[h=2]29 yaşında ve kariyerinin zirvesinde. Üç çocuk annesi ama genç bir kız gibi. Tom Ford’a göre o “dünyanın en güzel kadını”... Dünyaca ünlü Rus model Natalia Vodianova, evinin kapılarını Vogue Türkiye dergisine açtı, çok özel kareler eşliğinde hakkında merak edilenleri anlattı.[/h]
Birkaç saatlik araba yolculuğundan sonra, Londra’nın güneyindeki Batı Sussex’e varıyoruz. Uçsuz bucaksız tarlaların arasından geçerek varacağımız yere ulaşıyoruz. Lakin bu arazinin bir süpermodele ait olduğunu söylemeye bin şahit gerekiyor. Girişte ne bir güvenlik görevlisi var ne de bir kapı.
Natalia Vodianova’nın üç çocuğuyla beraber yaşadığı esas evi, arazinin ortasından akan derenin ve ağaçların gerisinde. Karşımıza çıkan, binlerce metrekarelik arazide yer alan eve ise “spa” diyorlar. Spa denilmesi evin içinde bulunan ve bahçede de devam eden kocaman havuzlardan ve buhar banyosundan ötürü. Belli ki misafirlerini burada ağırlamayı tercih ediyor Natalia.
Çekim ekibi bizden önce gelmiş, hazırlıklarını tamamlıyor. Bir gün önce hepimize iletilen “Kapıda ayakkabılar çıkarılacak, beyaz çorap giyilecek” notuna herkes uymuş; spa’nın girişi sıra sıra ayakkabılarla “hayli geleneksel” bir Türk evine dönmüş. İçeri girince, bu isteğin bir süpermodel kaprisi olmadığı ortaya çıkıyor. Yerler bembeyaz halıyla kaplı.
Derken Natalia çıkageliyor. Üzerinde siyah, kısa bir şort ve salaş bir tişört var. Yalınayak. Çok doğal. Çok sade. Çok güzel. Tom Ford’un söylediği gibi “dünyanın en güzel kadını”. Amerikan Vogue’u için iki gün boyunca süren Mert&Marcus çekiminden yeni gelmiş olsa da, yorgunluğunu belli etmeyecek kadar profesyonel. Abartmıyorum; gözleri hipnotize edici büyüklükte ve derinlikte. Mavinin bu tonunun insana bahşedildiğine ilk kez tanık oluyorum. Moda editörümüz Ece Sükan’la birbirimizi onaylıyoruz: Bambi kadın olsa, Natalia Vodianova olurmuş.
İLK KEZ DİCE KAYEK’İN DEFİLESİNDE YÜRÜDÜ
Natalia eskiden Gorky olarak bilinen Nizhni Novgoro doğumlu. 15 yaşında, pazarda meyve satarken keşfediliyor. Üç ayda İngilizce öğreniyor ve 17 yaşındayken Paris’e taşınıyor. 2000 yılından itibaren podyuma çıkmaya başlayan Natalia’nın ilk yürüdüğü defilelerden biri Dice Kayek’in 2001 İlkbahar/Yaz koleksiyonu. Araya, geçtiğimiz aylarda ayrıldıklarını açıkladığı Justin Portman’la bir evlilik ve yaşları 10 ile 4 arasında değişen üç çocuk sıkıştırsa da çok hızlı yükseldi. Hamileyken bile dergilere kapak oldu, Marc by Marc Jacobs kampanyasına poz verdi. Vogue İngiltere’nin kapağına tam yedi kere çıktı. Dünyanın en çok kazanan süpermodellerinden biri olarak gösteriliyor. Bugüne kadar 175’in üzerinde podyumda yürüdü.
Öyle incecik ve formda ki, bilmeseniz, üç çocuk annesi değil, 20’lerinin başlarında bir genç kız dersiniz. Herkesin merak ettiği ilk soruyu soruyorum: “Nasıl koruyorsunuz formunuzu?”
“Spor yapmıyorum. Öyle erken kalkıp koşuya falan çıkabilen biri değilim. Altı ayda bir koşuyorumdur. Ama yoga yapıyorum. Bir de her sabah, sistemimi uyandırmak ve harekete geçirmek için güneşi selamlama hareketleri yapıyorum. Hayatımın çok önemli bir parçası, yaklaşık 15 dakika sürüyor.”
Çalışırken mükemmeliyetçi denebilecek kadar titiz Natalia. Her aşamada yorum yapıyor, fikirlerini söylüyor. Saç ve makyaj öncesinde, moda editörümüz Ece Sükan’ın seçtiği kıyafetlere bakıyoruz. Hepsine tam puan veriyor. Fotoğrafçımız Cüneyt Akeroğlu’nu da çok seviyor ve işlerini çok beğeniyor. Gün iyi geçecek gibi..
ENGELLİ KARDEŞİMİ BEN BÜYÜTTÜM
Biz Natalia’yı çekime hazırlarken, o da birkaç gün sonra Paris’te, Valentino Garavani ile ev sahipliği yapacağı The White Fairy Tale Love Ball gecesine hazırlanıyor. Hangi model hangi tasarımcıdan giyinmeli, podyumda kimler yürümeli, susmak bilmeyen telefonuyla bunları organize ediyor. Ece ve Cüneyt’in seçtiği peruklar üzerine bir fikir daha geliyor aklına; o gece giysileri taşıyacak modeller de peruk takmalı!
Love Ball, Natalia’nın Naked Heart adlı vakfına gelir yaratmak için her yıl düzenlenen özel bir gece. İlki 2008 yılında Moskova’da yapılmış ve 5 milyon dolar toplanmış; Rusya tarihinin en büyük hayır gecesi olarak biliniyor. Bu sene Paris Couture Haftası’na denk getirilen balo, Garavani’ye ait Le Chateau de Wideville’de düzenlendi. Peki ne amaçla kuruldu ve tam olarak ne yapıyor Naked Heart Vakfı?
“Rusya’daki ailelerin yüzde 25’ten fazlası, çocuklarını fakirlik sınırının altında büyütüyor. Naked Heart’ın amacı, bu çocuklara güvenli oyun alanları yaratmak. Şimdiye kadar 44 şehirde 60 park inşa ettik. Ayrıca yetimhaneler, çocuk hastaneleri ve özel rehabilitasyon merkezleri yapıyoruz. Bu yıl Londra’da da üç park inşa ettik. Tabii bunlar sadece başlangıç. Bundan sonra da özel ihtiyaçları olan çocukların ailelerine yardım sağlamak için bir program başlatıyoruz.”
Natalia, Naked Heart’ı Beslan trajedisinden sonra kurmaya karar vermiş. (2004 yılında Beslan kasabasındaki bir okula baskın yapan teröristler, yarısı çocuk 339 kişiyi öldürmüştü.) Natalia’nın kendisi de zor bir çocukluk geçirmiş. Babası, Natalia henüz bebekken evi terk ediyor; annesi, hem Natalia’yı hem de beyin felci olan diğer kızını tek başına büyütüyor. Natalia bir yandan pazarda meyve satan annesine yardım ediyor, diğer yandan kardeşine bakıyor.
“Naked Heart’ı kurmanızda, kendi çocukluğunuzun da etkisi var mı?” sorusuna şöyle yanıt veriyor: “Elbette. Çünkü kız kardeşim engelli. Onu ben büyüttüm. Annem tek başına, ikimize birden bakmaya çalışıyordu. O yüzden de engelli bir çocuk ve ailesi için hayatın ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyorum. Özel ihtiyaçları olan çocuklara devlet yardımı yok denecek kadar az. Bu konuya umarsız kalamayız. Hele benim gibi bir yerlere gelmiş birinin bir şeyler yapmaması, düşünülemez!”
HAKAN’I ÇOK BEĞENİYORUM
Rus kadınlarının stili feminendir, seksidir. Natalia da seksi mi?
- Bence kadınların çoğu seksi görünmek ister. Ama seksapelin farklı yorumları vardır. Hem kadınına hem de erkeğine göre değişir. Bazısı vardır, hiç dekolte giymese de seksidir. Bazısı ise ne kadar açarsa o kadar seksidir. Bu aslında nasıl biri olduğunuza bağlı. Sanırım kendiniz gibi olmanız, hayattaki en seksi şey. Ben... Ben çok feminenim. Her şeyi giyebilirim ama mutlaka feminen görünmeliyim. Çok bağırmamalı, göze batmamalı.
Moda ve stilden bahsetmişken, her sezon podyumunda yürüdüğünüz Hakan Yıldırım’ı sormadan olmaz...
- Artık podyuma pek çıkmıyorum. Ve sadece çok inandığım projelerde yer alıyorum. Hakan’ı da çok beğeniyorum. Yoksa çıkmazdım defilesine. Çok kuvvetli bir tasarımcı; taze, seksi, elegan ve çok feminen.
SİNEMAYA AĞIRLIK VERECEĞİM
Natalia’nın ilk beyazperde deneyimi, Roman Coppola’nın 2001 yapımlı “CQ” adlı filmiyle oldu. 2009 yılında Rus yönetmen Alexander Kott’un “Probka”sında oynadı. Geçtiğimiz yıl da kendisini “Clash of the Titans”ın yılan saçlı Medusa’sı olarak izledik. Bugüne kadar üç çocuğu nedeniyle sinemaya vakit ayırmak istemediğini söyleyen Natalia’nın fikri, son filmi “Belle du Seigneur” esnasında değişti. Glenio Bonder’in yönettiği filmde ilk ciddi rolünü oynadı; önümüzdeki yıl vizyona girecek filmin başrollerini Jonathan Rhys-Meyers ve Marianne Faithfull ile paylaştı. Ve belli ki setlerin tozunu yuttu, arkasının geleceğini söylüyor: “Belle du Seigneur’u ve oyunculuğu çok sevdim. Çok güzel ve zengin bir deneyimdi benim için. Modellikten daha fazla tatmin etti.”