İşte bu dizideki ana eksiklerden biri buydu. Sadık olanlar (ismi bile falso gerçi neyse) adlı bir örgüt var. 500 yıldır var bu örgüt. Bu örgüt muhafıza sadık ne derse onu yapıyor. Aralarında geçmişlerinde bir çok şey yaşanmış. Ölenler olmuş, kovulanlar olmuş, hepsinin bir görevi var. Bunların bir ustası falan var. Bölümler geldikçe sürekli pat diye yeni bir sadık olan çıkıyor ve şunu yapabiliyor, şu güce sahip buna sahip deniyor. Bu hikaye anlatım tarzı tembellikten başka bir şey değil. Örgütün ve bize verilen bilgilerin altı çooook boş. Süresi 30 dakika olacağına 45 50 dakika olsaydı da çok daha fazla detay verilseydi keşke. İzlemesi daha uzun sürerdi ama en azından bu altı boş senaryoyu görmezdik.
Diziyi ilk 5 bölüm gerçekten fena bulmadım. Yani yine çok üst düzey gelmedi ama çöp de değildi. O bayık diyaloglar falan bir şekilde senaryo gidişatından kurtarıyordu kendini. Kendince dizinin oluşturduğu gizemli bir hava vardı, cevaplanması gereken sorular vardı, karakter anlatımı vardı. Ama şöyle de bir şey var ki en başından beri Ölümsüz'ün Faysal olacağını tahmin ediyordum. Tahmin etmemek gerçekten zor dizi bir çok emare verdi buna dair. Karakterin sahnelerini dikkatli izleyen biri ne demek istediğimi anlar zaten. Dizi bize Mazhar'ı ölümsüz gibi gösterip Faysal'ı çıkartıp ters köşe yapmak istedi. Ben ise izlerken keşke gerçekten Mazhar Ölümsüz çıksa asıl ters köşe bu olurdu diyordum sürekli. Veya başka biri olsa da Faysal olmasa dedim en sonunda. Ha Okan Yalabık gerçekten müthiş iş çıkarmış ona hiç bir şey diyemem, zaten büyük oyuncu kalburüstü bir oyuncu, bu dizide işi ne onu da anlamadım ya neyse.
Son 5 bölümde hikaye ilerledi ve bize bazı bilgiler aktarıldı. En başta anlatılan Ölümsüz, Muhafız, gömlek, hançer, yüzük tılsımı falan bunları bir şekilde yersin. Hani fantastik sonuçta yazanın hayal gücü böyle çalışıyor bir bakalım ilerisine dersin. Dualarla okunma kısmına girmiyorum gerçi orası gerçekten komik.
Osmanlı temasını alıp bir şeyler saçmalayıp bunu uydurmuşlar. Git Orta Asya Türklerinin mistik döneminden bir şeyler al bari. Oğuz Kağan destanına bağla başka bir şey yap yani. Olaya İslam'ı dahil etme en azından.
Neyse bize verilen bilgilerin ortaya çıkma şekline geleyim, komik kısımlara da geleyim yavaştan. Bakın Ölümsüz'ün ortaya çıkma sahnesi gerçekten güzeldi. Mazhar'ın ölümü falan. Onlara bir şey demiyorum. Keşke tahmin edilemeyen bir şekilde olsaydı daha da güzel olurdu. Şimdi gelelim son 3 bölümde verilen bilgilere. Derya kimdir bu bilgilere nasıl ulaşmıştır, yukarıda bahsettiğim muhabbetle bire bir alakalı. Bir anda ortaya çıkan bir sadık olan, örgütten atılmış bilmem ne. Çok hızlı geçiştirilmiş bir senaryo. Muhafız'ın kanı Ölümsüz diriltebiliyor. Ölümsüz'ün kanı öleni diriltip, hastayı iyileştirebiliyor. Bakın buna da okeyim. Hani bunu fantastik senaryo içerisinde yedirebilirsin bir şekilde. Ama o yukarda diğer arkadaşların da bahsettiği soruda gerçekten durum kurtarılamaz boyuta geliyor. Muhafız'ın kanı lazımsa sana gidip Hakan'ın babasını öldürdüğün yerde al adamın kanını dirilt eşini. Hikayenin çıkış noktası böyle bir mantıksızlıkla ve kendi anlattığı senaryoyla çelişiyor. Son 2 3 bölümde Kemal'in ölüşü falan da sayılabilir, gerçekten basit mantık hataları ve hikayeyi komik hallere düşüren bir gidişat var. Yine Ölümsüz'ün kanını alıp Leyla'yı diriltme olayı o kadar mantıksızlığın içinde bir şekilde mantıklı gelse de Ölümsüz'lerin hepsinin uyanması tamamen bir ikinci sezon çekmek için yapılmış komik bir hamle. Hakan silahla Faysal'ın elindeki kupayı düşürüyor kan yere gidiyor yok oluyor gibi gözüküyor. Faysal bu duruma çıldırıyor bunu yapmayacaktın diyor, 3 dakika sonra bakıyoruz tüm ölümsüzler kanı kendine çekmiş uyanmış. Bu gördüğüm en büyük saçmalıklardan biridir. Sahnenin grafik kalitesi zaten rezildi ona değinmiyorum bile.