Korku dolu gözlerle etrafına bakan Jülide, oldukça ürkmeye başlamıştır. Elindeki kağıtla içeri girerken aniden arkasında beliren Çiğdem’i görünce bir anda irkilmiştir.
Jülide : Aaaa siz miydiniz hiç duymadım geldiğinizi.
Çiğdem : Korkutmak istemezdim ama kapı açık şekilde dışarıyı seyrettiğini görünce bir geleyim dedim yanına. Elinde ne var senin hem?
Jülide : Hee bu mu öylesine bir kağıt. Şiir yazmayı çok severim de beğenmedim yırttım ben de.
Çiğdem : Öyle mi okumak isterim bir gün yazdığın şiirleri. Neyse Kaan’ın dışarı çıktığını gördüm. Benim de ormanda yürüyüş saatim geldi. Kaan olsa seninle dışarı çıkmamı isterdi ama o olmadığına göre bugünlük azat ettim seni hadi iyisin.
Jülide : Peki efendim. Ben de siz gelene kadar kahvaltınızı falan hazırlarım.
Çiğdem : 1 saate dönerim.
Jülide, hızlı bir şekilde kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştır ve kahvaltıyı sofraya yerleştirdikten sonra kafasındaki iki soru işaretini yok etmek için harekete geçmiştir. Önce çekmecenin içinde gördüğü defterin kilidini açıp neler yazdığını öğrenmek istiyordu.
(Hızlı bir şekilde Çiğdem’in odasına çıkan)
Jülide : Bakalım nerede bu anahtar? Hissediyorum kesin bu odada bir yerlerde. Acele et Melek ikisinin aynı anda evde olmadığı başka bir an bulamazsın. Heh işte buldum ama burada bir sürü anahtar var. Mecburen deneyeceğim.
Anahtarları alıp aşağı kata inen Jülide hemen defteri açmak için uygun anahtarları denemeye başlamıştır. Bir iki üç derken dördüncü anahtarda defteri açmayı başarmıştır. Defteri kontrol ettiğinde bunun aslında bir defter değil fotoğraf albümü olduğunu gören
Jülide : Merak ettiğime de değmedi fotoğraf albümüymüş. Çiğdem Hanım gençliğinde ne kadar güzelmiş ama şimdi bayağı çökmüş kadın.
Resimleri hızlı hızlı incelemeye devam eden Jülide, albümün son sayfasına geldiğinde okuduğu yazıyla büyük şoka uğramıştır.
Jülide : İnanamıyorum Çiğdem Hanım, Kaan Bey’in annesiymiş. Neler dönüyor bu evde, neden oğlu olduğunu gizliyor bu kadın? Kaan Bey’in de bildiğini düşünmüyorum ben.
O sırada kapının önünde Kaan ve Çiğdem’in seslerini duyan Jülide hızlı şekilde albümü kilitleyip yukarı kata çıkmış ve anahtarları yerine koymuştur.
İçeri giren
Kaan : Jülide Hanım neredesiniz?
Çiğdem : Çok şaşkın bir kadın ya pek bir ilginç.
Kaan : Aman abla sen de yine başlama.
O sırada aşağı inen
Jülide : Kusura bakmayın Kaan Bey, lavabodaydım.
Kaan : Önemli değil Jülide Hanım. Belçika’dan kuzenim Yusuf gelecekmiş, biraz hazırlık yapmanızı isteyecektim.
Jülide : Elbette hemen başlarım hazırlığa.
Kaan : Yalnız Yusuf ile ilgili bilmenizi istediğim birkaç husus var. Yusuf, biraz deli dolu biridir. Biraz kaba tabir olacak ama karı kıza düşkün. Ee tabi oranın kültürüyle büyüdüğünden o şekilde. Bunu bilmenizi istedim çünkü size de aynı tavırları sergilerse diye söylemek zorunda kaldım.
Jülide : Hiç şüpheniz olmasın ben kendi başımın çaresine bakabilirim.
2 SAAT SONRA
Jülide yemeği yetiştirebilmek için hızlı bir şekilde çalışmış ve nihayetinde yemekleri hazırlamıştır. Mutfaktan gelen yemek kokularına doğru gelen,
Çiğdem : Hmm ne güzel kokular bunlar. Neler yaptınız böyle Jülide Hanım?
Jülide : Elimin özellikle yatkın olduğu 2-3 çeşit yemek vardır onları misafirimize özel hazırladım. Önce açılışı güzel bir Tavuk Çorbası ile yapıp, arkasından Biber Dolması ve Köri soslu et hazırladım. Tabi bir de Kıbrıs Tatlısı yaptım.
Çiğdem : İyi hazırlanmışsın akşama aferin. Neyse ben odama çıkayım da hazırlanayım 1 saate kadar gelir sanıyorum.
Jülide yemekleri hazırlayıp sofrayı kurduktan sonra beklemeye başlamıştır. Kaan’ın Yusuf ile ilgili söyledikleri kafasına takılmıştır. Bir yandan da aklı hala Çiğdem ve Kaan’ın hikayesine takılıyormuş. Bir de bodrumdaki sesi de düşünmeye dalınca kafası binbir derya olmuştur.
O sırada
Çiğdem : Jülideee buraya gelir misin hemen.
Bir anda irkilen Jülide hemen yukarıya doğru koşmaya başlamıştır.
Jülide : Buyrun Çiğdem Hanım.
Çiğdem : Elbise seçimime karar veremedim sence hangisi daha iyi?
Jülide : Şu kırmızı elbise daha hoşuma gitti benim.
Çiğdem : Tamam teşekkür ederim git sende üzerine adam akıllı bir şeyler giyin bu şekilde çıkma Yusuf’un karşısına.
Jülide İç Ses : Aman sanki bana görücü geliyor te Allahım.
1 SAAT SONRA
Kapının tokmağına vurulmaya başlanmıştır. Hızlı bir şekilde kapıya koşan Jülide, kapıyı açmış ve Kaan ve akrabamız dedikleri Yusuf’u görünce bir şokta burada yaşamıştır. Çünkü Yusuf, Jülide’nin yani Melek’in eski sevgilisiymiş. Gönül eğlendirip daha sonra bırakıp kaçmış Melek’i Yusuf.
Jülide : Hoş hoş geldiniz.
Kaan : Hoş bulduk Jülide Hanım, misafirimiz Yusuf, hanımefendi de Jülide Hanım evimizin çalışanı olur kendisi.
Yusuf : Hmm merhaba Jülide. Emmm ben pek bey hanım kullanmam sıkıntısı yok demi.
Jülide kafasını sallar şaşkınlıkla.
Jülide İç Ses : Bu nasıl bir labirent oyunu. Ben tam parçaları çözeyim, çözüyorum derken bir yeni çıkmaza daha sürükleniyorum.
Kaan : Jülide Hanım iyi misiniz biraz yüzünüz sarardı gibi sanki.
Jülide : Yok yok iyiyim buyurun sofrayı da hazırladım zaten.
Yusuf, Melek’i bırakıp gittiği zaman arkasına bile bakmadan gitmiştir. Onunla gönül eğlendirip hatta daha da öteye gidip yatmışlardır o zamanlar. Ancak o günden beri kendisinden bir haber alamayan Melek ona büyük bir öfke duymaktadır ve şimdi kendisi karşısındadır.
Yemekler yenmiş ve herkes kendi köşesine çekilmiştir. Yusuf sigara içmek için kapıya çıkmıştır ve onu gören Jülide hemen peşinden giderek
Jülide : Sigara içmek için geçerli bir sebebiniz olmalı. Ya gerçekten zevk için içiyorsunuz ya da bir sıkıntınız var.
Yusuf : Ne sıkıntım olacak ki senin gibi güzel bir kadın ile yıldızların altında sohbet ediyorum, ne sıkıntım olacak.
Jülide : Kaan Bey, bahsetmişti gelmeden sizin bayağı çapkın olduğunuzdan, yavaş olun bu ne hız hemen.
Yusuf : Doğru demiş Kaan, o hep dürüsttür ya zaten. Biri gider biri gelir hayatımda ama sen bir başkasın, içeri ilk girdiğim dakikadan beri eskilerden birine benzettim seni.
‘’Heyecan müziği devreye girmiştir’’
O anda kafasındaki peruğu çıkartan
Jülide : Sakın o kişi Melek olmasın.
…Büyük bir şok ve karşılıklı bakışmalar…
BÖLÜM SONU
Jülide : Aaaa siz miydiniz hiç duymadım geldiğinizi.
Çiğdem : Korkutmak istemezdim ama kapı açık şekilde dışarıyı seyrettiğini görünce bir geleyim dedim yanına. Elinde ne var senin hem?
Jülide : Hee bu mu öylesine bir kağıt. Şiir yazmayı çok severim de beğenmedim yırttım ben de.
Çiğdem : Öyle mi okumak isterim bir gün yazdığın şiirleri. Neyse Kaan’ın dışarı çıktığını gördüm. Benim de ormanda yürüyüş saatim geldi. Kaan olsa seninle dışarı çıkmamı isterdi ama o olmadığına göre bugünlük azat ettim seni hadi iyisin.
Jülide : Peki efendim. Ben de siz gelene kadar kahvaltınızı falan hazırlarım.
Çiğdem : 1 saate dönerim.
Jülide, hızlı bir şekilde kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştır ve kahvaltıyı sofraya yerleştirdikten sonra kafasındaki iki soru işaretini yok etmek için harekete geçmiştir. Önce çekmecenin içinde gördüğü defterin kilidini açıp neler yazdığını öğrenmek istiyordu.
(Hızlı bir şekilde Çiğdem’in odasına çıkan)
Jülide : Bakalım nerede bu anahtar? Hissediyorum kesin bu odada bir yerlerde. Acele et Melek ikisinin aynı anda evde olmadığı başka bir an bulamazsın. Heh işte buldum ama burada bir sürü anahtar var. Mecburen deneyeceğim.
Anahtarları alıp aşağı kata inen Jülide hemen defteri açmak için uygun anahtarları denemeye başlamıştır. Bir iki üç derken dördüncü anahtarda defteri açmayı başarmıştır. Defteri kontrol ettiğinde bunun aslında bir defter değil fotoğraf albümü olduğunu gören
Jülide : Merak ettiğime de değmedi fotoğraf albümüymüş. Çiğdem Hanım gençliğinde ne kadar güzelmiş ama şimdi bayağı çökmüş kadın.
Resimleri hızlı hızlı incelemeye devam eden Jülide, albümün son sayfasına geldiğinde okuduğu yazıyla büyük şoka uğramıştır.
Jülide : İnanamıyorum Çiğdem Hanım, Kaan Bey’in annesiymiş. Neler dönüyor bu evde, neden oğlu olduğunu gizliyor bu kadın? Kaan Bey’in de bildiğini düşünmüyorum ben.
O sırada kapının önünde Kaan ve Çiğdem’in seslerini duyan Jülide hızlı şekilde albümü kilitleyip yukarı kata çıkmış ve anahtarları yerine koymuştur.
İçeri giren
Kaan : Jülide Hanım neredesiniz?
Çiğdem : Çok şaşkın bir kadın ya pek bir ilginç.
Kaan : Aman abla sen de yine başlama.
O sırada aşağı inen
Jülide : Kusura bakmayın Kaan Bey, lavabodaydım.
Kaan : Önemli değil Jülide Hanım. Belçika’dan kuzenim Yusuf gelecekmiş, biraz hazırlık yapmanızı isteyecektim.
Jülide : Elbette hemen başlarım hazırlığa.
Kaan : Yalnız Yusuf ile ilgili bilmenizi istediğim birkaç husus var. Yusuf, biraz deli dolu biridir. Biraz kaba tabir olacak ama karı kıza düşkün. Ee tabi oranın kültürüyle büyüdüğünden o şekilde. Bunu bilmenizi istedim çünkü size de aynı tavırları sergilerse diye söylemek zorunda kaldım.
Jülide : Hiç şüpheniz olmasın ben kendi başımın çaresine bakabilirim.
2 SAAT SONRA
Jülide yemeği yetiştirebilmek için hızlı bir şekilde çalışmış ve nihayetinde yemekleri hazırlamıştır. Mutfaktan gelen yemek kokularına doğru gelen,
Çiğdem : Hmm ne güzel kokular bunlar. Neler yaptınız böyle Jülide Hanım?
Jülide : Elimin özellikle yatkın olduğu 2-3 çeşit yemek vardır onları misafirimize özel hazırladım. Önce açılışı güzel bir Tavuk Çorbası ile yapıp, arkasından Biber Dolması ve Köri soslu et hazırladım. Tabi bir de Kıbrıs Tatlısı yaptım.
Çiğdem : İyi hazırlanmışsın akşama aferin. Neyse ben odama çıkayım da hazırlanayım 1 saate kadar gelir sanıyorum.
Jülide yemekleri hazırlayıp sofrayı kurduktan sonra beklemeye başlamıştır. Kaan’ın Yusuf ile ilgili söyledikleri kafasına takılmıştır. Bir yandan da aklı hala Çiğdem ve Kaan’ın hikayesine takılıyormuş. Bir de bodrumdaki sesi de düşünmeye dalınca kafası binbir derya olmuştur.
O sırada
Çiğdem : Jülideee buraya gelir misin hemen.
Bir anda irkilen Jülide hemen yukarıya doğru koşmaya başlamıştır.
Jülide : Buyrun Çiğdem Hanım.
Çiğdem : Elbise seçimime karar veremedim sence hangisi daha iyi?
Jülide : Şu kırmızı elbise daha hoşuma gitti benim.
Çiğdem : Tamam teşekkür ederim git sende üzerine adam akıllı bir şeyler giyin bu şekilde çıkma Yusuf’un karşısına.
Jülide İç Ses : Aman sanki bana görücü geliyor te Allahım.
1 SAAT SONRA
Kapının tokmağına vurulmaya başlanmıştır. Hızlı bir şekilde kapıya koşan Jülide, kapıyı açmış ve Kaan ve akrabamız dedikleri Yusuf’u görünce bir şokta burada yaşamıştır. Çünkü Yusuf, Jülide’nin yani Melek’in eski sevgilisiymiş. Gönül eğlendirip daha sonra bırakıp kaçmış Melek’i Yusuf.
Jülide : Hoş hoş geldiniz.
Kaan : Hoş bulduk Jülide Hanım, misafirimiz Yusuf, hanımefendi de Jülide Hanım evimizin çalışanı olur kendisi.
Yusuf : Hmm merhaba Jülide. Emmm ben pek bey hanım kullanmam sıkıntısı yok demi.
Jülide kafasını sallar şaşkınlıkla.
Jülide İç Ses : Bu nasıl bir labirent oyunu. Ben tam parçaları çözeyim, çözüyorum derken bir yeni çıkmaza daha sürükleniyorum.
Kaan : Jülide Hanım iyi misiniz biraz yüzünüz sarardı gibi sanki.
Jülide : Yok yok iyiyim buyurun sofrayı da hazırladım zaten.
Yusuf, Melek’i bırakıp gittiği zaman arkasına bile bakmadan gitmiştir. Onunla gönül eğlendirip hatta daha da öteye gidip yatmışlardır o zamanlar. Ancak o günden beri kendisinden bir haber alamayan Melek ona büyük bir öfke duymaktadır ve şimdi kendisi karşısındadır.
Yemekler yenmiş ve herkes kendi köşesine çekilmiştir. Yusuf sigara içmek için kapıya çıkmıştır ve onu gören Jülide hemen peşinden giderek
Jülide : Sigara içmek için geçerli bir sebebiniz olmalı. Ya gerçekten zevk için içiyorsunuz ya da bir sıkıntınız var.
Yusuf : Ne sıkıntım olacak ki senin gibi güzel bir kadın ile yıldızların altında sohbet ediyorum, ne sıkıntım olacak.
Jülide : Kaan Bey, bahsetmişti gelmeden sizin bayağı çapkın olduğunuzdan, yavaş olun bu ne hız hemen.
Yusuf : Doğru demiş Kaan, o hep dürüsttür ya zaten. Biri gider biri gelir hayatımda ama sen bir başkasın, içeri ilk girdiğim dakikadan beri eskilerden birine benzettim seni.
‘’Heyecan müziği devreye girmiştir’’
O anda kafasındaki peruğu çıkartan
Jülide : Sakın o kişi Melek olmasın.
…Büyük bir şok ve karşılıklı bakışmalar…
BÖLÜM SONU
