Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Sert mizacıyla tanınan Belediye Reisi Aziz Özay'ın kent çapında meşhur iki özelliği daha vardır: Biri herkesin imrendiği meyve bahçesi, ikincisi de evlenme çağına gelmiş, birbirinden güzel 3 kızı. Kasaba merkezine inmeyen, insan içine çok çıkmayan kızların taliplisi ise çoktur. Aziz Bey'in eşi Ayda ve kızları Muazzez, Türkan ve Safiye'nin öyküleri 1970'li yılların sonunda Hakkari'de başlar ve 1990'lı yılların sonunda Antalya’ya dek uzanır.
Zaten filmi ilk duyurulduğu zamandan beri merakla bekliyordum ve aylardır süren hasret sonunda sona erdi. Yılmaz Erdoğan yine ortaya çok incelikli ve başarılı bir yapım çıkarmış, tam da beklediğim gibiydi.
Öncelikle çok geniş bir dönem anlatılıyor. Türkan, Safiye ve Muazzez'in gençlik çağlarından başlayıp yetişkinlik çağlarına uzanıyor. Bu her senaristin kolayca altından kalkabileceği bir şey değil ve başka ellerde ziyan olabilirmiş, ama söz konusu Yılmaz Erdoğan olunca hikayesi ilmek ilmek işlenmiş ve bir anı bile boşa gitmeyen bir filme dönüşmüş.
Komedi ve dramın ölçüsü iyi tutturulmuş, ikisinin de hakkını veriyor. Belki film 5-10 dakika daha uzatılabilirdi, çünkü bazı şeylerin biraz aceleyle geçirildiğini düşünüyorum. Yani Aziz'in hayatındaki mihenk taşlarının üzerinden biraz geçilebilirmiş. Yine de büyük bir şey değil, bu halinden de çok memnun kaldım. Gökhan Tiryaki'nin de hakkını yemeyelim, çünkü görsellik anlamında yine tavan yapan bir iş çıkarmış.
Yılmaz Erdoğan'ın en kişisel filmi olmuş, çünkü teyzelerinin hikayesini anlatıyor ve bir nevi geçmişine de aşk mektubu göndermiş. Oyunculuk açısından da üst düzey bir performans sunmuş. Farah Zeynep Abdullah, zaten Burcu Biricik ile birlikte 89 jenerasyonunun en iyi oyuncularından olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Kendisine eşsiz bir sinema kariyeri inşa ediyor, tüm filmlerini izlemişim. Burada da Muazzez ile bütünleşmiş. Karakterinin diğerlerinden daha önemli bir pozisyonda olması da yardımcı oluyor, ama ben ablaları evlenirken tek başına kalan Muazzez'in üzüntüsüne kendi derdimmiş gibi üzülüyorsam bu onun başarısıdır.
Tabii Songül Öden ve Şükran Ovalı da çok iyi performanslar sergilemiş. Eminim teyzeler filmi izlediğinde onlar da bu üçlüden memnun kalmıştır, çünkü hepsi çok yakışmış karakterlerine. Devrim Yakut da her zaman olduğu gibi döktürmüş. Şükrü Özyıldız ve Fatih Artman da tatmin etti, Ersin Korkut da bu sefer o kadar gözüme batmadı.
Köydeki canlılık ve şehirdeki boğuculuk da karakterin ruh hallerine iyi yansımış. Kızlar köyde mutluyken şehre geldiklerinde evli ve çocuklu hayatlarında pek iyi dikiş tutturamamış. En azından ben bunun özellikle yapıldığını düşünüyorum.
Sonuç olarak yılın en iyi filmlerinden biri olmasını bekliyordum ve oldu. Ayrıca fragman da filmin her şeyini ortaya döküyormuş gibi görünse de kesinlikle yanıltıcı, çünkü daha fazlasının olduğunu göreceksiniz. Herkese izlemelerini öneriyorum.
Edit: Bu arada aklıma gelmişken söyleyeyim, bence Farah Zeynep Abdullah ve Şükrü Özyıldız uyumu ilerleyen zamanlarda bir dizide de değerlendirilse fena olmaz.
Edit: Bu arada aklıma gelmişken söyleyeyim, bence Farah Zeynep Abdullah ve Şükrü Özyıldız uyumu ilerleyen zamanlarda bir dizide de değerlendirilse fena olmaz.
Türk dizilerine benzer üslupta olduğu ve özgünlükten uzak olduğu için izlemeye değer olduğunu sanmıyorum, romantik komedi tadında ya da şivesel komedi tadında olan her film itici gelmiştir. Yapacaksanız Bir Zaman Anadolu'da, Kış Uykusu, Yeraltı, Ağır Roman gibi filmler yapın ki izlemeye değer olsun. Aşk ve salt şivesel veya güldürel komedinin ön planda olduğu her şeye lanet olsun.
Türk dizilerine benzer üslupta olduğu ve özgünlükten uzak olduğu için izlemeye değer olduğunu sanmıyorum, romantik komedi tadında ya da şivesel komedi tadında olan her film itici gelmiştir. Yapacaksanız Bir Zaman Anadolu'da, Kış Uykusu, Yeraltı, Ağır Roman gibi filmler yapın ki izlemeye değer olsun. Aşk ve salt şivesel veya güldürel komedinin ön planda olduğu her şeye lanet olsun.
Bu kadar önyargılı olma derim. Yani aşk ve komedi var, ama senin dediğin filmlerle bu farklı klasmanlarda. Ekşi Elmalar ana akım bir film olarak ölçülü bir senaryoya sahip ve en azından izlenmeyi hak ediyor.
Bu kadar önyargılı olma derim. Yani aşk ve komedi var, ama senin dediğin filmlerle bu farklı klasmanlarda. Ekşi Elmalar ana akım bir film olarak ölçülü bir senaryoya sahip ve en azından izlenmeyi hak ediyor.
Can sıkıntısıyla ilgisi yok ki, bu filmi aylardır bekliyordum zaten.
Yok yani benim evimin yakınında olsa canım sıkıldıkça giderdim ortalamanın üstü gibi gözüken filmlere. Ekşi Elmalar, The Accountant, Kubo, Hz. Muhammed hepsi izlemek istediğim filmler ama bir film için 2 saat yolda geçirmek göze alınabilecek bir şey değil çok iyi olmadıkça veya zaten o yolu gitmem gerekmedikçe.
Bu kadar önyargılı olma derim. Yani aşk ve komedi var, ama senin dediğin filmlerle bu farklı klasmanlarda. Ekşi Elmalar ana akım bir film olarak ölçülü bir senaryoya sahip ve en azından izlenmeyi hak ediyor.
Can sıkıntısıyla ilgisi yok ki, bu filmi aylardır bekliyordum zaten.
İşte o tür filmleri izleyemiyorum, Unutursam Fısılda ve türevleri gibi. Tarihte olağanüstü bir etki bırakacak, onlarca yıl sonra bile hatırlanacak filmler benim için gerçek filmdir. Böyle keyifli vakit geçirmek için sadece o ana hitap eden filmleri izlemeyi hayat kısa olduğu için doğru bulmuyorum.
Yok yani benim evimin yakınında olsa canım sıkıldıkça giderdim ortalamanın üstü gibi gözüken filmlere. Ekşi Elmalar, The Accountant, Kubo, Hz. Muhammed hepsi izlemek istediğim filmler ama bir film için 2 saat yolda geçirmek göze alınabilecek bir şey değil çok iyi olmadıkça veya zaten o yolu gitmem gerekmedikçe.
İşte o tür filmleri izleyemiyorum, Unutursam Fısılda ve türevleri gibi. Tarihte olağanüstü bir etki bırakacak, onlarca yıl sonra bile hatırlanacak filmler benim için gerçek filmdir. Böyle keyifli vakit geçirmek için sadece o ana hitap eden filmleri izlemeyi hayat kısa olduğu için doğru bulmuyorum.
İstinye ya da Marmara parkın yakınında oturuyorsun diye biliyordum?
Unutursam Fısılda'yı övdün mü anlamadım tam? Yılmaz Erdoğan'ın Vizontele'si hala hatırlanıyor onlarca yıl sonra da hatırlanır. Bu da o kıvama yakın deniyor tür olarak ama tabii daha az beğenilmiş.
Marmara Park en yakın yerlerden biri işte ve 40-45 dakika yol. Trafikte 1 saati bulabilir. Yaşadığım yeri çok seviyorum İstanbul kalabalığından uzak, sessiz ve huzurlu olduğu için ama bu gibi şeylerde handikap büyük.
Unutursam Fısılda'yı övdün mü anlamadım tam? Yılmaz Erdoğan'ın Vizontele'si hala hatırlanıyor onlarca yıl sonra da hatırlanır. Bu da o kıvama yakın deniyor tür olarak ama tabii daha az beğenilmiş.
Marmara Park en yakın yerlerden biri işte ve 40-45 dakika yol. Trafikte 1 saati bulabilir. Yaşadığım yeri çok seviyorum İstanbul kalabalığından uzak, sessiz ve huzurlu olduğu için ama bu gibi şeylerde handikap büyük.
İmla hatası oldu, Ekşi Elma, Unutursam Fısılda, Delibal vb aynı kategorinin filmleri, o tür filmlerden kasıt buydu. Mesela Pardon filmi komedisel olmasına karşın unutulmaz bir filmdir. Aşk dramından gına geldi, illa aşk olacaksa Karpuz Kabuğundan Gemiler yapmak gibi ucundan etkili şekilde dokunduran ve tadı damağında kalan bir film olmalı. Türk sineması Dondurmam Gaymak gibi harika filmi görmüş, Deliha nedir? Dram olacaksa da Uçurtmayı Vurmasınlar filmi kilometre taşıdır bu alanda, izleyin izlettirin. Son yıllarda çıkan filmler ise bambaşka bir akımın filmleri, buram buram popülizm ve yapaylık kokuyor, konusunu okuyunca işte budur diyemiyorsun.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.