En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Harika bir tadımlık üçlemeydi. Yönetmenliği, oyunculuklar, duru senaryo ve tabii ki müzikleriyle birlikte sinemanın altın meyvelerinden bir olarak tarihe geçmiş üçleme. Seri Mavi-Beyaz-Kırmızı şeklinde olsa da ben yanlışlıkla Mavi-Kırmızı-Beyaz şeklinde izlemişim. Yine de ince ayrıntılar dışında konu olarak pek bağları olmadığı için sıkıntı olmadı.

Üç filmin de ortak noktası, doğallık hissi. Ayrıca her üç filmde de filme adını veren renk sık sık kullanılmış film boyunca. Mavinin özgürlük hissi, beyazın mücadele ve adalet teması, kırmızının ise daha çok sevgi temasını hissettim. Üç filmde de yaşlı kadının şişeyi çöpe atması gibi unutulması mümkün olmayan ufak ayrıntılar var.

Sıralama yapacak olursam, Mavi>Beyaz>Kırmızı derdim. Ancak üçü de birbirine yakın, biriyle öteki arasında dağlar kadar fark yok.

Ayrıca üç kadın da çok güzeldi. Seri, her açıdan sinema şöleni, olaya değil duruma ağırlık veren ancak sıkıcı olmayan sinema filmlerinden.

Ort: 8.7/10
 

Law Abiding Ciziten

İlk izlediğimde herhalde fazla sürprizli olduğundan olsa gerek sonuna rağmen fazlasıyla abartmışım.

İyi bir çıkış noktasına sahip film ama işleniş berbat. Finali zaten gelmiş geçmiş en kötü finallerden, bütün filme ihanet.

Gerard Butler da filmin eksilerinden. Kötü oyuncu, aşırı itici bir adam. Jamie Foxx da gayet düz oynamış.

Evet filmin içinde zekice pek çok şey var ve izlerken şaşırtmayı başarıyor ama çok iyi bir film olabilecekken olamamış.

6/10
 

Cinderella Man

İkinci izleyişimde ilki kadar etkileyici bulmadım. Çok güzel bir konusu var ve film de oldukça iyi zaten ama işin boks kısmı biraz sıradan sayılabilecek seviyede ve filmin içerisindeki bazı duygusal sahneler biraz zorlama hissettirdi. Tabii bunlar sadece 9 veya 10 puan almamasının önündeki küçük sayılabilecek engeller. Yoksa film epey sağlam.
Russell Crowe ve Paul Giamatti çok iyiler. Gerçekten etkileyici bir başarı hikayesi.

8/10
 

Mystic River

Mis gibi film.
İkinci izleyişimde de çok sevdim. Zaten filmi unuttuğumdan yeniden izliyormuşum gibi geldi. Aslında gündüz izleme hatasına düştüm, gece sessizliğinde daha da keyif alınabilecek bir film.

Gran Torino'dan sonra Clint ustanın yönettiği en iyi film ama kesin karar vermek için Gran Torino'yu da ikinci kez izlemek lazım bir ara.
Özellikle oyunculuklar muhteşem. Sean Penn ve Tim Robbins uçmuşlar. İkisi de döktürmüş ve Oscarlarını hak etmişler.

Geçmişteki bazı izler silinmiyor ve hayata etkileri hep devam ediyor. Fakat daha da önemlisi bu dünyada adaletsizlikler hep var ve hep olmaya devam edecek.

Filmin son 5-10 dakikası kötü ve filmin etkisini azaltıyor ama Clint usta orada masum insanların ölüp gittiğini ve diğerlerinin yaşantısına aynen devam ettiğini vurgulamak istemiş. Bence Kevin Bacon ile Sean Penn'in sahnesinde bitse çok vurucu olurdu, onu tercih ederdim.

9/10
 
@OzaN neden bu kadar efsane olmayan filmleri tekrar izliyorsun? Çok merak ettim.
 
@OzaN neden bu kadar efsane olmayan filmleri tekrar izliyorsun? Çok merak ettim.
Top 250 listesi hazırlıyorum. İzlediğim filmler hazırladığım listede olmasına karşın sinemayla ilk tanıştığım dönemde izlediğim için, ayrıca pek hatırlamadığım için gerçekten hak ettiğine emin olmadığım filmler.
10-15 tane kaldı bu durumdaki filmler, zaten bir kısmı aynı zamanda başyapıt etkinliği filmi.
 

Benim izlediğim tüm filmler 250 tane falandır anca.
Dizi listene yorum yazmıştım, kabul etmemiştin.
Neyse kolay gelsin, bekliyorum.
 
Vardır daha fazla ya.
Ben 1000'e yürüyorum herhalde.
Ne yorumu yaptın da kabul etmedim ya?

Yok ya sanmam. En fazla 300 küsür olur.


Valla gayet usturuplu bir mesajdı.
Bi baksana onaylanmayı bekleyen yorumlara falan. .s
 
Baktım, yok valla. Çok enteresan, gönderememişsin herhalde de sistemde mi sorun vardı acaba?

Olabilir açıkçası sadece bir şeyler yazdığımı hatırlıyorum. Uzun zaman oldu.
Neyse artık Top 250'ye yaparım yorum denk gelirsem. Şaşırt beni ve tüm bekleyenleri.
(Babam ve Oğlum'a 1.lik verdi.)
 
Olabilir açıkçası sadece bir şeyler yazdığımı hatırlıyorum. Uzun zaman oldu.
Neyse artık Top 250'ye yaparım yorum denk gelirsem. Şaşırt beni ve tüm bekleyenleri.
(Babam ve Oğlum'a 1.lik verdi.)
Ne kadar şaşırtırım bilmiyorum ama epey harika bir liste olacak inşallah.


Nisan sonuna yetiştirme hedefindeyim bu arada. Ondan sonra filmleri Top 250'me aday gözüyle izleyeceğim.
 
Ne kadar şaşırtırım bilmiyorum ama epey harika bir liste olacak inşallah.


Nisan sonuna yetiştirme hedefindeyim bu arada. Ondan sonra filmleri Top 250'me aday gözüyle izleyeceğim.
Vay arkadaş resmen seviye atlıyorsun.
 

Çok güzel bir filmdi. Brando reyiz gelmiş geçmiş en karizmatik oyunudur kesinlikle. Takım elbise içindeki halleri filan müthişti. Sophia Loren'le de uyumluydular. Brando'nun özellikle kapı çaldığındaki tepkileri her seferinde sesli güldürdü. Genel anlamda komik bir filmdi ben keyif aldım. İki efsaneyi birlikte izlemek çok güzeldi. Charlie Chaplin'i de ufak da olsa görmek iyiydi, son filmiymiş onunda, böyle oyuncularla son filmi yapmakda özel birşey olsa gerek.

8/10
 

Monty Python and the Holy Grail

İki buçukuncu izleyişim oldu ve yine epey keyif aldım. Dünyanın en absürt filmi herhalde akla geldikçe güldürecek bir sürü şeyler var.

Cadı yakma sahnesi, ni şövalyeleri, Sir Robin ve şarkısı, prens bekçileri ve bilmece soran amca efsaneler arasında.


Gelmiş geçmiş en iyi komedilerden.


9/10
 

Babam ve Oğlum

Gerçekten tüm övgüleri hak eden bir yapım, ben de abartmamışım. İkinci izleyişimde de ağlattı.


İçten, dramatik bir aile dramı ama sade aile dramı olarak da kalmıyor. Toplumu derinden etkileyen darbenin arkaplanda kalan etkilerinden birini gün yüzüne çıkarıyor.

Gelmiş geçmiş en iyi pişmanlık sahnesi de bu filmde herhalde. Amerikan yapımı olsa Çetin Tekindor Oscar'ı almıştı herhalde. Fikret Kuşkan da çok iyiydi tabii.

10/10
 

Groundhog Day

Çok sevdiğim filmlerdendir ve ikinci izleyişimde de çok sevdim.

Çok eğlenceli bir konusu var, oldukça komik ve anlamlı da. Aslında sahip olduğumuz günü değiştirmek, onu daha iyi hale getirmek bizim elimizde. Her şey bizim hayatı nasıl gördüğümüzle ve nasıl geçirmek istediğimizle ilgili.


10/10
 

The Hangover

Örneğini çok sık görmediğimiz orijinal ve gerçekten komik bir film. Tüm esprileri çok mu kaliteli tartışılır ama son 5-10 yılın en iyi salt komedilerinden biri olarak sayabilmek mümkün.


Yıllar sonraki ikinci izleyişimde birazcık puanımı düşürdüm ama hala iyi.


8/10
 

American Beauty

Kesin ilk izlediğimde abartmışımdır diyerek yıllar sonra yeniden izledim. Fakat tam tersi gözümdeki değeri daha da yükseldi.

Hayata dair mükemmel bir başyapıt. Çok ahım şahım bir konusu yokmuş gibi gözükse de muhteşem bir senaryosu var. Her kısmından farklı çıkarımlar yapabilmek mümkün. Senaristinin Six Feet Under'ın yaratıcısı olan Alan Ball olmasına şaşmamak gerek.

Yönetmen Sam Mendes de muhteşem bir iş çıkarmış. İzlediğim en sürükleyici filmlerden. Poşet sahnesi ayrı bir olay zaten.


Oyuncular hepsi çok iyi ama Kevin Spacey efsane. Oscar'ı sonuna kadar hak etmiş.

O değil de 1999 nasıl efsane bir yıldır insan gerçekten hayret ediyor. Fight Club, The Green Mile, American Beauty gibi üç en üst seviye başyapıt bir arada. Üstelik ben bayılmasam da The Matrix gibi bir efsane daha var. Allah dünya gözüyle 1994 ve 1999 gibi muhteşem sinema yılları görmeyi nasip eder inşallah.


10/10
 

Matrix her anlamda Inception'u 10'a katlar, üstelik bilgisayar programcılığıyla bağlantılı bir felsefi şölen. Buna rağmen nasıl olur da Inception'u sevip Matrix'e sırt çevirirsin anlamam.
Tamam sevip sevmemek herkese öznel bir şey, ama iyi bulup bulmamak tartışmaya yer vermeyecek kadar objektif bir olay. Bir şey ya kalitelidir ya değildir. O yüzden Inception'dan daha kaliteli bulman sinema sanatı içerisinde asla kabul edilemeyecek bir hakaret.