Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Sian Heder'in yazıp yönettiği Coda, bütün fertleri işitme engelli olan bir ailede duyma yetisini kullanabilen tek birey olan Ruby'nin, müzik tutkusunun peşinden gitme arzusuyla ailesinin dış dünyayla olan bağı olma rolü arasında sıkışıp kalmasını konu ediniyor.
Filmle ilgili yorumlarınızı bu başlık altından yapabilirsiniz.
Sundance'ten beri yılın merakla beklediğim filmlerinden biriydi. Beklentilerimi karşılayan bir film oldu. Önemli bir konuyu çok keyifli bir şekilde işleyip farklı duygular yaşatıp pek hikayesi işlenmeyen insanlarla empati şansı sunulmuş. Başroldeki oyuncu muazzamdı, müzik performansları da çok iyiydi. Lütfen Oscar'da es geçilmesin ve ödül anlamında da bu yılın Sound of Metal'i olsun.
Babanın kızının şarkı söylediği esnada etraftakilerin tepkilerine bakındığı sahne anlatılmaz yaşanır türdendi. Çok beğendim. Sadece o sahne için bile film 7+ puanı hak ediyor.
Sundance'ten beri yılın merakla beklediğim filmlerinden biriydi. Beklentilerimi karşılayan bir film oldu. Önemli bir konuyu çok keyifli bir şekilde işleyip farklı duygular yaşatıp pek hikayesi işlenmeyen insanlarla empati şansı sunulmuş. Başroldeki oyuncu muazzamdı, müzik performansları da çok iyiydi. Lütfen Oscar'da es geçilmesin ve ödül anlamında da bu yılın Sound of Metal'i olsun.
Babanın kızının şarkı söylediği esnada etraftakilerin tepkilerine bakındığı sahne anlatılmaz yaşanır türdendi. Çok beğendim. Sadece o sahne için bile film 7+ puanı hak ediyor.
Çok iyi bir filmdi, şimdilik yılın en iyilerinden diyebilirim.
Kağıt üzerinde bakıldığında fazlasıyla drama kayabilecek bir konuyu, son derece eğlenceli bir şekilde, müziğin de büyüsüyle başarılı bir şekilde ele almışlar. Bunun sonucunda da birçok duyguyu bir arada yaşatmayı başarabilen, üzerine de empati yaptıran bir film çıkmış ortaya...
Tamamı işitme engelli olan bir aile ve bu ailenin işitme duyusuna sahip tek üyesi olan Ruby... Bir yandan Ruby için çok şanslı bir durum çünkü duyabiliyor, diğer yandan ailenin duyabilen tek üyesi olduğu için birçok zorluk çekiyor. Dışarıda işaret dili kullanmadan yaşarken, ailesinin yanında durum tam tersine dönüyor ve bu yüzden hem dış dünya ile iletişiminde zorluk çekiyor hem de bir türlü ailesinden tam anlamıyla bağımsız hareket edemiyor. Tüm bunların yanı sıra Ruby'nin en büyük yeteneği ve tutkusu müzik. Konuya ve karakterlerimize baktığımız zaman filmin çok depresif olmasını bekliyoruz ama o kadar keyifli bir işlenişi var ki filmin, zaman zaman Ruby'nin şanslı olduğunu bile düşündürüyor. Tabii tüm bunlara rağmen gözlerimin dolduğu birçok sahne de oldu, son kısımda tamamen mutluluktan tabii ki...
Ruby'nin karakter gelişimi çok başarılıydı. Özellikle filme müzik öğretmeni dahil olduktan sonra işin rengi değişiyor, bir yandan da Ruby'nin katılacağı seçmelerde başarılı olmasını istiyoruz. Bunun dışında Ruby'nin çevresindeki insanların, Ruby'nin ailesine olan bakış açısı da film ilerledikçe değişiyor, gelişiyor. İletişim kurmak/kurabilmek gerçekten çok önemli bir şey ve iletişim kurabilmenin tek yolu sesli olmak zorunda değil, film bunu da çok başarılı şekilde aktarıyor bence. Ailemizin kendilerini ifade etmeye başladıkları andan itibaren birçok şey değişiyor, gelişiyor.
Son olarak Ruby'nin sahneye çıktığı, salonda geçen sahne inanılmazdı. İzlediğim en etkileyici film sahnelerinden biriydi, tüylerim ürperdi. Bir anda tüm seslerin kesilmesi ve dünyayı babanın gözünden görmeye başlamamız, kızı herkesin önünde en büyük yeteneğini sergilerken, herkes onu hayranlıkla dinlerken onu duyamaması... Çok çok iyi çekilmiş bir sahneydi gerçekten. Sırf bu sahne yüzünden bile ses kategorisinde filmin Oscar'dan eli boş dönmemesini isterim.
Oyunculuklar çok başarılıydı, karakterlerin tamamı çok iyi yazılmış ama aynı zamanda çok da iyi oynanmış. Emilia Jones şahaneydi, ailesinin yanında işaret dili kullanıp, dışarıda ise bunun tam tersi yaşamak zorunda olan bir karakter daha iyi oynanamazdı sanırım. Ailenin geri kalan üyelerinin de işitme engelli oyunculardan seçilmiş olması güzel düşünülmüş bence, gerçekçiliği arttırmış.
Yönetmenlik ve görüntü yönetimini çok başarılı buldum. Film, Sian Heder'ın ikinci uzun metraj filmi. İlki 2016 yapımı Tallulah, CODA sonrası onu da izlemek istiyorum açıkçası. Zamanında es geçmiştim...
9'a çıkıp çıkmama konusunda kararsızım, o yüzden şimdilik küsuratlı bir puan vereceğim...
Son zamanlarda izlediğim en iyi filmdi diyebilirim. Filmin çoğu sahnesi işaret dili konuşma şekli ile geçtiği halde senaryo; oyuncuların performanslarıyla ve müzik seçimlerinin başarılı oluşuyla öyle güzel harmanlanmış ki hiç sıkmayan son derece keyifli bir film ortaya çıkabilmiş.
Aile fertlerini canlandıran oyuncular işaret dilini bu denli sahici ve etkili bir şekilde oynamayı nasıl becerebilmişler şaşkınım, performansları takdire şayan. Ruby'i canlandıran kızın oyunculuğunun yanında sesinin de en az oyunculuğu kadar güzel olması filme extra seyir zevki katmış. Çok başarılı bir cast seçimi olmuş. Tüm teknik ekibinde emeklerine sağlık.
Son zamanlarda izlediğim en iyi filmdi diyebilirim. Filmin çoğu sahnesi işaret dili konuşma şekli ile geçtiği halde senaryo; oyuncuların performanslarıyla ve müzik seçimlerinin başarılı oluşuyla öyle güzel harmanlanmış ki hiç sıkmayan son derece keyifli bir film ortaya çıkabilmiş.
Aile fertlerini canlandıran oyuncular işaret dilini bu denli sahici ve etkili bir şekilde oynamayı nasıl becerebilmişler şaşkınım, performansları takdire şayan. Ruby'i canlandıran kızın oyunculuğunun yanında sesinin de en az oyunculuğu kadar güzel olması filme extra seyir zevki katmış. Çok başarılı bir cast seçimi olmuş. Tüm teknik ekibinde emeklerine sağlık.
CODA ya da uzun ismiyle Child of Deaf Adults, Türkçe ismiyle de Sağır Yetişkinlerin Çocuğu. Filmin ismindeki uzun hali, filmdeki baş karakteri anlatır nitelikte. Filmde Ruby Rossi, işitme engelli ebeveynleri ve işitme engelli abisiyle yaşayan genç bir kızdır. Bu karakterimizin Frank, Jackie ve Leo'dan en büyük farkı, işitme engelli olmaması. Rossi ailesi olarak aile balıkçılık ile geçimini sağlamaktadır ve lise son sınıf öğrencisi olan Ruby, ailesine çevirmenlik yapmaktadır. Şarkı söylemeye karşı yeteneği olan Ruby bir gün koroya katılma kararı alır, koroya katılır ve müzik öğretmeni Bernardo Villalobos, onun yeteneğini fark eder. Artık onun için iki seçenek vardır; ya ailesine yardım edecektir ya da şarkı söylemeye devam edecektir.
Filmin iyi bir konusunun olmasıyla birlikte, aynı zamanda işitme engellilerle empati kurdurma yönünden önemli bir yanı var. Rossi ailesi hem renkli olmasıyla güldürüyor, hem de onlara karşı yapılan davranışlar yönünden üzüyor. Filmin müzikal yönünde Ruby'nin ilham vermesi yönü devreye giriyor; kendini keşfetmeye başlayan Ruby, özgüven kazanmaya başlıyor. Ruby'nin bir de ailesine karşı bağılılığı var ki, sanırım film adına bu bağlılık detayı da önemli. Filmin hem empati kurduran, hem ilham veren, hem de renkli sevgi bağıyla dikkat çeken bir tarafı var. Hayal kırıklığına uğrayacağımı düşünmediğim bir filmdi, aksine beklentilerimin de üstünde çıktı.
Taş gibi bir film olmuş. Bu sene ödüllere damga vuran mı bilemem ama gönüllere taht kuracağı kesin. Özellikle Power Dog ve Belfast işkencelerinden sonra ilaç gibi geldi bu film… İzledikten sonra iyi ki izlemişim dedirtecek sıcak ve samimi filmlerden.
Açıkçası ses, müzik gibi sadece teknik dallarda değil En İyi Film dalında da aday olmasını ve mümkünse kazanmasını çok isterdim.
Anne, baba ve ağabeyin gerçek hayatta da deaf olmalarını filmi izledikten sonra öğrendim ancak şaşırmadım çünkü bu kadar gerçekçi ve etkileyici bir filmde böyle güzel oyunculuklar ancak doğal halleriyle mümkün olabilirdi… Benim en çok şaşırdığım şey, başroldeki 18 yaşındaki kız ve geleceğin yıldızı Emilia Jones’un sesi oldu. Filmde o seslerin dublaj olduğunu, bu kadar güzel sese sahip bir oyuncu olamayacağını düşünmüştüm hele o taşlarda. Meğerse kendi sesiymiş.
Rol için hem müzik eğitimi hem işaret dili eğitimi almış olması ve bunun üstünden başarıyla geçmiş olması muhteşem bir şey. En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar Adaylığı almazsa yüzyılın haksızlıklarından olur çok net… Umarım sadece adatylıkla kalmaz, ödülü de kazanır. Locke Key dizisini seven @The_Erinch ve mesleği gereği bu filme daha bir sempati duyacağı kesin olan tarz olarak da hitap eden @Dosi mutlaka tavsiye edilir bu film, yılın ender güzel işlerinden…
Filmde içimizi ısıtan şey o güçlü aile bağıydı ve bunu çok yalın bir şekilde aktarmışlar.
Baba karakterinin gözünden ve kulağından dünyayı gördüğümüz sahne üstteki yorumlarda da hakkı verildiği üzere kelimenin tam anlamıyla efsane.. Üstüne bir de o mülakat sahnesinde kızın hem şarkı söyleyip hem işaret diliyle çevirmesi sahnesi de eklenince tüyler diken diken…
Filmde olumsuz diyebileceğim, göze çarpan net bir unsur bile yok… Bu kadar iyi empati kurduran filmler çok nadir gelir, o yüzden hakkını teslim etmek gerek. Keşke Apple+ filmi olmasaydı, vizyona girseydi de ödüllerde sırf dijital sinema filmi diye dışlanmayacak olsaydı… Gerçi The Power of The Dog’ın en iddialı film olduğu ortamda böyle bir bahane üretmeleri de komik olur.
Taş gibi bir film olmuş. Bu sene ödüllere damga vuran mı bilemem ama gönüllere taht kuracağı kesin. Özellikle Power Dog ve Belfast işkencelerinden sonra ilaç gibi geldi bu film… İzledikten sonra iyi ki izlemişim dedirtecek sıcak ve samimi filmlerden.
Açıkçası ses, müzik gibi sadece teknik dallarda değil En İyi Film dalında da aday olmasını ve mümkünse kazanmasını çok isterdim.
Anne, baba ve ağabeyin gerçek hayatta da deaf olmalarını filmi izledikten sonra öğrendim ancak şaşırmadım çünkü bu kadar gerçekçi ve etkileyici bir filmde böyle güzel oyunculuklar ancak doğal halleriyle mümkün olabilirdi… Benim en çok şaşırdığım şey, başroldeki 18 yaşındaki kız ve geleceğin yıldızı Emilia Jones’un sesi oldu. Filmde o seslerin dublaj olduğunu, bu kadar güzel sese sahip bir oyuncu olamayacağını düşünmüştüm hele o taşlarda. Meğerse kendi sesiymiş.
Rol için hem müzik eğitimi hem işaret dili eğitimi almış olması ve bunun üstünden başarıyla geçmiş olması muhteşem bir şey. En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar Adaylığı almazsa yüzyılın haksızlıklarından olur çok net… Umarım sadece adatylıkla kalmaz, ödülü de kazanır. Locke Key dizisini seven @The_Erinch ve mesleği gereği bu filme daha bir sempati duyacağı kesin olan tarz olarak da hitap eden @Dosi mutlaka tavsiye edilir bu film, yılın ender güzel işlerinden…
Filmde içimizi ısıtan şey o güçlü aile bağıydı ve bunu çok yalın bir şekilde aktarmışlar.
Baba karakterinin gözünden ve kulağından dünyayı gördüğümüz sahne üstteki yorumlarda da hakkı verildiği üzere kelimenin tam anlamıyla efsane.. Üstüne bir de o mülakat sahnesinde kızın hem şarkı söyleyip hem işaret diliyle çevirmesi sahnesi de eklenince tüyler diken diken…
Filmde olumsuz diyebileceğim, göze çarpan net bir unsur bile yok… Bu kadar iyi empati kurduran filmler çok nadir gelir, o yüzden hakkını teslim etmek gerek. Keşke Apple+ filmi olmasaydı, vizyona girseydi de ödüllerde sırf dijital sinema filmi diye dışlanmayacak olsaydı… Gerçi The Power of The Dog’ın en iddialı film olduğu ortamda böyle bir bahane üretmeleri de komik olur.
Senin de seveceğini düşünüyorum. @Dosi'ye de önermek lazımdı direkt zaten, eğitimle alakalı binevi. Netflix'ten çıkabileceksin bu arada uzun bir aradan sonra.
Sound of Metal'e 8 vermiştim, bu film ondan iyi değildi bence. O yüzden yükseltemiyorum. Fakat beni de zaman zaman düşündürüyor acaba yarım puan fazla vermeli miydim diye. Geçen sene de Sound of Metal için düşünmüştüm aynı şekilde.
Kendini izlettiren samimi bir iş olmuş. Oyunculuklar güzel ve doğaldı. Abi karakteri, türk oyuncu Serdar Yeğin'in gençliğine çok benziyordu. Onun haricinde filmdeki şarkıları baya beğendim. Kızın seside çok güzelmiş. Filmde kızın hayali ve ailesi arasında kalması ve yaşadığı zorlukları iyi yansıtmışlar. Sağır ve dilsiz olmanın ne kadar zor olduğunu anlıyor insan. Bir çok sahne duygulandırdı. En çok son kısımda duygulandım.
Kendini izlettiren samimi bir iş olmuş. Oyunculuklar güzel ve doğaldı. Abi karakteri, türk oyuncu Serdar Yeğin'in gençliğine çok benziyordu. Onun haricinde filmdeki şarkıları baya beğendim. Kızın seside çok güzelmiş. Filmde kızın hayali ve ailesi arasında kalması ve yaşadığı zorlukları iyi yansıtmışlar. Sağır ve dilsiz olmanın ne kadar zor olduğunu anlıyor insan. Bir çok sahne duygulandırdı. En çok son kısımda duygulandım.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.