Eski kocası tarafından Bıçaklanan Kadının Feryadı Yürekleri Dağladı... ''Ölmek istemiyorum''

Sherlock

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
7 Eylül 2016
Mesajlar
32,077
Reaksiyon puanı
47,695
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
70705


Kadına şiddet bu kez Kırıkkale'de yüzünü gösterdi...

18 Ağustos'ta Menderes Caddesi'nde bir restaurantta eski eşi Fedai Baran ile bir araya gelen Emine Bulut'un yanında 10 yaşındaki kızı da vardı.

Eski eşler arasında tartışma çıktı, Fedai Baran eski eşini gözü dönmüş bir şekilde defalarca bıçakladı.

Kızının gözü önünde kanlar içinde kalan Emine Bulut'un "ölmek istemiyorum" feryadı yürekleri dağladı, talihsiz kız da "anne ne olur" ölme diyerek herkesi ağlattı.

İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaralanan Emine Bulut ile olayın etkisiyle şoka giren kızı F.B.B.'yi ambulansla Yüksek İhtisas Hastanesi'ne kaldırdı.

Tedaviye alınan Emine Bulut, doktorların tüm çabasına rağmen hayatını kaybetti.

Fedai Baran, olayın ardından Bahşılı ilçesinde gözaltına alındı. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Fedai Baran; mahkemedeki ifadesinde, "Çocuğumun velayeti konusunda konuşurken bana hakaret edince sinirlenip, yanımda gezdirdiğim bıçakla vurdum" dedi.
 
  • Üzücü
Reactions: Angelica

Aserat

Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,585
Reaksiyon puanı
62,903
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Söz konusu videoyu izledim ve gerçekten içim parçalandı. Bela okumak, bağırmak çağırmak, aynı kaderi onun da yaşamasını dilemek bir işe yaramayacak çünkü bu adalet sistemi düzelmediği için yarın da başka Emine Bulut'lar ölecek. Yeni videolar izleyip unutmaya devam edeceğiz ama bu canilerin yanına kar kalacak. Allah rahmet eylesin. :(
 

Sherlock

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
7 Eylül 2016
Mesajlar
32,077
Reaksiyon puanı
47,695
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Utanç tablosu resmen, bu iş hak edilen cezaları vermekle de bitmeyecek. Eğitim düzelmediği sürece, kadının toplumdaki yeri ve önemi doğru düzgün anlatılmadığı sürece daha çok lanet edeceğiz. Ne söylesek boş, ne kadar küfür etsek, bela okusak az. Umarım o masum kadına ve o masum kıza yaşattıklarının mislini çekmeden ölmez. Ve umarım artık gereken düzenlemeler neyse yapılır, gereken bilinçlendirmeler yapılır ve bu son olmuş olur.

 
  • Beğendim
Reactions: cookies

kerem

Favori Üye
Katılım
30 Ekim 2017
Mesajlar
29,676
Reaksiyon puanı
28,622
Puanı
1,060
Konum
Berlin
Adaletsizliğin, haksızlığın, eşitsizliğin, tecavüzlerin, tacizlerin dip yaptığı git gide her iğrençliği gören cahil yaratıkların yönettiği, hiçbir önlemin alınmadığı ve alınmayacağı bu ülkede laylayloma devam. Yine en dibi gören Türkiye oldu ama olan yetim kalan 'anne ölme' diye feryat eden küçük kıza oldu hiçkimse onun annesini kurtarmak için kolunu kıpırdatmadı çünkü. Bir sonraki başka bir kadın cinayetine kadar sağlıcakla, bu ülke hiçbir zaman akıllanmayacak.
 

sokak sanati

Favori Üye
Katılım
23 Şubat 2013
Mesajlar
86,599
Reaksiyon puanı
57,064
Puanı
1,061
Eşinden ayrılan erkeklerin Türkiye'de terapi merkezine gidip sonra halkın arasına salmalari lazım. Bu tarz bireyler olunca böyle vahşet görüntüleri görüyoruz hepimizi etkiliyor.:(
Küçük kıza çok üzüldüm. Her halde en büyük acı bu olsa gerek. O görüntüyü nasıl unutacak. Karşısında baharı kesilen anne görüntüsü. Korkunç.:(
 

Yiğitt

Emekli
Katılım
9 Aralık 2013
Mesajlar
79,171
Reaksiyon puanı
45,870
Puanı
1,061
Konum
Ankara
Videoyu izledikten sonra mahvoldum, o kadar kötü hissettim ki... Bu çığlıklar unutulmamalı, alışmayacağız, alışmak istemiyoruz.
 

DarkLegenD

Favori Üye
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
24,925
Reaksiyon puanı
19,277
Puanı
1,060
Yaş
25
Konum
Afganistan
Web Sitesi
www.cizikdvdkasetleri.com
Sosyal medyadan kınamakla yetiniyoruz, tabii ki de bazılarımız ülkenin 4-5 yılının kaderinin belirlendiği zamanlarda da tepkisini gösteriyor ama bu yeterli gelmiyor ve bir süre daha gelmeyecek gibi görünüyor. Daha büyük bir değişim hareketi olmalı ve yine olay yöneticilerde bitiyor.

Aile cinayetlerini bitiremeyiz ama azaltabiliriz. En refah ülkede bile delinin biri çıkıp katliam yapabilir, kısa bir araştırma ile mutlaka bu tarz bir haber bulabileceğinizi düşünüyorum. Bulamasanız bile ihtimal vardır. Her toplumun amacı elbette aile cinayetlerini bitirmek olmalıdır ama gerçekçi düşünmek lazım.

"Bu cinayetler nasıl bitirilir?" bu sorunun en genel cevabı eğitim olur. Ama bu komple bir eğitim olmalı. Toplumun eğitimi büyük önem taşıyor. Kuşaklar sonrası için sağlam bir temel lazım. Temelin atılması için güncel kültürümüzün büyük ölçüde değişmesi gerekecek. Bunun için de gelenek, adet, töre gibi kültür öğelerinin içerdiği etkinliklerin büyük bir kısmının son bulması gerekir. Erkek çocuğun el üstünde tutulması, kız çocuğun ev işlerini görecek olan bir makine gibi hayata hazırlanması, kız çocuklarının eğitim görmemesi (bu azaldı günümüzde ama hâlâ var), iki cinsiyet grubunun birbirine üstünlüğü olmadığının aile tarafından anlatılmaması gibi olaylar toplumun genelinde var. Kültürel öğelerin çoğunluğunun bu ülkeden silinmesi gerekliliği yüzlerce yıllık inanışları, dogmaları da beraberinde götürecek, götürmek zorunda. Örneğin din. Bilgiye erişimin kolaylığı sayesinde ortalama bir yavaşlıkta ama düzenli şekilde dini inanışlardan arınıyoruz. Bu çok gerçek bir durum. Bu yaşanıyor. Daha realist, daha dünyevi bir hayat görüşü gençlerde beliriyor. Fakat az da olsa tersine yönelenler var. Yani komple eğitim için gereken temelin atılması için var olması gereken zemin tam olarak hazır değil. 30-40-50 yıla daha ihtiyaç var belki de. Önümüzdeki yıllarda yaşanacak gelişmeler bu süreci hızlandırırsa ne âlâ. İşler iyi yönde giderse yöneticilerle beraber işe koyuluruz.

Eski kültürden -tam olmasa da- arınmış yeni yetişkin bireylerle gelecek yüzyıllara iyi bir ülke bırakmaya hazır olabiliriz. Öncelikle hem kadının hem erkeğin toplumdaki yerini ve karşı cinsiyetten herhangi bir üstünlüğü olmadığını bilmesi lazım. Her iki birey de zihinsel olarak yetişkin olmalı. Bunu da yine eğitim sağlayacak. Evliliğin gerektirdiği koşullardan biri de "mutlu ve uyumlu bir aile kurmanın yolları" tarzı konulu bir eğitim görmeleri olmalıdır. Yani evlenecek çift 18 yaşını veya o zamanın yasalarına göre belirlenmiş evlilik yaşına gelmiş olmalı ve diğer benim bilmediğim şartlara uygun olmalı. Bunu yanısıra aile eğitimi almış olmalı. Almadıysa evlenemeyecekler. (Bu aile eğitimini verecek olan eğitmenler de eğitilmiş olmalı tabii ki de.) Bu çiftimizden doğan bebek büyüyecek, büyüyecek. İlkokul, evet ilkokuldan itibaren hem okulunda hem evinde eğitim alacak. Aile bireyleri tecrübelerini, öğretmen ise ahlaki değerleri, bilimsel gerçekleri çocuğa anlatarak cinsiyetlerin önemini, anlamını, hiçbirinin de herhangi bir kalıba sokulamayacağını taze bir beyne aktaracak. Bu yıllara yayılacak. Lise sona kadar bile devam edebilir bu cinsiyet eğitimi. Bunun dışında cinsellikle ilgili derslerde olmalı. Birey karşı cinse nasıl yaklaşacağını, belli bir yakınlık kurduğunda ne yapması gerektiğini, cinselliği, cinselliğin kötü olmadığını, cinselliğin sınırlarını bilmeli. Çok komple bir eğitim: Fen bilimlerinin ve sosyal bilimlerin (aslında zaten sosyal bir bilimin vereceği eğitimden bahsediyoruz) yanında öğrencinin alması gereken bir eğitim. Üniversiteye başlayan öğrencimiz artık kendini biliyor, vücudunu biliyor, karşı cinsi de biliyor. Davranışları ve düşünceleri oturmaya başlıyor. Bir eş buluyor kendine. (bir eşya değil, hizmetçi değil, ata değil, bir eş) Tanıyorlar birbirilerini, seviyorlar ve evlenme kararı alıyorlar. Aile eğitimi ile ilgili zorunluluğu yerine getiriyorlar. Bebekleri dünyaya geliyor. Sayısı fark etmez. Ve bu kısır döngüye giriyor. Bu eğitim anlayışının tam anlamıyla verimli bir şekilde sağlandığını düşünün. Zihinsel ve bilgisel olarak iyi bir toplum, iyi bir aile. Dolayısıyla iyi bir kültür. Ve refah bir ülke. Yazarken/okurken ne kadar da basit. Bunlar hem zaman alacak hem de zor olacak. Ama olursa güzel olacak.

Eğitim dışındaki her türlü çözüm önerisi günü kurtarmaya yöneliktir. İdam zaten orta çağ usulü bir ceza verme, diğer potansiyel suçlulara göz dağı verme yöntemidir. Bu çağda, bilimin almış başını gittiği bu zamanlarda, bu kelimenin hâlâ daha dile getirilmesi korkunçtur, cehalettir, karanlıktır. Dizilerde bile bu yöntemin işe yaramadığını görürsünüz.

Eğitim ve kaliteli bir kültürün önünde hiçbir şey duramaz. Ülke olarak artık bunu anlamalıyız.
 
  • Beğendim
Reactions: Tolstoyevski

Tolstoyevski

Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Sosyal medyadan kınamakla yetiniyoruz, tabii ki de bazılarımız ülkenin 4-5 yılının kaderinin belirlendiği zamanlarda da tepkisini gösteriyor ama bu yeterli gelmiyor ve bir süre daha gelmeyecek gibi görünüyor. Daha büyük bir değişim hareketi olmalı ve yine olay yöneticilerde bitiyor.

Aile cinayetlerini bitiremeyiz ama azaltabiliriz. En refah ülkede bile delinin biri çıkıp katliam yapabilir, kısa bir araştırma ile mutlaka bu tarz bir haber bulabileceğinizi düşünüyorum. Bulamasanız bile ihtimal vardır. Her toplumun amacı elbette aile cinayetlerini bitirmek olmalıdır ama gerçekçi düşünmek lazım.

"Bu cinayetler nasıl bitirilir?" bu sorunun en genel cevabı eğitim olur. Ama bu komple bir eğitim olmalı. Toplumun eğitimi büyük önem taşıyor. Kuşaklar sonrası için sağlam bir temel lazım. Temelin atılması için güncel kültürümüzün büyük ölçüde değişmesi gerekecek. Bunun için de gelenek, adet, töre gibi kültür öğelerinin içerdiği etkinliklerin büyük bir kısmının son bulması gerekir. Erkek çocuğun el üstünde tutulması, kız çocuğun ev işlerini görecek olan bir makine gibi hayata hazırlanması, kız çocuklarının eğitim görmemesi (bu azaldı günümüzde ama hâlâ var), iki cinsiyet grubunun birbirine üstünlüğü olmadığının aile tarafından anlatılmaması gibi olaylar toplumun genelinde var. Kültürel öğelerin çoğunluğunun bu ülkeden silinmesi gerekliliği yüzlerce yıllık inanışları, dogmaları da beraberinde götürecek, götürmek zorunda. Örneğin din. Bilgiye erişimin kolaylığı sayesinde ortalama bir yavaşlıkta ama düzenli şekilde dini inanışlardan arınıyoruz. Bu çok gerçek bir durum. Bu yaşanıyor. Daha realist, daha dünyevi bir hayat görüşü gençlerde beliriyor. Fakat az da olsa tersine yönelenler var. Yani komple eğitim için gereken temelin atılması için var olması gereken zemin tam olarak hazır değil. 30-40-50 yıla daha ihtiyaç var belki de. Önümüzdeki yıllarda yaşanacak gelişmeler bu süreci hızlandırırsa ne âlâ. İşler iyi yönde giderse yöneticilerle beraber işe koyuluruz.

Eski kültürden -tam olmasa da- arınmış yeni yetişkin bireylerle gelecek yüzyıllara iyi bir ülke bırakmaya hazır olabiliriz. Öncelikle hem kadının hem erkeğin toplumdaki yerini ve karşı cinsiyetten herhangi bir üstünlüğü olmadığını bilmesi lazım. Her iki birey de zihinsel olarak yetişkin olmalı. Bunu da yine eğitim sağlayacak. Evliliğin gerektirdiği koşullardan biri de "mutlu ve uyumlu bir aile kurmanın yolları" tarzı konulu bir eğitim görmeleri olmalıdır. Yani evlenecek çift 18 yaşını veya o zamanın yasalarına göre belirlenmiş evlilik yaşına gelmiş olmalı ve diğer benim bilmediğim şartlara uygun olmalı. Bunu yanısıra aile eğitimi almış olmalı. Almadıysa evlenemeyecekler. (Bu aile eğitimini verecek olan eğitmenler de eğitilmiş olmalı tabii ki de.) Bu çiftimizden doğan bebek büyüyecek, büyüyecek. İlkokul, evet ilkokuldan itibaren hem okulunda hem evinde eğitim alacak. Aile bireyleri tecrübelerini, öğretmen ise ahlaki değerleri, bilimsel gerçekleri çocuğa anlatarak cinsiyetlerin önemini, anlamını, hiçbirinin de herhangi bir kalıba sokulamayacağını taze bir beyne aktaracak. Bu yıllara yayılacak. Lise sona kadar bile devam edebilir bu cinsiyet eğitimi. Bunun dışında cinsellikle ilgili derslerde olmalı. Birey karşı cinse nasıl yaklaşacağını, belli bir yakınlık kurduğunda ne yapması gerektiğini, cinselliği, cinselliğin kötü olmadığını, cinselliğin sınırlarını bilmeli. Çok komple bir eğitim: Fen bilimlerinin ve sosyal bilimlerin (aslında zaten sosyal bir bilimin vereceği eğitimden bahsediyoruz) yanında öğrencinin alması gereken bir eğitim. Üniversiteye başlayan öğrencimiz artık kendini biliyor, vücudunu biliyor, karşı cinsi de biliyor. Davranışları ve düşünceleri oturmaya başlıyor. Bir eş buluyor kendine. (bir eşya değil, hizmetçi değil, ata değil, bir eş) Tanıyorlar birbirilerini, seviyorlar ve evlenme kararı alıyorlar. Aile eğitimi ile ilgili zorunluluğu yerine getiriyorlar. Bebekleri dünyaya geliyor. Sayısı fark etmez. Ve bu kısır döngüye giriyor. Bu eğitim anlayışının tam anlamıyla verimli bir şekilde sağlandığını düşünün. Zihinsel ve bilgisel olarak iyi bir toplum, iyi bir aile. Dolayısıyla iyi bir kültür. Ve refah bir ülke. Yazarken/okurken ne kadar da basit. Bunlar hem zaman alacak hem de zor olacak. Ama olursa güzel olacak.

Eğitim dışındaki her türlü çözüm önerisi günü kurtarmaya yöneliktir. İdam zaten orta çağ usulü bir ceza verme, diğer potansiyel suçlulara göz dağı verme yöntemidir. Bu çağda, bilimin almış başını gittiği bu zamanlarda, bu kelimenin hâlâ daha dile getirilmesi korkunçtur, cehalettir, karanlıktır. Dizilerde bile bu yöntemin işe yaramadığını görürsünüz.

Eğitim ve kaliteli bir kültürün önünde hiçbir şey duramaz. Ülke olarak artık bunu anlamalıyız.

Ülkenin ve coğrafyanın en büyük probleminin dindar muhafazakarlık olduğuna ben de katılıyorum ve birçok sefer bundan yakındım. Muhafazakarlık Atatürk’ün dahi savaştığı en büyük düşmandır bu ülkede, o sökülüp atılamadan eğitim denen olgu sadece delikli kovaya su doldurmaya benzeyecektir.

Ancak bununla birlikte bir de gerçekler var. Söylediklerinin büyük kısmı ütopyaya giriyor bu coğrafya için, şimdi gözüne olabilirliği mümkün gibi gelecek olsa bile ilerleyen zamanlarda sen de anlayacaksın hiçbir umuy olmadığını. Belki 100-200 sene sonra o da büyük savaşlar dönmezse tabii. O yüzden zamanla umut tükendiğinde gerçeklere adapte olmak en kaçınılmaz süreç oluyor...
 
  • Beğendim
Reactions: DarkLegenD

Angelica

Favori Üye
Katılım
31 Mart 2012
Mesajlar
80,936
Reaksiyon puanı
57,092
Puanı
1,060
Yaş
40
Konum
Kayseri
Sabah kalktığımda Emine Bulut ismini görünce ne oluyor dedim kim bu haberlerini görmemiştim paylaşımlar falan oluyor falan instagramda sonra twiitere girip görünce şok oldum etiket açılmış
herkeste bir tepki tekrar öldürüldü falan deniyor ama nasıl öldürüldü anlayamadım instagrama girdiğim zaman pat diye hiç beklemediğim an video çıkınca karşıma şok oldum bian kapatamadım ve o kısa
videoyu izledim anında kapattım ama o andan beri gözümün önünden Emine hanımın o hali o sözü
o minik yavrunun anne ölme ne olur ölme feryadı gitmiyor gitmedi yazarken bile zorlanıyorum gözlerim dolu dolu ne olacak böyle ne zaman bitecek yada bitecekmi bu kadın ölümleri ya biz kadınız niye yaşama
hakkımız yokmu bırakın yaşamayı nefes almaya hakkımız yokmu ya bir insan değilmiyiz niye yaşama
hakkımızı elimizden alıyorsunuz bu canı siz vermediniz ki siz alıyorsunuz! yok yeniden evlenecekmisin
diye sordum da yok küfür etti de e be şerefsiz adam sana adamda denmez de hadi diyelim 4 yıl önce
boşanmışsın sanane yeniden evlenmesinden sanane! kadına kocalık etmemişsin o çocuğa babalık etmemişsin o çocuk 4 yaşına kadar baba bilmemiş sonra çık ortaya nafakaydı yeniden evlenmeydi küfür etmiştide yok şöyleydi de yok böyleydi de nasıl yaptın be o kızın gözü önünde nasıl o kadına kıydın şerefsiz o kız ne yapacak şimdi bir babası yoktu şimdi birde annesiz bıraktın be!Allah kahretsin! o görüntü o çocuğun son nefesine kadar gözünün önünde olacak be o nasıl büyücek nasıl hayat kuracak
Allah senin belanı versin ne diyim inşAllah cezaların en büyüğünü alırsın!!!!!
 

Turkuazz

Favori Üye
Katılım
4 Eylül 2015
Mesajlar
17,718
Reaksiyon puanı
13,201
Puanı
860
Konum
Dünyadan
Çok yazık insanlar çok bozulmuşlar nasıl Allahın yarattığının hayatını sonlandırma hakkını bitirir kul anlamak zor hadsizlik,çağ dışı,insafsızlık. Cümleler yetersiz kalıyor.sosyal medyada bazıları saçma sapan yorum yazmışlar yok namus yok başka konu.sorsanız hepsi namuslu hepsi Müslüman.insanların hayatını sonlandırmaya hakkı yok insanların.
 
  • Beğendim
Reactions: Angelica