"Burada aslında şehir hayatında görmeye çok alışkın olduğumuz ama düzenli olarak görmezden geldiğimiz birtakım insanların gözünden bakan bir perspektif var. Ezbere baktığımız, çok tanıdığımızı düşündüğümüz, önyargılarla belli yerlere konumlayıp hapsettiğimiz insanların hikayelerinin aslında hiç de öyle olmadığın anlatılıyor. Kara esas hırsızlığın yerine konulamayacak şeyler üzerinden geliştiğini düşünüyor. Bunların başında 'zaman' var. Bir insanın hayal ettiği bir şeyi gerçekleştirme şansının elinden alınması onun için yerine konulamayacak bir hırsızlık. Cüzdanmış, kolyeymiş, telefonmuş, bunları büyük bir mesele gibi görmüyor. Kara'nın hırsız olması ama onu bu noktaya taşıyan koşullar, geçmişte neler yaşandığı, şu an yapmaya çalıştıkları gibi birçok şey hikaye içinde açılarak ilerliyor. Temelde onun da hiç kimseden çok büyük bir farkı yok. Kara, hem hikayenin içinde baktığı yer açısından, hem oynadıkça onun içinde bulduğum şeyler açısından, hem de bana hayata bir de buradan bakma fırsatı verdiği için çok heyecanlandırdı beni."