FK9 Mother / Ana (2009) - Film Yorumları

bazinga

Konu Sahibi
Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,811
Reaksiyon puanı
50,475
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com
1588414002074.png


Mother / Madeo / Ana

Tür:
Suç, Dram, Gerilim
Yönetmen: Bong Joon Ho

Oyuncular:
Hye-ja Kim
Won Bin
Goo Jin

IMDb

Filmin Özeti:
Uzun zamandır dul olan bir anne tek oğluyla yalnız yaşamaktadır. Oğlan 28 yaşında, çekingen ve sessiz bir genç adamdır. Korkunç bir cinayet sonrasında, kadının yetersiz, aciz oğlu baş şüpheli görülür. Aleyhinde gerçek bir kanıt yoktur, ancak polis onunla ilgili yersiz kuşkuya kapılır. Dosyayı kapamak için sabırsızlanan polis, baştan savma soruşturmalarından memnun bir şekilde çocuğu tutuklar. Savunma avukatı beceriksiz ve güvenilmez çıkar. Başka seçeneği kalmayınca, oğlunun masumiyetini ispatlamaya karar veren anne olaya karışır.



Filmin Fragmanı:

 
"Parasite" filmiyle ödülleri toplamıştı Bong Joon Ho. Bu filmle de adını duyurmuştu. Bu filmi de iyidir muhtemelen. :)
 
Şaşırtıcı senaryoya sahip Güney Kore filmlerinden biriydi. Fakat Parasite sonrası çok yüksek beklentiyle izlememek gerek. Aynı klasman filmler değiller.

Akli dengesi yerinde olmayan bir çocuk (aslında pek çocukluk bir yanı kalmamış yetişkin) ile onun peşinden koşan annesinin hikayesini izliyoruz filmde. Fakat izledikçe görüyoruz ki annesinin de oğlundan aşağı kalır bir yanı yok...

Bu tip filmlerde hep sürpriz bir katil çıkar ama bu sefer sürpriz bir şey çıkmaması sürpriz oldu. :D

Annenin her şeyin sebebi olduğunu görüyoruz. Tıpkı filmin başındaki kanın aslında annenin kanı olması gibi.

Sürükleyicilik problemleri vardı filmin, izlerken çok fazla keyif aldığımı söyleyemem. Çocuk karakterini itici bulmam da empati kurmamı zorlaştırdı. Fakat sonu ve olayların bağlandığı noktayı gerçekten beğendim.

7/10
 
Etkinliğin yeni sezonuna bu filmle başladım ilginç bir şekilde bu filmi izlemek istedim günlerce arayıp buldum vede ilginç bir şekilde beğendim filmi ilginç diyorum çünkü sıkılırım diye düşündüm ama sıkılmadan izledim diyebilirim filmin sonu bana süpriz geldi beklediğim birşey değildi

ben aklı yerinde olmayan çocuğu aslında masum sanarken aslında suçlunun o olduğunu görmek şok etti maalesef annede pek akıl yoktu ya


8/10
 
Geçen sene Parasite filmini izleyip çok beğendikten sonra Bong Joon Ho'nun diğer filmlerini de izlemek istemiştim zaten. Bu etkinlikte bu filmi görünce direkt işaretledim ve en başta onu izledim. Yine çok beğendiğim bir film oldu, Parasite'den sonra ikide iki gidiyor benim için Bong Joon Ho. Bu filmde özellikle film boyunca gördüğümüz çeşitli sahnelerin son kısımlara bağlanışlarındaki detayları çok beğendim.

Katilin Do Joon olduğunu açıkçası uzun bir süre düşünmedim. Gerçeğin ortaya çıkmasına yakın anladım o olduğunu. Başta arabanın aynasına bile tekme atamaması, sonra golf arabasıyla gelen gruptan korkup kaçması gibi şeyleri gördükten sonra bir kızı öldürüp damdan sarkıtacak bir kişi gibi durmuyordu çünkü.

Kızı öldürme sahnesini gördüğümüzde kızın ona gerizekalı demesinin ölümüne sebep olduğunu öğrendik. Gerizekalı deyince direkt kızın ona attığı taşı geri fırlatmış. Daha önce hapishanede ona gerizekalı diyen birine de saldırdığını görmüştük. Sonra da annesine açıklama yaparken annesinin ona kötü davranan olursa onlara karşılık verebileceğini söylemişti. Bu şekilde cinayet anlam kazandı.

Öldürdükten sonra damdan sarkıtması konusu da, daha sonra tıpkı onun gibi engelli olan bir başkasının üstüne kalınca anlam kazanıyor. Annesine anlatırken "Belki de insanların onu fark etmesi için oraya götürdü, çünkü kanaması vardı" demesiyle onun da yardım çağırmak için damdan sarkıttığını anlıyoruz.

Bu filmde anneden de oğlunu korumak için ne kadar ileri gidebileceğini göreceğimiz bir sahne bekliyordum zaten, onu da oğlunun katil olduğunu bile bile olayın gerçeğini anlatan adamı gerçekleri anlatmasın diye öldürmesiyle aldık.

Annenin daha önce söylediği kasığın 12 cm aşağısına yapılan akupunktur iğnesiyle yaşanılan kötü anıları silme tekniğini de en son kendine uygulayıp her şeyi unutarak dans etmesi de çok başarılı bir sondu.

9/10
 
Konuyu neden 9.koğuştaki mucizeye benzettim:A İzlersem kıyas için izlicem:X
 
Film oldukça ağır gidiyor. Ağır gitmesini geçtim, diyaloglar da çok fazla değil aslında. Sanatsal yönü daha ağır basıyor filmin. "Parasite" filminde ödül almış usta yönetmen Bong Joon Ho'nun sanatsal yönü ağır basan ama tabii ödüllü o filmi kadar iyi olmayan ama yine de iyi bir film. İşte en büyük sıkıntısı, çok ağır bir şekilde olayların gelişmesi.

Film hakkında:
Do-joon karakteri zeka konusunda geri olan bir karakterdir. Anne karakteri ise, oğluna her türlü yardım yapacak, sonrasında da olay yardım ve yataklığa kadar götürecektir. Anne karakteri çok depresif bir karakter. Yalnız başına olmanın acısından olacak ki, 5 yaşındaki oğlunu zehirleyip, kendisini de zehirleyip öldürecek kadar çaresiz.

Bir kızın ölümüyle birlikte oğlu için savaşmaya başlar. Aslında yönetmenin maharetleri de burada ortaya çıkar. Bardan çıkan ve çıkmadan önce Mina'ya salça olan Do-joon karakterini başka bir kızın peşinde olurken rastlarız. O kız taş atar, sonra da kaçar Do-joon. Sonradan görülür kız hayatını kaybetmiştir. Yönetmen bu sahnede boşluk bırakmıştır. Sanki o kız hayatını kaybetmeyecek de, Do-joon öyle kaçıp gidecekmiş gibi bırakmış ama bir taraftan da Mina'ya karşı tavrı ile o sahnede bir şey olup olmadığını sorgulatmıştır. En önemlisi de, zekası geri olan Do-joon'un yapmayacağını düşündürmemizi sağlamıştır. Üç farklı açıdan düşündürdü.

Annenin polislerin ve avukatın, daha birçok kişiyi geride bırakarak çıkar yola. Jin-tae'nin evine gider. Mina ile yakınlaşma sahnesini görür, sopayı alır gider. Jin-tae sonradan iyi bir şekilde gaz verir anneye, o da gider ne polis dinler, ne de avukat. Olayı derinlemesine araştırmaya başlar. Araştırır da araştırır, Do-joon tabii hatırlamaya da başlar bir şeyleri. Gördüğü yaşlı adamı hatırlar, annesi de ondan şemsiye almıştır, o da onu hatırlayıp gider konuşmaya. "Parasite" filmindeki gibi kopma noktası, o noktadır. Bütün gerçekleri gören, Do-joon'un yaptığını gören ve polise çıkmaması yönünde itiraz edecek adam, anne tarafından can verdirilir, üstüne yakılır evi. Kadında patlama noktasında her şeyi kırıp dökebiliyor, aynı oğlu gibi. Sonuç olarak kızı öldüren aslında Do-joon. Yönetmenin küçük oyunu ile tam anlamıyla bu anlaşılamadı, sonda anlaşıldı.

Gereksiz sahneler:
Üstüne Do-joon annesinin yanan evde olduğunu nesneyle anlaması, nesnenin de oradan sapasağlam çıkması da saçmaydı bana göre. Do-joon, Jin-tae ve Mina'nın oraya gidip karıştırma sahnesi gereksizdi. Sonu da çok havada kaldı.

Küçük bir sanatsal detay:
Jin-tae'nin evine gidip annenin orada dolanıp durması ile başlayan sanatsal detayda, yakınlaşma sahnesinin ardından annenin suyu dökmesi ve sonrasında suyun yavaş yavaş akıp uyandırma noktasına gelmesi ilginç bir sanatsal detaydı. "Parasite" filminde de yağmurun sel olup akmasında vardı. Burada büyüyen su, orada taşan sel. Yönetmenin çığ gibi büyüyen başarısını temsil ediyor da diyebiliriz su ve sel detaylarının.

Zekası geri olan Do-joon karakterini canlandıran Won Bin'in oyunculuğu çok iyiydi. İtici bir tarafı da vardı ama zekası geriymiş izlenimi verdi. Açıkçası sanki gerçekten zekası geriymiş gibi rol yapıyordu oyuncu. Hye-ja Kim, bir müddet sonra iyice arttırdı performansını, başarılıydı.

Her ne kadar filmin düşündürücü bir tarafı olsa da, yönetmenin sanatsal açıdan iyi çekim yerleri de olsa da, ağırlığı çok gereksiz sıktı ve de gereksiz sahneler de vardı. Sonu da çok havada bitti. Düğüm çözülmesi her ne kadar iyi olsa da, final sahnesi bana göre havada kaldı. Hatta sahne geçişleri de kimi zaman havada kaldı.

7/10
 
Film oldukça ağır gidiyor. Ağır gitmesini geçtim, diyaloglar da çok fazla değil aslında. Sanatsal yönü daha ağır basıyor filmin. "Parasite" filminde ödül almış usta yönetmen Bong Joon Ho'nun sanatsal yönü ağır basan ama tabii ödüllü o filmi kadar iyi olmayan ama yine de iyi bir film. İşte en büyük sıkıntısı, çok ağır bir şekilde olayların gelişmesi.

Film hakkında:
Do-joon karakteri zeka konusunda geri olan bir karakterdir. Anne karakteri ise, oğluna her türlü yardım yapacak, sonrasında da olay yardım ve yataklığa kadar götürecektir. Anne karakteri çok depresif bir karakter. Yalnız başına olmanın acısından olacak ki, 5 yaşındaki oğlunu zehirleyip, kendisini de zehirleyip öldürecek kadar çaresiz.

Bir kızın ölümüyle birlikte oğlu için savaşmaya başlar. Aslında yönetmenin maharetleri de burada ortaya çıkar. Bardan çıkan ve çıkmadan önce Mina'ya salça olan Do-joon karakterini başka bir kızın peşinde olurken rastlarız. O kız taş atar, sonra da kaçar Do-joon. Sonradan görülür kız hayatını kaybetmiştir. Yönetmen bu sahnede boşluk bırakmıştır. Sanki o kız hayatını kaybetmeyecek de, Do-joon öyle kaçıp gidecekmiş gibi bırakmış ama bir taraftan da Mina'ya karşı tavrı ile o sahnede bir şey olup olmadığını sorgulatmıştır. En önemlisi de, zekası geri olan Do-joon'un yapmayacağını düşündürmemizi sağlamıştır. Üç farklı açıdan düşündürdü.

Annenin polislerin ve avukatın, daha birçok kişiyi geride bırakarak çıkar yola. Jin-tae'nin evine gider. Mina ile yakınlaşma sahnesini görür, sopayı alır gider. Jin-tae sonradan iyi bir şekilde gaz verir anneye, o da gider ne polis dinler, ne de avukat. Olayı derinlemesine araştırmaya başlar. Araştırır da araştırır, Do-joon tabii hatırlamaya da başlar bir şeyleri. Gördüğü yaşlı adamı hatırlar, annesi de ondan şemsiye almıştır, o da onu hatırlayıp gider konuşmaya. "Parasite" filmindeki gibi kopma noktası, o noktadır. Bütün gerçekleri gören, Do-joon'un yaptığını gören ve polise çıkmaması yönünde itiraz edecek adam, anne tarafından can verdirilir, üstüne yakılır evi. Kadında patlama noktasında her şeyi kırıp dökebiliyor, aynı oğlu gibi. Sonuç olarak kızı öldüren aslında Do-joon. Yönetmenin küçük oyunu ile tam anlamıyla bu anlaşılamadı, sonda anlaşıldı.

Gereksiz sahneler:
Üstüne Do-joon annesinin yanan evde olduğunu nesneyle anlaması, nesnenin de oradan sapasağlam çıkması da saçmaydı bana göre. Do-joon, Jin-tae ve Mina'nın oraya gidip karıştırma sahnesi gereksizdi. Sonu da çok havada kaldı.

Küçük bir sanatsal detay:
Jin-tae'nin evine gidip annenin orada dolanıp durması ile başlayan sanatsal detayda, yakınlaşma sahnesinin ardından annenin suyu dökmesi ve sonrasında suyun yavaş yavaş akıp uyandırma noktasına gelmesi ilginç bir sanatsal detaydı. "Parasite" filminde de yağmurun sel olup akmasında vardı. Burada büyüyen su, orada taşan sel. Yönetmenin çığ gibi büyüyen başarısını temsil ediyor da diyebiliriz su ve sel detaylarının.

Zekası geri olan Do-joon karakterini canlandıran Won Bin'in oyunculuğu çok iyiydi. İtici bir tarafı da vardı ama zekası geriymiş izlenimi verdi. Açıkçası sanki gerçekten zekası geriymiş gibi rol yapıyordu oyuncu. Hye-ja Kim, bir müddet sonra iyice arttırdı performansını, başarılıydı.

Her ne kadar filmin düşündürücü bir tarafı olsa da, yönetmenin sanatsal açıdan iyi çekim yerleri de olsa da, ağırlığı çok gereksiz sıktı ve de gereksiz sahneler de vardı. Sonu da çok havada bitti. Düğüm çözülmesi her ne kadar iyi olsa da, final sahnesi bana göre havada kaldı. Hatta sahne geçişleri de kimi zaman havada kaldı.

7/10
Bu arada filmdeki olayları kafada otursun diye özetledim de, yanlış anlamış da olabilirim. Hepsi birbirine benzediği için ve kimi sahne geçişi de havada kaldığı için yanlış da olabilir. :D
 
Film fena değildi, yer yer sıkıldım açıkçası ama gerek konusu gerekse olayların birbiriyle bağlantısını beğendim. sonu kesinlikle sürprizdi.
oğlanın suçsuz olduğunu düşünmüştüm. Arabanın aynasını kendisi kırmamasına rağmen kırdığını sanınca bu olayda ona kalacak diye düşündüm.
Anne karakterininde oğlundan pek farkı yoktu. Oğlu için yapamayacağı şey yok ve suçlu olduğunu bile bile olaya şahit olan adamı öldürdü.

Öldüren kişinin sürpriz bir isim olacağını düşündüm hatta işin sonunda acaba annesi mi cinayeti işledi diye düşünmüştüm ama meğerse katil en başından beri oğlanmış. Polis karakolunda kendisine gerizekali diyen adama da saldırmıştı. Onunda zayıf noktası buymuş.
7/10
 
Yine Bong Joon Ho, yine çok iyi bir film. Bunu yalnızca Parasite'ı baz alarak söylemiyorum, bu filmle beraber toplam dört filmini izlemiş oldum. Hepsi de üst düzeydi bence. Parasite ve Memories of Murder bambaşka seviye filmler tabii, onları ayrı bir yere koymak lazım.

Filmin tek eksisi sürükleyiciliğinin bir tık düşük olması herhalde, böyle bir konu biraz daha sürükleyici bir kurgu ile anlatılsa ve bazı sahneler biraz daha hızlı geçilse 10 puanlık bir film ortaya çıkabilirmiş gerçekten.

Filmde izlediğimiz hiçbir sahne, hiçbir detay boşuna değil. Bu tarz ince düşünülmüş ve hiçbir detayı boşa gitmeyen filmleri çok seviyorum. Bu film ise en iyi örneklerinden birisi bu saydığım tipteki filmlere.

Filmin başında Do-joon karakteri öyle bir tanıtılıyor ki, cinayet işleyebileceğine uzun bir süre anlam veremiyorsunuz ve "kesin başka birisi vardır, o yapmıştır ve twist yiyeceğiz" kafasında izliyorsunuz filmi. Aslında en büyük twisti bunu düşündürterek yedirtiyor Bong Joon Ho bizlere. Bu da yönetmenlik başarısı oluyor zaten.

Bunu düşünmemiz için film boyunca, gerçeklerin ortaya çıktığı ana kadar bir sürü farklı farklı delil ortaya çıkıyor zaten. Annenin hurdacıyı gördüğünü hatırladığı an ve sonrasında film bize o ana kadar verdiği her detayı ve sahneyi anlamlandırıyor zaten. En çok bu kısımlarda keyif aldım ben de.

Annenin oğlu için yapamayacağı herhangi bir şey olmaması bizlere gerçekten çok iyi aktarıldı, karakter gelişimi gerçekten kusursuz. Cinayeti işledikten sonra kendisi şaşırıyor ancak ben onun kadar şaşırmadım çünkü dediğim gibi karakter gelişimi ve tanıtımı gerçekten kusursuz. Anne, oğlu için gitgide ruh hastası bir hale bürünüyor.

Annenin sonda, oğlunun her şeyi unutması için ona teklif ettiği akupunktur tekniği ile kendisinin her şeyi unutmasını sağlaması ise cidden iyi düşünülmüş bir detay. Filmin sonunu anlamlandırıyor.

Puan: 9/10
 
Bong Joon Ho'nun İşleyiş tarzını beğeniyorum. Kaos çıkartma şeklini ve bunu çözümlemesi beni ekrana kitliyor. Ama bu sefer olayları tam bağlayamamış. Tabi yine de seyir zevki iyiydi bunlara rağmen.

Anne karakteri beni çok etkiledi. Gerçek bir anne gibi oynayan oyuncunun başarısı beni cidden çok etkiledi. İlk sahnede ki oğlunun peşinden koşmasından tutunda, sonunda ki dans sahnesine kadar. Bu sezon ki favori kadın oyuncu net bu kadındır.:X

Senaryoda havada kalan en ciddi karakter Do-joon'un arkadaşı.
Her şey onun başının altından çıkacak gibiyken bir anda katilin aslında Do-joon'un olması bi anlamsız geldi bana. Son sahnelerde araba alması, anneden para alması vs bi bağlantı kurulur sanıyordum ama olmadı. Anneden aldığı para ile araba aldıysa Günü korede arabalar çok ucuz demektir.

Do-joon karakterinin çözümlemeside belli noktalarda tıkanmış bence.
Küllerin arasından annesine ait olan kutu ile cinayeti çözecek kadar zeki ama aynayı kırdığını anlamayacak kadar aptal bir karakter.
Garip geldi bana. Karakter senaryoya oturmamış. Mantık hataları mevcut.

Bir iki olay dışında gerçekten zevk alarak izledim. Özellikle anne karakterine hayran oldum. Tepkileri çıldırmaları beni bağladı. Normalde 7 olabilirdı ama anne karakteri için 8/10 .:)