FK13 Certified Copy / Aslı Gibidir (2010) - Film Yorumları

[bazinga]

Certified Copy


Tür: Dram, Romantik
Süre: 106 dakika

Yönetmen: Abbas Kiarostami
Senaryo: Abbas Kiarostami, Caroline Eliacheff

Oyuncular:
Juliette Binoche
William Shimell
Jean-Claude Carrière

IMDb Linki


Puanlar:
IMDb: 7.3/10
Rotten Tomatoes: 89%
Metacritic: 82/100

Filmin Fragmanı:

Filmle ilgili yorumlarınızı bu başlık altından yapabilirsiniz.


​

 

[Dosi]

Konusu çok ilgimi çekmemişti ve beklentimi bu yüzden düşürerek izledim. İlk giriş kısmı sıkıcı geldi ve filme adapte olmak biraz zaman aldı. Araba sahnesinden itibaren artık filme odaklanabildim ama zaman zaman kopmalar oldu ve film ilerledikçe yer yer sıkıldım.
Güzel muhabbetler var filmde. Kadın olaylara duygusal yaklaşan, adam ise daha gerçekçi ve soğuk bir yapıya sahip. Filmde ayrıca orijinal ve sahte eserler ile alakalı diyaloglara ilgi çekiciydi. Bir diğer detay ise 3 ayrı dilin konuşulması ve duygu değişiminde dillerin farklı zamanlarda devreye girmesi. Kadın ve erkek eskiden evlimiydi o kısmı tam anlayamadım. Sonu açık bitti

6/10

 

[bazinga]

İlk yorumu @Araf'a bıraksaydın bari onun puanı yüksekti. @Dosi

 

[Araf]

Konusu çok ilgimi çekmemişti ve beklentimi bu yüzden düşürerek izledim. İlk giriş kısmı sıkıcı geldi ve filme adapte olmak biraz zaman aldı. Araba sahnesinden itibaren artık filme odaklanabildim ama zaman zaman kopmalar oldu ve film ilerledikçe yer yer sıkıldım.
Güzel muhabbetler var filmde. Kadın olaylara duygusal yaklaşan, adam ise daha gerçekçi ve soğuk bir yapıya sahip. Filmde ayrıca orijinal ve sahte eserler ile alakalı diyaloglara ilgi çekiciydi. Bir diğer detay ise 3 ayrı dilin konuşulması ve duygu değişiminde dillerin farklı zamanlarda devreye girmesi. Kadın ve erkek eskiden evlimiydi o kısmı tam anlayamadım. Sonu açık bitti

5.5/10 (6 yapabilirim belki)

Bir bekleseydin, ilk izleyen olarak ben açsaydım. Hem düşük puanla başlamazdık. Daha ilk dakikada gömülmüş oldu film.

 

[Tolstoyevski]

Konusu çok ilgimi çekmemişti ve beklentimi bu yüzden düşürerek izledim. İlk giriş kısmı sıkıcı geldi ve filme adapte olmak biraz zaman aldı. Araba sahnesinden itibaren artık filme odaklanabildim ama zaman zaman kopmalar oldu ve film ilerledikçe yer yer sıkıldım.
Güzel muhabbetler var filmde. Kadın olaylara duygusal yaklaşan, adam ise daha gerçekçi ve soğuk bir yapıya sahip. Filmde ayrıca orijinal ve sahte eserler ile alakalı diyaloglara ilgi çekiciydi. Bir diğer detay ise 3 ayrı dilin konuşulması ve duygu değişiminde dillerin farklı zamanlarda devreye girmesi. Kadın ve erkek eskiden evlimiydi o kısmı tam anlayamadım. Sonu açık bitti

5.5/10 (6 yapabilirim belki)

Bu kadar düşük puandan dolayı izlemekten vazgeçtim sanırım senin puana güvenerek... @bazinga @Araf

 

[Araf]

Certifield Copy, İranlı yönetmen Abbas Kiyarüstemi'nin İran dışında çektiği ilk film olarak dikkat çekiyor. Film İtalya'da geçiyor ama başrol kadın oyuncu Fransız, başrol erkek oyuncu İngiliz ve bununla birlikte İtalyancanın yanı sıra Fransızca ve İngilizce konuşuluyor. Filmin Fransızca isminin Türkçe karşılığı "kopyalamak" ve İngilizcedeki karşılığı da "onaylı kopya", tabii yanlış da olabilir. Türkçe ismi ise, "aslı gibidir". Aslında filme verilen isimlerle anlatılmak istenen gösteriliyor.

Konferans vardır ve bu konferansa Britanyalı yazar James Miller katılmıştır. Elle de o konuşmayı dinleyenler arasındadır. Sonraki süreçte oğluyla yemek yemek için çıkar ve konuşmayı yarıda bırakır. James Miller ile buluşan ve arabayla yolculuğa çıkar. Abbas Kiyarüstemi'nin meşhurdur zaten arabayla yolculuk yaptırması ama tabii tamamı araba yolculuk üzerine değil. Film daha sonra Toskana'da geçmeye başlar ve o yolculuk yapan iki kişiden geriye eser yoktur.

SPOILER

Elle ile James Miller arasında ilk başta hayranlıkla başlayan sahneler geliyor. Elle, James Miller'in kitaplarına hayrandır. Daha sonra yolculukla başlayan ve Toskana ile devam eden süreçte, özellikle de o kafe sahnesinde Elle'nin İtalyan kadın garsonun evli olduklarını söylemesi üzerine düzeltmemesinden sonra filmin akışı değişiyor.

Filmde sanki yıllardır evliymiş izlenimi veren bir çift doğuyor ama tabii ki gerçeklikten kopuk kurmaca olduğu bariz belli; çünkü bütün bu olanlar hayatlarının bir kopyası ama olmayan bir kopyası ya da önceki hayranlık duyan yazar olayı da bir kopyaydı, yönetmen o konuyu havada bırakıyor. 15 yıl boyunca evli ve bir çocuğu olan çiftin aslı olmadığı da belli. Tam bir varsayım filmi.

Juliette Binoche çok başarılı bir oyunculuk sergiliyor. Geçişlerdeki performansı çok iyiydi. O kadar iyi ki zaten Cannes'ta "en iyi kadın oyuncu" ödülü kazanıyor. Film biraz da Before üçlemesini andırıyor ama tabii ki kurgusal olarak farklı. Bu filmde kafa karıştırıcılık hakim, o film daha sakin. Bu film daha çok ilişkiler ve evlilik üzerineydi. Biraz kafa karıştırıcı ama zaten isminden de kafa karıştırıcılık kendisini gösteriyor.

8/10

21.08.2021

 

[Dosi]

İlk yorumu @Araf'a bıraksaydın bari onun puanı yüksekti. @Dosi

Bir bekleseydin, ilk izleyen olarak ben açsaydım. Hem düşük puanla başlamazdık. Daha ilk dakikada gömülmüş oldu film.

Sabah okadar kendimi hazır ettim. Araf'ın kaç zamandır laf çarpmasına karşılık ilk yorum yapmayı istedim. Fırsatı kaçırmazdım hem fenamı kötü puandan iyi puana gider yalnız 6 puan kötü değil benim kriterlerimde. Demiştim daha önce

Film bir çok sanat seven ve film kültürü çok geniş olanlara hitap edebilecek bir film ve spoi kısmında ufak yazdım ama baya ilgi çekici yanları var. Diyalog üzerine kurulu filmleri sevenler için güzel bir film.

------

Bu kadar düşük puandan dolayı izlemekten vazgeçtim sanırım senin puana güvenerek... @bazinga @Araf

Sana hitap eder bu film

 

[Araf]

Sabah okadar kendimi hazır ettim. Araf'ın kaç zamandır laf çarpmasına karşılık ilk yorum yapmayı istedim. Fırsatı kaçırmazdım hem fenamı kötü puandan iyi puana gider yalnız 6 puan kötü değil benim kriterlerimde. Demiştim daha önce

Film bir çok sanat seven ve film kültürü çok geniş olanlara hitap edebilecek bir film ve spoi kısmında ufak yazdım ama baya ilgi çekici yanları var. Diyalog üzerine kurulu filmleri sevenler için güzel bir film.

------

Sana hitap eder bu film

Tamam tamam, bu seferlik ilk sıra ve ilk puan senden olsun.

 

[bazinga]

Beklentimin epey yüksek olduğu bir filmdi, beklediğim kadar çok sevmesem de son derece ilgi çekici buldum filmi.

Film, kopyaların da asılları kadar değerli olduğuna inanan ve bu konuda kitap yazan bir adamın Toskana ziyaretini ve burada bir kadınla tanışıp bir günü birlikte geçirmesini ele alıyor. Bu kopya - aslı karşılaştırması ise filmin her anında karşımıza çıkan bir mevzu olmaya devam ediyor...

Tamamen diyaloglar üzerine kurulu bir film ve hem bu özelliğiyle hem de şahane bir şehirdeki gezintiyi içermesi nedeniyle fazlasıyla Before serisini anımsatıyor. Muhteşem replikler gömülü filmin içerisinde. Buna karşın diyalogları çok sürükleyici bulmadım ve fazlasıyla sıkıcı bulduğum kısımlar oldu. Filmin tam beklentimi karşılamamasındaki temel neden de buydu...

Filmin beyin yakıcı tarafından bahsetmeden olmaz tabii...

SPOILER

İlk başta yeni tanışan iki insanın hikayesini izliyoruz. Sonra bir noktada ikili evli çiftmiş gibi davranmaya başlıyor. Oyun ilerledikçe kafada bir parıltı çakıyor. Bunlar evli numarası yapmıyor ve aslında ilk kısım bir oyundan ibaret!

Bu teori doğru da olabilir olmayabilir de. Sonuçta ya ilk kısım orijinal değil sahte ya da ikinci kısım. Fakat bunun bir önemi yok diyor film. Çünkü sahteler de orijinaller kadar değerlidir...

Fazlasıyla yoruma açık oluşu insanda tekrar izleme isteği uyandırıyor. Tekrar tekrar izlendikçe yeni detaylarla yeni yorumlar katılabilecek bir film. Tekrar izlemelerimde puanımın artması muhtemel olmakla birlikte:

7/10

 

[Araf]

Konusu çok ilgimi çekmemişti ve beklentimi bu yüzden düşürerek izledim. İlk giriş kısmı sıkıcı geldi ve filme adapte olmak biraz zaman aldı. Araba sahnesinden itibaren artık filme odaklanabildim ama zaman zaman kopmalar oldu ve film ilerledikçe yer yer sıkıldım.
Güzel muhabbetler var filmde. Kadın olaylara duygusal yaklaşan, adam ise daha gerçekçi ve soğuk bir yapıya sahip. Filmde ayrıca orijinal ve sahte eserler ile alakalı diyaloglara ilgi çekiciydi. Bir diğer detay ise 3 ayrı dilin konuşulması ve duygu değişiminde dillerin farklı zamanlarda devreye girmesi. Kadın ve erkek eskiden evlimiydi o kısmı tam anlayamadım. Sonu açık bitti

6/10

Puanını 5.5'tan 6'ya yükseltmiş. Fark etmedik sanma.

 

[Dosi]

Puanını 5.5'tan 6'ya yükseltmiş. Fark etmedik sanma.

7 numaralı mesajda zaten dün 6 demiştim

 

[Araf]

7 numaralı mesajda zaten dün 6 demiştim

İşte sonradan yükseltmişsin, iyi de yapmışsın. O kadar da kötü film değildi. En düşük 6 puan verilir bence.

 

[phoebebuffay]

Yönetmenin önceki izlediğim filminden dolayı çok bir beklentiyle izlemediğim ama oldukça beğendiğim bir film oldu. Bir avrupa şehri, o şehirde gezintiye çıkan farklı uluslardan bir çift ve tamamen diyaloglar üzerinden ilerlemesi yönünden ben de Before serisine çok benzettim. İzlerken ondan aldığım tadı aldım diyebilirim. Tabii burada konu daha farklıydı ve onun gibi tamamen aşk temasının hakim olduğu bir film değildi.

Film genel olarak orijinal-kopya konusu üzerine kurulmuş, bu konu hakkındaki muhabbetler üzerinden başlayıp bir süre sonra başrol çiftimizin yıpranmış bir ilişkileri olan yıllardır evli bir karı-koca çift gibi davranmaya başlamasıyla bu taklit ilişki üzerinden filmin alt metni olan "iyi bir kopyanın da orijinali kadar değerli olduğu" savı örnekleniyor. Gerçekten evli olmamalarına rağmen -bana göre tabii - kadın ve adam o kadar iyi bir problemleri olan evli çift portresi ortaya çıkarıyorlar ki seyirciyi gerçekten evliler mi muallağına düşürmeyi başarıyorlar. Tıpkı gerçekmiş gibi duygular ve hisler yaşatarak... Yani araba sahnesinde kadının da dediği gibi orijinaliyle aynı hisleri ve duyguları yaşatan kopya eserler de orijinali kadar değerlidir savına bir nevi sonuç olarak ulaşıyoruz.

Genel olarak sevdim ben filmi, tamamen diyaloglardan oluşan filmleri genelde seviyorum zaten. Bu filmde de güzel diyaloglar, anlamlı replikler vardı. Yönetmenliği, çekim teknikleri vs iyi ve başarılıydı. Çekildiği mekanlar da güzeldi, izlerken Toscana'nın o güzel havası ve atmosterini tattık bir nevi biz de. Juliette Binoche'yi çok beğendim, harika bir performans ortaya çıkarmış. Partneri de başarılıydı, iyi uyum sağlamış. Gayet iyi bir filmdi kısacası...

7.5/10

 

[mesmeso]

Güzel bir filmdi. Diyaloglar başta uzun gibi geliyor ama hikayenin güzelliği bunları unutturuyor. Tabii bu durum kişiden kişiye değişebilir. Ancak herkes Juliette Binoche'nin oyunculuğunu ve güzelliğini beğenecektir. Ekrana her gelişinde ayrı bir sıcaklığı ve güzelliği vardı.

Filmde beni en çok yoran karakterlerin dilinin sürekli değişmesi oldu. İngilizce, İtalyanca ve Fransızca kelimeler havada uçuşuyordu. Bazı sahnelerde bu yüzden takip etmekte zorlandım. Sırf bu yüzden bazen karakterlerin mimiklerini ve verdikleri duyguyu kaçırmamak için altyazıya bakamadığım anlar oldu.

Filmde çok fazla yakın çekim olması bana kötü geldi. Arka planlardan gördüğüm kadarıyla harika mekanlar seçilmiş ama yönetmen inatla mekanı değil de karakterleri izlemeye zorlamış. Oyunculukları ön plana çıkarmak istemiş ancak aynı şekilde güzel manzaraların da önüne geçmiş.

6/10

 

[Sherlock]

Abbas Kiarostami'nin filmografisinde bulunan birçok filmi halen izlememiş olmama rağmen şimdiden en sevdiğim yönetmenlerden birisi olmaya başardı, bu filmini de çok sevdim.

Sanırım yönetmenin en sevdiğim özelliği vermek istediği mesajı çok net bir şekilde verebiliyor oluşu, bu filmin de en sevdiğim yanı bu oldu. Bol diyaloglu olmasına karşın hiç sıkıcı değildi, hemen her replik verilmek istenen mesajı destekler nitelikteydi. Tabii tüm bunların yanı sıra en sevdiğim film serilerinden birisi olan Before'da olduğu gibi güzel bir şehir turu yapmış oluyoruz. İtalya zaten bu filmler için biçilmiş kaftan...

SPOILER

Film boyunca orijinal-kopya çatışması üzerine diyaloglar dinliyoruz, sahneler izliyoruz. Fakat tüm bunların yanı sıra aynı zamanda bu diyalogları dillendiren karakterlerimiz üzerinden, diyaloglar adeta ete kemiğe bürünüyor. Benim de filme dair en çarpıcı bulduğum nokta bu oldu, başta yeni tanışmış iki insanı izlediğimizi düşünürken, devamında aslında ilk kısmın izleyiciye oynanan bir oyun olduğunu görüyoruz. Böylece başta da dediğim gibi Abbas Kiarostami vermek istediği mesajı net bir şekilde vermiş oluyor...

Son olarak Juliette Binoche hem çok güzel oynamış hem de yine çok güzeldi, yine çok asildi. Ben bir tur daha Three Colors: Blue izlemeye gidiyorum...

Puan: 8/10