En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Call Me by Your Name: Yılın en merak ettiğim filmiydi. İzleyenlerin çoğu da beğenince merakım ve beklentim tavan yapmıştı. Neyse ki beklentimi karşılayan bir film oldu.

Timoti'nin oyunculuğu çok iyi. Adaylık gelecektir bence Oscar'da. Armie Hammer'ı ise beğenemedim. Sanki sadece kaşı, gözü, boyu, posu için alınmış gibi. O olmasaydı film daha iyi olurdu bence.

Görüntüler harikaydı. Bunda İtalya'nın güzelliklerinin büyük etkisi olsa da yönetmen ve görüntü yönetmeni de kullanmayı iyi bilmiş malzemeyi.

Senaryo ise olabildiğine gerçek ve dürüst olmuş. Berbat edilmesi çok büyük olasılık olan şeftali sahnesini bile çok iyi kotarmışlar.
Don sahnesi, mastürbasyon sahnesi de diğer gerçek sahnelerdi.
Bir yere çok takılmıştım filmi izlerken ancak sonra düşününce tamam dedim.
Elio'nun, Oliver'a açıldığı sahne. Zaten öyle saman altından olmalıydı ancak benim anlamadığım Elio'nun o cesareti nereden bulduğuydu. Daha sonradan anlamış olması ya da anlatmak istemesi mantıksız gelmedi.

Şimdilik 2017'nin en iyisi benim için: 8.5/10 -tan 8-

A Short Film about Love: Kieslowski'nin üç rengi dışında izlediğim ilk filmi. Öykü gibi filmdi. Sevdim mi sevemedim mi emin değilim. Sanki ne çok övülecek ne de yerilecek bir film olmuş. Dekalog'tanmış bu film. Uzun zamandır erteliyordum onu da artık başlarım yavaştan. Kieslowski kendine özgü birisi ve bunu çook farklı bir şekilde yapmıyor. Sade ve karakterlerin öne çıkıyor oluşunu seviyorum. 6/10

Nuovo cinema paradiso: Yıllar önce başlamıştım da devam etmemiştim. Baştan izledim. Sinema sevgisinin anlatıldığı, belki de yönetmenin kendinden çok şey kattığı bir film. Öyle çok bayılamadım ama kötü de değildi. Özellikle son sahnesini izlerken Toto gibi oluyorsunuz. 7/10
 
Heartstone: Büyük umutlarla izledim ancak beklediğimi bulamadım. Yer yer sıkıcı ve karanlık -çekim olarak- bir film. Filmde bir olay yok yani, bir kırılma noktası, bir duygusal değişim. Bir şey olacak diye bekliyorsun ama olmuyor. O kasaba kadar durgun bir filmdi. Ayrıca İzlanda'da öyle modernlikten uzak bir yer olması beni şaşırttı. Bunlar zaten 300 bin falan kişi değiller mi? Yani Türkiye'deki belki de 70 ilden daha az nüfusa sahipler. Neyse demek ki oralarda da topraklarını terk etmek istemeyenler var. 6/10

Lady Bird: Oscarlarda adı daha sık anılmaya başlanan bir film. Ben filmi sıcak buldum ve izlerken keyif aldım. Yer yer hikaye klişeleşse de, o klişeler de gerekliydi. Böyle bir hikaye anlatılıyorsa.

Ronan'ın oyunculuğu iyi. Atonement'teki küçük, sinir kız olarak tanımıştım. Oscar'a aday olur ancak kazanacak kadar akılda kalıcı değildi. Ayrıca Chalamet'i burada yine görmek sevindirdi. Cmbyn'deki gibi öne çıkmıyor tabi burada ama bu çocukta da yetenek var. 8/10

The Invisible Guest: Uzuuun zamandır erteliyordum bu filmi. Film çok sürükleyici, bu filmi izlerken sıkılacak birisi olamaz bence. Ancak yönetmen El Cuerpo'daki ile aynı taktiği yapmış. Ama başarılı yapmış yine.
Birden fazla hikaye anlatıp, her iki hikayenin de çok gerçekçi olması.
Ancak bu filmdeki son darbe, El Cuerpo'daki kadar wow değildi. Neyse yani El Cuerpo daha iyi olsa da beklentimi karşılayan bir film oldu.
Ancaaaak. Şimdi bu adamın asıl avukatı filmin başlarında arıyor ve kadınla konuşuyor. Hadi diyelim bizim başrolümüz Felix Goodman'le görüşeceği zamanı bilmiyor, o avukat da mı bilmiyor da taa 3 saat önce gelmesine hiç şaşırmıyor. Şimdi tekrar izledim de yönetmen o sahnede asıl avukatın sesi tam olarak alamamasını sağlamış. Bu arada cidden o sahne filmin sonuna işaret eden bir yer. Çünkü kadın, telefon görüşmesinden farklı bir şey söylüyor yakışıklı başrolümüze.
Kararsız kaldım ya spoiler yüzünden puan kırıp kırmamakta ama hadi kırmayayım yönetmenin hatrına. 9/10
 
The Man From Earth (2007)

Bir şey çekiyor ve her defasında izliyorum. Kusursuz, aşık olduğum bir iş. Beni rahatlatıyor. Muhtemelen hayatımın sonuna kadar izleyeceğim. İkincisi çekildi. Korkuyorum izlemeye daha nete düşmedi zaten, sinemaya da gelmedi.
 

3. izleyişim galiba, efsane...

Ne film ya, her izlediğimde tüylerim diken diken oluyor. Çağatay Ulusoy mükemmel oynamış, döktürmüş, yaşatmış. Barış Ayaz karakterini başka biri böyle yaşatamazdı. Samimiyeti, delirmesi falan 10 numara 5 yıldız. Leyla Lydia yine zirveye yürümüş, çok beğendim onu da. Ne güzel kız ya, çok beğeniyorum kendisini.

Yapılmış en sağlam filmlerden, değeri bilinmeli. Bu kadro, bu yapım böylesi her zaman gelmez. Teşekkürler Ay Yapım. :bhr:

9.5/10
 

Benim için yerli filmin efsanelerinden biridir. Bilmem kaçıncı izleyişim, hiç saymadım. Farah Zeynep Abdullah döktürmüş zaten, o ''len'' deyişi ve samimi hareketleriyle beni benden aldı. Engin Akyürek 'Tekin' karakteriyle unutulmaz zaten. Senaryo ve yönetmenlik Kerem Deren'e ait, çok iyi iş çıkarmış. Müzikleri efsanedir, Toygar Işıklı imzası. :bhr: Ay Yapım mükemmel bir detaysın..

9/10
 

Uzun zamandır izlemiyordum. Bu filmi her izlediğimde içimi huzur kaplıyor, biraz da hüzünleniyorum. Güzel İzmir'in güzel yerlerinde çekilmiş, kadroya ne diyeyim zaten. Tek kelimeyle harika bir film. :)
 

Müzik kullanımı gereğinden fazla güzeldi fakat film çok kasvetli. Adeta Amerikan usulü arabesk.

6.1/10


Çok garip ve sıradışı bir fantastik yapım. Gerçekten de izledikten sonra şimdi ben ne izledim dedirtiyor fakat saçmalığı absürd zeka düzeyinde ve altmetni fena olmadığı için izlemeye değer. Ayrıca filmde Sezen Aksu nun bir şarkısı çalışıyor ciddi ciddi. :D

6.5/10
 

Her şey havada kaldı. Bu pedofili çetesi kimlerden oluşuyordu, nasıl bu kadar gizli kalabildiler, devlet içinde bunları koruyanlar kimlerdi (illa ki vardır) hep belirsiz.
Babanın yaşamadığı travma da büyük eksiklik. Benim başıma böyle bir şey geldiğini düşündüm de kafayı yerdim. Babada pek yıkılma göremedik.
Soruşturma dışında sekiz yıl ne yaşadılar orası da muamma. Hem kızın yaşadıklarına pek girmediler hem de ailesinin yaşadıklarına.
Kız en sonunda kurtuldu, çok güzel ama müfettişin kaçırılmasında o da kullanıldı. Bundan dolayı ne bir şey soruldu ne de adli bir süreç yaşandı.
Takip sahnesi heyecanlıydı.
Filmin bu kadar eksiklik arasında yaptığı en iyi şey kıza bir daha kimseyle kaymayacağın diye söz veren çocuğun hep yalnız kayması oldu.
7/10
 
OYUNCAK HİKAYESİ 1-2-3-4
oyuncak-hikayesi-medyanoz.jpg


İznim bitmeden izlemek istediğim filmlere giriştim, bir daha ne zaman izlerim bilemiyorum. İzlerken yine çok eğlendim, diyalogları ezberlemişim neredeyse. Pixar iyi ki var. :bhr:
 

1 veya 2 yıl önce izlemiştim ilk kez, daha önce yarım yamalak izlemiştik tabi ama tam olarak birkaç yıl önce izlemiştim. Müzikleri çok güzel, özellikle ''Anlamazdın'' şarkısı hem başta hem filmin sonunda damgasını vuruyor. Ada ve Alper'in aşkına tutuluyoruz, ah Alper...

 

Çok merak ediyordum bu filmi, bir türlü fırsat bulamamıştım. Daha doğrusu buldum da böyle karanlık yapımları pek sevmiyorum, o nedenle sürekli erteledim. Bugün açıp izleyeyim artık dedim. Değişik bir yapım gerçekten, Nejat İşler ve Yiğit Özşener döktürmüş. Bayıldım oyunculuklarına. Mehmet Ada Öztekin imzası var zaten, şaşırtmadı. Radyoda yapılan sohbetler güzeldi, replikler harika. Hem güldürdü, hem de ''haklı'' dedirtti.

Rıza Kocaoğlu güldürdü, burada da psikopat rolünde adam. :F Sonra kadını bulunca düzeldi tabi. :D

Genel olarak beğendim ama sıkıldım da, yani beklediğim işin altındaydı. Yine de izlenebilecek bir film. Ha bu arada bu film tam sinemada izlemelikmiş, fırsatım olursa 2. filmini sinemada izlemeyi isterim. :)

6.5/10
 
BUZ DEVRİ 1-2-3-4-5
buz-devri.jpg


Özlemişim ama artık diyalogları baya baya ezberlediğimi görüyorum, son filmi daha doya doya izledim çünkü son filmi ikinci izleyişim. Serinin en kötü filmi ama ne bileyim, izliyoruz işte. Sanırım 1-2 yıl ara vereceğim, özleyeyim biraz. :D
 
https://m.imdb.com/title/tt0490215/
Çok beğendim bu filmi. Din ve vicdan hürriyeti güzel şey.
İzlerken hep rahip yerine koydum kendimi, yaşadığı korkunç bir şey. Böyle bir durumda ya ben de dinden dönerdim ya da kendimi öldürmenin bir yolunu arardım, ortası yok. Film çok etkileyiciydi, özellikle de köylülerin hasıra sarılıp denize atıldığı sahne ve rahiplerin çaresizliği... Karısı finalde bir haç iliştirmeyi başardı ve ne kadar Budist adetlerine göre yakılsa da Hristiyan olarak öldü rahip.
8/10
 
Lion
Şu filmin şarkısını (Never Give Up) yayınlandığı ilk günden beri dinliyorum ama filmin konusu nedir diye bir kere bakmamıştım bile. Bu akşam televizyonda denk gelince izledik, çok beğendim.
Saroo'nun annesiyle buluştuğu sahnede gözlerim doldu. Gerçek görüntüler de çok duygusaldı.
Kıssadan hisse-1: Teknoloji büyük bir nimet.
8,5/10
 
0e79548081b4bd0df3c77c5ba2c23289_500x735.jpg

Jacob the Liar (1999)

Muhteşemdi. Konusu, çekimleri, sakin havası harikaydı. Robin Williams, yine kusursuz bir oyunculuk sergilemiş. Filmi hiç duymamıştım. Polonyalı yönetmen çekmiş. Site editörünün dediğine göre bu yüzden arkalarda kalmış. Filmin neredeyse tamamı sakin repliklerle geçiyor.
Sondaki idam sahnesi mükemmel bir sahneydi. Robin Williams, her şeyiyle yaşamış sahneyi.

Puanım 10/10 Kesecek yer bulamadım. :D
 

118.jpg

Beklenenden daha derli toplu, güzel bir işti. Natalie Portman her zamanki gibi harika. Film yer yer Stalker ve The Contact tadı verdi. Görüntü tasarımı, hayal gücünü zorlayan detaylar oldukça özgün. İnsan genomunun karışıp toprak köküyle mutasyona uğraması sonucu insan bedenine benzeyen ağaçcıklar yetişmesi filan gerçekten de seyir zevki çok fazla görsel detay vardı. Senaryo olarak kapalı anlatımlı bir film olması belki tek dezavantajı.

8.0/10
 
Ben pek film izlemem,AYLA'ya gitmiştim en son
Gerçekten güzel bi filmdi hele ki filmin sonunda gösterdikleri kavuşma sahnesi ve gerçek hayat hikayesi oluşu.
 

118.jpg

Beklenenden daha derli toplu, güzel bir işti. Natalie Portman her zamanki gibi harika. Film yer yer Stalker ve The Contact tadı verdi. Görüntü tasarımı, hayal gücünü zorlayan detaylar oldukça özgün. İnsan genomunun karışıp toprak köküyle mutasyona uğraması sonucu insan bedenine benzeyen ağaçcıklar yetişmesi filan gerçekten de seyir zevki çok fazla görsel detay vardı. Senaryo olarak kapalı anlatımlı bir film olması belki tek dezavantajı.

8.0/10
Sinemada gidecek film arıyordum. Puanları yüksek, senden de bu puanı gördüm gidebilirim gönül rahatlığıyla. :)
 
Senden Bana Kalan
"Ben Kore uyarlamasıyım" diye bağıran, zırıl zırıl bir ergen aşk filmi. Tahammül etmesi oldukça zor, sadece Ekin Koç için izledim. Görüntüler de çok güzeldi ama konu çok baydı, sonlara doğru bitsin diye adak adayacak hale geldim.