Sosyal medyadan kınamakla yetiniyoruz, tabii ki de bazılarımız ülkenin 4-5 yılının kaderinin belirlendiği zamanlarda da tepkisini gösteriyor ama bu yeterli gelmiyor ve bir süre daha gelmeyecek gibi görünüyor. Daha büyük bir değişim hareketi olmalı ve yine olay yöneticilerde bitiyor.
Aile cinayetlerini bitiremeyiz ama azaltabiliriz. En refah ülkede bile delinin biri çıkıp katliam yapabilir, kısa bir araştırma ile mutlaka bu tarz bir haber bulabileceğinizi düşünüyorum. Bulamasanız bile ihtimal vardır. Her toplumun amacı elbette aile cinayetlerini bitirmek olmalıdır ama gerçekçi düşünmek lazım.
"Bu cinayetler nasıl bitirilir?" bu sorunun en genel cevabı eğitim olur. Ama bu komple bir eğitim olmalı. Toplumun eğitimi büyük önem taşıyor. Kuşaklar sonrası için sağlam bir temel lazım. Temelin atılması için güncel kültürümüzün büyük ölçüde değişmesi gerekecek. Bunun için de gelenek, adet, töre gibi kültür öğelerinin içerdiği etkinliklerin büyük bir kısmının son bulması gerekir. Erkek çocuğun el üstünde tutulması, kız çocuğun ev işlerini görecek olan bir makine gibi hayata hazırlanması, kız çocuklarının eğitim görmemesi (bu azaldı günümüzde ama hâlâ var), iki cinsiyet grubunun birbirine üstünlüğü olmadığının aile tarafından anlatılmaması gibi olaylar toplumun genelinde var. Kültürel öğelerin çoğunluğunun bu ülkeden silinmesi gerekliliği yüzlerce yıllık inanışları, dogmaları da beraberinde götürecek, götürmek zorunda. Örneğin din. Bilgiye erişimin kolaylığı sayesinde ortalama bir yavaşlıkta ama düzenli şekilde dini inanışlardan arınıyoruz. Bu çok gerçek bir durum. Bu yaşanıyor. Daha realist, daha dünyevi bir hayat görüşü gençlerde beliriyor. Fakat az da olsa tersine yönelenler var. Yani komple eğitim için gereken temelin atılması için var olması gereken zemin tam olarak hazır değil. 30-40-50 yıla daha ihtiyaç var belki de. Önümüzdeki yıllarda yaşanacak gelişmeler bu süreci hızlandırırsa ne âlâ. İşler iyi yönde giderse yöneticilerle beraber işe koyuluruz.
Eski kültürden -tam olmasa da- arınmış yeni yetişkin bireylerle gelecek yüzyıllara iyi bir ülke bırakmaya hazır olabiliriz. Öncelikle hem kadının hem erkeğin toplumdaki yerini ve karşı cinsiyetten herhangi bir üstünlüğü olmadığını bilmesi lazım. Her iki birey de zihinsel olarak yetişkin olmalı. Bunu da yine eğitim sağlayacak. Evliliğin gerektirdiği koşullardan biri de "mutlu ve uyumlu bir aile kurmanın yolları" tarzı konulu bir eğitim görmeleri olmalıdır. Yani evlenecek çift 18 yaşını veya o zamanın yasalarına göre belirlenmiş evlilik yaşına gelmiş olmalı ve diğer benim bilmediğim şartlara uygun olmalı. Bunu yanısıra aile eğitimi almış olmalı. Almadıysa evlenemeyecekler. (Bu aile eğitimini verecek olan eğitmenler de eğitilmiş olmalı tabii ki de.) Bu çiftimizden doğan bebek büyüyecek, büyüyecek. İlkokul, evet ilkokuldan itibaren hem okulunda hem evinde eğitim alacak. Aile bireyleri tecrübelerini, öğretmen ise ahlaki değerleri, bilimsel gerçekleri çocuğa anlatarak cinsiyetlerin önemini, anlamını, hiçbirinin de herhangi bir kalıba sokulamayacağını taze bir beyne aktaracak. Bu yıllara yayılacak. Lise sona kadar bile devam edebilir bu cinsiyet eğitimi. Bunun dışında cinsellikle ilgili derslerde olmalı. Birey karşı cinse nasıl yaklaşacağını, belli bir yakınlık kurduğunda ne yapması gerektiğini, cinselliği, cinselliğin kötü olmadığını, cinselliğin sınırlarını bilmeli. Çok komple bir eğitim: Fen bilimlerinin ve sosyal bilimlerin (aslında zaten sosyal bir bilimin vereceği eğitimden bahsediyoruz) yanında öğrencinin alması gereken bir eğitim. Üniversiteye başlayan öğrencimiz artık kendini biliyor, vücudunu biliyor, karşı cinsi de biliyor. Davranışları ve düşünceleri oturmaya başlıyor. Bir eş buluyor kendine. (bir eşya değil, hizmetçi değil, ata değil, bir eş) Tanıyorlar birbirilerini, seviyorlar ve evlenme kararı alıyorlar. Aile eğitimi ile ilgili zorunluluğu yerine getiriyorlar. Bebekleri dünyaya geliyor. Sayısı fark etmez. Ve bu kısır döngüye giriyor. Bu eğitim anlayışının tam anlamıyla verimli bir şekilde sağlandığını düşünün. Zihinsel ve bilgisel olarak iyi bir toplum, iyi bir aile. Dolayısıyla iyi bir kültür. Ve refah bir ülke. Yazarken/okurken ne kadar da basit. Bunlar hem zaman alacak hem de zor olacak. Ama olursa güzel olacak.
Eğitim dışındaki her türlü çözüm önerisi günü kurtarmaya yöneliktir. İdam zaten orta çağ usulü bir ceza verme, diğer potansiyel suçlulara göz dağı verme yöntemidir. Bu çağda, bilimin almış başını gittiği bu zamanlarda, bu kelimenin hâlâ daha dile getirilmesi korkunçtur, cehalettir, karanlıktır. Dizilerde bile bu yöntemin işe yaramadığını görürsünüz.
Eğitim ve kaliteli bir kültürün önünde hiçbir şey duramaz. Ülke olarak artık bunu anlamalıyız.