En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Karanlık Üstüne Öyküler üçlemesinin üçüncü filmi olan Bekleme Odası, bu filmden önceki Zeki Demirkubuz filmlerinden farklı. Bu kez filmin başrolü bizzat yönetmenin kendisi. Suç ve Ceza'yı filme çekmeye çalışan ünlü yönetmen Ahmet'i canlandırıyor yönetmen. Herkese yalan söyleyen, herkese ayrı oynayan, yalnız bir karakteri canlandırıyor. Bu filmi önceki filmlerinde gördüğümüz yalanı tek bir karakterde buluşturuyor. Burada bütün yalanlar tek bir karakterin üzerine kurulu, diğer karakterler daha dürüst.

Filme gelince, bu filmden önceki filmlerine göre havada kalan bir film. Konunun derinliği yok, bunun sebebi de tek karakter odaklı bir film olması ve o karakterin de sarsıcı bir hikayesinin olmaması. Yalan ve yalnızlık üzerine olan bu filmi yönetmen, Dostoyevski'ye ithaf ediyor. Bu filmden sonra çektiği filmlerden biri olan Yeraltı, tam da Dostoyevski'ye yakışır bir filmdi. Bu film izlenebilir ama çok büyük beklentiyle izlenmeyecek tarzda bir film.

5/10
 

"Ne demiş Cames Bond? Paran varsa dünya sana aşık, züğürtlere yakışır tahta kaşık. Yes, orrayt." Dur dur, replikler karıştı. Bu bizim Sadri Alışık repliği. Öhöm öhöm biz filme geçelim, James Bond'a. James Bond'u 1962'de de bulabilirsin, 2021'de de bulabilirsin, öyle de geniş bir James Bond serisi var.

Bu film Daniel Craig'li serinin başlangıcı. James Bond, Le Chiffre'yi hileli poker masasında yenmesi gerekmekte, filmin de genel konusu bu. Aksiyonluydu, hareketliydi ama tabii beklentiyi büyüttüğün zaman çok üst düzey bir film bekliyorsun ama o konuda bir tık hayal kırıklığına uğrayabiliyorsun ya da bana göre biraz böyle oldu. İyi bir filmdi, orası ayrı konu.

7/10
 
Reactions: bazinga

Gece Yolculuğu, Ömer Kavur'un Yusuf Atılgan uyarlaması olan "Anayurt Oteli" filminden sonra çıkardığı filmi. Ömer Kavur'un gece yolculuğu, öyle sıradan bir yolculuk değildir, içsel bir yolculuktur. Bu yolda yönetmen Ali ile senarist Yavuz birliktedir. Birlikte çekecekleri film için mekan bakmaktadır iki zıt arkadaş. Ali yönetmenliği yapamayacağını söyler ve 1923'te mübadelede terk edilmiş bir köyde harap bir evde daktilosuna geçip yazmaya başlar, Yavuz da İstanbul'a geri döner.

Ömer Kavur'un bu içsel yolculuğu, herkes tarafından bilinen bir yolculuk da değil tabii. Bu içsel yolculuk sizi iletişim sorunları yaşayan, buram buram yalnızlık çeken Ali'yi izlemenize sebep olacak. Kasvetli bir hava, Ali'nin sessizliği, dünyaya karşı susuşu belki de birçok anlamda yalnızlığın da sesi. Bu film belki de yönetmenin kendisine en yakın olan filmidir. Attila Özdemiroğlu'nun müzikleri de filme ayrı bir depresif hava veriyor, tam da filme uygun.

7/10
 
Reactions: bazinga
Bayadır film izleyemedim sen gayet hızlısın
 
Reactions: Araf
Vakit kalmıyo yahu iliğimizi kemiğimizi sömürdüler gençlik mi kaldı saçlar beyazladı bile
arada beyazları görüyorum
Foruma ayırdığın vakti, filme diziye ayır. Bak @bazinga adminine, foruma ayıracağı vaktini dizi ve filme ayırıyor, foruma az vakti ayırıyor ama daha verimli oluyor kendisi açısından. Aynı zamanda forumda olmadığı zamanlar kitap da okuyor, beglesel de izliyor. Yani senin zamanını ayıramama durumun var sadece.
 
Reactions: bazinga and EmreCan
Cidden kitap okuyamıyorum bile
okuldan geldikten sonra telefonu alıyorum elime yemeğimi felan yiyorum sonra gece oluyor sonra bir bakmışım ki uyumuşum saat 6 7
Film izleyecek vakit yine olmuyor ki 2 hafta sonra sınavlar var
 
Reactions: Araf
Kalınla gösterdiğim kısımda neden zamanın olmadığını kendin çözmüşsün zaten.
 
Reactions: EmreCan
Kalınla gösterdiğim kısımda neden zamanın olmadığını kendin çözmüşsün zaten.
Eksik yazmışım uyuya kalmışım sonrasında sabah olmuş uyanmışım saat 6 7
Ders felan da çalışırsam hiç vakit kalmıyor en iyisi otur yat

------

Zaten bende aynı şeyi düşünüyorum çok bakıyorum tele ama başka yapıcak birşey yok
 
Reactions: Araf
Kağıttan Hayattan izleyecektim yorumları okudum kötü dediler bende bakmadım @Araf @xdragxx @Tolstoyevski @The_Erinch @Yakamoz-Asi
------

Hayatlar*

@Yakamoz-Asi beğenecek bence.


Seveni de var tabii filmin. Senaristi ilgi çekici ama, Behzat Ç.'nin senaristi Ercan Mehmet Erdem. Ayla'nın yönetmeni Can Ulkay. Tabii filme olan eleştiri daha fazla.

Dün akşam izledim ve beğenmedim. Beni sıktı film. İşleyiş tarzı bana uymadı. Diğer türlü oyunculuk gayet iyi.
 
Reactions: EmreCan and Araf

Bekleme Odası v2

Zeki Demirkubuz'un 2003 yapımı "Bekleme Odası" filminden çok farkı yok. O filmdeki gibi Zeki Demirkubuz yine karakteri kendisi canlandırıyor ve karakterinin yine adı Ahmet. Yine eşiyle birlikte oynuyor ama bu kez oğlu da oynuyor filmde. Bir diğer farkları daha uzun ve daha cesur. Önceki filmdeki Ahmet karakterine fazlasıyla benziyor.

Ahmet, trajik bir olay yaşar ve bu durum karşısında duygusuzca davranır. Bu olaydan hiçbir şekilde etkilenmeden de hayatına devam eder. Hayatına birileri girer çıkar ama yine o duygusuz, yabancı gibi davranmaya devam eder. Bu olaylar karşısında film ağır bir şekilde akar, hatta "Bekleme Odası" filmine göre çok daha ağır akar.

4/10
 
Reactions: bazinga

Filmin karakterleri bir fotoğrafçı, bir fotoğrafın peşinden koşan bir kadın ve de anlam saklayan bir saatçi. Bir kadın, genç adama yani fotoğrafçıya bir gün bir fotoğraftan anlam çıkardığı adamı bulmasını ister. Sonrasında önce fotoğraftaki saatçi kaybolur, sonra da kadın. Babası hayatını kaybeder fotoğrafçı gencin, o da evine döner. Evden dışarı çıkar, o kadından bir iz bulur, o izin peşinden gider durur.

Ömer Kavur'un yönetmen koltuğunda oturduğu film, size tam anlamıyla bir romanı çağrıştıracaktır. Bunun sebebi ise, senaryoyu yazan ismin Orhan Pamuk olması. Film, Orhan Pamuk'un "Kara Kitap" ve "Yeni Hayat" romanlarından izler taşıyor. Bu filmin senaryosu, aynı zamanda kitaplaştırılan bir senaryo. Filmin senaryosunu bulmak mümkün. Filmin de rüya izliyormuş hissi vermesi, roman gibi bir film olmasının sebebi de bu, bir roman yazarından çıkan bir senaryonun olması.

7/10
 
Reactions: bazinga
Sand Castle filmini izleyeyim dedim oyuncular felan iyi güzel savaş filmi ama savaşın az olması kötü 54.dk da sıkıldım kapattım

------

Uykumu getirdi o kadar sıkıcı ki

Savaştan çok Amerika'nın İrak'a yardımı vardı sevmedim
 
Son düzenleme:
Daniel Craig abimize veda ettim, James Bond izledim dün gece.
 

İtiraf'ın alternatif finali gibi bir film!

Önceki filminde "Bulantı" ile, "Bekleme Odası" tarzında bir film ortaya koyan Zeki Demirkubuz, "Kor" ile bu kez "İtiraf" filminde benzer bir film ortaya koyuyor. Bu film, o filme göre daha genişletilmiş. Tabii "İtiraf" çok daha iyiydi. Aynı o filmde olduğu gibi, bu filmde de Taner Birsel rol alıyor.

Filmde Cemal, iflasının ardından Romanya'ya iş için gider ve Romanya'da tutuklanır. Bu sırada eşi Emine, hasta çocuğuna bakmak için atölyeden el işi alır ve eşinin eski patronu olan Ziya ile karşılaşır. Cemal hoşlandığı kadın olan Emine'nin bu durumuna kayıtsız kalmaz, yardım eder. Cemal aylar sonra evine geri döndüğünde Emine ile Ziya arasında çıkmazlara girecektir.

Filmin içinde aldatma, yalnızlık, yabancılık var. Aslında Zeki Demirkubuz'un filmlerinde görmeye alışık olduğumuz kavramlar. Kor, cesur sahneleriyle de dikkat çekiyor. Filmin içindeki hikaye çok güçlü değil ve güçlü bir şekilde bitmiyor film. Filmle ilgili sorun da bu aslında.

İtiraf'ta Nilgün, Harun'u aldatıyordu. Burada da aynısı oldu ama burada da ayrılma olmadı. Burada da itiraf gelmedi bir türlü ama Cemal farkındaydı. Sessiz sessiz bitti her şey. İtiraf'ta Taner Birsel mağdur adam olmuşken, bu filmde öteki adam oldu.

5/10
 
Reactions: bazinga

DJ Ickarus, Berlin'de elektronik müzik yapan bir DJ'dir. Bulunduğu alan itibariyle underground kültürünün de içerisindedir; yani uyuşturucu, aşk ve cinsellik. Özellikle film boyunca uyuşturucu ön plana çıkıyor. Uyuşturucu bağımlısı olan Ickarus, aldığı uyuşturucunun da etkisiyle gözlerini klinikte açar ve o andan sonra uyuşturucuyla savaşmak zorunda kalacaktır.

Bazı sahneler var, Gaspar Noé çekmiş gibi, tabii onun kadar sert görüntüler yok ama onun tarzına yakın. Uyuşturucu bağımlısı olan bir adamın bunalımı anlatılıyor daha çok, uyuşturucunun etkileri gösteriliyor, tabii mesaj kaygısı gütmeden. Başrol oyuncusu olan Paul Kalkbrenner, gerçek bir DJ, bu da ilginç bir detay. Konusu yüzünden etkilerini çok daha sert göstermesini bekliyor insan ve daha etkileyici bitmesini bekliyor ama yine de izlenebilir düzeyde olan, iyi bir filmdi.

7/10
 

Tatil Kitabı, 2012 yılında hayatını motosiklet kazasında kaybeden Seyfi Teoman'ın ilk uzun metrajlı filmi. İkinci ve son filmi ise, "Bizim Büyük Çaresizliğimiz". Ünlü yönetmenin adını her geçen filmde duyurabileceğinin sinyallerini veren de bir ilk filmdi.

Filmde bir aile üzerinden üç evreli taşra hikayesi söz konusu. Mersin'in Silifke ilçesinde geçen hikayede Ali, çocuk kesimi temsil eder. Veysel yetişkin genç kesimi temsil ederken; aile büyükleri olan Mustafa ile Güler de yetişkin ve ebeveyn kesimi temsil eder. Ebeveynler, bilhassa baba geçmişte gördüğünü geleceğe aktarmaya çalışır, doğru bildiği odur, gençlere karşı uyumsuzdur. Yetişkin genç kesim bir şeylerin farkına vardıkça o düzeni değiştirmek ister. Çocuk ise, hiçbir şeyden haberi olmayan, kolayca yön verilebilecek kesimi temsil eder.

Kısacası bir aile üzerinden yaz günlerinin kendilerini nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Geçmişteki davranışlarına göre hareket eden bir baba, geleceğine askeriye ile değil, farklı bir şekilde devam etmek isteyen bir yetişkin genç ve sessiz bir çocuk. Bir de aileye yardıma koşan bir amca. Çok etkileyici bir film değil ama gerçekçi.

7/10
 
Reactions: bazinga