En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Sürekli hatta yıllardır ertelediğim bir film. İzlemek Çarşamba'ya kısmetmiş. Açıkçası Fransız filmi olupta bu kadar etkileyici olması çok şaşırtıcı.
(Daha önce Fransız filmi izlemedim. Çok önyargılıyım çok.
)

Film hakkında hiç araştırma yapmadığım için süpriz isimlerle karşılaştım ve baya şaşırdım. Özellikle Gary Oldman'ın olması süper olmuş. Benim için güzel süpriz oldu. Çok sevdiğim bir aktör olduğu için filme çabuk adapte oldum. Zira bana film baya farklı bir tarzda gibi geldi.


Oyunculuklar çok iyiydi. Özellikle Natalie Portman'ın o küçük yaşına rağmen gösterdiği performans inanılmaz. Jean Reno'da aynı şekilde çok iyiydi. Hani bir karakter bir oyuncuya ancak bu kadar oturur. Bu adamın üstüne Leon'u canlandırabilecek bir oyuncu tanımıyorum. Fakat yine de benim filmdeki oyunculuk anlamında favorim Gary Oldman'dı. Fazla beğendim.
Samy Naceri olmasaymış daha iyi olurdu.

Senaryo en beğendiğim kısımdı. Gerçekten etkileyiciydi. Yani ben fazla duygusal bir insanım özellikle son zamanlarda böyle filmlerden çok etkileniyorum. Filmler olmazsa olmaz gerçekten. Ben şimdiki halime üzülürken böyle filmler sayesinde biraz daha şükretmeyi öğreniyorum. Ama şöyle ki duygusuzum diyen bir adam bile duygulanabilir bu filmden. Filmde içimden çok "keşke" geçirdim. Film bitince bir garip oldum.
Hala da etkisi üstümde... Kurgusu çok iyiydi. Senaryo işleyişiyle falan 10 numaraydı.

Yönetmen'i övmekten başka bir iş düşmüyor bize. Yönetmenlik açısından bakacak olursak; özellikle oyunculuk konusunda fark yaratmış film. Bence bir yönetmenin en büyük başarısı oyunculuk açısından yakaladığı çizgidir. Üst düzey oyunculuklar vardı filmde ve bu konuda kesinlikle başarı yakaladığını söyleyebilirim. İkinci husus; filmin tarzıydı. Genellikle böyle farklı tarzda filmleri çok severim. Ya da bana tarzı farklı geldi. Farklı tarzda filmleri sevdirmek önemlidir. Aslında bu kumar gibi. Tarzın sevilmezse cidden o film hüsran olabiliyor. Bu konuda da yönetmen çok başarılıydı.

Genel olarak, bir başyapıt izlediğimi düşünüyorum. Böyle filmleri geç izlememe kızsam da bazen iyi filmleri de kötü zamanlar için saklamak gerekiyor gerçektende. O bakımdan geç izlediğim için pişman değilim. Ayrıca aylar sonra da ilk defa 10'luk diyebileceğim bir film izledim.

Puanım: 10/10
 

Adı üstünde 'bağlanmak yok'. Bu filmi Perşembe gecesi izlemiştim ve çok beğendim. Yani bağlantı bakımından da çok iyiydi.

Ashton Kutcher ve Natalie Portman'ın başrolde yer aldığı filmde birçok noktaya değinildi. Sevgili olaylarından uzak kalmayı amaç kılan çiftin, nereye kadar sürdürebileceğidir konu. Çiftin kaderi 14 yaşında belli olmuştu ama tabi ilerleyen yıllarda duygularına yenik düşeceklerdi. Çiftin arasında cinsel arkadaşlık diye birşey vardır ve kurallar, kurallar. İstediğin kadar uğraşsan da, başaramazsın. Yani bağlanacaksın. Emma kaçar, Adam kovalar. Emma kaçar derken; tam tersi oluverdi. Adam kaçtı, Emma kovaladı. Kuralsızlığı hiçe sayan Emma, erkek ile kavga etmeye başladı. Adam tahammül edemedi. Böyle cinsel arkadaşlıkla da devam edilemez. O anda bağlar, yeniden bağlanır. Adam tuttu, Emma kaçtı; Adam kaçtı, Emma tuttu. En sonunda Emma duygularına yenik düştü. Yıkan taraf her zaman Emma oldu ve en sonunda yıktıklarını onardı. Bağlantı çok iyiydi. İnsan bazen duygularına yenik düşmeli.
 

Filmi Tupac var diye izledim ama Tupac toplam 5-6 dk. filan gözüktü.

Açıkçası Tupac'ın az görünmesinden dolayı sıkılarak izledim filmi, ve pek de beğenmedim.
 

Joseph Gordon-Levitt ve Zooey Deschanel'in başrolde yer aldığı 'Aşkın 500 Günü' isimli filmi dün gece izledim ve çok beğendim.

Birini gör, beğen, hoşlan, sev, birlikte ol ve ayrıl. O kadar vakit geçireceksin bir de ayrılmadan önce. Gerçi ayrılık derken çok ciddi birşey de olmadı. Günümüzde kavgalar yüzünden ciddi ilişkiler zaten düşünülemez oldu. Summer bu yüzden Tom ile çok ciddi olmaya karar vermedi. Tam olarak isim koymadılar yaptıklarına ama birlikteydiler. Evlenmek istemiyordu Summer ama sonlara doğru başkasıyla evlendi. Bu olay biraz sinir bozucuydu. Summer, Tom'dan hoşlanıyordu. Ancak, hayatını birleştirecek kadar da hoşlanmıyordu. Bu yüzden böyle gelişti olaylar. Hayatını birleştirse bile arkadaş olarak bile olsa Summer, Tom'dan uzak duramadı. Arkadaş olarak yakın hissediyordu hâlâ diyelim biz buna.

Sürekli günlerle git gel yapmaları sıktı biraz ama yine de iyiydi. En azından duyguyu geçirebildiler. Bu bile yeter yani. Önemli olan şey, duyguyu geçirebilmek. Bu iki oyuncu da (Joseph Gordon-Levitt ve Zooey Deschanel) duyguyu geçirebildi.

Doğrusu bu kadar güzel biriyle sevgili olmak, hayatımı birleştirmek isterdim. Böyle başlayıp, sonu hüsran bitmemek şartıyla tabi. Sonu hüsranla biterse hiç iyi olmaz. Psikolojim bozulur. Hiç birşey düşünemez olurum. Belki yeni birilerini bulmaya da çalışabilirim, sırf unutmak için ya da ondan daha fazla seveceğim biri çıkar diye. Böyle bir kişinin tekrar tekrar yanıma yaklaşmasına da izin vermeyebilirim ayrıca. Nefretle bakabilirim. Hiç bilmiyorum, belki de umutla bakarım. O an ki ruh halime bağlı. Herşeye rağmen sevgisini gösterirse, ayrı tabi. Tabi ki, herşey bitmemişse. Bu arada uzun süreli ilişkiler çok seven birini yıpratır. Çok seven yıpranır.

Filmi izlerken baştan sona heyecan vericiydi. "Ne olacak" diye düşündüğüm fazlasıyla oldu. Dediğim gibi duyguyu çok iyi geçirdiler. Hâlâ etkisindeyim, o derece. Kendim yaşamış kadar oldum yani. Her film gibi, bu filmin de mutlu sonla bitmesini isterdim ama olmadı. Kendi açılarından mutluluğu yakalayacaklar belki ama çift olarak yakalamayacaklar.

Burada senaristin bir oyunu vardı. Başta belirttiği gibi "bu bir aşk filmi değildir", yani bu doğru. Sonu hüsran biten filmi pek aşk filmi olarak nitelendiremeyiz. Bu 'suç' türüne bile girebilir. Summer, Tom'a karşı büyük bir 'suç' işliyor ve kalbini kırıyor. Kırılan kalp, kolay kolay da onarılmaz. Sonlara doğru onarıldı ama.

Tekrar dönüyorum senaristin oyunu kısmına. Bu filmde yaşanmışlık olduğu da çok belli. Kolay kolay bir senarist yaşamadığı birşeyi yazıya geçiremez. Yaşanmışlık olduğu filmde "yazarın notu" diye başlayan kısımda anlaşılıyor. Hatta senaristlerden Scott Neustadter bu olayın yaşanmışlıktan esinlendiğini açıklamıştı. Hatta bu olayları kendisi yaşamış. Scott Neustadter yaşadığı olayları, Michael H. Weber ile yazmaya karar veriyor ve böyle de bir film çıkıyor. Yönetmen Marc Webb'in de başarısı var tabi.

Filmin bu derece samimi ve sıcak olmasındaki tebel sebep, yaşanmışlık ve hayal kırıklığı. İnsanın iç huzurunun bozulması bile iyi olabiliyor bazen. Mesela Scott Neustadter yaşadıkları sayesinde para kazandı. Senaristler birçok esinlemeleri kendi hayatından yapıyor. Bu da ayrı bir gerçek. Ben dahil birçok kişinin de iç huzurunu bozduğu ayrıca bir gerçek.

Çok iyi bir film çıkmış ortaya ve dediğim gibi çok beğendim. İnsan herşeye rağmen çok bağlanmamalı birine. Ayarını bilmeli bazen. Ayarsız birini mesela kimse sevmez genel olarak. Vazgeçilmez biri gibi de davranılmamalı, özgüven tavan yapmamalı. Bunlar zaten ayrı bir gerçek. İnsanlar hayal kırıklılığına uğramak istemiyorsa, gerçeklerle yüzleşmeli. Herkesin de cesareti yoktur gerçekle yüzleşmeye. O yüzden hep hayal kırıklığına uğrar. Hayal kırıklığına uğramayız umarım.

Bu filmin bazı noktalarında da ders verici nitelikler taşıyor. Bunu da söylemek lazım. İzlenmesi gereken filmlerden biri. "Unutamadığınız filmler" dendiğinde ileride aklınıza gelecek filmlerden biri olacaktır. En azından benim olacak. Gülmek ve duygusal anlar yaşamak bu filmde fazlasıyla var. Bu da film için ayrı bir artı.

Ben böylesine farklı filmleri seviyorum. Farklı bir senaryosu var. Merak ettiriyor izleyiciyi. Şok edici de bir final sahnesi yapıyorlar ve olay bitiyor. Beklediğimiz bitiriş olmadı ama şok edici, farklı bir bitiriş oldu. Her filmin mutlu sonlara ihtiyacı yok. Bu filmin farkı da burada işte. Gerçi iki taraf için de farklı bir mutlu son vardı. Son olarak dediğim gibi; iyi bir filmdi ve çok beğendim.
 

Süper bir zenci komedi filmiydi. Genel olarak sahneler, espriler bel altı olsada baya güldüm


Snoop Dogg reyiz acayip komedi yaa, adam uçak sürerken bile zıplıyor


Sofia Vergana'da vardı filmde o zamanlar gençmiş ve çok güzelmiş, 1-2 bel altı sahneside vardı


Komedi filmlerinde olduğu gibi olaylar çabuk gelişiyor ve herşey tesadüfen oluyor filan ama film süperdi


7/10