Aşkın Peşinden - 8. Bölüm | Yeni Bölüm

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
86,187
Reaksiyon puanı
67,598
Puanı
1,061
Konum
İstanbul

Bu dizideki kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünü olup gerçeği yansıtmamaktadır.

Önceki Bölümler

8. BÖLÜM
(Sancıdan dolayı bayılan Çiğdem sedyeyle yoğun bakıma alınırken Emre ise yapılan müdahaleleri izlemektedir.)

Emre (İç Ses):
İnsan istemediği bir varlık için gözyaşı dökebilir mi? Belki daha önce sorsaydınız güler geçerdim; ama şu an kafam da, ruhum da karmakarışık. Hata sandığım bir bebeğin canı şimdi gözyaşı olarak süzülüyor yanaklarımdan. Sıradan bir şevkat emaresi mi, yoksa sandığımdan daha özel bir şey mi bu hissettiğim? Bir dakika, ben neler diyorum? Benim düzenli bir hayatım var, nişanlım, ailem, hayranlarım... Ama galiba Çiğdem ve bebek için hissettiğim özel bir şey daha var...

(Emre bir süre odanın camından baktıktan sonra sandalyeye oturur.)

Emre (İç Ses):
Babam ben küçükken hep derdi 'baba olunca anlarsın' diye. Yoksa bunu yaşama vaktim geldi mi? Sadece kendimi düşünmeyi bir kenara mı bırakacağım? Çiğdem sancı çekerken benim ruhum da mı sancılara teslim olacak? Anlaşılan bu süreçte çok virajdan döneceğiz, ama kaza yapsak bile her seferinde daha fazla güçleneceğiz... Belki de bu da bizim için sınavdır. Ama düşünmem lazım; aşktan mı, yoksa sadece vicdandan mı bu hislerim?

(O sırada doktor odadan çıkararak Emre'nin yanına gelir.)

Emre:
Doktor bey, bebeğin durumu nasıl?
Doktor: Siz nesi oluyorsunuz, sadece yakınlarına bilgi verebilirim.
Emre: Ben... Onun...
Doktor: Evet, beyefendi?
Emre: Onun çok yakın dostuyum... Ama o halde görünce...
Doktor: Neyse ki ikisinin de bir şeyi yok. Zaten hamilelik döneminde bu tür sancıların olması normal, ama Çiğdem Hanım'ın bünyesi biraz zayıf olunca durum biraz büyümüş. İsterseniz odaya girin, ama biraz beklemeniz gerekecek. Tekrar geçmiş olsun.

(Emre yavaşça kapıyı aralayıp içeri girerken Çiğdem ise uyumaktadır. Genç adam kendini yanındaki koltuğa atarken aklı hala bebektedir.)

Emre:
Ah be Çiğdem, çok korkuttun beni... Ne ara bu hale geldiğimi bilmiyorum, ama sanırım sen ve bu bebek hayatımda bir şeyleri değiştirmek üzeresiniz...

***
(Emre'nin kafası hala çok karışıktır. Öte yandan Özge de ödevi için "tesadüfi" bir şekilde Çiğdem'in evinin bulunduğu mahalleye gelmiştir.)

Özge:
Ben de üniversiteyi liseden daha rahat bir yer sanıyordum, sürekli gezip tozar arada da derslere girerdim. Verilen ödev de ödev olsaydı bari...

(Özge evlerden birine girip rastgele zile basarken kapı kapı gezer, ancak hep eli boş döner. Neyse ki sonradan şans yüzüne gülmeye karar vermiş ve Ayten'in olduğu daireden sonuç alabilmiştir.)

Özge:
Merhaba, ben Özge Ocaklı. Sosyoloji öğrencisiyim ve ödev için size birkaç soru sormam lazım.
Ayten: Ocaklı mı? Sana bir şey soracağım, acaba sen şu popçu Emre'nin bir şeyi olabilir misin?
Özge: Evet, kardeşiyim. Ama bunun için gelmedim, içeri girebilir miyim?

(Özge içeriye girdikten sonra Deniz de kimin geldiğine bakmak için salona gelmiştir, ancak onu görür görmez vurulmuştur. Onu kendine getiren şey ise yere düşürüp kırdığı tabağın sesi olur.)

Ayten:
Bu çocuğun da işi gücü zarar yemin ediyorum! Şimdi git, bunu temizle hemen!
Deniz: (Özge'ye bakakalarak) Ama anne, nasıl tabak temizlendiğini bilmiyorum ki.
Ayten: Sus, mazeret üretme anneye!
Deniz: Hey maşallah, bu nasıl güzellik be?
Ayten: Duymuyor musun beni? Eğer bu pisliği düzeltmezsen Vaveyla'yı unut!
Deniz: Ama anne...
Ayten: Bak, hala 'ama' diyor! Kafana terliği yersen görürsün amayı, mamayı!

***
(Malikanede ise tek başına kalan Melek ise televizyon izlemektedir. O sırada kapı çalar, gelen Çiğdem'in izini bir şekilde sürüp malikaneyi bulmayı başaran Selim'dir.)

Selim:
(hemen içeriye dalarak) Çiğdem, fındıklı kurabiyem. Bir tanem, burada olduğunu biliyorum. (Melek'e dönerek) Kuru fasulyem burada mı?

(Öte yandan Melek ise Selim'i görmesiyle birlikte dona kalmıştır.)

Melek:
Melek...
Selim: Evet, melek gibi kız maşallah. Bir kanatları eksik. Ama işte etrafında bir sürü çakal dolaşıyor, onlardan korumam lazım nazlı yarimi.
Melek: (elini kaldırarak) Hayır, benim adım Melek.
Selim: (tokalaşarak) Ben de Selim, memnun oldum.
Melek: Asıl ben daha çok memnun oldum. Zaten sizinle memnun olmamak için kaçık olmak lazım... Bu arada sen Çiğdem'i sormuştun, değil mi? O hastaneye gitti.
Selim: (telaşlanarak) Ne hastanesi? Yoksa bir şey mi oldu?! (feryat ederek) Ben nasıl adamım lan, aşkımı korumaktan acizim! Senin yerine ben girseydim o mezara Çiğdem'im!
Melek: Dur, sen de kızı iki dakikada hastanelik edip öldürdün, bir de diri diri mezara gömdün. Merak etme, bir şeyi yok. Sadece patronu ondan bir şey istemişti, onu halletmek için gitti.
Selim: "Patron" mu? "Halletmek" mi? Neler oluyor lan bu evde?!
Melek: Sen yanlış anladın, öyle bir şey yok. Gerçi bu saate kadar gelmiş olması lazımdı, ama istersen birlikte bekleyelim. Hem sana çok güzel sütlü kahve de yaparım, doya doya, kana kana, tadını çıkara çıkara içersin.
Selim: Minik domuzumu bulana kadar bana rahat yok. Yine de teklif için teşekkürler.

***
(Selim hızlıca evden çıkarken Melek ise ona aşık olmuştur. Bu sırada Emre ise Çiğdem'in elini tutarak uyuyakalmıştır. Kendine gelmeye başlayan Çiğdem ise onu bu halde görünce şaşırır ve Emre'yi uyandırır.)

Emre:
Çiğdem, uyanmışsın...
Çiğdem: Bebeğim nasıl, kötü bir şey var mı? Hem sen de çeksene şu elini, zavallı bir hizmetçi parçasının masum halinden yararlanmaya çalışıyorsan benden sana hayır gelmez
Emre: (Çiğdem'den elini çekerek) Alt tarafı içim geçmiş, uzatma işte. Hem ikinizi de bir şey yok, merak etme.
Çiğdem: Şaka bir yana, başımda durduğun için teşekkür ederim. Olanları doğru düzgün hatırlamıyorum bile. Yani yürüyordum, sonra attığım her adımda acı çekmeye başladım ve şimdi de gözlerimi burada açtım. Hem daha 2-3 aylıkken bu hallere düştüysem birkaç ay sonra neler olacak kim bilir.
Emre: Merak etme, bu sancıların olması normalmiş, gerekli tedbirleri aldıktan sonra bir şey olmaz. Ayrıca ben de sana teşekkür ederim. Yani sen olmasan Iraz ile nişanı atmış olurduk muhtemelen...
Çiğdem: Bu arada biraz daha dinlendikten sonra eve dönmemiz lazım, yoksa Şahika Hanım'da film kopacak yine.
Emre: Aslında ben sahilde biraz dolaşırız diye düşünmüştüm, yani eve biraz geç dönebiliriz...
Çiğdem: Haklısın galiba, hem temiz hava almak üçümüze iyi gelir... Yani sen, ben ve bebeğe...

***
(Emre ve Çiğdem birbirlerine gülümserken Iraz da kişisel eşyalarını toplamak için odasına gelir.)

Iraz:
Bu Emre kim olabilir, hala aklım almıyor. Yani o olduğundan o kadar emindim ki diğer ihtimalleri gözardı ettim galiba. Anlaşılan bu meseleyi kendi başıma çözemeyeceğim, bir yardım almanın zamanı geldi...

(Ancak bir süre sonra odanın daha önce pek aşinası olmadığı bir kokuyla kaplanmış olduğunu fark eder.)

Iraz:
Bu koku ne ya? Kullandığım parfümlerden değil galiba. (kokuyu içine çekerek) Sanki bir yerden çıkaracağım, ama nereden?

(Derken Iraz, Çiğdem'in sabah bu kokuyla odaya geldiğini fark eder ve böylece Çiğdem'in daha önce odaya girdiğini anlar. Bu da zaten bitmemiş olan intikam hırsının yeniden artmasına neden olur.)

Iraz:
Bu kadarı da olamaz... Odama girmiş resmen! Bir yere kadar dayandım, ama buraya kadar. Sen... artık... bittin... Çiğdem! Bunu sen istedin!

8. BÖLÜM SONU
 
Bölüm biraz kısa ve olaysız gibi görünebilir ama bu şartlarda her şey kısa olmak zorunda. Yoksa ben de uzatmayı ve konulara daha çabuk girebilmeyi isterdim ama uzun olunca okunmuyor maalesef. :)

@denizz19 @Çiğdem- @Bully @eskici @ozgur2113 @xemrexxx @Billy Kane @vadikızı @turkuazz @MayısKralı @mrt-06 @Forumdash @batuhankaralar ve diğerleri...
Bölüm biraz kısa ve olaysız gibi görünebilir ama bu şartlarda her şey kısa olmak zorunda. Yoksa ben de uzatmayı ve konulara daha çabuk girebilmeyi isterdim ama uzun olunca okunmuyor maalesef. :)

@denizz19 @Çiğdem- @Bully @eskici @ozgur2113 @xemrexxx @Billy Kane @vadikızı @turkuazz @MayısKralı @mrt-06 @Forumdash @batuhankaralar ve diğerleri...
bölümü birazdan okurum:)
 
"Bu dizideki kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünü olup gerçeği yansıtmamaktadır."

Şu kısmı yazmana gerek yok karakterler zaten gerçekçi değil ne yazık ki. :A
 
"Bu dizideki kişi, kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünü olup gerçeği yansıtmamaktadır."

Şu kısmı yazmana gerek yok karakterler zaten gerçekçi değil ne yazık ki. :A
Ulusal kanallarda yayınlanan çoğu romantik komediye göre daha gerçekçi bir senaryosu var. :A
 
Ulusal kanallarda yayınlanan çoğu romantik komediye göre daha gerçekçi bir senaryosu var. :A
Şaka yaptım zaten hiç okumadım bu diziyi, forumda yokken başlatmışsın sanırım. :D

Ama baştaki jenerik beni benden aldı ve yazı düzenin de çok güzel, emeğine sağlık. 😉
 
Şaka yaptım zaten hiç okumadım bu diziyi, forumda yokken başlatmışsın sanırım. :D

Ama baştaki jenerik beni benden aldı ve yazı düzenin de çok güzel, emeğine sağlık. 😉
Biliyorum ama önceki bölümleri de takip etmek için geç değil hani. Ben senin yerinde olsam en baştaki jenerik için okurdum mesela. :A
 

Forum İstatistikleri

Konular
173,047
Mesajlar
3,761,993
Üyeler
8,483
Son Üye
justking