En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Bu Haftanın 4. Filmi;





İlkine göre çok daha absürt , çok aha eğlenceli , full aksiyon barındıran bir film.

+18 değil +21 olabilir; Ülkemizde sansürsüz vizyona girdi mi bilmiyorum ama filmde kan sahneleri,uzuv kopmalar;kafa patlamalar ne ararsanız fazlacana mevcut. Bol bol da argo.

İlkinide çok sevmişdim buna bayıldım.

2 günde 4 film... Biraz dinlenelim!

10 üzerinden 9.​
 
Reactions: bazinga
François Ozon abimizin filmini sen ve ben sevdik, @bazinga sevmemişti.
 
Reactions: Tolstoyevski

İzlediğiniz bu filmde baştan sona ırkçılık üzerine, yani sanatsal yönü ağır basan filmlerden değil. Sanatsal filmden ziyade, daha çok toplumsal mesaj veren bir film. Üst düzey oyunculuklar beklemeyin, zaten parça parça karakterlere odaklanılmış bir film olduğu için oyuncuların duygu durumu üzerine yoğunlaşılan bir film değil.

Filmde ırkçı insanlar göreceksiniz, çoğu da ön yargısından dolayı bunu yapıyor. Bir de ırkçılığını bastırıp ırkçılıktan rahatsız olan kitle de var. Üçüncü bir kitle ise, ırkçılıktan bıkmış usanmış bir kitle. Amerikalı insanlar, Afrika kökenli insanlar, Meksikalı insanlar, Orta Doğu insanları gibi birçok karakter söz konusu. Karakterler de birbiriyle "çarpışma" anları da yaşıyor, yani filmde kesişen hikayeler söz konusu.

Filmde rahatsız edici sahneler de göreceksiniz, hatta cinsel bir sahne geçse bile içinde ırkçılık göreceksiniz. Baştan sona ırkçılık üzerine kurulu olması rahatsız edebilecek ama aynı zamanda ırkçılığın ne kadar rahatsız edici olduğunu göreceksiniz. Filmin toplumsal mesaj verme yönü söz konusu, yani filmden sanatsal olarak çok şey beklemeyin. İzleyin ve düşünün, filmin de dikkat çekmek istediği de bu.

7/10
 
Reactions: bazinga

Siyah Beyaz, senaryosunu ve yönetmenliğini Ahmet Boyacıoğlu'nun üstlendiği bir film. Kadro tam anlamıyla Şampiyonlar Ligi. 2013 yılında hayatını kaybeden Tuncel Kurtiz, Erkan Can, Taner Birsel, Nejat İşler ve Şevval Şam gibi isimler var. Filmin ismi bardan geliyor ve hikayede bir ressam, kalp krizi geçirdikten sonra işini bırakmak zorunda kalan ama avukatlık yapmayan avukat, eşi tarafından terk edilmiş doktor, yalnız kadın olan bir iş kadını var. Bir de tabii barın sahibi. Ekip toplanır ve ekibin toplandığı sırada barın sahibi Faruk, barı kapatma kararını açıklar, herkes bu karara şaşırır. Bu arada hepsinin çevresinde gelişen olaylar vardır; birisi üniversitedeki aşkını bulmuştur, birisi doktorluktan sıkılmıştır ama genel olarak yakınılan şey yalnızlıktır.

Kadro iyi olmasına iyiydi ama oyuncuların üzerine karakterler oturmamıştı, nedense film bu yüzden soğuk geldi. Beş karaktere birden odaklanılmaya çalışılınca bazı yerlerde sıktığı da oldu. Bazı sahneleri iyiydi ama genel olarak baktığımızda soğuk bir filmdi. Tek mekanda doyurucu diyaloglarla geçen bir film olsaydı eğer, çok iyi bir yapım ortaya çıkardı bence.

5/10
 
Reactions: bazinga

Slumdog Millionaire, Danny Boyle ile Loveleen Tandan'ın ortak yönetmenliğinde çekilen bir film. Filmde Hindistan'da bir çaycının bütün soruları bilerek final sorusuna kadar gelmesini, bu sebeple de hile yapıp yapmadığını öğrenmek adına polisin soruşturma yürütmesini anlatıyor. Filmdeki kurgu, sorular üzerinde karakterin flashback yapılarak hayatının analtılması.

Baş karakter Jamal'ın kardeşi Salim ve sevdiği Latika üzerinde dönüyor konu genel olarak. Filmin kurgusu başarılı ama tabii yarışma üzerinde dönen kurgu "yok artık" dedirtiyor ama genel maksat hikaye anlatmak olduğu için oradaki abartı kısmını bir kenara da bırakabiliriz. Tabii Jamal, Salim ve Latika karakterleri biraz soğuk duruyor ama yaşadıkları yüzünden çok doğal soğuk olmaları. İlk izlediğimde de keyifle izlemiştim, şimdi de. Filmde ayrıca Hindistan'ı görmek de mümkün.

Filmin yapımcıları ABD ve İngiltere olmasaydı da filmdeki Hindistan olsaydı eğer, muhtemelen Oscar ödül töreninde Parasite ilk kez "en iyi film" seçilen uluslararası film olmayacaktı. Parasite, direkt Güney Kore yapımı olmasıyla uluslararası olup da, "en iyi film" seçilen ilk film olmuştu. Film için bir detay buydu. Bir diğer detay ise, filmdeki başrol oyuncusu olan Dev Patel'in özellikle bu filmden sonra, 2010'lu yıllardan itibaren yükselişe geçmesi.

8/10
 
Reactions: bazinga

Kathryn Bigelow'un yönetmenliğini yaptığı ve Mark Boal'ın senaristliğini üstlendiği The Hurt Locker, bombaları etkisiz hale getirmeye çalışan görevli askerlerden kesitler sunuyor. Sanborn ve Elridge'den oluşan ekibin lideri Thompson idi. Ekibin lideri ölünce yerine kuralları uymaz James geçer. Filmde aslında James'in üzerine kuruludur.

Amerika klişesi ya, hikaye Irak'ta geçiyor ama tabii filmin çekim yeri Ürdün. İşgalci kuvvet olarak yer aldıkları Irak'a adalet getirmeye çalışıyorlar. Klasiktir zaten Irak, Afganistan ve Vietnam isimlerini çok duyarsınız. Vietnam tabii ayrı konu ama genel olarak Irak ve Afganistan ismini kesinlikle duyarsınız. Adaleti yerine getirmek isterken ölenler mi dersin, konusu gereği de zaten intihar bombacıların patlaması mı dersin, hepsi var. Filmde zaten 2004 yılında geçiyor, hani şu çuval olayının yaşanmasından bir yıl sonra. Politik bir film, biraz da direkt propaganda filmi. Ödülü hak edecek tarzda bir film miydi, bence kesinlikle değildi. Oyuncu kadrosu dışında elle tutulur bir şey yok. Savaşın bir uyuşturucu olduğuyla başlayıp, insanları uyuşturan şeklinde biten bir filmdi. Bazı filmlerin tekniğini bile incelesen fayda etmez.

1/10
 
Reactions: bazinga

Moonlight, yönetmenliğini Barry Jenkins'in yaptığı Oscar ödüllü bir film. Filmde cinsel eğilimleri yüzünden çevresi tarafından tepki gören Chiron'un üç ayrı dönemi anlatılıyor. Birinci dönem çocukluk, ikinci dönem öğrencilik dönemi, üçüncü dönem yetişkinlik evresi. Binevi bu üç evre giriş, gelişme ve sonuç olmak üzere işleniyor da diyebiliriz.

Üç evrede de yaşadığı zorluklara değiniliyor, bilhassa ilk iki evrede bu gerçekleşiyor, yani çocukluk ve öğrencilik döneminde. Cinsel eğiliminin farklı olmasından dolayı toplum tarafından gösterilen tepkiye de değiniliyor. Film de genel olarak hem bu tepki üzerine, hem de Chiron ile Kevin üzerine geçiyor. Irkçılık üzerine mesajlar veren bir filmden ziyade, eşcinsellik üzerine mesajlar veren bir film, yani filmin bu yönü var. Filmin yönetmen dahil büyük bir bölümünün siyahi olmasından dolayı ırkçılık mesajı vermesi de beklenemezdi zaten. Son zamanlardaki Oscar filmlerinden ayıran en büyük farkı da, ırkçılık üzerine değil, eşcinsellik üzerine olması.

Beni tam anlamıyla etkileyen de bir film olmadı. Cinsel içerikli sahne çok fazla geçmedi, arada olayın dramatize yönü ön plana çıktı ama o da özellikle son bölümde son derece azaldı.

Chiron'un Juan ile tanışması, Juan'ın uyuşturucu satıcısı olması; sonrasında onunla uğraşan kişinin sırtında sandalye kırması ve sonucunda da ıslahevine girip Juan gibi uyuşturucu satıcılığına başlaması...

6/10
 
Reactions: bazinga

Argo, 1979'da İran'da yaşanan rehine krizi anlatılıyor, yani İran İslam Devrimi gerçekleştikten sonra geçen olay anlatılıyor. Filmin esin kaynağı CIA ajanı olan Tony Mendez. Ben Afleck hem filmi yönetiyor, hem de Tony Mendez rolündeki isim. Filmde rehine krizi vardır ve Tony Mendez İran'a gidecektir ve sahte film yapma olayıyla "Argo" operasyonuyla rehineleri kurtarmaya çalışacaktır.

Filmin çekim yeri İran olacak hali haliyle yok, filmin çekim yeri İstanbul. İran sahneleri İstanbul'da çekildi. Tabii bazen İstanbul'da bir simge beliriyor ve o da İran'ın bir simgesi gibi oluyor, orası ilginç. Filmde bir Türk oyuncu da var, Muhammed Cangören. Filmin sıkıcı sahne geçişleri vardı, her ne kadar son sahneler hareketli olsa da. Bu arada sondaki görüntülerde cast seçiminin başarılı olduğu, karakterlerin makyajının başarılı olduğu gerçeği de var.

Peki Argo filmi gerçeği yansıtıyor mu?


6/10
 
Reactions: bazinga

The Artist, Michel Hazanavicius'un hem senaristliğini, hem de yönetmenliğini üstlendiği tam bir sanat filmi. Sessiz filmlerin aktörü olan George Valentin'i anlatıyor. Tabii ki bu sırada sessiz sinema, sesli sinemaya dönüşmüştür. Sesli sinema karşısında yabancılaşma çeken George Valentin, sisteme meydan okumak isteyecektir ya da sesli sinemanın dışında kalacaktır. Bir tarafta medya patronu, bir tarafta sevdiği kadın Peppy Miller, bir tarafta yardımcısı Clifton ve bir de köpeği. Genel olarak bunlar üzerinden dönüyor film.

Filmin en büyük farkı, sessiz sinema olayını sessiz sinema şeklinde anlatılma tercihi. Fransa, Belçika, ABD ortak yapımı olan bu filmde John Goodman, James Cromwell ve Penolope Ann Miller gibi Hollywood isimleri de yer alıyor. İlginç ve farklılığı olan bir filmdi. Bu arada köpek çok başarılıydı ve bence filmin önüne geçen bir performansı vardı.

7/10
 
Reactions: bazinga

The Motorcycle Diaries (2004)

Che'nin ünlü bir figüre dönüşmeden önce yaptığı, yaşamını derinden etkileyen Latin Amerika gezisini anlatan bir film. Fakat ben bunu filmin kapanış yazılarında fark ettim.


Herhalde Ernesto'nun Che olduğunu bilsem de filme bakış açımda pek bir şey değişmezdi. Zaten Che'yi de pek iyi tanıdığım söylenemez.

İlgi çekici konu ve konsepti var filmin ama bunu pek iyi işlediği söylenemez. Film boyunca keşke belgesel olsa ve sıkıcı basit hikayeler yerine en azından gerçek insanlardan öğretici bir şeyler duysak diye düşündüm. Fakat filmin de bunu yaptığı anlar yok değildi. Özellikle Peru'daki kısımlar ilgimi çekmeyi başardı.

Genel anlamda çok daha iyi olabilecekken zayıf bir film olmuş maalesef.

4/10
 
Reactions: Araf

The King’s Speech, Tom Hooper'ın yönetmenliğini üstlendiği, Kral VI. George'un kekemeliğinin anlatıldığı ve odak noktasının bu olduğu bir film. Film olay ağırlıklı değil, karakter ağırlıklı ilerliyor. Hikaye daha çok VI. George'un, Lionel Logue ile tanışması ile birlikte başlıyor. Lionel ise konuşma terapisti. V. George'un hayatını kaybetmesiyle birlikte tahta önce abisi Edward geçiyor, tahtta bırakmak zorunda kalınca da kendisi geçmek zorunda kalıyor. Bu yolda ona eşi Elizabeth ve konuşma terapisti Lionel eşlik edecektir.

"En iyi film" seçilmesi tartışılabilir belki, sonuç olarak Inception çok üst düzey bir filmdi. "Inception" filminin aday olduğu bir ödül töreninde "en iyi film" seçildi. Evet, konusu da gerçekten etkileyici. Olay değil, karakter odaklı bir filmdi. En iyi erkek oyuncu ödülü de Colin Firth'e gitti, gerçekten çok iyi bir performans sergiledi ve Geoffrey Rush ile uyumluydu. Geoffrey Rush da en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü kazanabilirdi ama "The Fighter" filmiyle Christian Bale'e gitti ödül. Christian Bale de çok iyi bir performans sergiliyordu, muhtemelen o olmasa ödül Geoffrey Rush'un olurdu. Film etkileyiciydi; tarihe geçen bir karakter çok fazla kahramanlaştırılmadan, çok fazla abartılmadan aktarılmaya çalışıldı ve bence başarılı da oldu.

Bu arada VI. George, daha çok Guy Pearce'a benziyor ama tabii Colin Firth çok iyiydi rolünde. Aynı zamanda VIII. Edward ile Atatürk'ün görüşmüşlüğü de var, bu da ilginç detaylardan birisi.

8/10
 
Reactions: bazinga

In Syria (2017)

Suriye'deki savaş esnasında savaşla hiç işi olmayan sıradan bir ailenin hayatta kalma çabasını anlatan ilginç bir filmdi. Filmin konseptini, yola çıkma amacını sevdim. İlk kısım da epey ilgi çekiciydi. Fakat orta kısımdan itibaren giderek düşüşe geçti. Filmin adında Suriye geçse de film tek mekanda geçiyor ve şu an yaşanan savaşa dair de aslında neredeyse hiçbir şey söylemiyor. Herhangi bir zaman ve mekandaki bir savaş olarak düşünebilirsiniz olayı. Bu tercihinin doğruluğu tartışılır ama bence asıl sıkıntı ele almak istediği konuyu çok ilginç olmayan bir yolla ele alışıydı.

Hayatta kalmak istiyorsanız tecavüze bile sessiz kalacaksınız, komşunuzun eşi öldüyse bunu ona söylemeyeceksiniz diyor film. Yani insanların o denli zorluklarla baş başa kalacağını söylüyor. Fakat bana çok geçmedi bu anlatı.

6/10
 
Reactions: Araf

Steve McQueen'in yönetmenliğini üstlendiği filmin senaristi John Ridley ve senaryonun esin kaynağı ise, Solomon Northup'un aynı isimli kitabından uyarlama. Tam da filmlik konu ama film başarılı bir yansıtma olmuş mu, bence o tartışılır.

Film bir anda Solomon ve ailesinin köle olmasıyla başlıyor, sonra geçişlerde genelde olayların tamamı işkenceye bağlanılıyor. Neredeyse filmin tamamı işkence üzerine kurulu, siyahilerin zamanında maruz kaldıkları durumlar gösteriliyor. Sahne geçişleri sıkıcıydı, dediğim gibi genelde işkenceye bağlanan bir akış var. Sonu desek ayrı bir olay, bir anda gelişmeye başlayan film, bir anda ilginç bir şekilde son buluyor. 12 yıl olayının aktarılma şekli de çok kötüydü, sanki 12 yıl değil de, en fazla bir yıl gibiydi.

Solomon ve ailesi bir anda köle olmaya başlıyor, bir anda ayrılıyorlar, bir anda oradan oraya savruluyorlar ve Solomon yoluna tek başına devam ediyor. O yolda işkence üstüne işkence devam ediyor. Kitapla nasıl olduğuna dair hiçbir fikrim yok ama muhtemelen kitap daha etkileyicidir.

Sonunda Brad Pitt'in karakteri Bass görünür, sonra bir anda ne olduğu belli olmayan adam bir anda mektup yollar, ırkçılık üzerine mesajlar da vermeyi ihmal etmez ve mektuplarla Solomon'un olayı çözülür. Eve gider, 12 yıl geçmiş ya, ne hikmetse ailesi nasıl döndüyse dönmüş, hatta kızı evlenmiş, üstüne torunu var. Çocukları büyümüş, abisi gibi duruyor.

Etkileyen tarafları da var evet ama genel olarak bir anda başlayan, bir anda ilerleyen, basit bir şekilde son bulan bir filmdi. Bazı yerlerde oyunculuklar da kötüydü. Olay filmlik ama olayın aktarılış şeklini beğenmedim.

5/10
 
Reactions: bazinga

Gülen Gözler (1977)

Hiç izlemediğim ünlü Ertem Eğilmez filmlerindendi. Şener Şen'in pilot olduğu film buymuş meğer.


Açıkçası konu itibarıyla sıradan ve basit bir film. Evlenmekten başka derdi olmayan kızlar, sürekli bir şeyler saklanan baba ve sürekli ondan kız isteyen bir Vecihi...


Filmin en büyük avantajı elbette oyunculuklar. Seviyoruz bu insanları ve bir şekilde bağlamayı, keyifli vakit geçirtmeyi başarıyorlar...

Bugünden bakınca kızına tokat atan baba sahnesi, bol bol alkol ve sigara sahneleri tuhaf duruyor. En azından bunun gibi ana akımın dibi bir filmde...

7/10
 
TILL DEATH (2021)

Gerilim sever izleyiciler için çok güzel bir film. Filmin genel konusu eşi ile yıldönümlerinde göl evine giderler. Sabah kalktıklarında eşi intahar eder yatakta ama intihar etmeden önce kendi kolunu eşine kelepçelemiştir. Eşinin kelepçeyi çıkarmaması için önceden evdeki tüm kesici aletleri kaldırmış. Bu sırada kadının belalısı olan adam kadının tüm mal varlığını almak için peşine düşer. Ve bol heyecan , gerilimin olduğu güzel bir film ortaya çıkmış .

Filmin oyuncularının , yönetmenlerinin emeklerine sağlık.

9/10