- Katılım
- 27 Kasım 2012
- Mesajlar
- 21,249
- Reaksiyon puanı
- 8,283
- Puanı
- 1,061
- Yaş
- 30
HiSSiKABLELVUKU
BiR KATiLiN HiKAYESi
Her neyse…BiR KATiLiN HiKAYESi
Bir şeyler yiyeceğim.
Yumurta yapacağım, ama lanet olsun ki bayat ekmek var sadece.
Buzdolabını açtım.
Yumurtalığa yöneldim
Ama garip bir şeyler var.
Yumurtalıkta 2 tane parmak var...
BÖLÜM 4
17 Eylül 1999İkisi de başparmak...
Bunlar buraya nasıl geldi?
Bu nasıl mümkün olabilir?
Kocasın da mı ben öldürdüm?
Adam kendini asmış!
Neden hiçbir şey hatırlamıyorum? Çıldırmak üzereyim!
O kadının başparmağını kesip almadığıma eminim!
Adamı ben asmadım. Adamın parmağını kesmedim!
Peki ya? Dün kapım açıktı! Evet, açıktı. Birisi geldi ve bunları buraya bıraktı. Beni takip etti, ben çıkınca içeri girip kadının parmağını kesti, adamın intihar ettiğini görünce onun da parmağını kesti. Gece de bana kapımı açık bıraktırıp o parmakları koyup gitti. Eminim şu anda. Çözdüm her şeyi. O yaptı, ben değil! Peki ama neden yaptı? Bir polis eğer benim peşimden gelirse, bu parmakları görürse suçlu ben olurum. Adam çok zeki! Ben arkamda hiç delil bırakmadım, bu yüzden o da kendi delilini türetti ve getirdi. Bu işi çözmem gerekiyor. Benden koltuk taşımada yardım isteyen adam beni oyaladı ve peşimdeki adam o sürede parmakları bırakıp kaçtı. Benimle oyun oynayan kişiyi bulmam lazım. Her an beni izliyor, buna eminim.
Dışarı çıktım. Sanırım sonbahar gelmiş, üşüyecek gibi oldum ve dönüp ceketimi giydim. Boğaza doğru sürdüm. Arkama bakıyorum, ama kimse yok. Boğaza yaklaşınca her zamanki yere park ettim. Yürüyerek devam ettim. Şu anda arkamda bir yerde çaktırmadan izliyor olmalı beni. Arkamdaki insanlardan birisi o. Onu bir şekilde tespit edip yakalamam lazım. Yoksa beni polisin eline yem edecek. Ve bana bir de utanmadan suçlu diyecekler. Zamanında deli dedikleri gibi! Ben suçlu değilim, kurtarıcıyım. O kadını acılarından kurtardım ben…
Boğaza karşı oturdum bir süre. Her zaman yaptığım gibi. Gençken gelirdim buraya. Arada bir arkama bakıyorum. Hangisi? Her yerde insan var. Daha tenha yerlere gitmem lazım sanırım düşüncelerimi bir kenara bırakıp. Tenha yerlere gidince mesafeyi artıracaktır yakalanmamak için. Kalktım, normal tempoda yürüdüm ve sokaklara girmeye başladım. Arkama bakıyorum, hala peşimden gelen birisi yok gibi. Nerede bu? Şu markete girip normal davranırsam, onu beklediğimi fark edemez. Yakından takip etmeyecek kadar akıllı. Bu kadar şeyi düşünen insan akıllıdır. Gerçekten akıllıdır. Sokağa birisi girdi. Bu o mu? Muhtemelen beni göremediği için koşar adımlarla yürüyor ve etrafına bakıyor bir şey ararcasına. Bu o! Belki de benim markette olduğumun farkında değil, belki de farkında… Marketin yanından geçti. Şimdi işler tersine dönecek, biraz da o takip edilsin. Bakalım nereye gideceksin?
Yaklaşık 5 dakikadır takip ediyorum. Yürümeye devam ediyor. Arkasına sadece 2 kez baktı. 1 kez durdu ve etrafına bakmadan yürümeye devam etti. Muhtemelen sağa veya sola dönerken kafasını çevirmeye gerek kalmadan gizlice beni izliyor. Çok zeki.
Bi dakika! Polis karakolu… Karakola girdi adam! Bu adam polis mi yoksa? Ama bir polis neden dolabıma o parmakları bıraksın? Aklımdaki soru işaretleri artmaya devam ediyor.
Oturdum karakolu gören bir yere. Karakol denize yakın. Hava kararmaya başladı ve karşıdaki boğazın ışıkları da yandı, buradan görünüyor. Dalga sesleri bile geliyor biraz. O yüzden yine boğaza karşı oturuyormuşum gibi hissettim. Ve aklıma yaşadıklarım geldi yine. Üniversiteden çıktıktan sonra gece yarısına kadar deniz kenarında otururduk hep. İçerdik… Eğlenirdik… En saçma şaka bile komik gelirdi o zaman. Üzüntüm yoktu, derdim yoktu… Ve sonra onu tanıdım ve ilk kez acı hissettim. İlk kez acı çektiğim için ağladım. Ama sonra şahit oldum ki ikinci kez âşık olmak da mümkünmüş... Mezun oldum. O gün müstakbel eşim de oradaydı, benimle birlikteydi. Zaten nişanlanmıştık ve önümüzde sadece askerlik kalmıştı. Mimarlıktan mezun olduktan sonra ve askerlikten sonra 2 ay sürmedi iş bulmam. 3.84 not ortalamalı diplomamı gören herkes istedi beni tabii ki. Şimdi gitsem yüzüme bakmazlar ama. Yurtdışından teklifler geldi. 1 yıl Fransa’da, 4 yıl İtalya’da olmak üzere 9 yıl boyunca çalıştım mimar olarak. İstanbul’da çalıştığım zamanlarda da işten Türkiye’ye geldiğim zamanlarda da geldim boğazı izlemeye sık sık. Artık yalnız gelmeye başladım, etrafımdakiler dağıldı. Kendi hayatlarını kurdu. Kimisi başarılı oldu hayatını kurarken, kimisi başaramadı. Benim gibi… Ama şu anda yalnız değilim, çünkü davetsiz bir misafirim var.
1,5 saattir bekliyorum, hava karardı bile. Tam 1,5 saat. Adam sonunda çıktı, ama koşarak çıktı. 2 polis de onu kovalıyor. Birisi hemen bir araca atladı, diğeri koşarak kovalamaya devam ediyor. Önümden geçtiler. Koşup koşmamakta kararsız kaldım. Ama yavaştan ben de arkasından koşmaya başladım polisin. Benim arkamdan da aracıyla polis geliyor şimdi. Koşan polis havaya ateş etti, adam başını elleriyle kavrayarak her gördüğü yere dalıyor. Akıllı davranmam lazım. Polislerden önce ona ulaşmam gerekiyor. Adam koşarken önüne bir araba çıktı ve üstünden atlayıp geçti. Arkadan da hızla polis arabası geliyor! Büyük bir fren!
Polis arabası kaçan adamın üstünden atladığı arabaya önündeki polisi de araya sıkıştırarak çarptı. Ben kıl payı sıyrıldım. Polis epey yaralanmış gibi, gerçekten korkunç bir manzara…
Kafamı kaldırdım ve etrafa bakmaya başladım, ama adam yok.
Kaybettim.
Adamın izini kaybettim.
25 Eylül 1999
Her gün birkaç kez bana koltuk taşıtan adamın evine çıktım, ama bir kez bile açmadı kapıyı 8 gün içinde. Apartmanın önündeki siyah kedi de 3 gündür ortalıkta yok. O da mı geçmişini ardında bırakıp başka yerlere gitti? Onun en son burada olmadığını gördüğümde o olay olmuştu...
8 gün geçti, yeni evime taşındım bugün. Eşyalar dahil ev kullanıma hazır. Parlak lambalar, göz alıcı tablolar, yerden tavana kadar uzanan büyük ve temiz camlar… Göz alıcı ve huzurlu bir ev. İlk işim eski evimden getirdiğim eşyaları yerleştirmek oldu. Ve tabii ki, parmakları dolaba koydum. Dışarı çıktım ve boğaza gittim.
Akşam oldu, eve döndüm. Arabadan inip eve girdim. Işıkları açtım, 2 saniye geçti geçmedi bütün ışıklar söndü. Sigortalar mı attı acaba? Sigortanın yerini buldum, her şey normaldi. Ana şalter garajda. Onu da kontrol etmekte fayda var. Dışarı çıktım, bütün sokak aydınlık. Sadece benim evimin karanlık olması ne anlama geliyor? Korkmaya başladım. Garaja doğru yöneldim. Garajın kapağını açmamla sokağın karanlığa gömülmesi bir oldu.
İçime yavaş yavaş korku dolsa da devam ettim.
Ana şalter inmişti. Kaldırdım, garaj ve ev birdenbire aydınlandı.
Ama sokak hala kapkaranlık. Diğer evler de dahil.
Her yer karanlık...
18 Eylül 1999
Uyandım!
Ama eski evimdeyim.
Kalktım ve tarihe baktım. Bugün ayın 25'i falan değil, bugün 18 Eylül.
Gördüğüm bir rüya mıydı?
Neler oldu hatırlamıyorum.
Aslında...
Hatırlıyorum…
Şalteri kaldırınca korkup eve döndüm. 4-5 dakika evde kaldıktan sonra çıktım dışarı. Sokak hala kapkaranlıktı. Sokağın karşısında bir adamın bana baktığını hatırlıyorum ve...
Yazan: Melih Salay
![Rh0VdEWtRC6qCguSCXlcnw.jpg](https://image.prntscr.com/image/Rh0VdEWtRC6qCguSCXlcnw.jpg)
Copyright © Hissikablelvuku 2017, eTV
Son düzenleme: