Farah Zeynep Abdullah, Masumlar Apartmanı ayrılığı sonrası ilk kez konuştu.
Geçtiğimiz Haziran ayında sezon finali bölümü ekrana gelen Masumlar Apartmanı dizisinde İnci karakterine hayat veren ve senaryo gereği ölerek veda eden Farah Zeynep Abdullah, ilk kez Ayşe Arman' a konuştu.
O nasıl bir finaldi öyle... Nasıl muhteşem bir oyunculuktu... Hepinizin oyunculuğu şahaneydi... Çok çok tebrik ederim... Biz ailecek koptuk... Ağla, ağla... İçimiz dışımıza çıktı... Mahvolduk, dağıldık... Saatlerce kendimize gelemedik...
-Ya çok teşekkürler! Böyle söyleyince garip oluyor ama ağlamanıza ve üzülmenize çok sevindim. Benim için de aşırı duygusal yoğunluğu olan bir dönemdi.
Damardan giriyorum meseleye. Masumlar'dan niye ayrılıyorsun ya!!! Niye öldü bizim biricik İnci'miz...
- Aslında, bir karakterin hikayede sonunun gelmesinin neden bu kadar büyütüldüğünü anlayabilmiş değilim! Benim kariyerimle ilgili bir karar olabilir, senaryosal bir karar olabilir... Bu konuda üzerime gelinmesini hayretler içinde takip ettim. Çok daha ciddi dertlerimiz varken, bu meselenin bu kadar abartılması biraz tuhaf değil mi? Korkunç müsilaj sorunumuz bu kadar konuşulmadı!
O zaman bize anlat...
- Bölüm başına 2,5 saat olan, 37 bölümlük bir sezondan bahsediyoruz. Teknik olarak çok bilinen, dünyaca ünlü bir dizi süresiyle kıyaslarsak, 8 sene sürmüş Game of Thrones'un toplam süresinden, 20 saat daha fazla süren bir dizi çektik! Oturup hiç aralıksız bir şekilde Masumlar Apartmanı'nın 1 sezonunu izlemek isteyen birinin, neredeyse 3 gün 20 saatini televizyon başında geçirmesi gerekiyor! Düşün, Games of Thrones'un toplam 8 sezonu, 3 gün 16 dakika sürüyor. Bütün ekip de, bunu kabul ederek bir televizyon dizisinde çalışmaya başladık, ona göre plan yaptık. Böyle düşününce, İnci'nin hikayesi. açısından da, gayet uzun bir zamanımız vardı ve bence tamamlandı. Ben de elimden. geleni yaptım. Beddua falan içeren yorumlar okudum. Neymiş? Diziden ayrılıyormuşum! Ayıp geliyor ya bu bana! Fikrini beyan etmek, "Ya aşk olsun neden ayrıldın? Üzüldük" veya "Kızdık" demek tamam da; hayatı, seyircinin elinde olan bir robotmuşum gibi, "Allah belanı versin! Mahvettin diziyi!" yorumları çok fena... Sonuçta isteyerek içinde olduğum, severek oynadığım bir proje oldu benim için.
Haklısın. Ama galiba İnci'nin ölmesini bünye kaldıramadı! Biz, yokluğuna alışamadık... Sen, nasıl kıydın İnci'ye?
-"Kıymak" gibi bir durum söz konusu değil. İnci için, yol orada bitmişti. Dizideki her karakter, başka insanlara hitap etti. İnci'de kendini bulanlar için bence güzel dersler vardı. Başkaları için kendinden bu kadar ödün vermek, hayatını başkalarının kurallarına göre yaşamak çok zor bir şey. Başkalarına faydalı olmak için ilk önce, bizim iyi hissetmemiz lazım. İnci tamamen kurallara uydu: Han'ın hayatına adapte olup, yer yer kendi ailesinden de fazla, onun ailesi için emek verdi. Kendini unuttu. Dolayısıyla, öylesine bir girdapta, sağlıklı düşünmeyi de bir noktada yitirdi. Hamilelik kararı için çok temkinli davrandıktan sonra, yanlışlıkla hamile kalmış olduğunu öğrendiği gün, Han'ın da yanına gelmesiyle, kendini dışarı attı. Çocukluğunda, annesiyle olan diyaloğu nu hatırlayıp, dönmeye karar verdiğinde ise bir anlık dalgınlık hayatına mal oldu.
Benim gibi fanatik bir 'İnci'ciyi rahatlat... İkna et... Diziden ayrılmak istemenin gerçek sebebini anlat...
-Çok teşekkürler fanatik bir İncici olduğunuz için Fakat valla, kimseyi ikna edemem veya rahatlatamam! Benim ilk başta çok heyecanlandığım hikayede, aslında İnci, kitaptaki psikiyatrist gibi konumlandırılmıştı. Dizinin finalinde de Safiye'yi evden çıkartacak olan İnci'ydi. Fakat tabii ki dizi süreleri, hikayelerin açılımı derken, yolda, bazı şeyler değişmek durumunda kaldı. İyileşsin istediğimiz karakterler, kendi aşk hikayelerinde iyileşme yoluna girdiler. İlk bölümde asla apartmandan dışarı adım atamayan Safiye, Naci için tren istasyonuna bile gitti. Hatta, sezon finalinde, eldivensiz dışarı çıkacak kadar duvarlarını yıktı. İnci, kendini Han'a adamış, yaralarının başkalarının yarasını iyileştirmekle düzeleceğini umut eden, sabırla bunun için uğraşan bir kız haline geldi. İnci'nin finali, benim ilk heyecanlandığımdan farklı, hüzünlü ama bence güzel oldu. 2. sezonda İnci'nin aktif bir katkısı olamayacaktı. Zaten söylediğim gibi fazlaca süremiz vardı ve İnci'nin yolculuğunu tadında bıraktığımızı düşünüyorum.
Dizi bu kadar sevilirken, Han ve İnci ikilisine insanlar ayılıp bayılırken, sana mutlaka, "Ayrılma!" diyenler olmuştur. Onlara nasıl direndin?
- Ortada direneceğim bir şey yoktu. Herkes fikrini söylemekte özgür. Fakat en nihayetinde, bu benim hayatım, benim kariyerim ve benim tercihlerim. Masumlar Apartmanı yayınlandığı sürece hep bir parçası gibi hissedeceğim. "Bizim dizimiz" diye bakacağım zaten. Aidiyet duygum var hala.
Zor bir roldü. Ama şahane bir şekilde altından kalkıyordun. Bence olağanüstü bir performans sergiliyordun. Bu rol seni, -bizim bilmediğimiz kadar- hırpaladığı için mi ayrılmak istedin? Ruh halin mi bozuldu? Yoruldun mu? Nedir?
- Tabii ki hepimiz yorulduk. Ama yorgunluğumun İnci'nin finalinde o kadar büyük bir etkisi yok. Bir rolde, çok uzun süre, sürekli aynı yerde kalmak istemediğimi de yıllardır biliyorum artık. Dediğim gibi genel hikayede, İnci'nin kısmı tamamlanmıştı bence.
Peki bu kararı almak kolay mı oldu, zor mu?
- Başlamadan önce, zaten bir sezon oynayabileceğim konusu konuşulmuştu. Emrivaki bir durum veya şoke edici bir gelişme olmadı kimse için.
Yine de, "İnsanlar bu ikiliyi çok sevdi. ayrılamam!" demedin mi? Hiç gelgitler yaşamadın mı?
- Gerçekten çok kötü oldum. Özellikle finaldeki hayal sahnesinde. Sette son günümdü ve "Kayıt" dendiği anda, o tatlı hayal sahnesinde, tam ters bir duygu durumunda, ağlamaya başladım. Kendime gelmemi bekledik hatta Ekibimizi gerçekten çok seviyorum. Aşırı eğlenebildiğim de bir ekip oldu. Birkan zaten bir bakışla anlaşabildiğim bir insan... Masumlar Apartmanı'nın son projemiz olmayacağından eminim. İnsanların ne düşündüğü elbet önemli, fakat aynı zamanda mesleğimin en tehlikeli yanlarından biri de bu. Hiçbir zaman insanları yok saymadım. Fakat onlara göre de hareket etmedim. Mantık ve duyguların birleştiği yer, benim tüm kararlarımın çıkış noktası oldu. Dolayısıyla gelgitler yaşamadım, içimden gelen hissin mantık sağlamasını da yaparak hareket ettim.
Röportajın devamı yayınlanınca konu güncellenecektir.