Başyapıt - 1 The Prestige / Prestij (2006) - Film Yorumları

İlk izlediğimde pek anlamamıştım ama filmi yeniden izleyince taşlar yerine oturdu.

Baştan sona kadar zekice ayarlanmış bir kurgu harika bir senaryo ve usta oyunculuklar.The Prestige kesinlikle arşivlik bir yapım her anlamda efsane.Sihirbazlıkla ilgili filmleri her zaman sevmişimdir nitekim bu filmi de sevdim.Dönemin atmosferi en önemlisi Edison-Tesla rekabetine atıfta bulunulmuş.Bunun yanında replikler de çok iyiydi.

İkiz kardeşlerin özel hayatlarıyla ilgili gelişmeler çok zekice işlenmiş.

Ben en çok Christian Bale'i destekledim film boyunca.Bunun dışında Hugh Jackman ve Michael Caine gibi usta oyuncular ile filme ayrı bir hava katmış.Nolan ise eşsiz bir senarist olduğunu göstermiş yine bu adamın filmlerini gerçekten seviyorum.

“Siz sırrı çözmek değil, kandırılmak istiyorsunuz.”

9/10
 
Gerçekten muhteşem bir film. Yanlış hatırlamıyorsam 2 ya da 3 yıl önce izlemiştim. O zaman da bende büyük bir etki bırakmıştı. Bugün izlerken de aynı hisleri yaşadım. Film bence baştan sona kadar çok akıcıydı. Tabii sonlara doğru film daha da güzelleşiyor ama bence ilk kısımlar da çok iyi.

Oyuncu kadrosu harika. Hugh Jackman, Christian Bale ve Scarlett Johansson üçlüsünü aynı filmde izlemek büyük zevk. Benim de en beğendiğim isim Hugh Jackman oldu. Karakter olarak 2 sihirbaz da iyiydi bence. O yüzden herhangi birisini tutmadım filmi izlerken. Bu da benim için nadir bir durum.


Kurgu genel olarak pek beğenilmemiş ama bence çok güzeldi ya. Evet karışıktı ama bir yerden sonra o kurguya ayak uyduruluyor. Ayrıca tekdüze bir yanı da yoktu. Filme farklılık katmış ve çok da iyi olmuş bence.

Hikaye de çok iyiydi. Filmin geçtiği zaman da bu tarz bir film için harika bir dönem. Tesla zaten en çok ilgi duyduğum insanlardan birisi ve filmde ona da yer verilmesi benim için ayrı bir artı oldu. Tesla'yı oynayan David Bowie de gerçekten harika oynamış. Ölümünden yaklaşık 2 ay sonra kendisini izlemek de tuhaf oldu. Toprağı bol olsun...

Kısacası, dönemimizin en iyi yönetmenlerinden birisi olan Christopher Nolan'ın bana göre en iyi filmi. Baştan sona akıcı ve izlemesi de bir o kadar zevk veren bir başyapıt.


Puanım: 10/10
 
Ben nerdeyse ezbere hatırlıyorum tüm olayı, şimdi açıp bi daha mı izlettireceksiniz.


Olurda geri dönersem, bu mesajı editlerim.


Bugünün şartlarında 8.5 puan biçiyorum, tekrar izleyince buna bakıp değiştiririm yine.
 
Diğer filmleri izle bence önce, en son film yorumu yaptığında Leonardo DiCaprio Oscarsız bir oyuncuydu.
 
Christopher Nolan'ın klasik akıl karıştırıcı zeka kokan senaryolarından birisi. İlk olarak 3 4 yıl önce izlemiştim sanırım. Ama tekrar izlenilmeyi hak eden bir film olduğunu bildiğim için bu etkinlik dahilinde izledim ve iyi ki de izlemişim. Nolan filmleri çok ilgimi çekiyor her zaman, bu adamın kafasının içinde neler döndüğünü merak etmişimdir böyle senaryolar yazarken. Gerçekten çağın en iyilerinden ve her filmini merakla beklediğim ender yönetmenlerden. Tabi bu filmde daha çok senarist özelliği öne çıkmış Nolan'ın bir çok filminde olduğu gibi


The Prestige de o beklentiyi veren hatta aşan bir film. Sihirbazlık konusunda en iyilerdendir belki de en iyisi? Filmin kurgusu çok farklı beyin yakan cinsten. İlk izlediğimde şaşırmıştım epey ne başı belli ne sonu kafa allak bullak olmuştu
Ama ikinci izleyişte anlaşılıyor iyice, taşlar yerine oturuyor.

Filmin ayrıntılarına girmek istemiyorum pek kadrosundan bahsedeyim biraz. Christian Bale sevdiğim bir aktör, Hugh Jackman da öyle Scarlett Johansson biraz genç ve pek parlamadığı dönemde oynamış ama kendini belli etmiş o zamanlarda bile. Michael Caine zaten Nolan'ın olmazsa olmazı , çoğu filminde bir yerlerde karşımıza çıkıyor
Christian Bale ve Hugh Jackman çok iyi oynamışlar aralarındaki çekişmeyi izlemek çok keyifliydi.

Benim için Nolan başyapıtları arasında yer alır bu film rahatlıkla. Farklı ve kaliteli senaryosu , kafayı allak bullak eden kurgusu ile övgüyü çokça hak eden bir yapıt.
9/10
 
Son düzenleme:
Denildiği gibi muhteşem üstü bir film. Senaryosu olsun, oyunculuklar olsun, atmosferi olsun dört dörtlük bir iş. Bir saniye olsun sıkılmak mümkün değil! İlk izlediğimde bile birçok şeyi yerine oturtamama rağmen oldukça beğenmiştim, şimdi ikinci kez izleyince eksik hiçbir şey kalmadı kafamda.

Filmin başında niye böyle karmakarışık işliyor filmi diye tepki göstermiştim fakat lafı ağzıma tıkadı, böyle bir tekniğe saygı duymaktan başka bir şey yapamayız. İyi ki düz şekilde işlememiş, adam yapmış. Sinemayı işte bu yüzden seviyorum, bambaşka tarzda özgün sanatsal eserler ortaya çıkıyor. The Big Short veya Spotlight filmse The Prestige nedir? Gerçek bir sinema eseri.

Filmdeki ikili mücadele, hırs, intikam gibi unsurlar yapımı unutulmaz kılıyor. Nicola Tesla ve Edison çekişmesine yer verilmesi ise filmi özel yapan en önemli husus. Hatta Hugh Jackman ile Christian Bale'in çekişmesi aslında Tesla ve Edison çekişmesidir diye yorumlayabiliriz?

Son sahnede Bale, Jackman'a: "Seninki taklitten öte değil " tarzında bir şey söylüyordu. İşte gerçek Edison ve Tesla rekabeti de bunun üzerine kurulu. Filmde nasıl ki hazıra konan taklitçi Hugh Jackman binevi seyirci kalıp önünde olsa bile kazanan taraf oluyorsa; Edison da tıpkı Hugh Jackman gibi taklitçilik yaparak gerçek hayatta Tesla'yı alt etmişti. Filmin ironisi ise Tesla'nın makinesini yaptığı adamın taklitçi olması, tıpkı gerçekte yaşandığı üzere.
Christian Bale'in ikizi ile iş yapmasını ilk izlediğimde son ana dek fark edememiştim halbuki çok netmiş. Hem tip olarak hem de film boyunca son sahne dışında hiç konuşmamış olması bile başlı başına büyük şüpheydi.


Tesla bobini ile klonlama olayının mantığını izleyiciye göstermedikleri için anlamak mümkün değil. Fakat denildiği gibi "Siz gerçekleri öğrenmek değil, kandırılmak istiyorsunuz" cümlesi çok doğru. Belki de çok basit bir olaydır ne var ki maddesel materyalist dünyada böyle bize olağanüstü gözüken şeyler bizi alışılmışın dışına çıkardığı için canlandırır, yaşama renk katar.

İlk izlediğimde 8.5 vermiştim;

9.2/10
 
Daha önce izlemiştim bir daha izledim ilk izlediğimde ben de birçok şeyi anlamamıştım ama bu sefer öyle olmadı. Filmin senaryosu çok çok iyi kurgu da öyle. Normal bir kurguyla bu film bu kadar iyi olamazdı. Christopher Nolan işte adam yapıyor.

Oyuncular ünlü ve başarılı isimlerdi. Christian Bale bence en iyisiydi filmin. Onun karakterini daha çok sevdim. Hugh Jackman da iyiydi, Scarlett Johansson'u izlemek yine harikaydı.


Borden'ın ikiz kardeşe sahip olduğu aslında belliymiş. Belki yakalayanlar olmuştur. Bugün içten seni seviyorum demedin muhabbeti Borden'ın mühendisinin hiç konuşmaması falan daha birkaç örnek daha vardır. Gerçekten zekice.

Christopher Nolan yapar da güzel olmaz mı?


9/10
 
10 puanı çok dağıtmamak lazım. Bundaki puanımı 9 yapayım.
İleride diğer filmler için de düzenlemeler gelebilir.
@OzaN
 
Müthiş bir kurguya sahip her bir ayrıntısına dikkat edilmesi gereken bir yapıt. Filmi genel olarak anladığımı düşünüyorum ama her izlenişte yeni bir şey yakalanır. Oyunculuklar da çok iyi. Özellikle de Christian Bale zaten çok beğendiğim bir aktör. Her rolün altından en iyi şekilde kalkıyor.

Film, iki tarafın hırsları uğruna neler yapabileceğini, ne kadar ileri gidebileceğini her seferinde daha çok şaşırtarak gösteriyor.
Angier "yer değiştiren adam" numarasını Borden'dan daha başarılı uygulamak ve ondan kurtulabilmek için servet harcıyor ve klonlama makinesi yaptırıyor. Bu makineyle ise kendini 100 kere klonlayarak her seferinde öldürmeyi göze alıyor. Borden ise hayatını ikiziyle birlikte bölük pörçük paylaşmayı göze alıyor.

Süresi de bence gayet iyiydi, daha kısa olsa kurtarmazdı diye düşünüyorum.

10/10
 
Son düzenleme:
Mükemmel bir filmdi. Bir adamın her filmi mi başyapıt olur? Yine müthiş işlenen bir senaryo, akıl oyunları, harika oyunculuklar vardı.

Filmi ilk izlediğimde çok şaşırmıştım ve bazı kısımları oturtamamıştım. Şimdi pür dikkat ettiğimde o detayları fark etmek çok güzeldi. Bence The Prestige ve Shutter Island, The Sixth Sense gibi her şeyini finalinden alan bir film değil. Müthiş bir olay örgüsü var. Bu yüzden de hala etkilenerek izleyebiliyorum. Filmdeki Tesla-Edison çekişmesine paralel bir çekişme gösterilmesi de ayrıca muazzamdı.

Ben karakter olarak pek taraf seçemedim ama Borden'in haklı olduğunu düşünüyorum. O istemeden bir hata yaptı ama Angier'in gözünü hırs bürüdü ve tüm olaylar zincirini başlattı. Christian Bale de Hugh Jackman da çok başarılı ama öne çıkan isim Hugh Jackman'dı. Scarlett Johansson'u da bu oyuncuların arasında izlemek güzeldi.

Tartışılan kısımlarıyla ilgili olarak:

Borden'in ikiz olayının ipuçları çok güzel şekilde verilmiş. Eşinin beni her gün sevmiyorsun demesi, Borden'in Çinli adamın olayını hemen anlaması. Ayrıca Borden'in karısının durumu anladığını da düşünüyorum. Sonunda da bununla yaşayamayıp intihar etti.

Angier tarafı da gayet anlaşılır. Her seferinde klonunu öldürüyor.

Sanat yönetmenliği de harikaydı. Dönem çok iyi yansıtılmış. Fazla uzatmaya gerek yok. Mükemmel film...

9.5/10