1.Bölüm https://fav10.net/forum/threads/amaçsızlar-1-bölüm-yeni-dizi.297611/
Arada bizimkiler Bülent bu sevgili olayına bozulur da Serap'tan vazgeçer rahat rahat define ararız diye düşünseler de düşündükleri gibi olmadı. Bülent gerekirse bir ömür bekler yine de Serap'la birlikte olmak isterdi. 4-5 gün böyle geçti ve grubun diğerlerine göre zeki üyesi olan Metin'in aklına pek de parlak olmayan bir fikir geldi ve Hikmet ile Yaşar'ı parka çağırdı.
Yaşar: Oooo hacı yaz geldi ya parkta kola çekirdek dönemine mi başladık.
Metin: Boş yapma da bir planım var. Şu aşağı mahallede Tolsto var ya. Hani biz mahallede maç yaparken bu gidip çocuklarla konuşurdu bununla konuşan bir daha mahallede oyun oynamazdı. Bülent'i ona götürelim.
Hikmet: Lan Metin hem Bülo'ya hem bize yazık. Bak belki Bülent'i Serap işinden vazgeçirir ama para pul işinden de vazgeçirirse define işi de yalan olur.
Metin: Yok be oğlum abartıyorlar. Ben Bülent'i ikna ederim yarın gideriz Tolsto'nun yanına.
Metin Bülent'i ikna eder ve Tolstoyevski'nin yanına giderler. Tolstoyevski'nin evi bir gariptir. Betimlemek gerekirse duvarları siyaha boyamış ve evinde bir masa ve 4-5 sandalye haricinde bir de kitaplık bulunmaktadır. Perdeleri de siyah olduğu için bizim amaçsızlar gündüz gittikleri halde karanlık ortamdan biraz tırsmışlardır.
Yaşar: Tolsto ortaaam aç şu perdeleri ya içim karardı.
Tolstoyevski: Boşver Yaşar hem içimiz de karanlıktır. Biz aydınlatmaya çalışırız, aydınlatmaya çalıştıkça kaybeder ve daha da karamsarlaşırız. Hangi rüzgar attı sizi buraya?
Bülent ve Metin durumları Tolstoyevski'ye anlatmıştır.
Tolstoyevski: Öncelikle başın sağolsun Bülent. Rahmetli deden benim de çok yakın arkadaşımdı üzüldüm ölmesine duymamıştım.
Bülent: Tolsto 23 yaşında adamsın. Benim dedem 80 yaşında rahmetli oldu nasıl arkadaşın oluyo?
Tolstoyevski: Sayılar içi boş şeylerdir Bülent. Deden de benim gibi dünya malına değer vermezdi o bahsettiğiniz harita uzun süredir dedendeydi ama tenezzül bile etmedi neyse konumuza dönelim. Bence senin kurtuluşun Serap bırakma o kızı.
Metin: Haydaa nerden çıkardın kurtuluşu olduğunu.
Tolstoyevski: Zamanı geldiğinde anlayacaksınız.
Yaşar, Metin ve Hikmet evden şaşkın bir şekilde çıkarlar. Herkese amaçladıkları şeyin boş olduğunu ve daha felsefik şeylere odaklanması gerektiklerini söyleyen Tolstoyevski olayı kestirmiş ve Bülent'i Serap konusunda iyice gaza getirmişti.
Fakat sonrasında Yaşar, Metin ve Hikmet de Tolstoyevski diyorsa bir bildiği vardır diyerek Bülent ve Serap olayına odaklanmaya başlarlar fakat bir şey bulamazlar. Aradan 1-2 gün geçtikten sonra Metin Yaşar ve Hikmet'i yeniden çağırır.
Yaşar: Bu kez nasıl bir planın var Metincim?
Metin: Beyler İsveç'ten teyze kızı Zeyzey geliyo. Bizim işi halletse halletse o halleder biz 3 sap bi halt halledemeyiz.
Hikmet: Metin maşallah senin bu teyze kızları da bitmiyor be oğlum. İsveç'te de var he demek.
Metin: He bu son teyze kızı ama beyler. Bu Zeyno tam bir etkinlik delisi. İsveç'teki mahallerinde yok 80'lerin bilmem neyi yok 90'ların bilmem ne konsepti diye etkinlik yapa yapa en sonunda İsveç'teki birkaç kanaldan teklif almış da kabul etmemiş televizyonda aynı hava olmaz diye. Yarın havaalanına gidip alacam geldiğinde toplanır düzgünce planı yaparız.
Metin Zeynep'i Asuman'la beraber gidip havaalanından alır ve yolda Bülent ile Serap'ın durumunu anlatırlar. Sonrasında Yaşar ve Hikmet'in yanına gelirler.
Zeynep: Tabu partisi yaparız. Ben İsveç'te az çifti tabu partisiyle tanıştırmadım.
Yaşar: O zaman Bülent ve Serap bir takım olur Asuman'la da ben ne diyon Asuman?
Asuman: Sen bana mı yazdın şu an?
Zeynep: Bırakın cilveleşmeyi. Metin sen mahallede 20'li yaşlarındaki kızlara, erkeklere haber ver.
Metin: Tamam haber vereyim de Serap'la bi yakınlığımız yok bizim.
Asuman: Tamam tamam ben hallederim Serap'ı.
Asuman Serap işini ertesi gün halletti. Serap'ın eve dönmesini bekledi ve tesadüfen karşılaşmış gibi yaptı. Serap'a okulun en popüler kızlarından biri olduğunu ve kendisini kıskanarak takip ettiklerini söyledi. Araları samimileştiğinde telefon numarasını aldı ve hafta sonu kuzeni Zeynep'in yapacağı tabu partisine davet etti.
Ve o gün geldi çattı. Zeynep cidden mahalleyi tam bir parti ortamına çevirmişti. Fakat hesaplayamadıkları bir şey vardı Serap tabu partisine sevgilisi Serdar'la gelmişti. Serap sevgilisi Serdar'ı önce Asuman ile tanıştırdı. Sonrasında Asuman da Serap ve Zeynep'i tanıştırdı.
Bülent: Metin hacı senin bu teyze kızları Serap'la kanka olmuşlar da yanındaki at ağızlı danayla tanışıyorlar.
Metin: Sakin ol koçero. Bi çaresine bakacaz elbet. Zeyzeey bi bakar mısın teyzemin evladı.
Zeynep: Noldu Meto?
Metin: Şu kura hilesini ayarladın dimi Bülentle Serap'ı çift yapacaz ya?
Zeynep: Tamam bende o iş sıkıntı yok.
Sıra tabuyu oynamaya gelmiştir. Zeynep tam kura çekmeye başladığı anda Serdar araya girer.
Serdar: Ben üzümlü kekimle aynı takımda olurum yalnız.
Zeynep: Maalesef Serdar siz zaten bu oyunu defalarca kez oynamışsınızdır. Haksızlık olur öyle kurada ne çıkarsa.
Zeynep böylece durumu kurtarır ve eşleşmeler sonucunda Bülent ile Serap bir takım Asuman ve Serdar diğer takım olur.
Oyun başlamıştır. Bülent yine çok heyecanlıdır. Yaşar, Metin ve Hikmet oyunda neler yaşanacak diye heyecanlı bir şekilde oyunu izlemektedir. Oyun tüm hızıyla devam ederken Bülent ve Serap hiç fena gitmiyorlardır ki ta ki o kelime gelene kadar ve Bülent'in bilinçaltı işte o kelimeyle birlikte açığa çıkar.
Bülent: Hani iki insan arasında olur?
Serap: Aşk mı?
Bülent: Evet benim sana olduğum gibi.
Bülent için zaman o an durdu. Doğru yer ve doğru zaman olsa aslında fena bir çıkma teklifi olmazdı ama bunu sevdiği kızın sevgilisinin gözünün önünde yapınca işler bir hayli karıştı.
Serdar: Ne diyon sen fındık?
Bülent: Hayır yanlış anladınız öyle demek istemedim.
Serap: Siz çok zeki sanıyorsunuz kendinizi galiba. Organizasyon yapmışlar bir de şaka gibi benim bu çocuğa bakacağımı ciddi ciddi düşünmediniz herhalde.
Tam bu şekilde konuşurken deli Hikmet deliliğini yapacaktı.
Hikmet: Sen daha demin benim kardeşime benim mahallemde fındık mı dedin sarı?
Serdar: Evet dedim nolacak?
Bu cümleyle ortalık savaş yerine döner. Önce Hikmet Serdar'a bir yumruk atar. Sonrasında Yaşar, Metin hatta birkaç mahalleli Serdar'ı döverler. Bu sırada Zeynep de Serap'ın saçını başını yolmakla meşguldür.
İşler bu saatten sonra iyice çıkmaza girmişti. Bu saatten sonra değil Serap ile sevgili olmayı yüzüne bakacak yüzü yoktu.
Arada bizimkiler Bülent bu sevgili olayına bozulur da Serap'tan vazgeçer rahat rahat define ararız diye düşünseler de düşündükleri gibi olmadı. Bülent gerekirse bir ömür bekler yine de Serap'la birlikte olmak isterdi. 4-5 gün böyle geçti ve grubun diğerlerine göre zeki üyesi olan Metin'in aklına pek de parlak olmayan bir fikir geldi ve Hikmet ile Yaşar'ı parka çağırdı.
Yaşar: Oooo hacı yaz geldi ya parkta kola çekirdek dönemine mi başladık.
Metin: Boş yapma da bir planım var. Şu aşağı mahallede Tolsto var ya. Hani biz mahallede maç yaparken bu gidip çocuklarla konuşurdu bununla konuşan bir daha mahallede oyun oynamazdı. Bülent'i ona götürelim.
Hikmet: Lan Metin hem Bülo'ya hem bize yazık. Bak belki Bülent'i Serap işinden vazgeçirir ama para pul işinden de vazgeçirirse define işi de yalan olur.
Metin: Yok be oğlum abartıyorlar. Ben Bülent'i ikna ederim yarın gideriz Tolsto'nun yanına.
Metin Bülent'i ikna eder ve Tolstoyevski'nin yanına giderler. Tolstoyevski'nin evi bir gariptir. Betimlemek gerekirse duvarları siyaha boyamış ve evinde bir masa ve 4-5 sandalye haricinde bir de kitaplık bulunmaktadır. Perdeleri de siyah olduğu için bizim amaçsızlar gündüz gittikleri halde karanlık ortamdan biraz tırsmışlardır.
Yaşar: Tolsto ortaaam aç şu perdeleri ya içim karardı.
Tolstoyevski: Boşver Yaşar hem içimiz de karanlıktır. Biz aydınlatmaya çalışırız, aydınlatmaya çalıştıkça kaybeder ve daha da karamsarlaşırız. Hangi rüzgar attı sizi buraya?
Bülent ve Metin durumları Tolstoyevski'ye anlatmıştır.
Tolstoyevski: Öncelikle başın sağolsun Bülent. Rahmetli deden benim de çok yakın arkadaşımdı üzüldüm ölmesine duymamıştım.
Bülent: Tolsto 23 yaşında adamsın. Benim dedem 80 yaşında rahmetli oldu nasıl arkadaşın oluyo?
Tolstoyevski: Sayılar içi boş şeylerdir Bülent. Deden de benim gibi dünya malına değer vermezdi o bahsettiğiniz harita uzun süredir dedendeydi ama tenezzül bile etmedi neyse konumuza dönelim. Bence senin kurtuluşun Serap bırakma o kızı.
Metin: Haydaa nerden çıkardın kurtuluşu olduğunu.
Tolstoyevski: Zamanı geldiğinde anlayacaksınız.
Yaşar, Metin ve Hikmet evden şaşkın bir şekilde çıkarlar. Herkese amaçladıkları şeyin boş olduğunu ve daha felsefik şeylere odaklanması gerektiklerini söyleyen Tolstoyevski olayı kestirmiş ve Bülent'i Serap konusunda iyice gaza getirmişti.
Fakat sonrasında Yaşar, Metin ve Hikmet de Tolstoyevski diyorsa bir bildiği vardır diyerek Bülent ve Serap olayına odaklanmaya başlarlar fakat bir şey bulamazlar. Aradan 1-2 gün geçtikten sonra Metin Yaşar ve Hikmet'i yeniden çağırır.
Yaşar: Bu kez nasıl bir planın var Metincim?
Metin: Beyler İsveç'ten teyze kızı Zeyzey geliyo. Bizim işi halletse halletse o halleder biz 3 sap bi halt halledemeyiz.
Hikmet: Metin maşallah senin bu teyze kızları da bitmiyor be oğlum. İsveç'te de var he demek.
Metin: He bu son teyze kızı ama beyler. Bu Zeyno tam bir etkinlik delisi. İsveç'teki mahallerinde yok 80'lerin bilmem neyi yok 90'ların bilmem ne konsepti diye etkinlik yapa yapa en sonunda İsveç'teki birkaç kanaldan teklif almış da kabul etmemiş televizyonda aynı hava olmaz diye. Yarın havaalanına gidip alacam geldiğinde toplanır düzgünce planı yaparız.
Metin Zeynep'i Asuman'la beraber gidip havaalanından alır ve yolda Bülent ile Serap'ın durumunu anlatırlar. Sonrasında Yaşar ve Hikmet'in yanına gelirler.
Zeynep: Tabu partisi yaparız. Ben İsveç'te az çifti tabu partisiyle tanıştırmadım.
Yaşar: O zaman Bülent ve Serap bir takım olur Asuman'la da ben ne diyon Asuman?
Asuman: Sen bana mı yazdın şu an?
Zeynep: Bırakın cilveleşmeyi. Metin sen mahallede 20'li yaşlarındaki kızlara, erkeklere haber ver.
Metin: Tamam haber vereyim de Serap'la bi yakınlığımız yok bizim.
Asuman: Tamam tamam ben hallederim Serap'ı.
Asuman Serap işini ertesi gün halletti. Serap'ın eve dönmesini bekledi ve tesadüfen karşılaşmış gibi yaptı. Serap'a okulun en popüler kızlarından biri olduğunu ve kendisini kıskanarak takip ettiklerini söyledi. Araları samimileştiğinde telefon numarasını aldı ve hafta sonu kuzeni Zeynep'in yapacağı tabu partisine davet etti.
Ve o gün geldi çattı. Zeynep cidden mahalleyi tam bir parti ortamına çevirmişti. Fakat hesaplayamadıkları bir şey vardı Serap tabu partisine sevgilisi Serdar'la gelmişti. Serap sevgilisi Serdar'ı önce Asuman ile tanıştırdı. Sonrasında Asuman da Serap ve Zeynep'i tanıştırdı.
Bülent: Metin hacı senin bu teyze kızları Serap'la kanka olmuşlar da yanındaki at ağızlı danayla tanışıyorlar.
Metin: Sakin ol koçero. Bi çaresine bakacaz elbet. Zeyzeey bi bakar mısın teyzemin evladı.
Zeynep: Noldu Meto?
Metin: Şu kura hilesini ayarladın dimi Bülentle Serap'ı çift yapacaz ya?
Zeynep: Tamam bende o iş sıkıntı yok.
Sıra tabuyu oynamaya gelmiştir. Zeynep tam kura çekmeye başladığı anda Serdar araya girer.
Serdar: Ben üzümlü kekimle aynı takımda olurum yalnız.
Zeynep: Maalesef Serdar siz zaten bu oyunu defalarca kez oynamışsınızdır. Haksızlık olur öyle kurada ne çıkarsa.
Zeynep böylece durumu kurtarır ve eşleşmeler sonucunda Bülent ile Serap bir takım Asuman ve Serdar diğer takım olur.
Oyun başlamıştır. Bülent yine çok heyecanlıdır. Yaşar, Metin ve Hikmet oyunda neler yaşanacak diye heyecanlı bir şekilde oyunu izlemektedir. Oyun tüm hızıyla devam ederken Bülent ve Serap hiç fena gitmiyorlardır ki ta ki o kelime gelene kadar ve Bülent'in bilinçaltı işte o kelimeyle birlikte açığa çıkar.
Bülent: Hani iki insan arasında olur?
Serap: Aşk mı?
Bülent: Evet benim sana olduğum gibi.
Bülent için zaman o an durdu. Doğru yer ve doğru zaman olsa aslında fena bir çıkma teklifi olmazdı ama bunu sevdiği kızın sevgilisinin gözünün önünde yapınca işler bir hayli karıştı.
Serdar: Ne diyon sen fındık?
Bülent: Hayır yanlış anladınız öyle demek istemedim.
Serap: Siz çok zeki sanıyorsunuz kendinizi galiba. Organizasyon yapmışlar bir de şaka gibi benim bu çocuğa bakacağımı ciddi ciddi düşünmediniz herhalde.
Tam bu şekilde konuşurken deli Hikmet deliliğini yapacaktı.
Hikmet: Sen daha demin benim kardeşime benim mahallemde fındık mı dedin sarı?
Serdar: Evet dedim nolacak?
Bu cümleyle ortalık savaş yerine döner. Önce Hikmet Serdar'a bir yumruk atar. Sonrasında Yaşar, Metin hatta birkaç mahalleli Serdar'ı döverler. Bu sırada Zeynep de Serap'ın saçını başını yolmakla meşguldür.
İşler bu saatten sonra iyice çıkmaza girmişti. Bu saatten sonra değil Serap ile sevgili olmayı yüzüne bakacak yüzü yoktu.
Son düzenleme:
