Bu dizi "What Happened to Monday" filminden uyarlanmış, yer ve kişi adları değiştirilmiştir.
PAZARTESİ | SALI |
ÇARŞAMBA | PERŞEMBE |
CUMA | CUMARTESİ |
PAZAR |
4. BÖLÜM
(Ajanlar kapıyı kırarak içeri girerken Çarşamba soluğu banyoda almıştır. Bakışlarını önce klozete, sonra dolaba ve lavaboya çevirir.)
Ajan: (banyoyu işaret ederek) Ben şuraya bakıyorum.
(Ajan içeri girer girmez kapının arkasında saklanan Çarşamba duş başlığının hortumunu adamın boynuna dolayarak sıkmaya başlar. Adam kurtulmak için debelense de Çarşamba sertçe adamın kafasını klozete vurarak onu öldürür. Öte yandan banyodan gelen sesler diğerlerinin de dikkatini çekmiştir.)
Ajan #2: (telsizle) Kerem, cevap ver. Bizi duyuyor musun?
(Ondan ses gelmediğini duyan ajanlar banyoya yaklaşırken ölen adamın silahı aklına yeni bir fikir getirir. Yerdeki bıçakla adamın parmağını keserken bantla onun parmağını kendi kesik parmağının üzerine yapıştırır.)
(Ajanlar banyonun kapısını açarken Çarşamba parmak iziyle aktive olan silahı defalarca ateşleyerek kalan iki görevliyi de öldürmeyi başarır. Sesler salondaki askerin de dikkatini çeker.)
Ajan #4: Efendim, ciddi bir sorunumuz var.
(Çarşamba zaman kaybetmeden ona da kurşun yağdırırken İçerdeki tüm bağlantının kesildiğini gören Yiğit işe el koyar.)
Yiğit: Çabuk çıkıp gebertin şunu!
(Çarşamba yapıştırdığı parmağı çıkarır ve tabletteki kontratın detaylarını bilekliğiyle kardeşlerine aktarır.)
Çarşamba: Çabuk bir çıkış yolu söyleyin bana.
Cuma: Sanırım.. Yatak odasının altında bir çöp konteynırı var. Çöpler düşüşünü yavaşlatacaktır.
(Çarşamba yatak odasındaki pencereden konteynıra atlar. Ancak çöp olmadığı için sert zemine düşer.)
Çarşamba: Aah!!! Allah cezanı vermesin Cuma!
Cuma: Çöpler çarşamba günleri toplanıyormuş, kusura bakma.
Perşembe: Koşabilecek durumda mısın?
(Çarşamba kaçmaya başlarken ajanlar Yiğit ve Esra da hemen ensesindedir.)
Çarşamba: Nereden gideceğim?
Cuma: (ekrandaki haritaya bakarak) Sola dön. Sokağın sonunda bir kapı var.
(Çarşamba yoksul insanların yaşadığı eski bir mezbahaya gelmiştir. Kaçışını sürdürürken durumu fark eden halk ellerindekileri ajanların üzerine fırlatır. Yukarıdaki iki kişi onları durdurmak için yanan çöp kutularını onların üzerine devirir.)
(Çarşamba az da olsa zaman kazanmıştır, ancak Yiğit ve Esra'nın onu fark etmesi uzun sürmez.)
Yiğit: Ne duruyorsunuz, çabuk yakalayın!
(Çarşamba peşindeki destek ekipten kaçarken çıkan kurşunlar birkaç kişinin ölmesine yol açar. Bir fabrikanın arka kapısından içeri girerken askerler halen peşindedir.)
Çarşamba: Şimdi ne yapayım?
Cuma: Çatıya çık, seni oradan eve getirebiliriz.
(Derken evin kapısı çalar. Cuma kameradan bakarken gelenin bir büro ajanı olduğu anlaşılır.)
Cumartesi: Kahretsin, ne yapacağız şimdi? Hani listeye alınmamıştık!
Perşembe: Bildiğim her şeyi unuttum. Ne isteyeceğini öğrenelim. Ardından ondan kurtuluruz.
Cumartesi: Ben hallederim.
(Perşembe ve Cuma gizli odaya saklanırken üstüne başına çeki düzen veren Cumartesi kapıyı açar. Gelen Deniz'dir.)
Deniz: (Cumartesi'nin sarı saçlarına bakıp gülerek) Yeni görünüş, ha?
Cumartesi: (durumu idare etmeye çalışarak) Evet.. Yeni bir şeyler denemek istedim.
Deniz: Ofisini aradım, hasta olduğunu söylediler. Ama seni Büro'da görünce...
Cumartesi: Büro mu? Ha evet.. Birkaç evrağı bırakmak için gelmiştim.
Deniz: Beni içeri almayacak mısın?
(Cumartesi mecburen onu içeri davet ederken Çarşamba kardeşlerine ulaşmaya çalışmaktadır.)
Çarşamba: Kızlar, beni duyuyor musunuz?
Cuma: (sessizce) Acil bir durum var, seni sonra arayacağım.
(Deniz, Cumartesi'nin beline nazikçe dokunurken bu adamın kim olduğu herkes için bir soru işaretidir.)
Cumartesi: Senden bir dakika izin istesem? Hemen dönerim.
Perşembe: Bu herif kim? Onunla görüşüyor muydun?
Cumartesi: Hayır, ilk kez gördüm. Sen tanıyorsundur belki.
Perşembe: Saçmalama, adam Büro'da çalışıyor! Belli ki birimizi tanıyor. Şimdi adamı evine götür ve hangimizle görüştüğünü öğren. Bir şeyler çıkabilir.
Cumartesi: Ne? Kafayı mı yedin sen?
Cuma: (elindeki çipi bilekliğe takarak) Ölen ajandan aldığım kopyalama cihazı. Bilekliğini aç, onunkine bağlan. Böylece Büro'nun sunucularına girebiliriz.
Cumartesi: Canımı sokakta bulmadım ben!
Perşembe: Bunu yapmazsan şüphe çekersin, hadi!
(Cumartesi üzerini değiştirerek Deniz'le birlikte çıkarken Perşembe ve Cuma ise vakit kaybetmeden bilgisayarın başına geçer.)
Cuma: Buradayız Çarşamba.. Çatıya bir çıkış var, hemen yanında.
(Çarşamba hızlıca çatıya giden merdivenlerden çıkar, ancak herhangi bir çıkış noktası yoktur. Tek çaresi karşı çatıya atlamaktır, ama çok yüksekte olduğu için ufak bir hata bile son demektir.)
Çarşamba: Yapamayacağım..
Perşembe: Ya atlayarak, ya ölerek kurtulursun. Atlarsan bir şansın olur. Fiziksel olarak hepimizden daha gelişkinsin. Yapabilirsin.
(Çarşamba derin bir nefes alarak kendini hazırlar. Tam iyice geriye çekildikten sonra hızlıca koşarak atlarken karşı çatıya çıkan Yiğit kızı omzundan vurur.)
(Neye uğradığını şaşıran Çarşamba çatının kenarına tutunmaya çalışsa da acı yüzünden eli kaymak üzeredir.)
Perşembe: Çarşamba!!!!! İyi misin, cevap ver!
(Yiğit ona yaklaşır ve kafasından tek el ateş eder. Çarşamba 10. kattan betona çakılır.)
Perşembe: Çarşamba!! Çarşamba!!! Hayır!!!!!!!!!!!!!
(Bir süre sonra olay yerine gelen ajanlar Çarşamba'nın cesedini götürürken Perşembe ve Cuma büyük şok içindedir.)
***
(O sırada Cumartesi ise Deniz'in evine gelmiştir.)
Cumartesi: Güzelmiş evin.
(Cumartesi rafta Deniz ve kardeşlerinden birinin fotoğrafını görür, ancak hangisi olduğunu hala anlayamamıştır. Adam, kızın dudaklarına yapışıp yatak odasına götürürken Cuma ise iz peşindedir.)
Cuma: Çarşamba'nın gönderdiği kontratla ilgili bir şey buldum.. Zeynep Şahin yasadışı yollarla milyonlarca doları Çiğdem Sönmez'in hesabına aktarmış. Üstelik terfi aldığımız gün.. 7 Haziran 2073'te.. Ama Zeynep'in imza kısmı boş.
Perşembe: Çiğdem mi? Burada çok fena şeyler dönüyor.
(Öte yandan Deniz, Cumartesi'yle cinsel ilişkiye girmeye başlamıştır.)
Deniz: Kokunu özlemiştim...
(Deniz kendi işini görürken Cumartesi ise çaktırmadan kendi bilekliğiyle adamın bilekliği arasında bağlantıyı sağlamıştır.)
***
10 Haziran 2073, Perşembe
(Özel dosyalar bilgisayara gönderilirken iki kardeş yeni bir ipucu aramaktadır.)
Perşembe: İnsanları tuttukları hücreler nerede?
Cuma: İşlem merkezi mi? Oraya girebilirim sanırım.
(Cuma bir şey bulabilmek için güvenlik kameralarına bakar. Birkaç çocuk odasının ardından kardeşlerinden birinin esir tutulduğu odanın görüntülerine ulaşırlar.)
Perşembe: Bu görüntü şu anı mı gösteriyor?
Cuma: Evet.
(Cuma görüntüyü yakınlaştırır. Pazartesi yüzünü duvara dönmüş, sessizce yatakta oturmaktadır.)
Perşembe: Pazartesi.. Burada mı?
***
BİRKAÇ SAAT SONRA
(Sabah olmuştur, Cumartesi gözlerini açarken Deniz hazırlanmaktadır.)
Cumartesi: Sana bir şey soracağım. Niye Büro için çalışıyorsun? Sence çocukları toplamaları doğru mu?
Deniz: O çocukların çoğu çok kötü şartlarda yaşıyor. Aslında onlara iyilik yapıyoruz... (öperek) Neyse, boşver bunları.. Her gün seninle olmak istiyorum, sadece pazartesileri değil.
(Deniz odadan çıkarken Cumartesi gece boyunca öğrendiği bilgileri hemen kardeşleriyle paylaşır.)
Cumartesi: Pazartesi aylardır Deniz'le görüşüyormuş. Tabii ilişkinin boyutları da sandığımızdan daha büyük.
Perşembe: Çiğdem Sönmez de Pazartesi'yi rehin tutuyor.
Cumartesi: Çok korkuyorum...
Perşembe: Korkma. Sadece çok dikkatli ol.
(Ancak Cumartesi arkasına döner dönmez içeri giren Büro ajanlarını görür. Apartman dışarıdan da abluka altına altına alınırken genç kadının kaçacak yeri yoktur...)
4. BÖLÜM SONU
// 5. BÖLÜM | 3 Eylül Pazartesi 23.00 //