En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Fena olmayan keyifli bir film. Özellikle ilk 1 saati güzeldi. Çekim kalitesi (yönetmenlik) ve müzikleri baya başarılı. Konu olarak aslında basit görünüp güzel işlenilmiş. Süresi daha kısa olsaydı iyi olurdu. Filmin belirli kısımlarında sıkıldım açıkçası. Filme yapılan övgüler ve 9-10 puanlar ise abartılı geldi.

Küçük şeylerden mutlu olmayı anlatan ve içinde bir çok küçük ama önemli detayları barındıran bir film.

7.5/10
 

Fena olmayan keyifli bir film. Özellikle ilk 1 saati güzeldi. Çekim kalitesi (yönetmenlik) ve müzikleri baya başarılı. Konu olarak aslında basit görünüp güzel işlenilmiş. Süresi daha kısa olsaydı iyi olurdu. Filmin belirli kısımlarında sıkıldım açıkçası. Filme yapılan övgüler ve 9-10 puanlar ise abartılı geldi.

Küçük şeylerden mutlu olmayı anlatan ve içinde bir çok küçük ama önemli detayları barındıran bir film.

7.5/10
Son bin yılın en abartılan filmlerinden biri, 6-8 arası normal ama 9’ların, 10’ların havada uçurmasına hayret etmişimdir. @bazinga nın abarttığı filmlerden :A
 
  • Üzücü
  • Güldürdün
Reactions: bazinga and Dosi
Son bin yılın en abartılan filmlerinden biri, 6-8 arası normal ama 9’ların, 10’ların havada uçurmasına hayret etmişimdir. @bazinga nın abarttığı filmlerden :A
@bazinga burada 9.5, izleryazar'da 10 vermiş :A ben aslında bu filmi onun sayfada seçtim. Geçen hafta PC boştaydı. Onun top250 listesine baktım. 10 verdiği yapımlardan sadece bir kaç tanesi izlemediklerimden ve The Good, the Bad and the Ugly seçtim ilk. Baktım süresi 3 saati geçiyor vazgeçtim ve bu kez Amelie seçtim :A
 
@bazinga burada 9.5, izleryazar'da 10 vermiş :A ben aslında bu filmi onun sayfada seçtim. Geçen hafta PC boştaydı. Onun top250 listesine baktım. 10 verdiği yapımlardan sadece bir kaç tanesi izlemediklerimden ve The Good, the Bad and the Ugly seçtim ilk. Baktım süresi 3 saati geçiyor vazgeçtim ve bu kez Amelie seçtim :A
Sana geçen gün İyi Kötü Çirkin’den bahsetmiştim ama hatırlamazsın kesin :A Efsane film, gerekirse dizi gibi partlara ayırarak izle ama mutlaka izle :Z
 
  • Güldürdün
Reactions: Dosi
Üçleme @Dosi yalnız, önce ilk iki filmi izle. Önceki iki film biraz daha kısa. :A
Ben de ona öyle dedim, direkt üçüncü filmden başlarsa da senaryo olarak çok şey kaybetmez ama keyif olarak kaybeder fakat ilk 2 filmi izlerse İyi Kötü Çirkin’den alacağı keyif çok daha fazla olur :A @Dosi

B56C7F2C-4AB2-4629-82AE-00A74A9C366C.jpeg
 
  • Güldürdün
Reactions: Araf and Dosi
Üçleme @Dosi yalnız, önce ilk iki filmi izle. Önceki iki film biraz daha kısa. :A

Direkt son filmden dalsın bence art arda izlenmesi gereken üçlemelerden değil. :A

Ben de ona öyle dedim, direkt üçüncü filmden başlarsa da senaryo olarak çok şey kaybetmez ama keyif olarak kaybeder fakat ilk 2 filmi izlerse İyi Kötü Çirkin’den alacağı keyif çok daha fazla olur :A @Dosi

Ekli dosyayı görüntüle 109813
Ben Breaking Bad'in varlığını bilmeden El Camino: A Breaking Bad Movie izleyip 8 puan vermiş biriyim :A yani kısacası ilk 2 filme bakmaya gerek yok 3. olanı izlemeye karar verirsem :A
 

Bu filmi izlemeye kalkarsanız, muhtemelen sansürlü versiyonlarıyla karşılaşırsınız. 99 dakikalık filmin ya 72 dakika olduğunu ya da 84 dakika olduğunu görürsünüz. 1993 yapımı olan bu film, sansür yemiş bir film çünkü. İzlediğinizde muhtemelen filmde kopukluklar göreceksiniz, sebebi de sansür.

Dönersen Islık Çal, Manuş Baba'nın şarkısıyla tanınan ama aslında doksanlı yıllara damgasını vurmuş bir filmin ismi. Filmi şarkı yoluyla keşfedenler de olabilir, doğaldır. Popüler kültürün, kalitenin önüne geçmesini hazmedemem ama işte bu şekilde faydaları da olabiliyor.

Dönersen Islık Çal, 1993 yapımı bir film. Nuray Oğuz ile Cemal San'ın senaristliğini üstlendiği, yeşilçam sinemasında görüntü yönetmenliğiyle dikkat çeken Orhan Oğuz'un yönetmenliğini yaptığı ve Mevlüt Demiryay ile Fikret Kuşkan'ın başrolde yer aldığı bir film. Konusu, bir cüce ile bir travestinin dostluğu. O dostluklarının başlangıcı, barmenlik yapan cücenin, travestiyi kurtarmak için çaldığı düdük. O düdük, toplum tarafından dışlanmış iki grubun da sesi. Film kasvetli havasıyla İstanbul'un sokaklarında geçiyor ve insanın aslında cüce olduğu mesajını veriyor. Fikret Kuşkan'ı da kutlamak gerekir bu rolü için, çok cesur bir rol ve çok iyi bir performans.

7/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Banker Bilo, bir Ertem Eğilmez filmi. Senaryosunu Hababam Sınıfı'nın (Sınıfta Kaldı, Uyanıyor, Tatilde, Dokuz Doğuruyor) filmlerinin senaristi Sadık Şendil ve Yavuz Turgul yazıyor. İlyas Salman ile Şener Şen'in klasik karakter tiplemeleriyle (namuslu, namussuz) öne çıkıyor. Şener Şen'in babasıyla birlikte oynadığı filmlerden birisi de.

Bilo ve arkadaşı İbrahim'in, Maho yüzünden Almanya'ya diye İstanbul'a gitmesini, sonrasında Bilo'nun İstanbul'un sert yüzüyle karşılaşmasını anlatıyor. Bu filmlerinin en iyi özelliği, kurnaz olanın saf olanı yendiğini göstermesi ve klasik bir anlatım da olsa, bu anlatımın genel olarak gerçekçi olması.

7/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

5x2 (2004)

François Ozon'un kötü film yapabildiğini görmeyi sağlayan tatsız bir tecrübe oldu.

Irreversible benzeri bir film olmuş. Fakat onun kadar cesur ve aykırı değil. Bence ondan daha iyi ve izlenebilir seviyede ama bu da tek başına yeterli değil. Bu filmde de karakterleri pek sevemedim, çoğu olayı onlarla bağ kurmama engel olacak kadar uzak buldum.

Keşke 5x2 verebilseydim ama anca 5x1:

5/10
 
  • Güldürdün
Reactions: Araf

5x2 (2004)

François Ozon'un kötü film yapabildiğini görmeyi sağlayan tatsız bir tecrübe oldu.

Irreversible benzeri bir film olmuş. Fakat onun kadar cesur ve aykırı değil. Bence ondan daha iyi ve izlenebilir seviyede ama bu da tek başına yeterli değil. Bu filmde de karakterleri pek sevemedim, çoğu olayı onlarla bağ kurmama engel olacak kadar uzak buldum.

Keşke 5x2 verebilseydim ama anca 5x1:

5/10
5 çarpı 2, 10 eder. Sen hayatta 10 vermezdin. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga

Kıskanmak, Zeki Demirkubuz'un tarzının dışında kalan bir film. Bunun sebebi ise, bir roman uyarlama olması ve bir dönem filmi olması. Zeki Demirkubuz'un ilk ve tek dönem filmi olabilir. Daha önce de roman uyarlamasına yakın yapımlara imza atmıştı gerçi. Yazgı, Albert Camus'un ünlü eseri "Yabancı"dan esintiler taşıyordu, Yeraltı buram buram Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar" filmi kokuyordu. Kıskanmak ise, Nahid Sırrı Örik'in aynı isimli romanından uyarlama, kendi tarzını tam olarak yansıtmayan bir uyarlama.

Erken Cumhuriyet döneminde geçiyor film, 1930-40 yılları arasında, Zonguldak'ta. Halit karısı Mükerrem'i, Mükerrem de sevgilisi Nüzhet'i kıskanır. Halit'in kardeşi Saniye ise, herkesi kıskanır. Filmin odak noktası da kıskançlık ve kıskançlık sonucu gelişen olaylar. Aslında konusu iyi ama her şey bir anda gelişiyormuş hissiyle başlıyor ve bitiyor. Roman tadında ama bu biraz da filmi yapay hale getiriyor. Zeki Demirkubuz'un kendi tarzıyla oluşturduğu bir film olsa çok daha iyi olurdu bence. Bu yüzden filmi sıkılarak izledim.

4/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

1990'da "Mencil-Rudbar Depremi" meydana gelmiş, yani İran Depremi ve bu Abbas Kiyarüstemi'nin "Deprem Üçlemesi" ya da "Köker Üçlemesi" adında üçlemesine konu olmuştur. Bu film ise, "Arkadaşımın Evi Nerede?" filmiyle ünlenen iki çocuk oyuncunun (Babek ve Ahmad Ahmadpour) depremdeki akibetini öğrenmek için baba oğulun çıktığı yolculuğu anlatıyor.

Film boyunca Abbas Kiyarüstemi'nin klasik araba gezisine tanıklık ediyoruz. Arabada yolculuğu en iyi yansıtan yönetmenlerden birisi kendisi bence. Arabadan da öte, araba aslında toplumu gösteren bir pencere, bir yolculuğun gösterimi. Abbas Kiyarüstemi'nin kamerası, fakirliğin bile estetik hale dönüştürülmesidir, ki bu filmde depremin resmedilmesi çok estetik. Depremin yansımaları, depremin hikayeleri, deprem esnasında yaşanılanlar filmde söz konusu. 1990 yılında İran'da yaşanan deprem hariç, bir de Dünya Kupası gibi detayları da var filme dair. Filmdeki deprem hikayelerinin üzücü olduğu kadar, ilginç hikayeleri de var. İzlenesi bir film kısacası, uzun bir yol ve biraz da yorucu ama değer bu yolculuğa çıkmaya.

7/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Ne Olacak Şimdi, Türk sinemasının kadın - erkek ilişkisini en iyi şekilde anlatan filmlerinden birisi. Sadık Şendil'in senaryosunu yazdığı, Atıf Yılmaz'ın da yönetmenliğini konuşturduğu filmden empati akıyor. Bu filmin eleştirel yönü, ülkedeki çiftler arasında izlenip analiz edilecek tarzda.

Karısı Nuran'ı aldatan Şakir'in, boşanma davası açmasını; ikilinin avukatları olan Orhan ile Özden'in birbirlerini sevmesi ve çiftlerin ilişkilerindeki git gelleri anlatıyor. Komedi kısmı her ne kadar kısırdöngü içerisinde olsa da, filmin kadın - erkek ilişkilerini anlatma yönü başarılı. Anadolu insanın tavırları, batılı insanın tavırları ve bunun ilişkilere yansıması, özellikle de son sahneler başka.

Levent Kırca'nın sarhoş taklidinin başlangıcı da bu filmle başlıyor diyebiliriz. Şakir'in sahneleri ikonik zaten ama kadın - erkek ilişkilerini bu kadar iyi anlatan filmi özellikle günümüzde bulmak mümkün değil. Marriage Story gibi bir film ama yeşilçam sinemasının mizah anlayışıyla bezenmiş bir Marriage Story.

8/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Cédric Klapisch'in en çok çalıştığı oyunculardan birisi de Romain Duris ama filmin de Romain Duris haricinde de geniş ve iyi bir oyuncu kadrosu var. Juliette Binoche, François Cluzet, Fabrice Luchini ve Mélanie Laurent gibi ünlü isimler de filmde rol alıyor. Filmin tarzı da Cédric Klapisch'in tek karaktere odaklı tarzından uzak, birden fazla karaktere odaklı bir film.

Filmde kalbinden hasta olan ve buna kafa yoran eski bir dansçı, yalnızlığından yakınan depresif ablası, öğrencisine aşık olan depresif üniversite profesörü, fırında çalışan bir kadın, model, Kamerunlu olan yasa dışı göçmen. Filmde geçen karakterlerden bazıları sadece ve neredeyse film hepsine odaklı.

Filmin her ne kadar iyi sahneleri olsa da, birden fazla karaktere odak noktası olmasıyla takip etmek zor olabiliyor. Buradaki hikayeler ayrı ayrı değil, hepsi iç içe geçiyor. Film boyunca hayatı da sorguluyorsun ama uzun soluklu dizi karakterleri gibi hikayeler iç içe geçince bazen sıkabiliyor.

Bence filmin en iyi sahnesi, Pierre'in hastaneye taksiyle giderken filmdeki karakterleri görmesi, özellikle de üniversite profesörü olan Roland'ın aşık olduğu, aynı zamanda kendisinin komşusu olan Laetitia'i kafenin camından gördüğü andı.

6/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Muharrem'in sıradan bir yaşantısı, sıradan bir işi, sıradan bir evi ve sadece tarikatta ibadet eden bir adam oluşu varken, tarikatin içine bizzat dahil oluşuyla değişimi başlar. Tarikattaki görevi, şeyhe bağlı olan yerlerden para toplamaktır ve bunu her öğleden sonra iş yerinden çıktıktan sonra yapacaktır. Şeyh tarafından şatafatlı bir görüntüye istemeden de olsa kavuşan Muharrem için para toplama işi, onu doğruyla yanlışı ayırma konusunda ikilemde bırakacaktır. Hem iç dünyasında yaşadığı bunalım, hem de gerçek hayatta özellikle de iş yerinde yaşayacağı bunalım, onu her geçen gün değiştirecektir.

Erkan Can tercihi mükemmel. Muharrem karakterine en iyi gidecek isim olabilir. Ustadan oyunculuk dersi alacaksın, öyle bir oyuncu Erkan Can, şiir gibi oynuyor rolünü. Filmdeki ön plana çıkan oyuncular da genelde tiyatro kökenli. Filmin senaristi Önder Çakar'ın da Gemide'nin senaristlerinden biri olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Tarikat konusunu cesur bir şekilde işlemek de bir başarı. Sonu belki daha da etkileyici bitebilirdi ama yine de filmin iyi bir işleyişi vardı.

Filmin en dikkat çekici noktası ise, Makedonya'da doğan Erman Saban'ın Kosova ile ilgili sahneleri. Kosova da zaten bu filmden yaklaşık iki yıl sonra bağımsızlığına kavuştu, yani 2008'de.
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga