PROFESÖR
------ 4.BÖLÜM ------
Güneş yine tüm güzelliği ve aydınlığıyla odamın içine doğmuş gözlerime doğru çarpıyordu. Gözümü yavaşça açtım.Yine güneşliği çekmeyi unutmuştum.Yatağımın yanındaki ahşap komidinin üzerinde duran eski model telefonuma saat kaç olmuş diye baktım.Saat daha 7.30'du.Telefonu yerine bırakıp yavaşça yerimden kalktım.Dün yaşadıklarım aklıma geldi.Acaba Nur rahat yatabilmişmiydi. Saat daha erken olduğu için rahatsız etmek istemiyordum.Dolabımın kapağını yavaşça ses çıkarmadan açtım.İçinden en sevdiğim mavili kazağımı ve siyah pantolunumu çıkardım.Belim ağrıdığı için yavaşça giydim.Sonra sessiz bir şekilde odamdan çıkıp lavaboda elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa geçtim.------ 4.BÖLÜM ------
Nur'u rahatsız etmemek için sessiz bir şekilde kahvaltıyı hazırlamaya başladım.Peynirden zeytine , baldan reçele her şeyi masaya koydum.En son tabakları , çatalları , bıçakları da koyduktan sonra içerden bir tıkırtı geldi.Belli ki Nur uyanmış evde beni arıyordu.Mutfağa geldi.Uyku ne kadar da iyi gelmişti ona..Kısa sarı saçları dağınık , gözleri o dünkü yorgunluğunda çıkmış biraz yüzüne renk gelmişti..Yanıma yaklaştı.
Nur : Günaydın Sebahattin Amca ...
Sebahattin : Günaydın Nur..Nasıl rahat uyudun mu?
Nur : Evet çok rahattı...Çok teşekkür ederim bana evinizi açtınız..
Sebahattin : Bir şey değil kızım..Hem bak benim için de iyi oldu.Evde hep tek kalmaktan sıkılmıştım..
Biraz gülümsedikten sonra gözü masaya çarptı.Kahvaltıyı hazırladığımı fark edince biraz sıkıldı..
Nur : Sebahattin Amca sen tek mi hazırladın..Keşke beni uyandırsaydın birlikte hazırlardık.
Sebahattin: Hazırladım işte hadi sen git elini yüzünü yıka da gel yiyelim.
Nur hızlıca elini yüzü yıkayıp geldi.Yemeye başladık.Sanki uzun süre sonra ilk defa yemek görmüş gibi iştahla kahvaltısını yaptı.Ben de hızlıca kahvaltımı yaptım.Kahvaltı bittikten sonra tam ben kaldıracakken Nur izin vermedi.
Nur : Sebahattin Amca hadi sen içeri git otur ben de bulaşıkları halledip bir de kahve yaparım karşılıklı içeriz.
Sebahattin : Tamam olur kızım ben içeri geçiyorum..
Salona girdim.Pencerenin önünde iki berjer ve ortasında da krem renkli bir sehpa vardı. Berjerlerden birine oturdum dışarıyı bir süre izledim.Çocuklar ne güzelde oynuyorlardı.Ordan oraya koşturuyor hayatın tadını çıkartıyorlardı.Çok dalmış olsam gerek Nur kahveleri yapmış getirmiş.
Sebahattin : Sağol kızım eline sağlık hadi geç otur.
Nur : Afiyet olsun...
Nur ne hakkında konuşacağımızı anlamıştı. O gülen yüzü biraz solmuştu.Eliyle önüne gelen saçını kulağının arkasına attı.
Sebahattin : Kızım artık iyiysen her şeyi bana en baştan anlat.
Nur derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya başladı.
Nur : Sebahattin Amca ben o ev de hiç rahat değilim.Babamın bana olan baskıları.Çocuğu değilde sanki bir robot gibi sadece onun dediklerini yapmamı istemesi beni çok sıktı...
Sebahattin : Peki neden evden kaçtın o gün..Nereye gidiyordun.
Nur : Benim arkadaşlarımla konuşmamı sosyal hayatım olmasını hiç istemiyordu.Ben de o gün ondan izinsiz arkadaşlarımla okuldan sonra sinemaya sonra da bir kafeye gitmiştik.Babam eve erken gelmiş üvey annem de dışarıda olduğumu söyleyince çok kızmış.Ben eve geldiğimde tartıştık.Bana vurmaya başladı.
Sebahattin : Peki baban neden bu kadar öfkeliydi kızım..Senin yaptığını şu anda zaten bir çok genç yapıyor..
Nur utanarak konuşmasına devam etti.
Nur : Çünkü benim annem ben küçükken bizi bırakıp başka bir adamla kaçmış. Bana da her zaman 'anan gibi mi olacan' diyerek döverdi.
'Ne kadar kötü bir tabirdi.Bunu kızına söylerken hiç mi utanmıyordu'
Nur : İşte babam beni dövdükten sonra odama gittim.Çantamın içine ne bulduysam koydum ve babamlar salondayken sessizce evden çıktım.Ondan sonrada kaçırdılar biliyorsunuz.
Sebahattin : Peki sen kaçıran kişileri tanıyormusun?
Nur biraz heyecanlıydı belli ki tanıyordu..
Nur : Sebahattin Amca ben bir lavaboya gidebilir miyim?
Sebahattin : Tamam kızım.Bekliyorum..
Acaba neden lavaboya bahane etti..Ne oldu.. Kaçıranlar kimlerdi.Tanıdığı belliydi..
Birkaç dakika gelmeyince ayağı kalktım salon kapısına tam gelmişken Nur da geldi.Ikimizde ahşap işlemeli konsolun önünde duruyorduk.Gözü yine siyah çerçeveli fotoğrafa gitti.Bu sefer o sormadan ben başladım anlatmaya.
Sebahattin : Ne kadar genç mişim değil mi.Biliyormusun bu bizim çekildiğimiz son fotoğrafımız.
Nur son fotoğrafım dediğimden sonra bana üzüldüğünü anladım..
Nur : Nasıl yani son mu?
Sebahattin : Evet ..Güneşli bir Cumartesi günü..Güle oynaya evden çıktık sonra...
Ben tam konuşurken kapım hızlıca çalınmaya başladı.Nur bir an korktu.Acaba kimdi?
Hızlıca kapının yanına geldik.Kapının deliğinden baktım.Gelen Nur'un babası Arif'ti..Nur Babasının olduğunu anladı , bana 'beni ona verme ' dercesine bakıyordu.Ben de elimle Nur'un odasına gitmesini gösterdim ve kapıyı açtım.
4. BÖLÜM SONU
Son düzenleme: