üste Şampiyonlar Ligi'nde rezil etmiş bir hoca var. Ki bu adam Barcelona gibi işleyen bir sistemi olan yıllardır bu oyunu oynayan takımın DNA'sını bile bozmuş bir adam. En kritik maçlarda saçma sapan sistemler ve kadrolarla çıkmış, çuvallamış bir adam. E Barcelona o kadar para yatırdı, o kadar (sözde) kaliteli oyuncu aldı, hani nerde başarı? NET bir dille söylüyorum bir teknik direktör normal bir takımın başarısında yüzde 60-70 arasında etki sahibidir. Messi'nin olduğu bir takımda teknik direktör etkisi yüzde 40 olsa bile yeterli olabilecekken Valverde o yüzdeye bile çıkamamış, tüm sorumluluğu hep Messi'ye yüklemiş, en kritik yerlerde genelde kenardan seyretmiş ve eldeki malzemeyi bile düzgün kullanamamış bir hoca. Hoca farkına geliyorum yavaştan.
Asıl meselemiz PEP GUARDİOLA. Bana göre kendisi Manchester City başarısında yüzde 70-80 arası etki sahibi bir DAHİ'dir. İlk senesinde elinde bütçe vardı evet ama çok fazla para harcamamış, çok transfer yapmamıştı. Eldeki kadro yine iyiydi ama daha hazırlık gibi görebilirsiniz o seneyi. Sonraki sene zaten ne olduysa oldu. Hazırlık senesi bittikten sonra istediği kadroyu hemen hemen tam anlamıyla geçen sezon başında kurdu. İstediği sistemi oluşturacağı oyuncuları kullanılan deyimle 'parayı basarak' aldı. Ama bu yapılanların sonucunda takımı inanılması güç şeylere imza attı. Yani o harcananların karşılığında bir 'SONUÇ' aldı. Ve bu adam her zaman mükemmelliyetçi bir bakış açısına sahip oldu. Kimse David Silva'dan, De Bruyne'den İlkay Gündoğan'dan Bernardo Silva'dan böyle yararlanamaz. O oyunculardan 'TOTAL FUTBOL' box to box 8'i yapmak, o oyuncuları buna ikna etmek öyle her babayiğidin harcı değildir. Eldeki her oyuncuyu tepeye çekmek (Sterling, Sane, De Bruyne, bu sezon İLKAY) ve oynattığı oyuna entegre edebilmek çok zor iştir. Hele Pep'in çılgın sistemine böyle büyük yıldız oyuncuları uydurmak gerçekten büyük bir ustalıktır. Tüm oyuncuları saymadım bile ama demek istediğim belli. Pep'in total futbol sisteminin Premier Lig'de bu şekilde işlemesi gerçekten inanılmaz bir başarıdır. Çünkü Barcelona'daki o var olan tüm kupaları kazanan takım çocukluktan büyüyene kadar hep aynı sistemde oynamış, başka bir oyun bilmeyen ve bu oyunu dibine kadar benimsemiş oyunculardı. Bunu bu takımda daha önce bu sistemde hiç oynamayan oyuncularla yapması, o oyuncuları bu sistemin çarkları haline getirmesi, her oyuncunun neredeyse her mevkide oynayacak hale gelmesi PEP'in dahiliğini ve mükemmelliyetçiliğini kanıtlıyor. Bu adam Premier Lig gibi bir yerde total futbol hükümdarlığı kurdu. Takımı iki yılda 198 puan toplayıp 200 üstü gol attı... Şampiyonlar Ligi hariç kazanılacak tüm kupaları kazandı. Şampiyonlar Ligi'nde de geçen yıl hakemle bu yıl büyük bir şanssızlıkla elendi. Yoksa kazanma ihtimalleri oldukça yüksekti.
Şu iki paragraftan anlayacağımız şeyler çok basit. Bir teknik direktör bir takıma nasıl etki eder bunu çok rahat görebiliyoruz bu iki örnekten. Biri zaten İspanya gibi Messi'nin her sene neredeyse tek başına aldığı ligi o kadar transfer yapıp, üstüne o transferlerden o kadar basit bir ligde bile verim almayıp kazanır, asıl kazanması gereken yerde çuvallar ve takımı rezil eder. Diğeri ise Premier Lig gibi tarihin en zorlu liginin kaderini ve rekorlarını baştan yazacak takımı 'milyonlar harcayıp' oluşturur. Sonuna kadar hak edilmiş bir şampiyonluk... Ama Liverpool'un 97 puan alarak 2. olması ise büyük bir acı onlar adına. Kendi tarihinin en çok puanını topladıkları, Premier Lig tarihinin en çok 3. puanını (ilk ikisi 100 ve 98'le City'nin...) topladıkları sezonda 97 puanla 2. olmak. İşte karşınızda PEP gibi bir dahi varsa sonuç bu oluyor. Bu muazzam sezonu izlediğimiz için şanslıyız...