Etkinlik için en hevesli olunan filmlerdendi, kimsenin izlememesine şaşırdım.
Neyse, filmin ilk kısmını yıllar önce toplu bir ortamda izlemiştim ama yarıda bırakmak zorunda kalmıştım arkadaşlara uyarak. (Filmden sıkılmamıştık da ders mi vardı, yemeği mi kaçırıyorduk ne öyle bir şey vardı.
)
Yine neyse, artık konuya geçelim.
Tornatore her ne kadar daha çok Cinema Paradise ile ünlü olsa da ben onu The Best Offer ile çok sevmiştim. Bu filmi de az bilinen ama bence daha fazla değeri hak eden bir film. (Çok yüksek puan vermedim ama Top 250'deki pek çok filmden daha iyi ve özel bir film)
Beğendiğim yönlerinden başlayım. Hikaye orijinal ve çok güzel. Yer yer müzik ziyafeti sunuyor. Bazı sahneler harika çekilmiş, yönetmen harikalar yaratmış. Ayrıca diyaloglar da boş değil. Derin felsefeler içeren diyaloglardı. Tek bir ev, tek bir kadın, bakmak için tek bir manzara... Belki de en iyisi 1900 gibi yaşamak gerçekten.
Beğenmediğim yönü her ne kadar diyaloglar boş değil desem de filmde boş olan kısımlar vardı. Bazı yerler gereksiz uzatılmış, sürekleyiciliği düşürmüş elbette bu durum. Kurgusu filmin en zayıf yanıydı herhalde. Bir de ben orijinal versiyonunu izledim 2 saatlik. 3 saatlik extended versiyonu muhtemelen daha da ağırlaşmıştır zaman zaman... Ayrıca finalini de tatmin edici bulmadım.
Unutulmaz sahneleri olan, gemi dendiğinde akla ilk gelecek filmlerden olan değerli bir yapım. Fakat benden çıkabilecek puan:
7.5/10
