Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
En İyi Film
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
En İyi Uyarlama Senaryo
En İyi Görüntü Yönetmeni
En İyi Sanat Yönetmeni
En İyi Kostüm Tasarımı
Filmin Özeti
1935 yazının en sıcak gününde, on üç yaşındaki Briony Tallis, ablası Cecilia'nın soyunup yazlık evlerinin bahçesindeki küçük havuza girdiğini görür. Tıpkı Cecilia gibi Cambridge'den yeni dönmüş olan çocukluk arkadaşı Robbie Turner de kızı gözlemektedir. O gün sona ermeden bu üç gencin hayatı bir daha düzelmemek üzere değişmiş olacaktır. Robbie ile Cecilia başlangıçta hayal bile etmedikleri bir sınırı aşacak ve küçük kızın hayal gücünün kurbanı olacaklardı. Başkalarına ait sırlara tanık olan Briony, bir suç işleyecek ve bu suçun kefaretini ödemek için ölene kadar çabalayacaktır. Booker Ödüllü yazar Ian McEwan'ın en yetkin kitabı olan Kefaret, edebiyat çevrelerinin alkışladığı bir başyapıt. Çocukluğu, aşkı, savaşı, İngiliz toplumunu ve sınıf ayrımını akıcı, etkileyici bir anlatımla sunarken utanç ve bağışlama, kefaret ve günahları hoşgörmenin güçlüğü üzerinde düşünmeye yöneltiyor.
Yargısız infaz yapmak hayatı karartabilir. Evet, yargısız infaz yapmak bunu yapabilir. Bu filmde asıl anlatılmak istenen buydu. Hele küçük yaştaysan, o yargısız infaza kapılır gidersin.
Filmde anlatılmak istenen iyiydi ama genel olarak sıkıcıydı. Hele bir de filmde akıcılık yoksa. Abartılarak anlatma da vardı. Kopuk kopuk anlatımda vardı, bağlantı iyi olsa da. Filme bağlanmak desek, o da çok fazla olmadı. Filmde neredeyse üç karakter var gibiydi ve o karakterlere yoğunlaşıldı genel anlamda. Romandan esinlenme bir film. Bazı yönlerden duygusal anlamda başarılıydı.
Filmde duygusal anlamda;
Robbie ile Cecilla'nın duygusal anlamdaki diziye kattığı etki çok büyük. Birbirlerini sevdiklerini biliyorlardı ama itiraf edemiyorlardı. Aralarındaki ilişki gerçekten iyiydi. Sonu hüsrandı ama yine de iyiydi. Son sahneyi başka bir açıdan izlersek eğer, 'hüsran' kelimesi güme gidiyor.
Filmin yargısız infazcısı;
Briony Tallis'den bahsediyorum. Kendisi yaşça küçüktü ama yargısız infaza girecek kadar büyüktü. Robbie'yi de yaktı, Cecilla'yı da. Sonra pişman oldu ama geçti. Lola yüzünden oldu bir bakıma birçok şey. Böylece filmin sonu hüsran. Briony'nin, Robbie'ye yanık olduğunu da söylemek lazım.
James McAvoy ile Keira Knightley'nin uyumlu bir çift olduklarını söyleyebilirim. Çok iyi bir çifti yansıttılar. Bir de Saoirse Ronan vardı ve Romola Garai vardı. Küçük ve büyük halli iki genç kız. Aynı karakterin yansımaları.
Akılda kalıcı sahneler de vardı, verilmek istenen mesaj da iyiydi. O yönlerden iyiydi tabi ki. Diğer türlü çok fazla pozitif tarafı yok. En azından bana göre yok.
Daha önce böyle anlatılan bir film izledim. Gerçekten başarılı bir anlatıma sahip.
Senaryonun çok büyük bir artısı yok. Ama kötü de diyemem.
Ancak olayın olduğu gece küçük kıza hemen inanmaları çok saçma geldi. Cecilla neden Ronnie ile isteyerek birlikte olduğunu söylemedi?
Keria Knightley çok güzel kadın. Karayip Korsanları'nda da güzeldi. Ancak oyunculuğu için aynı şeyi söylemeyeceğim. James McAvoy çok daha iyiydi ondan.
Ayrıca daktilolu müziğine ayrı bir parantez açmak istiyorum. Çok iyiydi.
Filmin iddialı olduğu adaylıklar: En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Kurgu, En İyi Özgün Müzik, En İyi Prodüksiyon Tasarımı, En İyi Kostüm Tasarımı
Konusuyla dikkatimi çeken bir filmdi ve bugün izledim.
Zaman zaman sıkıldığım yerler oldu. Gereksiz sahneler vardı, olmasaydı daha iyi olurdu. Ama yine de beğendim senaryoyu. Hikaye bence çok güzel. Yine filmin sonlarına doğru bir sürpriz yaşadık. Ama üzücü bir sürprizdi ve duygulandım açıkçası.
Başroldeki erkek oyuncu gayet başarılıydı. Ama Keira Knightley için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Genel itibarıyla oyunculuğunu yetersiz bulduğum birisi bu filmde de başarısız bir performansı vardı bence. Küçük kardeş başlarda gıcık bir tipti ama sonraları sevmeye başladım. O karakteri oynayan 3 kişi de rollerinin hakkını vermişler.
Etkinliğin bu sezonunda seveceğime neredeyse emin olduğum filmlerdendi fakat ne yazık ki beklediğimi bulamadım.
Filmde eksik olan şey sanırım akıcılıktı, kurgu daha başarılı olabilirdi. Çok da sıkıcı değildi ama yer yer bazı sahneler gerçekten çok boştu.
Filme çok olumlu bakmamın sebebi Keira Knightley idi. Aslında kendisinin çok da filmini izlemedim ama izlediklerimde filmlerin en büyük artılarındandı. Bu filmde bir kez daha gördüm gerçekten çok güzel kadın. Aslında filmin gereksiz ve sıkıcı bulduğum kısımlar onun olmadığı kısımlardı desem yalan olmaz. Yoksa Keira Knightley'i izlemekten sıkılmam herhalde. Oyunculuk olarak çok aşırı bir durumu olmasa da kazandığı Altın Küre'ye itiraz edilmez. Muhtemelen aday yokluğunda benim de etkinlik ödüllerinde adaylarım arasında olur.
James McAvoy'u yakın zamanda Filth filminde izlemiştim. Oradaki üst düzey performansı sonrası buradaki performansı sıradan kalsa da başarılıydı. Ama filmdeki karakterini pek sevmediğimi söylemeliyim.
Oscar kazanan daktilolu müzik çok orijinal ve hoştu filme farklı bir hava katmış gerçekten. Oscar'ı haketmiş.
Kostüm kategorisinde adaylığı da haketmiş. Keira'nın yeşil elbisesi bile yeterliydi herhalde, normalde pek kıyafet yorumlamam anlamam da ama o yeşil elbise harika seçimdi.
Sonuç olarak izlenebilir bir film, iyi olduğu pek çok nokta var ama genel olarak beklentilerimi karşılayamadı. En iyisi siz de izleyip kendi yorumunuzu yapın.
Etkinliğin en dikkat çeken filmlerindendi ve ilk izlediklerimden oldu. İyi ki böyle bir filmle başlamışım etkinliğe çünkü ben çok beğendim.
Senaryo bence iyiydi çok az sıkdı.Yani tek oturuşta izlediğim film azdır buda onlardan biriydi.Senaryonun neyi anlatmak istediğini çok rahat anladık.
Özellikle ilk bir saat neredeyse gözümü kırpmadan izledim o derece heyecanlandırıyordu beni olayı.Ama Olay savaş sırasına getirildiğinde aynı başarı yoktu.Özellikle Robbie'nin sahneleri acayip boştu.Yani kaç kere marş gibi bir şey izledik gereksiz sahnelerdi.O noktada biraz sıkıldım ki çok uzun sahneler değildi.Tabi uyarlama olduğu için çok değişim olamazdı ama yinede güzel yansıtılamamıştı o bölüm.
Filmin çekimleride bence muhteşemde. Yönetmeni çok sevdim.Çok hareketlilik katmıştı ki iyi ki öyle yapmış çok yakıştırmış filme çekimlerini.
Oyuncularda ise Robbie'nin annesi dışında hepsi muhteşemdi.Ama en muhteşemi bence Robbie ile hafızamda güçlü yer edinecek olan James McAvoy'dı.Daha önce izlemedim ama bu role hem yakışmış hemde oynamıştı ben baya sevdim.
Briony ise başarılıydı. Genel olarak güzel oynamıştı fena psikopat bakıyordu gözleri muhteşemdi dolu dolu bakıyordu rolünde orası ayrı.
Filmin hala kulağımı süsleyen o müziği ise yorumsuzdu.
Kostümleri ise dönemi güzel yansıtıyordu. Ama bu konuda en başarılı bence de Keira'nın kostümleriydi. Kadına çuval giyse yakışıyor ama bu filmde o kostümler çok yakışmış çokda güzel durmuştu güzelliğine güzellik katmış film.
Filme Puanım 8.5/10 (9 puanlık bir film değildi ama köşesinden döndü.)
Filmin Sokak Sanati Ödül Töreninde ki Adaylıkları:
En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En iyi uyarlama senaryo, En iyi Kurgu, En İyi Müzik, En iyi Kostüm, En İyi Sahne
En İyi Sahnedeki adaylığı
(havuz sahnesi hem kızın gördüğü hemde gerçekte olan.)
Başlangıçta senesi itibariyle en yakın tarihli olarak direk onu araştırdım, başrolde ki ikili zaten sinema tarihinde en iyi denilebilecek kişilerden.
Keira'nın(Cecilia) ayrı bir çekiciliği vardı bu filmde hem var hem yokun altında bir hal almış, sigara içen bayan sevmem zaten.
Jamis (Robbie) yapılacak herşeyi yaptı, pek söylenecek birşey yok.
Sherlock'umuz da oradaydı, tipi iyi fakat davranışları haliyle değişik geldi bana.
Filmdeki lola(olayların bu hale gelmesine sahip olan kız) Batman'ın son filminde kedi kadın'ın kankisiydi. Açıkcası tüm kadro tanıdık çıktı benim için
Filme gelirsek, filmde herşeyi iyi tasarlamışlar, olaylar, oyunculuk sadece senaryo çok sönük anlamsız, 2 saat harcamış gibi hissettim boşu boşuna.Böyle hikayeleri severim ama tüm olay şöyle gösterildi kız o adam yerine onu söyledi tüm olaylar onun yüzünden gerçekleşti felan filan, anlatamadılar yani. Üstüne bazen olayları kaçırdım bu geçmiş mi ne zaman geldik buraya tarzında kafam karıştı bir çok sefer. Üstüne kefaret ne alaka onu hiç anlamadım 2sinin hayatını mahvetti, o olay olmasa bunlar başka yer olup ölmeyecekti mesela kitap yazınca halloldumu herşey. Kopukluk yaşadım anlamadım bile.
Herkes beğenmiş, fakat ben bu tür hikayeleri sevdiğim halde 2 saatimi boşuna harcadığımı bile düşündüm, sonda ki yaşlılık zamanı bana Titanic'ten bir özenilmiş iması getirdi açıkcası.
Sinemalar.com puanı8.3 Imdb puanı 7.3
*Bu filme 5 versem çok çok kötü bir film değil, 6 puanlı çok daha iyi filmler izledim. Bir yeri baz almam gerekiyor o yüzden:
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.
Ama üzücü bir sürprizdi ve duygulandım açıkçası.
