İşte bu olayın en korkutucu tarafı da kaçış olmaması, çok sinsi olması. Mesela nükleer bir felaket olsa bilirsin ki gerekli korumalı kıyafetleri giymeden çıkarsan dışarı ölürsün, ama bu virüs denen illet öyle değil işte bu yüzden 2.Dünya Savaşından sonra gelmiş en büyük felaket bu virüstür, şimdisi değil olası sonuçları. Hatta 2.Dünya Savaşından bile daha yıkıcı olabilir totalde. Stresim giderek yükseliyor.
Bir an önce ülkede maske kullanımı yaygınlaşmalı. Artık kesinlikle asansörlere binmiyorum, siz de binmeyin gerekirse 5 dakika geç kalın hatta kovulun ama ölmeyin. Her türlü kalabalık otobüsten uzak duruyorum, metronun en uç köşelerine binip eğer koltuklarda insanlar varsa ayakta ve onlardan uzak bölgede bekliyorum. Yürüyen merdivenlerde yoğunluğun azalmasını bekliyorum. Üç çeşit antibakteriyel sprey, jel kullanıyorum ancak öncesinde ıslak mendil. Etil alkol da alacağım. Gözlük çok önemli, göze de bulaştığı için mutlaka toplum ortamında gözlük kullanılmalı. Bunların yanı sıra multivitamin takviyesi, her gün ıhlamur, düzenli öğün ve en az 7 saat uyku, vücut dinç kalsın diye. Artık diş macunundan sonra tuzlu karbonatlı gargaraya da başlayacağım günde 1-2 kere boğazı temizlemesi için. Tek endişem dışarıda yemek yeme ortamı ve özellikle okuldaki kalabalık yemekhane. Bu konuda allaha emanetiniz artık. Biz Türküz bize bir şey olmaz demişler.
Bakma bu önlemler sadece psikolojik olarak daha az stres yapmak için biraz okb olduğu için, ki okb var mi bende bilmiyorum hiç gitmediğim için uzmana ama şüphe dahilinde. Fakat sonuç olarak dünya kadar önlem alsak da olacak olan olacaktır, kaçış yok tıpkı Son Durak filmi gibi.