YAZARIN KİŞİSEL NOTU:
Geçen haftaki TV Kehanetleri yazısını kanalların son durumuna ayırmıştım. İlgi gören ilk yazıdan sonra bu yazıyı daha büyük bir hevesle yazıyorum. Okuyan ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim...
Asıl konumuz ise Benim Adım Gültepe. Büyük umutlarla yayın hayatına başlayan dizi, bu akşam son bölümüyle ekranlara veda edecek. Başlamadan önce Kanal D'nin en iddialı projesi olarak görülen yapımın bu hale gelmesindeki sebeplere kısaca göz atacağız.
Peki dizinin bitmesinin en önemli nedeni neydi? Aslında birçok şey sayabiliriz, ama burada en önemli sebeplere göz atacağız. Bunlardan biri dizinin reklamlarının aşırı derecede şişirilmesi. Kanal D diziyi tutturmak için büyük çaba harcadı ve bir sürü reklam yaptı. Öyle ki her yerde sadece Benim Adım Gültepe'nin tanıtımları vardı. Bu reklam çabası en başlarda makul görülse de sonralarda abartılmaya başlandı. Bu da doğal olarak bazı izleyicilerin daha başlamadan diziden kaçmasına neden oldu. Reklamları elbette çok yapılmalıydı, ancak "Yılın en iddialı dizisi" olarak tanıtılması ona aslında bir dezavantaj kazandırdı. Bazı izleyiciler ilk bölümü yavaş bulunca sonraki bölümlere de şans vermedi ve diziyi bıraktı. Ancak kulaktan kulağa yayılarak yavaş yavaş yükselmeye başladı, ama bir süre sonra bu hale düştü.
Dizinin final yapmasının en önemli nedenlerinden biri ise dizinin tekrarlarının yeterince verilmemiş olması. İlk bölüm reytingleri beklendiği gibi gelmeyince ve sonraki bölümlerde de bu durum fazla değişmeyince dizinin tekrarlarına gereken değer gösterilmedi. Bu tekrarlar diziler için oldukça faydalı olmasına rağmen, Kanal D yayın akışının da sıkışık olması nedeniyle bunu yapmadı/yapamadı. Bu da dizinin daha fazla izleyici tarafından kucaklanamamasına neden oldu.
Ama en mühim neden, yeni dizi Hayat Yolunda'nın gelmesi. 1 Ekim'de yayınlanan 5. bölümünden sonra yerine Hayat Yolunda gelince dizinin pt-2'ye kaydırılacağı söylenmiş, ancak yeni dizinin bekleneni verememesiyle birlikte yeniden eski saatine geri dönmüştü. Ama bu ara dizi için çok da iyi olmadı. Aradan önce yükselmeye başlayan yapım, yanlış reklam düzeni ve 22.15 civarında sona ermeye başlamasıyla birlikte düşüş yaşadı. Bu da diziyi kaldırmaya niyeti olan kanalın işine daha da geldi ve sonunda dizinin fişini çekti.
Dizinin bitmesinin tek suçlusu kanal değil. Bunun bir diğer sorumlusu ise TNS paneli. Yeni reyting paneli nedeniyle çoğu dizinin haksız yere sona erdiği görüldü. Benim Adım Gültepe de ne yazık ki bunlardan biri oldu. Çünkü, yeni denekler artık çok karakterleri dramalara ilgi göstermiyor. Geçen sezonda da bu örneklere rastlamıştık. Yeni denekler, artık izlerken kafalarını yormayacak şeyler istiyorlar. Bu da biraz kafa yorulması gereken dizinin zararına oldu. Onun yayınlandığı günde Güzel Köylü gibi bir dizinin birinci olması da sırf bu sebeple gerçekleşti. Birkaç sene önce yayına girdiğinde ortalığı kasıp kavuracak bir dizi 8. bölümde apar topar bitiriliyorsa bu da reyting sisteminin sorunudur.
Dizinin gün geçtikçe şişirilen reklamlarının yanı sıra "yeni Öyle Bir Geçer Zaman ki" olarak görülmesi de pek hayrına olmadı. Hikayeleri birbirlerinden çok farklı olmasına rağmen, başrollerinde diziden iki oyuncunun (Ayça Bingöl / Cemile - Mete Horozoğlu / Soner) da olması izleyicileri bu yanılgıya düşürdü. Bu da beklentilerin iyice artmasına neden oldu, ama dediğim gibi ilk bölümün genel anlamda yavaş bulunması nedeniyle sürekli yapıma haksızlık edildi.
Dizinin ilgi görmemesinin bir diğer nedeni ise senaryonun değişikliklere uğraması. Örneğin sırf reyting kaygısı için Halil'i Gülümser'e öldürtüp "namuslu kadın" haline sokması, dizinin sevenlerinden tepki aldı. Aynı şekilde dizinin ilk bölümleriyle tutarsız bir şekilde ilerleyen bazı yan hikayeler de yapımın temposunu düşürdü ve bu da izleyicilerin Benim Adım Gültepe'den uzaklaşmasına neden oldu.
Ayrıca bunda kanalın dillere destan (!) yayın politikasının da etkisi var tabii. Bana Artık Hicran De'yi 4 bölümde postalayan, Yalan Dünya'yı hemen 23.00'e atan ve gereksiz programları (Şansa Davet, 112 Acil) inatla yayınlanmaya devam eden Kanal D, doğal olarak reytingleri sallantıda olan Benim Adım Gültepe'ye de dokunmaması beklenemezdi elbette. Aslında reytingleri normal bir dizi için iyi olmasına rağmen böylesine bütçeli bir yapım için düşük olmasına kanal dayanamadı ve sonunda diziyi bitirme kararı aldı.
"Peki bu diziden aklında neler kaldı?" diye soracaklara da şöyle cevap vereyim: Muhteşem bir hikaye, harika detaylar, başarılı senaryo, mükemmel bir reji, kulaklardan silinmeyen müzikler ve Ekin Koç, Evrim Alasya, Burak Dakak, Selen Öztürk ve Bige Önal başta olmak üzere tüm oyuncuların olağanüstü performansları... Daha bir çok şey saymak mümkün, ancak dizi Kanal D'de başlamasaydı daha farklı bir geleceğe sahip olabilirdi. Her yıl bünyesine 7-8 adet yeni diziyi katan ve doğal olarak reytingi bir adım daha geride kalan yapımları direkt çöpe atan kanal, böyle kaliteli bir yapıma çok bile dayandı maalesef. Her ne kadar izleyiciler sesini duyurmaya çalışsa da, kanal kulak asmamaya devam ediyor. Öte yandan oyuncular da dizilere küsüyor ve ortaya oyuncu sıkıntısı da çıkıyor. Bu vedayı daha birçok şeye bağlayabiliriz dediğim gibi, ama şimdilik bu kadar söylemem yetecektir. Kısacası olan bu güzel ekibe oldu yani...
Bir sonraki TV Kehanetleri yazısında görüşmek üzere...
Geçen haftaki TV Kehanetleri yazısını kanalların son durumuna ayırmıştım. İlgi gören ilk yazıdan sonra bu yazıyı daha büyük bir hevesle yazıyorum. Okuyan ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim...
Asıl konumuz ise Benim Adım Gültepe. Büyük umutlarla yayın hayatına başlayan dizi, bu akşam son bölümüyle ekranlara veda edecek. Başlamadan önce Kanal D'nin en iddialı projesi olarak görülen yapımın bu hale gelmesindeki sebeplere kısaca göz atacağız.
Peki dizinin bitmesinin en önemli nedeni neydi? Aslında birçok şey sayabiliriz, ama burada en önemli sebeplere göz atacağız. Bunlardan biri dizinin reklamlarının aşırı derecede şişirilmesi. Kanal D diziyi tutturmak için büyük çaba harcadı ve bir sürü reklam yaptı. Öyle ki her yerde sadece Benim Adım Gültepe'nin tanıtımları vardı. Bu reklam çabası en başlarda makul görülse de sonralarda abartılmaya başlandı. Bu da doğal olarak bazı izleyicilerin daha başlamadan diziden kaçmasına neden oldu. Reklamları elbette çok yapılmalıydı, ancak "Yılın en iddialı dizisi" olarak tanıtılması ona aslında bir dezavantaj kazandırdı. Bazı izleyiciler ilk bölümü yavaş bulunca sonraki bölümlere de şans vermedi ve diziyi bıraktı. Ancak kulaktan kulağa yayılarak yavaş yavaş yükselmeye başladı, ama bir süre sonra bu hale düştü.
Dizinin final yapmasının en önemli nedenlerinden biri ise dizinin tekrarlarının yeterince verilmemiş olması. İlk bölüm reytingleri beklendiği gibi gelmeyince ve sonraki bölümlerde de bu durum fazla değişmeyince dizinin tekrarlarına gereken değer gösterilmedi. Bu tekrarlar diziler için oldukça faydalı olmasına rağmen, Kanal D yayın akışının da sıkışık olması nedeniyle bunu yapmadı/yapamadı. Bu da dizinin daha fazla izleyici tarafından kucaklanamamasına neden oldu.
Ama en mühim neden, yeni dizi Hayat Yolunda'nın gelmesi. 1 Ekim'de yayınlanan 5. bölümünden sonra yerine Hayat Yolunda gelince dizinin pt-2'ye kaydırılacağı söylenmiş, ancak yeni dizinin bekleneni verememesiyle birlikte yeniden eski saatine geri dönmüştü. Ama bu ara dizi için çok da iyi olmadı. Aradan önce yükselmeye başlayan yapım, yanlış reklam düzeni ve 22.15 civarında sona ermeye başlamasıyla birlikte düşüş yaşadı. Bu da diziyi kaldırmaya niyeti olan kanalın işine daha da geldi ve sonunda dizinin fişini çekti.
Dizinin bitmesinin tek suçlusu kanal değil. Bunun bir diğer sorumlusu ise TNS paneli. Yeni reyting paneli nedeniyle çoğu dizinin haksız yere sona erdiği görüldü. Benim Adım Gültepe de ne yazık ki bunlardan biri oldu. Çünkü, yeni denekler artık çok karakterleri dramalara ilgi göstermiyor. Geçen sezonda da bu örneklere rastlamıştık. Yeni denekler, artık izlerken kafalarını yormayacak şeyler istiyorlar. Bu da biraz kafa yorulması gereken dizinin zararına oldu. Onun yayınlandığı günde Güzel Köylü gibi bir dizinin birinci olması da sırf bu sebeple gerçekleşti. Birkaç sene önce yayına girdiğinde ortalığı kasıp kavuracak bir dizi 8. bölümde apar topar bitiriliyorsa bu da reyting sisteminin sorunudur.
Dizinin gün geçtikçe şişirilen reklamlarının yanı sıra "yeni Öyle Bir Geçer Zaman ki" olarak görülmesi de pek hayrına olmadı. Hikayeleri birbirlerinden çok farklı olmasına rağmen, başrollerinde diziden iki oyuncunun (Ayça Bingöl / Cemile - Mete Horozoğlu / Soner) da olması izleyicileri bu yanılgıya düşürdü. Bu da beklentilerin iyice artmasına neden oldu, ama dediğim gibi ilk bölümün genel anlamda yavaş bulunması nedeniyle sürekli yapıma haksızlık edildi.
Dizinin ilgi görmemesinin bir diğer nedeni ise senaryonun değişikliklere uğraması. Örneğin sırf reyting kaygısı için Halil'i Gülümser'e öldürtüp "namuslu kadın" haline sokması, dizinin sevenlerinden tepki aldı. Aynı şekilde dizinin ilk bölümleriyle tutarsız bir şekilde ilerleyen bazı yan hikayeler de yapımın temposunu düşürdü ve bu da izleyicilerin Benim Adım Gültepe'den uzaklaşmasına neden oldu.
Ayrıca bunda kanalın dillere destan (!) yayın politikasının da etkisi var tabii. Bana Artık Hicran De'yi 4 bölümde postalayan, Yalan Dünya'yı hemen 23.00'e atan ve gereksiz programları (Şansa Davet, 112 Acil) inatla yayınlanmaya devam eden Kanal D, doğal olarak reytingleri sallantıda olan Benim Adım Gültepe'ye de dokunmaması beklenemezdi elbette. Aslında reytingleri normal bir dizi için iyi olmasına rağmen böylesine bütçeli bir yapım için düşük olmasına kanal dayanamadı ve sonunda diziyi bitirme kararı aldı.
"Peki bu diziden aklında neler kaldı?" diye soracaklara da şöyle cevap vereyim: Muhteşem bir hikaye, harika detaylar, başarılı senaryo, mükemmel bir reji, kulaklardan silinmeyen müzikler ve Ekin Koç, Evrim Alasya, Burak Dakak, Selen Öztürk ve Bige Önal başta olmak üzere tüm oyuncuların olağanüstü performansları... Daha bir çok şey saymak mümkün, ancak dizi Kanal D'de başlamasaydı daha farklı bir geleceğe sahip olabilirdi. Her yıl bünyesine 7-8 adet yeni diziyi katan ve doğal olarak reytingi bir adım daha geride kalan yapımları direkt çöpe atan kanal, böyle kaliteli bir yapıma çok bile dayandı maalesef. Her ne kadar izleyiciler sesini duyurmaya çalışsa da, kanal kulak asmamaya devam ediyor. Öte yandan oyuncular da dizilere küsüyor ve ortaya oyuncu sıkıntısı da çıkıyor. Bu vedayı daha birçok şeye bağlayabiliriz dediğim gibi, ama şimdilik bu kadar söylemem yetecektir. Kısacası olan bu güzel ekibe oldu yani...
Bir sonraki TV Kehanetleri yazısında görüşmek üzere...
Son düzenleme: