4x3
Bölümü izlerken aldığım keyfi kelimelerle tarif etmem gerçekten çok zor... Kahkaha atmaktan çene kaslarıma ağrı girdi. O kadar müthiş ve çılgın bir bölümdü. Komedi üzerine yoğunlaşılan ancak yine her zamanki gibi dramatize edilmiş ağır sahnelerin olduğu klasik bir Leyla ile Mecnun bölümüydü denebilir. Müthiş ve fazlasıyla kaliteli bir bölümdü...
10/10
Bölümü izlerken aldığım keyfi kelimelerle tarif etmem gerçekten çok zor... Kahkaha atmaktan çene kaslarıma ağrı girdi. O kadar müthiş ve çılgın bir bölümdü. Komedi üzerine yoğunlaşılan ancak yine her zamanki gibi dramatize edilmiş ağır sahnelerin olduğu klasik bir Leyla ile Mecnun bölümüydü denebilir. Müthiş ve fazlasıyla kaliteli bir bölümdü...
Paralel evrenlerle ilgili teoiler gerçeğe döndü sonunda. Mecnun'un dedeyi ağ ile yakalaması ve dedeyi dinlerkenki şapşal durumları baya komikti. Sonrasında ise kendisinin olmayan bir finale dahi gerekeni yapmayı es geçmemiş Burak Aksak. Bir olay gerçekten bu kadar kaliteli bağlanabilirdi. İzlerken helal olsun bu nasıl bir dahilik dedim kendi kendime. Ve tabi ki kendisini gömmeyi asla bırakmayan, dalga geçmediği şey kalmayan Leyla ile Mecnun yine kendine has göndermeleriyle bizi kırdı geçirdi. Mecnun'un At hırsızları muhabbeti ve alternatif final karşısında bu ne saçma bir şeymiş ya gibi tepkiler epey iyiydi...
İsmail Abi karakterinin mükemmelliğini ve naifliğini tekrar tekrar görmek inanılmaz hoşuma gidiyor. Japon balığı olduğunu öğrendikten sonra Metin Amca'nın orda bulduğu balığı sahiplenmesi ve balıkla arasındaki diyaloglar baştan sona mükemmeldi. Zamanda yapılan yolculuklar, 17. Yüzyıl Çin'ine gidiş, Moğollar macerası, İsmail Abi'nin Aşil genleri ve topuklarına sıkma cümlesi, Ogeday macerası, Erdal Bakkal'ın çılgın macerası, final sahnelerindeki mükemmel ve çılgınlar çılgını olaylar bütünü... Bitmek bilmeyen göndermeler... Mira muhabbeti ve güncel TL kuruna yapılan gönderme, işi ehline bıraktım göndermesi, ağaç buldun kes deniz buldun doldur göndermesi... O kadar fazla komik ve çılgın sahne vardı ki sayarken zorlanıyorum... İnanılmaz komik ve kaliteli bir bölümdü...
Leyla ile Mecnun arasındaki diyaloglar da yavaş yavaş gelişmeye başladı. Ancak orada şöyle bir mevzu var. Evet paralel evrenlerden bahsedildi ama Leyla ile Mecnun'da zaten bunun varlığı biliniyordu. Evrenden evrene gezilmişti daha önce. Yeni bir şey değil bu. Dede de rüyadaki Leyla ile gerçekteki Leyla aynı kişi olmayabilir dedi. Ancak farklı evrenlerde olduklarından bahsetmedi. Yani bence şuan kesin olarak farklı bir evrendeyiz diyemeyiz. Bu bölümde geçen diyaloglar bize bunu kanıtlamıyor. Evet farklı farklı bir sürü paralel evren var, evet bunlarda hikaye arkları farklı ilerliyor ancak şuanda bulunduğumuz evren kesin olarak gerçek Leyla ile Mecnun evreninden farklı gibi bir çıkarım şuan için söz konusu değil bence. Leyla'ların mevzusu başka bir yere bağlanacak gibi hissediyorum. Paralel evren biraz basite indirgenmiş olur gibi geliyor. Oradaki Leyla başka evrende buradaki Leyla başka, o yüzden birbirlerini tanımıyorlar denmiş olur. Bu bence çok etkileyici bir senaryo değil. Ki ikisi de babasının söylediği cümleyi hatırlıyor gördüğümüz kadarıyla. İki evrende de babası Leyla'lara bu cümleyi söylemiştir diyebiliriz ama dediğim gibi bence biraz basit bir mevzu olur öyle çıkarsa.
Yavuz kısmı da bu bölümde sonunda ilerledi diyebiliriz. Yavuz'un neden böyle olduğunun elbette açıklanacağını biliyoruz. İçinde Karabasan var gibi bir durum orada kullanılan müzikten düşünülebilir. Ancak oradaki müzik Yavuz'un kötülüğünü ve ne kadar karanlıklaştığını vurgulanmak için de kullanılmış olabilir. Ki o müzik çalınca ben ayrı bir his yaşadım orada Yavuz'la ilgili. Eylül'ün acısından kaçıp kendini karanlık tarafa bilinçli olarak atmış olma ihtimali bana daha yüksek geliyor diğer ihtimalden. Bahar karakteri de iyi bir karakter olmuş. Yavuz'un kendine gelişi bu karakter üzerinden olacak belli ki. Ve aralarında ilk etkileşime kaliteli bir diyalog gelişti bana göre.
Bahar karakterinin Leyla'nın ablası çıkması bir soru işareti doğurdu bende. Nedeni ise Leyla'nın ailemden gizli bu işi yapıyorum demesi. Rüyadaki Leyla babasını kaybetmiş gibi konuşmuştu sanki.... Gerçek dünyadaki de aynı cümleyi kurdu ancak burada ailemden gizli yapıyorum dedi. Babaları olmayan birisi olsa o cümleyi kurmazdı gibi geliyor. Ancak ikisi de babam böyle böyle derdi dediğini düşünecek olursak oradaki mevzu nasıl bağlanacak merak ediyorum doğrusu. Mantık hatası olmaması gereken önemli bir konu sonuçta... Önümüzdeki bölüm işler yine bu ayardan devam edecek gibi... Artık Leyla iyice Mecnun'un hayatına dahil olacaktır. Beklemeye ve keyifle izlemeye devam...
İsmail Abi karakterinin mükemmelliğini ve naifliğini tekrar tekrar görmek inanılmaz hoşuma gidiyor. Japon balığı olduğunu öğrendikten sonra Metin Amca'nın orda bulduğu balığı sahiplenmesi ve balıkla arasındaki diyaloglar baştan sona mükemmeldi. Zamanda yapılan yolculuklar, 17. Yüzyıl Çin'ine gidiş, Moğollar macerası, İsmail Abi'nin Aşil genleri ve topuklarına sıkma cümlesi, Ogeday macerası, Erdal Bakkal'ın çılgın macerası, final sahnelerindeki mükemmel ve çılgınlar çılgını olaylar bütünü... Bitmek bilmeyen göndermeler... Mira muhabbeti ve güncel TL kuruna yapılan gönderme, işi ehline bıraktım göndermesi, ağaç buldun kes deniz buldun doldur göndermesi... O kadar fazla komik ve çılgın sahne vardı ki sayarken zorlanıyorum... İnanılmaz komik ve kaliteli bir bölümdü...
Leyla ile Mecnun arasındaki diyaloglar da yavaş yavaş gelişmeye başladı. Ancak orada şöyle bir mevzu var. Evet paralel evrenlerden bahsedildi ama Leyla ile Mecnun'da zaten bunun varlığı biliniyordu. Evrenden evrene gezilmişti daha önce. Yeni bir şey değil bu. Dede de rüyadaki Leyla ile gerçekteki Leyla aynı kişi olmayabilir dedi. Ancak farklı evrenlerde olduklarından bahsetmedi. Yani bence şuan kesin olarak farklı bir evrendeyiz diyemeyiz. Bu bölümde geçen diyaloglar bize bunu kanıtlamıyor. Evet farklı farklı bir sürü paralel evren var, evet bunlarda hikaye arkları farklı ilerliyor ancak şuanda bulunduğumuz evren kesin olarak gerçek Leyla ile Mecnun evreninden farklı gibi bir çıkarım şuan için söz konusu değil bence. Leyla'ların mevzusu başka bir yere bağlanacak gibi hissediyorum. Paralel evren biraz basite indirgenmiş olur gibi geliyor. Oradaki Leyla başka evrende buradaki Leyla başka, o yüzden birbirlerini tanımıyorlar denmiş olur. Bu bence çok etkileyici bir senaryo değil. Ki ikisi de babasının söylediği cümleyi hatırlıyor gördüğümüz kadarıyla. İki evrende de babası Leyla'lara bu cümleyi söylemiştir diyebiliriz ama dediğim gibi bence biraz basit bir mevzu olur öyle çıkarsa.
Yavuz kısmı da bu bölümde sonunda ilerledi diyebiliriz. Yavuz'un neden böyle olduğunun elbette açıklanacağını biliyoruz. İçinde Karabasan var gibi bir durum orada kullanılan müzikten düşünülebilir. Ancak oradaki müzik Yavuz'un kötülüğünü ve ne kadar karanlıklaştığını vurgulanmak için de kullanılmış olabilir. Ki o müzik çalınca ben ayrı bir his yaşadım orada Yavuz'la ilgili. Eylül'ün acısından kaçıp kendini karanlık tarafa bilinçli olarak atmış olma ihtimali bana daha yüksek geliyor diğer ihtimalden. Bahar karakteri de iyi bir karakter olmuş. Yavuz'un kendine gelişi bu karakter üzerinden olacak belli ki. Ve aralarında ilk etkileşime kaliteli bir diyalog gelişti bana göre.
Bahar karakterinin Leyla'nın ablası çıkması bir soru işareti doğurdu bende. Nedeni ise Leyla'nın ailemden gizli bu işi yapıyorum demesi. Rüyadaki Leyla babasını kaybetmiş gibi konuşmuştu sanki.... Gerçek dünyadaki de aynı cümleyi kurdu ancak burada ailemden gizli yapıyorum dedi. Babaları olmayan birisi olsa o cümleyi kurmazdı gibi geliyor. Ancak ikisi de babam böyle böyle derdi dediğini düşünecek olursak oradaki mevzu nasıl bağlanacak merak ediyorum doğrusu. Mantık hatası olmaması gereken önemli bir konu sonuçta... Önümüzdeki bölüm işler yine bu ayardan devam edecek gibi... Artık Leyla iyice Mecnun'un hayatına dahil olacaktır. Beklemeye ve keyifle izlemeye devam...
10/10