Ölüm Tesellisi ve Sonrası Üzerine - Deneme

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,277
Reaksiyon puanı
39,955
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Ölüm yaşamımızda 2 türlü önem arz eder: Kendi ölümümüz üzerine ve sevdiklerimizin ölümü üzerine. İnsan kendi ölümünü daha çok düşünür ama sevdiklerinin ölümü ona daha fazla acı verir, kendisi öldükten sonra acı duyacak bir mekanizma ortada olmayacaktır neticede. Dini açıdan olaya yaklaşan birisi için kendi ölümü, yakınlarının ölümünden ölümü düşünmek bakımından daha korkunçtur. Çünkü yakınları ölse dahi, en fazla ayrılık acısı duyacaktır ancak "öteki dünya" inancı sağlam olacağı için, kaybettiği yakınının cennette olmasını temenni edecek ve aslında onun ölmediğini, sadece ruhunun öteki dünyaya göç ettiğini düşüneceği için öyle ya da böyle teselli olacaktır. Kendi ölümü durumunda ise, işlediği günahları vicdan azabı sayesinde tüm acımasızlığına yüzüne vurduğu için insan, günahlarının cezalandırılacağı ve azap çekeceği düşüncesi, kişiyi kendi ölümü söz konusu olduğunda daha da ürpertir.

"Ölüm eski bir şeydir ama her insana yeni görünür." (Turgenyev)

Dyqogl.jpg


Dini bakış açısına göre sevdiği insanı kaybeden biriyle, sevdiği insanın dünyanın öteki ucuna taşınıp yaşarken bir daha asla iletişime geçemeyecek olan biri arasında teknik olarak fark yoktur. Neticede beden ölse bile beden sadece ruhu örten kıyafetten ibaret olacağı için, bu ayrılık boyutlar ötesi bir ayrılıktır ve ruh ölümsüz olduğu için aslında ortada ölüm yoktur kabuk değiştirme vardır. Ancak elbette ailesinden birinin dünyanın öteki ucuna taşınması ve bir daha asla telefonla dahi iletişime geçemeyecek olması karşısında büyük üzüntü duyan birisi ile ailesinden birini toprağa gömen birisinin acısı aynı değildir. Ölüm karşısındaki acı çok daha güçlüdür. Üstelik dini bakış açısından bile. Peki bu durumun sahiden nedeni nedir? Neticede hayatını kaybeden kişi aslında ölmemiştir ve onun cennete gittiğine inanır insan. Ancak buna rağmen sonsuz bir azap duyar, kesinlikle dünyanın öteki ucuna taşınan ve iletişime asla geçemeyecek olduğu yakını karşısında bu denli üzülmez. Peki niçin? Ruh ölümsüzken ahirete inanan insan neden sevdiğinin ölümüne "aşırı" üzülür ve kendini paralar, bunalıma girer? Üstelik söz konusu durum kesinkes cennete gittiğine inanılan insanların yakınları için dahi geçerlidir, cennetten daha güzel bir yer var mıdır halbuki?

"Herkes kimsenin sağ kalmayacağını bilir de kendisinin öleceğine inanmak istemez." (Namık Kemal)

LO0oEa.jpg


Yoksa her insanın içinde genlerinde yer alan ölüm sonrası hayatın olmamasına yönelik bir şüphe mi vardır? O şüphe bilinçaltının en karanlık köşelerinde tıpkı zincire vurulmuş bir canavar gibi saklanır, inanç sayesinde bastırılır mı? Ve ancak ölüm söz konusu olduğunda o bilinçaltındaki canavar bir anlığına uyanır ve bu farkındalık insan bedenine acı verici azap, bunalım olarak mı tepkime gösterir? Kim bilir... Fakat ortada reddedilmez bir gerçek vardır ki, din, ölüm söz konusu olduğunda bir numaralı teselli edici ve sakinleştirici ilaçtır. Belki de insan ölüm acısı duymasaydı, dinler ayakta kalmazdı, rağbet hiç görmezdi. İnsana verilen ölüm acısı dine sadık kalsınlar diye mi verilmiş yoksa ölüm acısı sayesinde dinler ortaya mı çıkmış, bu da başka cevapsız bir soru..

"Ölüm bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur." (Hz.Muhammed)

zJqEng.jpg

Ölüm karşısında başlıca iki farklı inançları vardır insanların: A) Ölümden sonra yaşam vardır. B) Ölümden sonra yaşam yoktur. A şıkkını tercih edenler için alt küme olarak binlerce farklı yorum, inanç daha vardır. Ancak B şıkkını tercih edenler için tek bir sonuç vardır, hiçlik veya yok olmak. A şıkkı da B şıkkı da sadece inançtan ibaret, kimse ölümden sonrasını bilmiyor. A şıkkını tercih edenlerin ölüm durumu karşısındaki durumlarından bahsettik, B şıkkını tercih edenlere gelirsek. Onlar için kendi ölümleri yok olacaklarını bilmelerine rağmen, yakınlarının ölümünden çok daha teselli edicidir. Çünkü kendileri öldükten sonra, yokluğa karışacakları için azap, hüzün, mutsuzluk, bunalım gibi duygulara giremeyecekler. Ancak sevdikleri öldüğünde, onların yok olduğunu düşünmek B şıkkını tercih eden insanlara müthiş bir azap verecektir bütün yaşamları boyunca. Üzerinden onlarca yıl geçse ve zaman sayesinde hafızaları unutsa bile, bir şeyin o onlarca yıl önce kaybettiği yakınını anımsattığı an, kalpte oluşacak burukluk A şıkkını da B şıkkını da tercih edenlerde olacaktır, ama B şıkkını tercih edenlerde çok daha güçlü iç burkuntusu, hüzün olacaktır. Çünkü onun, sevdiğinin şu an cennette olduğuna yönelik teselli edici inancı olmayacaktır. İşte bu fark, dinin bilim karşısında en bilindik üstünlüğü ve insanların içten içe en sığındığı, tercih etme nedeni olduğu özelliği.

"Ölümün çevresinde koparılan yaygara ölümün kendisinden daha çok korkutur." (Seneca)

7yZ8Ma.jpg


Peki insan nasıl teselli olur ölüm karşısında? Öteki dünyası da yoksa şayet? Kolaya mı yoksa zora mı kaçmak olur bu? Hatıralar... İşte insanı var eden, ölüm karşısında ayakta diken belki de en güçlü duygu. İyisiyle kötüsüyle yaşanan güzel günler, yaşanmışlıklar. Bir fotoğraf karesi, videodaki bir sahne, yazdığı yazı, mesaj, eşyası... Dünyadayken karşısındakine bıraktığı bir iz, tesir. İnsanı ölümden sonra yok olmasını engelleyen o kadar çok etken vardır ki aslında. Fotoğraf ve her türlü teknolojik hatıra modern çağlara ait olsa dahi, insan hafızası çağlar boyu devam eden bir süreçtir. Kim bilir, belki de?.. İnsan hafızası tarihsel süreçte, sevdiği insanın hatıralarını ayakta tutmak adına güçlü olmaya evrilmiştir? Belki de bizi tüm canlılardan ayıran hafızamız, sevdiklerimizin ölümü karşısındaki acıdan beslenmiştir, onların hatıralarıyla teselli bulmak için gürleşmiştir...

"İnsanların bazısı yaşayıp bazısı ölseydi ölüm dayanılmaz bir acı olurdu." (La Bruyere)

kXRYW7.jpg

Peki tüm bunlardan bağımsız, ölüm sonrası hakkında ne düşünürse düşünsün insanlar için yakınlarının en güzel ve en kötü ölümleri nelerdir? Bence yakınlarımızın en güzel ölüm şekli, uzun süreçte eriyerek yahut günden güne ölüme yaklaşarak ölme halidir. Kanser ya da verem kişiye ve yakınlarına çok güçlü azap vereceği için bunu olumlamak kesinlikle yanlıştır. Ancak bir şekilde acısız bir süreç sağlanırsa, kanserden sonra 6 ay 1 yıl içinde yakınının öleceğini öğrenen insan, işteyken gelen telefonla yakınının trafik kazası ya da kalp krizi sonrası öldüğünü öğrenen insandan çok daha fazla teselli olur. Çünkü günden güne eriyerek hayatını kaybeden yakınının son günlerinde hep yanındadır insan. İlk başlarda çok üzülse dahi en azından şu an hayatta olmasına teselli bulur. Süreç ilerledikçe ve durum kötüye gittikçe bir yadsıma, alışkanlık kazanır insan bünyesi. Artık sevdiğinin ölümüne içten içe hazırlanmış, hazırlıkları yapmış ve kabullenmiş. Süreç sonuna gelindiğinde ise elbette ölüm karşısında duyulan hüzün kaçınılmaz olsa dahi, o alışmışlık ve beklenen şeyin gerçekleşmesi durumu kişinin aşırı üzüntüye kapılmasına mani olur.

"Yaşamın içindeyken ölümün de içindesiniz, çünkü yaşamdan çıkınca ölümden de çıkmış oluyorsunuz." (Montaigne)
YOR5dl.jpg


Oysa sapasağlam sağlığına sahip sevdiğini, son bir kez göremeden, anlık bir şeyle kaybeden birisinin uğradığı şok, korkunçtur ve üstte bahsedilen günden güne kaybetme durumundan çok çok çok daha azap verici ve tarifsiz düzeyde acı vericidir. Hele, yakınının kalbini istemeden kırdıktan sonraki ertesi gün o yakınının öldüğünü insan için yaşam zindan olur o dönem, acı hiç olmadığı kadar üst düzeye ulaşır. Bu gibi durumlarda intihar bile düşünülür ve hatta gerçekleştirilir kimilerince. Her şey güllük gülistanlıkken yakını aniden ölen kişiye nazaran, yakını Alzaymır olduğu için günden güne yavaş yavaş ölen yakınına sahip kişi elbette daha şanslıdır ölümün şansı olmasa bile. Alzaymır en temiz ölüm şekillerinden biridir. Ne kişinin kendisine ne yakınlarına azap vermez. Kişi, zihin olarak farklı dünyalarda farklı zamanlarda olduğu için ölmeyi düşünmez. Yakınları ise zaten çok uzun zaman önce o kişiyi kaybetmiştir, bir daha asla eskisi gibi olamayacaktır ancak yine de gözlerinin önünde yıllarca yanlarında olacaktır.

"Her şey ölüm için yaşıyor. "(Gogol)

vJ7o2A.jpg


Günden güne eriyerek ölmek kişinin kendisi için bile, aniden ölmekten daha iyidir. Elbette fiziksel olarak çok acı veren süreçler hariç. Eğer çok acı çekmeden günden güne ölüme gidiyorsa, hiç değilse son günlerini sevdikleriyle vedalaşarak, ölüm karşısında yüzleşir. Hayatını düşünür, son günlerini teselli edecek şeylerle geçirir. Peki ya hiç aklında yokken vahim bir kaza sonrası ölen kişi? Sanıyor musunuz ki ölüm anında düşünmeyecek hiçbir şey? Bilimsel olarak dahi dakikalarca farkında olacak öldüğünün. Sobanın ateşi sönse bile bir süre daha ısıtmaya devam eder. İnsan ölse dahi bilinç bir süre daha farkındalığa devam edecek. "Olamaz, ölüyorum ölüyor muyum? Öldüm mü yoksa, etraf niye karanlık!?" gibi düşüncelerle boğuşacaktır belki dünya zamanıyla birkaç dakika ama kişiye birkaç ömür gibi gelen o azap verici anlarda. Velhasıl, süreç dahilinde adım adım ölmek, aniden ölmekten çok daha olumludur...

"Ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır." (F. Nietzsche)

kXRYPy.jpg

Ölümün karanlık bilinmezliği hepimizi ürpertiyor, soğuk tutuyor. Ama kim bilir? Belki de ölüm, insanın başına gelecek en güzel şeydir. "Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Çok seneler geçti dönen yok seferinden." demiş çok seneler önce o da sefere çıkmış ve dönmemiş olan Yahya Kemal. Bekleyelim ve görelim. Neymiş bu karanlık bilinmezlikler ülkesi?

"Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek, ne budalalık." (Montaigne)

zJqENO.jpg
 
Bu konuda hassas bir süreçten geçtiğim için okumamayı tercih ediyorum :T: içeriğini bilmiyorum ama başlık yetti bana
 
Valla bende okuyamıcam ben çok hassasım bu konularda okumaya bile gücüm yetmedi
 
Herkes için eşit olan en adil şeydir ölüm. Zengine, fakire, güçlüye, güçsüze bakmadan herkese uğruyor.

Ölüm geride kalanlar için acı ifade etse de giden kişi için her şeyin başıdır. Tabi bu benim inandığım inança göre olduğu için herkes farklı düşünebilir. Şahsen bir kalp krizi ile gitmeyi tercih ederdim diye düşünüyorum.

@Dosi @vadikızı bence konuyu okuyun çok güzel bir yazı olmuş.

Bu arada Eline sağlık @Tolstoyevski çok güzel bir çalışma olmuş. Soluksuz okudum desem yeridir.
 
Herkes için eşit olan en adil şeydir ölüm. Zengine, fakire, güçlüye, güçsüze bakmadan herkese uğruyor.

Ölüm geride kalanlar için acı ifade etse de giden kişi için her şeyin başıdır. Tabi bu benim inandığım inança göre olduğu için herkes farklı düşünebilir. Şahsen bir kalp krizi ile gitmeyi tercih ederdim diye düşünüyorum.

@Dosi @vadikızı bence konuyu okuyun çok güzel bir yazı olmuş.

Bu arada Eline sağlık @Tolstoyevski çok güzel bir çalışma olmuş. Soluksuz okudum desem yeridir.
ilk cümlen çok doğru ve anlamlı,
herkese aynı eşitlikte olan bir şey...
 
Yazı çok güzel olmuş ellerine sağlık @Tolstoyevski. Yazıda bire bir yakın geçmişte yaşadıklatımı hissettim ve bir anda ölmek mi acı çekerek ölmek mi sorusunu düşündüm. Zor bir soru. Yazıdaki anlatılanlara hak vermemek elde değil.

Bu sene Mart'ta sapa sağlam hiç bir rahatsızlığı olmayan 57 yaşında amcamın vefat etmesi gerçekten büyük bir etki yapmıştı hem ailede hem tüm tanıdıklarda. Dediğin durumu da bununla beraber düşününce kesinlikle böyle bir acıyı bir anda yaşamak ve o şoku atlatmak çok zor ve yaşaması güç bir durum. Yakınlar açısından ani ölüm çok zor olsa da bence vefat eden kişi açısından uzun süre hasta kalmak, yatalak olmak ve çaresiz şekilde birilerine muhtaç olarak acı çekerek ölmek ani ölüme oranla çok daha zor. Çaresizliğin ne demek olduğunu biz anlamayız ama yaşlıları görünce anlayabiliyor insan.

Kendi açımdan o durumlara düşmeyi Allah göstermesin. İkisi de kendi içinde yukarda bahsettiğin durumlarla paralel olumlu veya olumsuz taraflara sahip ama ben kendi vefatımda acı çekmeden uzun sürmeden olanı istesem de bu Allah'ın elinde tabi. Ölümün de hayırlısı olsun hepimiz hakkında. Çünkü tek acımasız olan tek ve dediğin gibi herkese eşit olan yegane şeydir ölüm...
 
Yazı çok güzel olmuş ellerine sağlık @Tolstoyevski. Yazıda bire bir yakın geçmişte yaşadıklatımı hissettim ve bir anda ölmek mi acı çekerek ölmek mi sorusunu düşündüm. Zor bir soru. Yazıdaki anlatılanlara hak vermemek elde değil.

Bu sene Mart'ta sapa sağlam hiç bir rahatsızlığı olmayan 57 yaşında amcamın vefat etmesi gerçekten büyük bir etki yapmıştı hem ailede hem tüm tanıdıklarda. Dediğin durumu da bununla beraber düşününce kesinlikle böyle bir acıyı bir anda yaşamak ve o şoku atlatmak çok zor ve yaşaması güç bir durum. Yakınlar açısından ani ölüm çok zor olsa da bence vefat eden kişi açısından uzun süre hasta kalmak, yatalak olmak ve çaresiz birilerine muhtaç olarak acı çekere ölmek ani ölüme oranla çok daha zor. Çaresizliğin ne demek olduğunu biz anlamayız ama yaşlıları görünce anlayabiliyor insan.

Kendi açımdan o durumlara düşmeyi Allah göstermesin. İkisi de kendi içinde yukarda bahsettiğin durumlarla paralel olumlu veya olumsuz taraflara sahip ama ben kendi vefatımda acı çekmeden uzun sürmeden olanı istesem de bu Allah'ın elinde tabi. Ölümün de hayırlısı olsun hepimiz hakkında. Çünkü tek acımasız olan tek ve dediğin gibi herkese eşit olan yegane şeydir ölüm...
Başın sağolsun :(
Çok zor yokluklarına alışmak.
Dedem vefat ettiğinde buradaydım ve cenaze kısmını insan görmeyince oradakiler kadar etkilenmiyor ama Türkiye'ye gittiğimde herzaman oturup uzandiğı bos kanepeyi görünce çok ağlamıştım. Dedemin vefatını bana 1 hafta sonra acıklamışlardı :(
zor ağlayan biriyim aslında ve şuan bile bunları yazarken gözlerim doldu ve yaşları ne olursa olsun ölüm aynı acıyı hissettiriyor.

Çevremde kimi görsem hepsi ani ölmeyi diliyorlar. Kalp kirizini tercih eden çok kişi var.
Ben küçükken babamın bir akrabası 50'li yaşlarındaydı ve bakkala gitmek için evden çıkmıştı, dinlenmek icin bir taşın üstünde oturmuş ve o şekilde ölmuştü hemde yere yığılmadan. Ozaman söylenenler ve anlatılanlardan çok etkilenmiştim halada etkisi var düşündükçe...
Birde şu düşünce var, "yaşlanınca kıymetsiz olup başkalarına muhtaç olacağıma genç ve ani ölümü tercih ederim" düşüncesi...
 
Başın sağolsun :(
Çok zor yokluklarına alışmak.
Dedem vefat ettiğinde buradaydım ve cenaze kısmını insan görmeyince oradakiler kadar etkilenmiyor ama Türkiye'ye gittiğimde herzaman oturup uzandiğı bos kanepeyi görünce çok ağlamıştım. Dedemin vefatını bana 1 hafta sonra acıklamışlardı :(
zor ağlayan biriyim aslında ve şuan bile bunları yazarken gözlerim doldu ve yaşları ne olursa olsun ölüm aynı acıyı hissettiriyor.

Çevremde kimi görsem hepsi ani ölmeyi diliyorlar. Kalp kirizini tercih eden çok kişi var.
Ben küçükken babamın bir akrabası 50'li yaşlarındaydı ve bakkala gitmek için evden çıkmıştı, dinlenmek icin bir taşın üstünde oturmuş ve o şekilde ölmuştü hemde yere yığılmadan. Ozaman söylenenler ve anlatılanlardan çok etkilenmiştim halada etkisi var düşündükçe...
Birde şu düşünce var, "yaşlanınca kıymetsiz olup başkalarına muhtaç olacağıma genç ve ani ölümü tercih ederim" düşüncesi...
Sağol gerçekten de zor. Bizim ailede yakın akrabalar dedeler büyük anneler hepsi sağdı. Hani henüz büyük bir acı yaşamamıştık buna benzer. Hiç beklenmedik bir durumdu bu yönden baya zor oldu. Cenaze Trabzona gitti orda defnedildi. Tüm tanıdıklar geldi zaten ben de normalde pek ağlamayan bir insanım ama o ortamda gözlerim dolmuştu benim de. Senin de başın sağolsun bu arada, üzerinden zaman geçmiş de olsa unutmak zor tabi.

Ani ölüm hakkındaki bir düşünce de ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum ama benim inancım da bu yönde Allah değer verdiği kullarını acı çektirmeden bir anda yanına alır deniyor. Yani dünyada çok acı çekmesini istemiyor ve beklenmedik bir anda ölüm kapısını çalıyor. Bu yönden bakınca da bir teselli oluyor tabi. Ama denilecek şey her şeyin de ölümün de hayırlısı olsun..
 
Aslında çok inançlı biri ölüm karşında daha dik durabilir. Sonuçta "her şeyin" Allahtan geldiğine inandığı için kendini bir şekilde avutabilir. Bir de taşınma-ölüm karşılaştırmasında ölümün daha acı verici olması bir daha görememek-konuşamamak ile ilgili değil midir?

Günden güne yaşlanarak ya da hastalık ilerleyerek ölmek de kötü ya. Sadece ölüm anını düşünmemek lazım. Mesela öleceğini bilen bir yakınınla, onun ölümü üzerine konuştuğunu düşünsene. Sus ağzından yel alsın da diyemiyorsun çünkü ölecek. :(
Alzaymır en temiz ölüm şekillerinden biridir. Ne kişinin kendisine ne yakınlarına azap vermez.
Değil abi ya. Neden ölümleri karşılaştırmışsın ki hiç anlamadım. :D Çok yakının olan bir kişi seninle ilgili tek bir şey bile anımsamıyor. Ama senin her şey aklında. Nasıl temiz olabilir ki bu?

Emeğine sağlık.
 
Aslında çok inançlı biri ölüm karşında daha dik durabilir. Sonuçta "her şeyin" Allahtan geldiğine inandığı için kendini bir şekilde avutabilir. Bir de taşınma-ölüm karşılaştırmasında ölümün daha acı verici olması bir daha görememek-konuşamamak ile ilgili değil midir?

Günden güne yaşlanarak ya da hastalık ilerleyerek ölmek de kötü ya. Sadece ölüm anını düşünmemek lazım. Mesela öleceğini bilen bir yakınınla, onun ölümü üzerine konuştuğunu düşünsene. Sus ağzından yel alsın da diyemiyorsun çünkü ölecek. :(
Değil abi ya. Neden ölümleri karşılaştırmışsın ki hiç anlamadım. :D Çok yakının olan bir kişi seninle ilgili tek bir şey bile anımsamıyor. Ama senin her şey aklında. Nasıl temiz olabilir ki bu?

Emeğine sağlık.

Dünyanın öteki ucuna taşınan ve bir daha asla ne telefonla ne mektupla ne başka bir vasıtayla iletişime geçemeyecek olduğumuz yakınımız diye belirttim ancak. Dini açıdan yakının ölümü ile bu taşınma arasında büyük bir fark göremiyorum eğer inanç sağlamsa.

Uzun vadede ölmek yakınlar için kesinlikle çok daha iyi, ani ölümün şok edici etkisi ile uzun vadede ölümün "kendini alıştırma safhası" arasındaki fark korkunç. Kesinlikle ikincisi daha teselli edici. Ancak kişinin kendisi için tartışılır bir durum, evet öleceğini bilerek günden güne eriyerek yaşamak azap verir şüphesiz. Ama dediğim gibi en azından dünya ile, yakınlarının ile vedalaşacak kadar vaktin olur. Hani hiçbir şey yokken bir sabah işe giderken yolda araba çok sert çarpar ve sen birkaç dakikaya öleceğini anlarsın ya, o an işte, vedalaşamadığımız yakınlarımız olsun, içimizde kalan şeyler olsun insanın gözü arkasında kalır. Ama misal 6 ay ömür biçilen bir hastalık, ani kalp krizi ya da kaza, cinayet gibi ölümlere nazaran bu bakımdan daha insaflıdır. Ölümü kabullenme ilk başta çok zor olur ama bünye zaten hasta olduğu için emin ol yaşama isteği şu anki sağlıklı halimiz gibi güçlü olmaz, gün geçtikçe ve eridikçe bir taraftan ölümü rahatlama olarak görürüz öteki taraftan son günlerimizi yakınlarımız ile geçirmenin verdiği huzuru buruk huzuru yaşarız. Elbette ekstrem, çile veren hastalık durumları istisna.

Alzeyhmir de kısmen bu gruba giriyor, ne doğru düzgün çile ne rahatsızlık ne de başka bir şey. Akıl başta olmadığı için zaten ölüm endişesi diye bir şey yok, yakınları için ise evet belki hemen hemen hiçbir şey hatırlamıyor onlar hakkında veya geçmişi hatırlıyor olabilir ancak Alzeyhmirin alternatifleri verem, kanser gibi bünyeyi yoran ve uğraştıran uzun süreçli ölümler ve kalp krizi, kaza gibi seni zaten bir daha asla hatırlamayacak olmasına sebep veren ani ölümler olduğu için Alzyehmir bu bakımdan ötekilerden daha insaflı.
 
Yaklaşık 4 sene önce hangi kafayla yazmışsam artık, baya uzun yazmışım ve kimse de okumaz tamamını gibi. Ama şimdi tekrar okudum yazdıklarımı ve halen büyük ölçüde aynı görüşteyim. Geçmişte çok saçma düşüncelerim olmuştu ama bu bence onlardan biri değil...
 
  • Beğendim
Reactions: AteşBöceği
Yaklaşık 4 sene önce hangi kafayla yazmışsam artık, baya uzun yazmışım ve kimse de okumaz tamamını gibi. Ama şimdi tekrar okudum yazdıklarımı ve halen büyük ölçüde aynı görüşteyim. Geçmişte çok saçma düşüncelerim olmuştu ama bu bence onlardan biri değil...
4 yıl önceki saygısızlığım için özür dilerim... 🥺 Okuyacağım... 🥺

Ben bunu okusam ODTÜ rektörü beni baş yardımcısı yapar. :A
 
Yaklaşık 4 sene önce hangi kafayla yazmışsam artık, baya uzun yazmışım ve kimse de okumaz tamamını gibi. Ama şimdi tekrar okudum yazdıklarımı ve halen büyük ölçüde aynı görüşteyim. Geçmişte çok saçma düşüncelerim olmuştu ama bu bence onlardan biri değil...
Şimdi ben de okudum yazı uzun olsa da çekiyor kendini. O kadar sebep belirtmene rağmen beni ani ölümü hem kendim hem yakınlarım için daha çok istiyorum nedense. İnanç konusunda ise bence dediğin güzel bir fikir. Lakin kişiyle bir daha görüşeceğinin inancın olsa bile öbür dünyada garantisi yok. Bunun verdiği bir sebep de olabilir. Bir de çoğu inançlı kişinin inancı çok güçlü değil. Mesela Mevlana gibi bazı mutasavvıflar ölmeyi oldukça güzel buluyorlar çünkü inancı sağlam. Kişinin kurduğu bağ inanç ne olursa olsun hüzün yaratıyor. Bu konuda bir daha görememe hayattan erken gittiğini düşünmesi veya dediğin şüphe etkin olabilir.
 
  • Beğendim
Reactions: Tolstoyevski
Şimdi ben de okudum yazı uzun olsa da çekiyor kendini. O kadar sebep belirtmene rağmen beni ani ölümü hem kendim hem yakınlarım için daha çok istiyorum nedense. İnanç konusunda ise bence dediğin güzel bir fikir. Lakin kişiyle bir daha görüşeceğinin inancın olsa bile öbür dünyada garantisi yok. Bunun verdiği bir sebep de olabilir. Bir de çoğu inançlı kişinin inancı çok güçlü değil. Mesela Mevlana gibi bazı mutasavvıflar ölmeyi oldukça güzel buluyorlar çünkü inancı sağlam. Kişinin kurduğu bağ inanç ne olursa olsun hüzün yaratıyor. Bu konuda bir daha görememe hayattan erken gittiğini düşünmesi veya dediğin şüphe etkin olabilir.
Ani ölümün daha iyi olduğuna halen katılmıyorum çünkü cidden onun verdiği şok etkisi çok daha sarsıcı. Yani şöyle düşün Allah korusun her şey güllük gülistanlıkken hiçbir sorun yokken bir öğlen ansızın bir yakınını kalp krizi vb. nedeniyle aniden kaybetmek ve onla vedalaşamamış olmak mı yoksa 1 sene içinde adım adım hastanede süreç dahilinde hayatını kaybetmesi mi?

O 1 senede en azından ölüme hazırlanıyor her iki taraf da ve evet yine aşırı üzücü ve yıpratıcı ama yine de insan ölümü bekliyor kabulleniyor bir şekilde ve vedalaşıyor bol bol vakit geçiriyor o kişiyle. Ama ansızın gelen ölüm öyle değil işte, o ansızın ölen kişiye karşı hele bir pişmanlıkların vb varsa onları dahi söyleyemeden gitmiş olması...
 
  • Beğendim
Reactions: Gerekli24
Ani ölümün daha iyi olduğuna halen katılmıyorum çünkü cidden onun verdiği şok etkisi çok daha sarsıcı. Yani şöyle düşün Allah korusun her şey güllük gülistanlıkken hiçbir sorun yokken bir öğlen ansızın bir yakınını kalp krizi vb. nedeniyle aniden kaybetmek ve onla vedalaşamamış olmak mı yoksa 1 sene içinde adım adım hastanede süreç dahilinde hayatını kaybetmesi mi?

O 1 senede en azından ölüme hazırlanıyor her iki taraf da ve evet yine aşırı üzücü ve yıpratıcı ama yine de insan ölümü bekliyor kabulleniyor bir şekilde ve vedalaşıyor bol bol vakit geçiriyor o kişiyle. Ama ansızın gelen ölüm öyle değil işte, o ansızın ölen kişiye karşı hele bir pişmanlıkların vb varsa onları dahi söyleyemeden gitmiş olması...
Kendimin ya da birinin ne zaman öleceğini aşağı yukarı bilmek beni çok derinden sarsar ayrıca az bir süre acı çok bir süre acı gibi faktörler var. Ben hayatta ne kadar yaşasan da pişmanlıkların olabileceğini ve çoğunun geri dönüşü olmadığı tarafındayım. Bir kişinin uzun vadede ölümüne evet alışırsın ama o alışma sürecinin aslında ölümden benim için çok farkı yoktur. Ayrıca günlerce acı çektiğini görmek beni derinden yaralar. Üstelik ufak bir burun ameliyatında bile iki günlük acı çok ağır olmasa bile bana hayatı zindan ettikten sonra.
 
  • Beğendim
Reactions: Tolstoyevski
Kendimin ya da birinin ne zaman öleceğini aşağı yukarı bilmek beni çok derinden sarsar ayrıca az bir süre acı çok bir süre acı gibi faktörler var. Ben hayatta ne kadar yaşasan da pişmanlıkların olabileceğini ve çoğunun geri dönüşü olmadığı tarafındayım. Bir kişinin uzun vadede ölümüne evet alışırsın ama o alışma sürecinin aslında ölümden benim için çok farkı yoktur. Ayrıca günlerce acı çektiğini görmek beni derinden yaralar. Üstelik ufak bir burun ameliyatında bile iki günlük acı çok ağır olmasa bile bana hayatı zindan ettikten sonra.
Peki hiç beklemediğin anda hele ki ufak tefek de olsa tartışılan bir günün ardından o kişinin ansızın bir kaza vb. nedeniyle hayatını kaybetmesi. Bu gibi ansızın gelen ölümler senelerce pişmanlık ve acı hissine sebep olmaz mı uzun vadede hastalık sonucu ölümdense?

Her ölüm kötüdür ama ansızın gelenler de çok sarsıcı geliyor bana. Herkeste farklı bir etkiye sahip olabilirler tabii. Keşke ölüm olmasa ayrılık olmasa ama...

 
  • Beğendim
Reactions: Gerekli24