Efendim, neymiş… 'İşler Güçler' dizisi, Ahmet, Murat ve Sadi'yi 'Rambo 4' filminin açılış sahnesine sokarak izleyiciyle fena kafa bulmuşmuş. Hadi canım sen de… Bir kere bu, kafa bulmak değil orijinal esere tecavüz etmektir! Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda yer aldığı gibi, eser sahibinin izni olmadıkça ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz. Ama bizde ne yazık ki eserlerin bütünlüğü, yaratıcısının hakkı-hukuku zurnanın son deliği bile sayılmadığından eser sahipliğinin de bir değeri yoktur. Canı çeken, canının çektiğini kendi yapımında kullanır. Eleştirilmek şöyle dursun, yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayanlarca posta posta da alkışlanır. 'Kaliteyi getiren olay bu mudur abi?'diyesi gelse de insanın ne fayda. En iyi dostluğun, güzellikleri överken hataları da söylemeyi bilmek olduğunu gel de anlat bu mantığa.
Bir atımlık kurşun için 'kaynakçı' durumuna düşmek
Onun bunun kafa bulup takla atması bir yana, 'İnsanlar Âlemi'nin ardından ekrana gelen, içeriğinde kendinden sonra yayınlanacak 'Rambo' nostaljisinin bol miktarda reklamını yapan 'İşler Güçler'in, bu ekleme desteğine ihtiyaç duyması da ayrı bir soru işareti.
Temasını, günümüzün geçer akçesi olan, alaycılık üstüne kurup öz eleştiriye tutunan yapımın bu noktada konu sıkıntısı imkânsız olduğuna göre geriye bir tek daha çok ilgi çekme isteği kalıyor. Bu da gösteriyor ki, toplam izleyici grubunda istediği noktaya gelemeyen 'İşler Güçler', A/B izleyicisini yeterli bulmayıp geleceğinden endişe duymakta. Endişesini gidermek ve izleyici ilgisini çoğaltmak için de yamalardan medet ummakta. Oysa beyazperdenin aksine sosyal medyada hayli ilgi gören 'Çalgı Çengi'nin kahramanlarını 'kaynakçı'konumuna düşüren 'Rambo' esprisi ters tepme ihtimali yüksek olan bir atımlık kurşun!
'İşler Güçler'in Rambo'sunu bırak gerçekçi tokatlarına bak
İlk bölümünden itibaren beğeniyle izlediğim 'İşler Güçler'in dokundurmalarının üstünde durulmayıp 'Rambo' kandırmacasıyla öne çıkartılması, izleyiciyi yönlendirme açısından hatalı bir yaklaşım. Dizide, dikkate değen öyle çok şey var ki!
Senaryoda boşluk, aktüel kamera hareketleri ve bir de kısıtlı mekân oldu mu 'Altın Portakal' garanti. Bu saptama, geleneksel komediyi alaycılıkla kırmaya soyunan 'İşler Güçler'in demir fazlalıklı Murat'ına ait. Köküne kadar doğru bir vurgulama. Haldun Taner'in 'Keşanlı Ali Destanı'ndaki olayların Sincan'da geçtiğinin hatırlatılması, göz ardı edilen bir gerçeğin ifşası… Ferhan Şensoy'un 'Ödül dediğin basur gibidir, herkesin başına gelebilir' vecizesi, her köşe başında dağıtılır hale gelen ödüllerin eleştirisi… Başrolü öne çıkartmak için diğer oyuncuları kötü oynatmak, cast sisteminin cinliği… Yönetmenlerin yetenekleri barda keşfetme becerisi, sektördeki sanat anlayışının deşifresi… Güzel sanatları meslek olarak algılayıp ilham perisini küçümseyenlere, 'Ama olmuyor öyle ç.künü göster der gibi'tepkisiyle şamarın indirilmesi… Ve daha pek çok sektörel, toplumsal gerçeklerin gırgır şamata tokatlanması!
Bu gibi güzellik ve de özellikler dururken sen git 'Rambo kafası'na takıl. Olacak şey mi? Ama magazinsel yaklaşımın ağır bastığı düzende oluyor işte. Üstelik başkasının emeğinin içine etmek, pardon içine girmek yeni bir formül de değil. Bir süre önce sinema programı sunan bir hanım kız da tanıtım esnasında film sahnelerine monte edilip sanki yapımda oynuyormuş gibi gösteriliyordu. Nasılsa eser sahiplerinin haberi olmuyor ya, ekle ekleyebildiğin kadar. Bunun yanlışlığını, emeğe saygı adına, o zaman da köşemize taşımıştık. Fark yaratmak için yola çıkan ancak hakka tecavüz etmenin ötesine geçemeyen uygulama, programa bir artı sağlamamış olacak ki, daha sonra kaldırılmıştı.
Diyeceğimiz o ki, hiciv özgünlüğüyle kendini sevdiren 'İşler Güçler' de yabancı desteğinden geçici medet umma yoluna girmek yerine, karakterlerinin oyunculuğundan azami derecede faydalanmayı seçmeli. Tabii kendini tekrardan kaçınarak! Böylece hem dizi kalıcı reklam sürecine dönüşür, hem de ekran başındaki izleyici arasından çekim tarihi dizide verilecek olan 'Çalgı Çengi' filminin ikincisine potansiyel seyirci sağlanır. Bu yolla 'İşler Güçler' daha iyi olmaz mı agalar? Malum, TV'de rol yaptıktan sonra gelen komedi filmleri umulmadık biçimde gişede milyonu aşıp, sen kimsin diyenleri bile hayrete düşürebiliyor.
Anibal GÜLEROĞLU
Bir atımlık kurşun için 'kaynakçı' durumuna düşmek
Onun bunun kafa bulup takla atması bir yana, 'İnsanlar Âlemi'nin ardından ekrana gelen, içeriğinde kendinden sonra yayınlanacak 'Rambo' nostaljisinin bol miktarda reklamını yapan 'İşler Güçler'in, bu ekleme desteğine ihtiyaç duyması da ayrı bir soru işareti.
Temasını, günümüzün geçer akçesi olan, alaycılık üstüne kurup öz eleştiriye tutunan yapımın bu noktada konu sıkıntısı imkânsız olduğuna göre geriye bir tek daha çok ilgi çekme isteği kalıyor. Bu da gösteriyor ki, toplam izleyici grubunda istediği noktaya gelemeyen 'İşler Güçler', A/B izleyicisini yeterli bulmayıp geleceğinden endişe duymakta. Endişesini gidermek ve izleyici ilgisini çoğaltmak için de yamalardan medet ummakta. Oysa beyazperdenin aksine sosyal medyada hayli ilgi gören 'Çalgı Çengi'nin kahramanlarını 'kaynakçı'konumuna düşüren 'Rambo' esprisi ters tepme ihtimali yüksek olan bir atımlık kurşun!
'İşler Güçler'in Rambo'sunu bırak gerçekçi tokatlarına bak
İlk bölümünden itibaren beğeniyle izlediğim 'İşler Güçler'in dokundurmalarının üstünde durulmayıp 'Rambo' kandırmacasıyla öne çıkartılması, izleyiciyi yönlendirme açısından hatalı bir yaklaşım. Dizide, dikkate değen öyle çok şey var ki!
Senaryoda boşluk, aktüel kamera hareketleri ve bir de kısıtlı mekân oldu mu 'Altın Portakal' garanti. Bu saptama, geleneksel komediyi alaycılıkla kırmaya soyunan 'İşler Güçler'in demir fazlalıklı Murat'ına ait. Köküne kadar doğru bir vurgulama. Haldun Taner'in 'Keşanlı Ali Destanı'ndaki olayların Sincan'da geçtiğinin hatırlatılması, göz ardı edilen bir gerçeğin ifşası… Ferhan Şensoy'un 'Ödül dediğin basur gibidir, herkesin başına gelebilir' vecizesi, her köşe başında dağıtılır hale gelen ödüllerin eleştirisi… Başrolü öne çıkartmak için diğer oyuncuları kötü oynatmak, cast sisteminin cinliği… Yönetmenlerin yetenekleri barda keşfetme becerisi, sektördeki sanat anlayışının deşifresi… Güzel sanatları meslek olarak algılayıp ilham perisini küçümseyenlere, 'Ama olmuyor öyle ç.künü göster der gibi'tepkisiyle şamarın indirilmesi… Ve daha pek çok sektörel, toplumsal gerçeklerin gırgır şamata tokatlanması!
Bu gibi güzellik ve de özellikler dururken sen git 'Rambo kafası'na takıl. Olacak şey mi? Ama magazinsel yaklaşımın ağır bastığı düzende oluyor işte. Üstelik başkasının emeğinin içine etmek, pardon içine girmek yeni bir formül de değil. Bir süre önce sinema programı sunan bir hanım kız da tanıtım esnasında film sahnelerine monte edilip sanki yapımda oynuyormuş gibi gösteriliyordu. Nasılsa eser sahiplerinin haberi olmuyor ya, ekle ekleyebildiğin kadar. Bunun yanlışlığını, emeğe saygı adına, o zaman da köşemize taşımıştık. Fark yaratmak için yola çıkan ancak hakka tecavüz etmenin ötesine geçemeyen uygulama, programa bir artı sağlamamış olacak ki, daha sonra kaldırılmıştı.
Diyeceğimiz o ki, hiciv özgünlüğüyle kendini sevdiren 'İşler Güçler' de yabancı desteğinden geçici medet umma yoluna girmek yerine, karakterlerinin oyunculuğundan azami derecede faydalanmayı seçmeli. Tabii kendini tekrardan kaçınarak! Böylece hem dizi kalıcı reklam sürecine dönüşür, hem de ekran başındaki izleyici arasından çekim tarihi dizide verilecek olan 'Çalgı Çengi' filminin ikincisine potansiyel seyirci sağlanır. Bu yolla 'İşler Güçler' daha iyi olmaz mı agalar? Malum, TV'de rol yaptıktan sonra gelen komedi filmleri umulmadık biçimde gişede milyonu aşıp, sen kimsin diyenleri bile hayrete düşürebiliyor.
Anibal GÜLEROĞLU
