Doğu'da karlar altında esir olmuş hapishaneyi andıran bir yatılı okul. Aslında hiçbir şeyi anlatmaya gerek kalmadan her şeyi sessiz bir şekilde gösterip sistemdeki en büyük sorunları (Kafesin içindeki kilitli televizyon, aldıkları yemek, sadece haftada bir banyo yapabilmelerine izin verilmesi, sınıfların kalabalıklığı ve o kışta kaloriferlerin çalışmıyor oluşu) en ince ayrıntısına kadar işlenmesi filmi en özel kılan şey olabilir. Tüm bu zorluklara rağmen öğrencilere çok iyi imkanlar sağladıklarını inandırıp her zaman şükretmeleri gerektiklerine dayatılması altındaki saf çocuk psikolojisinin sürekli baş aşağıda gezmelerinin altında yatan neden de bu aslında. Doğuda ekonomik durumu iyi olmayan aileler çocuklarını yatılı okullara göndermek zorunda kalıyorlar. Devlete emanet edilen çocuklar ise orada 'sahipsiz' kaldıkları için bu şartlar altında yetiştiriliyor ne yazık ki. Bu duruma müdürden okuldaki hademeye kadar çocuklara öfkelenmeleri en güzel örnek olabilir. Akabinde bütün suçluların en suçsuz olanına ceza verip başa sarması ise sistemin günümüzde de güncelliğini koruduğunun altı çizilmiş.
İnce işçiliğin yanında filmin en önemli başarısı oyuncu tercihi ve yönetimi. Yusuf’un iri kara gözleri filmin bütün duygusunu taşımak ve aktarmak konusunda oldukça iyi bir tercih. Yusuf karakteri filmde adeta bakışlarıyla oynuyor. Sadece Yusuf değil öğretmenler ve müdür tercihleri ve oyunculukları da oldukça başarılı olmuş.
Vicdan, merhamet, korku, şiddet, arkadaşlık, eğitim sistemi, Kürt meselesi, hoca-talebe ilişkisi gibi pek çok meseleyi de peşine takarak izleyenlere akabinde düşünecek çok şey bırakıyor.
8.5/10