En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Bir şey ya kalitelidir ise ikisi de kaliteli itirazım yok.
Sinema bir sanat ve sanat özneldir. Herkes farklı sanat eserinden farklı oranda keyif alabilir ya da anlatılanları daha değerli görebilir vs.
 
Bir şey ya kalitelidir ise ikisi de kaliteli itirazım yok.
Sinema bir sanat ve sanat özneldir. Herkes farklı sanat eserinden farklı oranda keyif alabilir ya da anlatılanları daha değerli görebilir vs.

Katıldığımı belirtmek için Alkışa bastım ama yine Aynen çıktı, sence de çok şey bir kelime değil mi bu, sanki baştan sağarmış gibi.
 

Uzun zamandır aklımdaydı, sonunda fırsat verme buldum izlemeye. Üstat hakkında yapılmış fena olmayan bir uyarlama. Kitabının yanından bile geçemez, kitabı bambaşka bir şeydi. Yine de kitabı sinemaya aktarmak kolay iş değil. Edebi olarak yansıtılamamış olsa bile senaryo olarak pek kötü bir uyarlama denemez. Film Breur, Nietzsche ve Freud dönemi Viyana'sında geçiyor, Freud'u 20'li yaşlarında çaylak bir psikolog olarak görüyoruz ama yan karakter olduğu için ön plana çıkmıyor. Asıl başrol Breur ve Nietzsche... Filmde Salome'yi Vikings'in Lagherta'sı oynamış, çok fazla çekici. Nietzsche'yi oynayan abi de Akasya Durağı'nın Hallederiz Kadir tipine çok benziyor, ama o da fena değildi tabi.


Velhasıl, kitabı okunmadan izlenmemesi gerekilen, güzel müziklerle ve yönetmenlikle bezenmiş iyi film.

7/10
 

Az diyaloglu, az tempolu ancak buram buram gerçekçilik kokan gerilim dolu bir intikam filmi. Şu ana kadar izlediğim intikam filmleri içerisinde belki de en gerçekçi olana yakını budur. Düşük tempolu akıcı filmleri her zaman sevmişimdir, çok doğal geliyorlar, hele taşra olunca tadından yenmiyor. Filmin yarısını yanlışlıkla İtalyanca dublaj izlemişim, sonradan fark ettim dual video olduğunu ama giden gitti bir kere.


Senaryosu biraz daha iyi olsa başyapıta yakın olabilirdi ama olsun, yönetmenliği ve teknik kısmı oldukça kaliteliydi en azından.

7,1/10
 

Punch-Drunk Love

Boogie Nights sonrası ısınır gibi olduğum PTA'den yeniden soğumama neden oldu. Garip ama ilgi çekici olmayan bir filmdi.

Müzik kullanımı berbattı, iyi kafa şişirdi.


Adam Sandler şaşırtıcı şekilde çok iyiydi, Altın Küre adaylığını hak etmiş ama kurtarmaya yetmiyor tabii.


4/10
 

Ne güzel bir filmsin sen. Kaçıncı izleyişim bilmiyorum. Uzun zamandır izlemiyorum, özlemişim filmi.

Tek ve Eylül'ün aşkı, daha doğrusu Tek'in aşkı diyelim buna. Adaya gelen güzel Eylül'e aşık oluyor, güzel vakit geçiriyorlar. Eylül bırakıp gidiyor, herkes gibi.. Sonunda pişman olan kendisi oluyor. Keşke bize bu kadar değer veren insanların kıymetini bilebilsek, kaybedince değerini anlamasak..

Bu arada Tek'in yaşadığı ev ne kadar güzel, mükemmel bir yer. Hayalim resmen.


''Bi küçük Eylül meselesi var. Bir türlü halledemiyorum...''

 

Aylar sonra film izlemeye eskilerden başladım, izleyip izleyip doyamadıklarımdan.
Muğla sen ne güzel bir yersin ya, ne güzel yerde çekilmiş. Yazın gidersem burayı görmeyi çok isterim.

Neyse film harikaydı. Cem Yılmaz ve Berat Efe mükemmeldi, Adem'in oruç tutması, ezandan 2 dakika önceye kadar dayanıp sonra gazoza yüklenmesi. Orada ağlaması vay be.
Bir de filmdeki o çizgi film yerleri de güzeldi, filme renk katmış. Sonda Adem ölünce mezarına gazoz dökülmesi çok anlamlıydı.

''ADEMLER ÖLMEZ''

''Amman Amman'' şarkısını da mesajıma ekleyip yorumu bitireyim.

 
-Zehir Hafiye-

Kemal Sunal ve hafiyelik. Filmden vasat bir şey bekliyordum, kendimi ona hazırlamıştım ama vasat üstü, iyi çıktı.

Filmde ki hafiyelik kelimesi ilgimi çekmişti bende izleyeyim demiştim. İzlerken kendimi Sherlock Holmes kitabını okuyormuş gibi hissetdim.

Senaryo güzel, akıcı olmuş.

Herkese tavsiye ederim.

7.5/8
 

Filmi sırf RDJ'e hürmeten izledim. Öyle de pek ahım şahım bir özelliği yoktu filmin. RDJ, Stiller, Black, McConaughey ve Cruise'ın olduğu bir film aslında bu kadar saçma olmamalıydı. O kadroya resmen ihanet olmuş bu film.

Film ne komediye ağırlık vermiş ne de aksiyona. İkisinin ortasında kalmış gibi duruyor.

Ben oyuncuların yerinde olsam bu filmin bahsi bir yerde geçti mi hemen konuyu kapatırdım.

4/10


Uzun zamandır izlemeyi istediğim bir filmdi. Beklentimi biraz karşıladı diyebilirim. Konusu bu tür olan filmler her zaman ilgimi çekmiştir. Bu filmi de bir oturuşta izledim zaten.

Bana kalırsa dizisi ve başrol çok daha iyi filminden.

6/10


Star Wars'u izlerim ama öyle ölümüne bir hayranlığım yoktur. İlk üçlemeyi bitirdim bu filmle. İlk üçü arasında fazla sıkılmadan en hızlı bunu izledim. Nedense bir türlü ısınamadım bu seriye.

İlk üçü filmde o zamanın şartlarına göre görsel efektleri her zaman takdir ettim ve hayran oldum. Nasıl yaptıklarını aklım almıyor.

Filmin sonu bence iyi bitti. Diğer filmleri izlememe yetecek gazı verdi bana.

7/10
 
Son düzenleme:
American Beauty: İlk izlediğimde 14-15 yaşlarımda falandım. Böyle bir film için çok erken bir yaş. Belki 30'larımda izlersem bu filme daha da bayılacağım. Filmle ilgili bir iki şey hariç hatırlamıyordum. Bu da olumlu bir şeydi.
Babanın gay çıkması ilk izleyişimde şaşırtıcıydı ama bu sefer aralara öyle homofobik sahneler serpiştirmişler ki, belki ilk izlediğimde de fark etmiştim, ama adamlar sürpriz yapalım diye uğraşmamışlar. Karakteri yansıtmışlar sadece. Hele hele o arabada oğluyla girdiği diyalogda oğlunun "ellerimde olsa yüzlerine tükürürüm" dediği yerde babanın donup kalması, ilk başta cevap verememesi.
Çok iyi film. İlk başta değerini bileyip 8 verdiğim için, üzüldüm. 10/10

Mommy: Xavier Dolan'ın en iyi filmi deniyordu. Ama ben yine sevemedim, yine sevemedim. Cık yani. Hep aynı hikaye, hep aynı şeylermiş gibi sanki. Nedense sıkılmadım ama Dolan'ı abartanları anlamıyorum. Ama şu var ki harika şarkı seçimleri var. Bu yüzden klip çekmelisin Xavier. Ve evet o sahne. Çok zekiceydi. Filmin neden 1:1 ile çekildiğine cevap şeklinde. 6/10
Th
Tom at Farm: Dolan'ın, izlediklerim arasında en farklı konuya sahip filmi. Çok iyi bir iş çıkabilecekken yine olmamış.İki üç sahnesi var. Abimiz çok iyiydi ama onun için izleyebilirsiniz. Hele bir repliği var. Hayatımda duyduğum en seksi cümle olabilir. 5/10

Annie Hall: Bu filmi çok ezmişlerdi ama ben o kadar ezemeyeceğim. Bence ilişkiler adına farklı bir bakış olmuş. Ha katılıyor muyum? Katılmıyorum birçok dediğine. Ama sanki bir daha izlemem gereken bir filmmiş gibi hissediyorum. 4.duvarı yıkmaları da artı olmuş. 7/10

Modern Times: Uzun zamandan beri izlediğim ilk Chaplin filmi oldu. Ben beğendim film. Chaplin'in mizahına yarılmıyorum ama zaten mizahından daha önemli olan yaptığı eleştiri. Yine de güldüğüm sahneleri oluyor ve izlerken sıkılmıyorum. 8/10

The Great Dictator: Chaplin'in zirvesi oldu bu film, benim için. Daha 2. Dünya Savaşı başlamadan bu filmi çekebilmek çok iyi bir cesaret örneği. Chaplin yapımı Hitler'in Almanca konuşmaları çok komikti. Konuştuklarını uydurması bile harika bir hiciv örneği. Bayıldım. 9.5/10
 

İkinci Dünya Savaşını farklı bir açıdan ele alan bir Hollanda filmi. Oyunculuk şahane, film boyunca ara sıra gördüğümüz dolgun göğüsler daha da şahane. Bunlar dışında, senaryosu eh işte, ağızda tat bırakacak düzeyde değil ama kötü de değil


6.8/10


Kesinlikle çok güzel bir bağımsız film. Nihilizm üzerine yapılmış en iyi yahut çarpıcı filmlerden olsa gerek. Varoluş bunalımı ve yaşam karşısında şaşkınlık gibi konular itdelenmiş ancak öyle kafa ağrıtacak nitelikte felsefi diyaloglar çok yok. Cinselliğe yer verilmiş ama afişe bakın da tüm film öyle sanmayın, o kadar abartı yok sadece bir miktar, o da konuya paralel uygun. Oyuncuklar da oldukça iyiydi. Yönetmenin izlediğim ilk filmi oldu ve bu filmle birlikte listeme girmeyi başardı.

8.7/10
 
American Beauty ve The Great Dictator <3
 

Bence ilk filmden fazla bir farkı yoktu. Aynı heyecanla izledim filmi. Bana göre Tom Cruise ve Keanu Reeves yaşlandıkça daha karizmatik tipler oldular. Onları izlemek benim için çok büyük bir zevk.

Filmdeki yüz değiştirme olayı benim epey hoşuma gidiyor. Zaten bu sayede epey tahmin yürütebildim. Bir aksiyon filmi için ortalama güzellikteydi.

6/10


Filmin başlangıç hikayesi aslında komik ve saçma ama dayandığı temeli anlayabilir insan. Bunun haricinde filmin aksiyon sekansları çok güzeldi. Zaten kısa olması da can sıkmıyor.

John Wick çok güzel bir karaktermiş. Reeves bundan çok iyi seri çıkartabilir bence.

8/10


Film tipik Vin Diesel filmi olmuş. Akrobasisi bol aksiyon filmi zaten onu işi. Filmin dövüş sahnlerinde epey bir absürtlük vardı ayrıca. Onları görmezden gelince çok iyi sahnelerdi.

Ayrıca Samuel Jackson'a saç hiç yakışmıyormuş be.

6/10
 
Üç renk üçlemesini izledim. Geç kalınmışlık hissini yaşadım. Ama sonunda izlemiş olmak önemli olan dimi zaten?

Genel olarak seriye iki eleştirim var. İlki özgürlük, eşitlik ve kardeşlik temalarını hissedemedim. Belki eşitliği hissetmiş olabilirim ama bence oradaki de adaletti. Özgürlük de sanki özgürlük değil gibiydi ama yerine gelecek kelimeyi de bulamıyorum. İkinci eleştirimse, sorulan sorulara tak diye cevap verilmesi oldu. Yani bir karaktere "onu sen mi öldürdün?" denilse hemen "evet" diyor. Bu belki filmin çekildiği kültür için normal ama bana pek inanılır gibi gelmedi.

Filmlerin sıralaması: Mavi > Beyaz > Kırmızı
Kadın oyuncuların güzellik sıralaması: Mavi > Kırmızı > Beyaz (karakterlerini de hesaba kattım.)

Mavi: 9/10
Beyaz: 8/10
Kırmızı: 7.5/10

Ben özellikle Mavi'deki müzik besteleme sahnelerine aşık oldum. Yönetmeni çok beğendim. Her filmini hemen izlemek istiyorum.
 
Perfetti sconosciuti: 2016'nın en değeri bilinmemiş filmi. Zaten konusu, tek mekanda geçmesi, İtalyan yapımı olması bana iyi bir şey izleyeceğimi düşündürüyordu ancak bu kadarına hazır değildim. Özellikle bir sürpriz var ki. Yoh artıgh lağn dedim. Belki küfürlü bir şeyler de demiş olabilirim.

Filmdeki bir repliği de çok çok beğendim. Alnıma yazdırasım var. Sığar mı?
"Çünkü ben iki saatliğine ibine oldum, o da yetti de arttı bile." Ve sonrasında canım ibinenin konuşmaları. Bence LGBTİ temalı en iyi repliklerden birisi, belki de en iyisi.

Yok artık dediğim de ev sahibi kadının, o züppeyle ilişkisinin olması.

Bence filmin en ilginç yanı da, oyunun oynanmamasını sağlayan kişinin en sırsız insan olması.
9/10

Oslo, 31. august: 3 yıl önce indirmişim bu filmi. Güzel filmdi. Adamlar Norveç'teler ya. Çok kıskanıyorum.
Kafe sahnesi güzeldi. Başrolün, arkadaşıyla yalnız konuştukları sahne de güzeldi. Ve bence uyuşturucu sonrası o hayatı oldukça gerçekçi anlatmışlardı. Uyuşturucu bağımlısıysanız izleyin.
7/10
 

Film hakkında söyleyecek çok bir şeyim yok ya. Aamir Khan filmi işte. Ne kadar kötü olabilir? Şaka bir yana adam yaptığı her filmde kendine hayran bırakıyor beni. Film 2 saat 40 dakika bile olsa bana çok kısa geldi. Ama acayip gaza getiriyor insanı. Ayrıca şarkılar her zamanki gibi güzeldi.

9.5/10


Film serinin tipik filmlerinden. Ama azıcıkta olsa J.J. Abrams elinin değdiği belli oluyor. Öncekilere nazaran konu ve aksiyon sekansları biraz daha iyiydi. Her filmde olduğu gibi Tom Cruise beni etkiledi. Bence bu filmdeki bayan baş rol Michelle Monaghan serideki en güzel kadın.

6/10


Bu karakter harbiden çok efsanevi bir şey. Dövüş sahneleri çok güzel kurgulanmış. Keanu Reeves'te hakkıyla oynuyor sahneleri. Beni etkileyen diğer şey ise "Continental". Gerçekten çok farklı bir kurum. Dizisinin geleceği konuşuluyor zaten. Gelirse çok güzel şeyler çıkabilir ondan. Bir sonraki film resmen Wick vs. Continental olacak gibi duruyor.

8/10
 

İşte senaryo işte sinema! Film dediğin böyle olur. Müthişti. Böyle filmleri çok geç izliyor olmama aldırış etmiyorum, en azından bunun gibi daha izlenmemiş yüzlerce, binlerce film var diyorum, hayat ancak böyle filmler sayesinde çekilir hale gelir.

Baştan sona müthiş bir keyif aldım. Polisiye filmleri sevmem diyordum kendime, aslında sevmediğim polisiyeler hollywood usulü vurdulu kırdılı olanlar. Böyle polisiyeye can kurban. Gerilimi de sonuna kadar hissettim, tadı damağımda kaldı. Son zamanlarda izlediğim en güzel filmdi açık ara..

Evet başından beri ters köşe bekliyorduk ama böylesi.... Vay anasını sayın seyirciler be. Realist olup olmaması hiç önemli değil, o ters köşe olma zevkini sonuna kadar tattırdı mı? O yeter bana. Kaldı ki öyle göze çarpan mantık hataları filan yoktu. Hatta böyle bitmeseydi diyecektim, bu adamı nasıl böyle başı boş bırakıyorlar telefon buluyor uzun uzun konuşuyor filan. Diyecek söz bırakmadılar, seviyorum böyle filmleri.
Ancak tek bir noktaya kafam takıldı. Jaime'nin karısı Ruth birkaç yıl önce o kazada ölmüş? Küçük kızın birkaç yılda bu kadar büyümesi de imkansızı? O halde ya altyazı yanlış ya da mantık hatası söz konusu? Dakika 23 saniye 20'de birkaç yıldan bahsediyor..
@OzaN
.

8.5/10
 
Hiç hatırlamıyorum