hançer 13+
bu dizideki kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür,
gerçek kişi ve kurumlarla hiçbir ilgisi yoktur...
yapım-senaryo: DİZİMEDYA
BAŞROLLER: @Yiğitt @Nisa
OYUNCULAR: @EFE UYSAL @-KADİR-
13.BÖLÜM
sahne 1.
-alışveriş merkezi-
herkez hayret içinde onları izliyordur:
güvenlik gelir,ayırmaya çalışır:
yiğit deniz'in üzerinden kalkar
deniz ağzı,burnu kan içinde kalkar:
uzaklaştırılırken:
bunun hesabını vereceksin!
yanındaki güvenlikçilere:
tmm,çekilin sizde...
can: nasılda dövdün adamı,aslan babam benim...
yiğit: allah kahretsin...
efe'yi arar:
efendim! işler sarpa,sardı...
efe: nasıl yane?
güçlü'nün sağ kolu deniz ile alışveriş merkezinde birbirimize girdik!
efe: bu nasıl oldu,neredesin şimdi?
yiğit: alışveriş merkezindeyim canla beraber
efe: hangi alışveriş merkezi?
tmm!
efe telefonu kapatır:
istanbul'dan görüntüler...
sahne 2.
-alışveriş merkezi-
Yiğit ve oğlu can bowling oynarken yanlarına denizle beraber ellerinde beyzbol sopalı 4 kişi'nin yaklaştığını görürüz...
çalmaya başlar hafiften:
deniz çok öfkelidir...
yiğit ve can görür görmez şok olur:
sonra birden takım elbiseli 5 kişi gelir,efe göndermiştir:
onları görür görmez:
ortalık birden karışır:
karşı karşıya gelirler:
bir taraf elinde sopalarla,diğer tarafta silahları çekmiş şekilde görürür:
yiğit: herkez sakin olsun,kadınlar,çocuklar var,kendinize gelin...
adamlardan biri:
indirin lan! sopaları...
deniz: o zaman sizde silahları indirinde hesabımızı öyle göreyim!
adam işaret yapar ve silahlar' ı indirirler:
deniz ve diğerleride sopaları indirir:
ve müzik sesi yükselir:
iki tarafta birbirine girer:
herkez birbirini yumlukluyordur:
yerde birbirini dövdüklerini görürüz....
Yiğit ve can şok içindedir:
o sırada alışveriş merkezinde herkez şok içindedir:
yiğit: yapmayın,kadınlar çocuklar var...
onları düşünün...
ne kadar ayırmaya çalışsada olmaz...
polislerin geldiğini görürüz,erkan'da yanlarındadır:
polisler ayırırken,bir adamın bowling topu'nu fırlatırken can'ın kafsına gelip bayırdığını görürüz...
yiğit şok içinde kalır:
oğlum,oğlum
kafasını tutar:
kafası kanıyordur:
yiğit (bağırarak) hemen ambulans çağırın,hemen!
erkan: alın! bunları götürün...
polisler götürür:
ambulansı arar erkan!
yiğit: tmm,oğlum iyi olacaksın,can kendine gel...
can: baba...
müziği çalar:
yiğit ağlamaklıdır:
ambulans'ın gelip,can'ın ambulansa bindirirdiğini görürüz...
erkan'ı görürüz...
sahne 3.
-hastahane-
yiğit'i ayakta o yana bu yana dönerek beklediğini görürüz...
erkan'da yanındadır...
yiğit çok üzgündür...
nisa'nın hastahaneye geldiğini görürüz...
nisa: durumu nasıl?
yiğit: off! bilmiyorum ki...
oğluma bişey olursa ben yaşayamam,karmın emanetine sahip çıkamadım...
herşey benim suçum...
erkan: yapma abi! olur mu,öyle şey? sen nereden bilecektin ki! böyle olacağını...
doktor çıkar:
yiğit: durumu ne?doktor bey...
doktor: önemli bişeyi yok,hafif atlatmış...
geçmiş olsun...
yiğit (sevinerek) oh,allahıma şükürler olsun...
nisa'da sevinir...
erkan: hadi! geçmiş olsun...
yiğit'in telefonu çalar,arayan efe'dir...
efedim! efe bey...
efe: geçmiş olsun,arkadaşlar söyledi,durumu nasıl?
yiğit (biraz sert bir tonla) efe bey! adamlarınızı oraya göndermeseydiniz,belki de oğlum şimdi burada olmayacaktı!
alışveriş merkezinde silah çekmekte ne demek? dağ başımı burası...
efe (sert tonla) yiğit! onları oraya güvenliğiniz için gönderdim,böyle olacağını nerden bilebilirdim ki!
zaten herşeyi maffetin! kimliğin açığa çıkmış olabilir...
yiğit: efe bey! daha sonra konuşabilir miyiz? lütfen...görüşürüz...
efe (bozulur) sinirli bir bakış atar...
yiğit: adama bak ya!
nisa: tam olarak nasıl oldu bu?
erkan: alışveriş merkezi'nde
yiğit: güçlü'nün sağ kolu deniz oradaydı saçma sapan laflar etti,bende kafa göz dağıttım,sonra işte efe bey'i aradım felan işte
sonra elleri sopalı birilerini toplamış bu deniz denen it,tabii efe bey'de silahlı bazı kişiler göndermiş,o sırada ortalık birbirine karıştı tabii...
nisa: seninle ne derdi vardı bu adamın?
yiğit: dün akşam göksun'la kulüpteydik,çıkışta magazinciler felan...
nisa: aranız iyi bakıyorum bu kızla!
yiğit: nisa!
nisa: bana ne canım,öylesine sordum!
yiğit nisa'nın bozulduğunu anlar:
bi gelsene söyle!
nisa: bana bişey söylemene gerek yok! yiğit...
hem ben buraya can için geldim...
o sırada yiğit'in annesi suzan hanımda gelir:
suzan: oğlum can nasıl? nasıl oldu bu?
yiğit annesine sarılır:
anne merak edilecek bişey yok! gayet iyi olduğunu söyledi doktor...
erkan'a emniyetten telefon gelir:
efendim! anladım,anladım...
yiğit: neymiş?
erkan: kaç gündür ceset topluyoruz,hiç sorma abi!
yiğit (şaşırarak) iyide bu cinayet büronun işi değil mi?
erkan: iş büyük abi,faili meçhur cinayetler arttı!
organize,terör farketmiyor!
hadi görüşürüz,tekrar geçmiş olsun!
yiğit: görüşürüz...
nisa: görüşürüz...
o sıra'da içerden hemşire çıkar:
siz yakınımısınız?
yiğit: babasıyım! doktor bey bişey söylemedi ama görebilir miyiz?
hemşire: elbette! zaten uyumaması lazım,geçmiş olsun...
yiğit: teşekkürler!
sahne 4.
-emniyet-
amir güçlü soytemiz odasında iken telefon gelir!
tmm! efendim,emriniz olur!
sahne 5.
-nezarethane-
bir polis memuru gelir:
efe'nin adamları ve deniz'in arkadaşları ayrı,ayrı nezarethanelere konmuştur:
polis memuru efe'nin adamlarının bulunduğu nezarethanenin kapısını açarak:
siz çıkıyorsunuz!
deniz (sinirlenir)
bizide çıkartın,burada bekletmeye hakkınız yok!
polis memuru: siz sabaha anca çıkarsınız!
polis memuru ve adamlar gider:
deniz: adamına göre iş yapıyorlar!
sahne 6.
-hastahane-
can'ı kafası sarılı şekilde görürüz...
yiğit: iyisin dimi oğlum!
can: baba ne oldu bana?
suzan: babaannesinin bitanesi...
yiğit: küçük bir kaza geçirdin,iyi olacaksın aslanım benim...
bak nisa ablanda burada...
nisa can'ı gıdıklamaya başlar:
sahne 7.
-dış mekan-
heyecan müziği eşliğinde:
bir araba'da takım elbiseli profesör gibi bir adamı direksiyonda görürüz...
sonra susturucu takılmış bir silah görürüz...
adamın kafasına sıkar...
adamı kafasına sıkılmış şekilde öldürülmüş olarak görürüz...
siyah ekranda...
13.bölüm sonu
bu dizideki kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür,
gerçek kişi ve kurumlarla hiçbir ilgisi yoktur...
yapım-senaryo: DİZİMEDYA
BAŞROLLER: @Yiğitt @Nisa
OYUNCULAR: @EFE UYSAL @-KADİR-
13.BÖLÜM
sahne 1.
-alışveriş merkezi-
herkez hayret içinde onları izliyordur:
güvenlik gelir,ayırmaya çalışır:
yiğit deniz'in üzerinden kalkar
deniz ağzı,burnu kan içinde kalkar:
uzaklaştırılırken:
bunun hesabını vereceksin!
yanındaki güvenlikçilere:
tmm,çekilin sizde...
can: nasılda dövdün adamı,aslan babam benim...
yiğit: allah kahretsin...
efe'yi arar:
efendim! işler sarpa,sardı...
efe: nasıl yane?
güçlü'nün sağ kolu deniz ile alışveriş merkezinde birbirimize girdik!
efe: bu nasıl oldu,neredesin şimdi?
yiğit: alışveriş merkezindeyim canla beraber
efe: hangi alışveriş merkezi?
tmm!
efe telefonu kapatır:
istanbul'dan görüntüler...
sahne 2.
-alışveriş merkezi-
Yiğit ve oğlu can bowling oynarken yanlarına denizle beraber ellerinde beyzbol sopalı 4 kişi'nin yaklaştığını görürüz...
deniz çok öfkelidir...
yiğit ve can görür görmez şok olur:
sonra birden takım elbiseli 5 kişi gelir,efe göndermiştir:
onları görür görmez:
ortalık birden karışır:
karşı karşıya gelirler:
bir taraf elinde sopalarla,diğer tarafta silahları çekmiş şekilde görürür:
yiğit: herkez sakin olsun,kadınlar,çocuklar var,kendinize gelin...
adamlardan biri:
indirin lan! sopaları...
deniz: o zaman sizde silahları indirinde hesabımızı öyle göreyim!
adam işaret yapar ve silahlar' ı indirirler:
deniz ve diğerleride sopaları indirir:
ve müzik sesi yükselir:
iki tarafta birbirine girer:
herkez birbirini yumlukluyordur:
yerde birbirini dövdüklerini görürüz....
Yiğit ve can şok içindedir:
o sırada alışveriş merkezinde herkez şok içindedir:
yiğit: yapmayın,kadınlar çocuklar var...
onları düşünün...
ne kadar ayırmaya çalışsada olmaz...
polislerin geldiğini görürüz,erkan'da yanlarındadır:
polisler ayırırken,bir adamın bowling topu'nu fırlatırken can'ın kafsına gelip bayırdığını görürüz...
yiğit şok içinde kalır:
oğlum,oğlum
kafasını tutar:
kafası kanıyordur:
yiğit (bağırarak) hemen ambulans çağırın,hemen!
erkan: alın! bunları götürün...
polisler götürür:
ambulansı arar erkan!
yiğit: tmm,oğlum iyi olacaksın,can kendine gel...
can: baba...
müziği çalar:
yiğit ağlamaklıdır:
ambulans'ın gelip,can'ın ambulansa bindirirdiğini görürüz...
erkan'ı görürüz...
sahne 3.
-hastahane-
yiğit'i ayakta o yana bu yana dönerek beklediğini görürüz...
erkan'da yanındadır...
yiğit çok üzgündür...
nisa'nın hastahaneye geldiğini görürüz...
nisa: durumu nasıl?
yiğit: off! bilmiyorum ki...
oğluma bişey olursa ben yaşayamam,karmın emanetine sahip çıkamadım...
herşey benim suçum...
erkan: yapma abi! olur mu,öyle şey? sen nereden bilecektin ki! böyle olacağını...
doktor çıkar:
yiğit: durumu ne?doktor bey...
doktor: önemli bişeyi yok,hafif atlatmış...
geçmiş olsun...
yiğit (sevinerek) oh,allahıma şükürler olsun...
nisa'da sevinir...
erkan: hadi! geçmiş olsun...
yiğit'in telefonu çalar,arayan efe'dir...
efedim! efe bey...
efe: geçmiş olsun,arkadaşlar söyledi,durumu nasıl?
yiğit (biraz sert bir tonla) efe bey! adamlarınızı oraya göndermeseydiniz,belki de oğlum şimdi burada olmayacaktı!
alışveriş merkezinde silah çekmekte ne demek? dağ başımı burası...
efe (sert tonla) yiğit! onları oraya güvenliğiniz için gönderdim,böyle olacağını nerden bilebilirdim ki!
zaten herşeyi maffetin! kimliğin açığa çıkmış olabilir...
yiğit: efe bey! daha sonra konuşabilir miyiz? lütfen...görüşürüz...
efe (bozulur) sinirli bir bakış atar...
yiğit: adama bak ya!
nisa: tam olarak nasıl oldu bu?
erkan: alışveriş merkezi'nde
yiğit: güçlü'nün sağ kolu deniz oradaydı saçma sapan laflar etti,bende kafa göz dağıttım,sonra işte efe bey'i aradım felan işte
sonra elleri sopalı birilerini toplamış bu deniz denen it,tabii efe bey'de silahlı bazı kişiler göndermiş,o sırada ortalık birbirine karıştı tabii...
nisa: seninle ne derdi vardı bu adamın?
yiğit: dün akşam göksun'la kulüpteydik,çıkışta magazinciler felan...
nisa: aranız iyi bakıyorum bu kızla!
yiğit: nisa!
nisa: bana ne canım,öylesine sordum!
yiğit nisa'nın bozulduğunu anlar:
bi gelsene söyle!
nisa: bana bişey söylemene gerek yok! yiğit...
hem ben buraya can için geldim...
o sırada yiğit'in annesi suzan hanımda gelir:
suzan: oğlum can nasıl? nasıl oldu bu?
yiğit annesine sarılır:
anne merak edilecek bişey yok! gayet iyi olduğunu söyledi doktor...
erkan'a emniyetten telefon gelir:
efendim! anladım,anladım...
yiğit: neymiş?
erkan: kaç gündür ceset topluyoruz,hiç sorma abi!
yiğit (şaşırarak) iyide bu cinayet büronun işi değil mi?
erkan: iş büyük abi,faili meçhur cinayetler arttı!
organize,terör farketmiyor!
hadi görüşürüz,tekrar geçmiş olsun!
yiğit: görüşürüz...
nisa: görüşürüz...
o sıra'da içerden hemşire çıkar:
siz yakınımısınız?
yiğit: babasıyım! doktor bey bişey söylemedi ama görebilir miyiz?
hemşire: elbette! zaten uyumaması lazım,geçmiş olsun...
yiğit: teşekkürler!
sahne 4.
-emniyet-
amir güçlü soytemiz odasında iken telefon gelir!
tmm! efendim,emriniz olur!
sahne 5.
-nezarethane-
bir polis memuru gelir:
efe'nin adamları ve deniz'in arkadaşları ayrı,ayrı nezarethanelere konmuştur:
polis memuru efe'nin adamlarının bulunduğu nezarethanenin kapısını açarak:
siz çıkıyorsunuz!
deniz (sinirlenir)
bizide çıkartın,burada bekletmeye hakkınız yok!
polis memuru: siz sabaha anca çıkarsınız!
polis memuru ve adamlar gider:
deniz: adamına göre iş yapıyorlar!
sahne 6.
-hastahane-
can'ı kafası sarılı şekilde görürüz...
yiğit: iyisin dimi oğlum!
can: baba ne oldu bana?
suzan: babaannesinin bitanesi...
yiğit: küçük bir kaza geçirdin,iyi olacaksın aslanım benim...
bak nisa ablanda burada...
nisa can'ı gıdıklamaya başlar:
sahne 7.
-dış mekan-
heyecan müziği eşliğinde:
bir araba'da takım elbiseli profesör gibi bir adamı direksiyonda görürüz...
sonra susturucu takılmış bir silah görürüz...
adamın kafasına sıkar...
adamı kafasına sıkılmış şekilde öldürülmüş olarak görürüz...
siyah ekranda...
13.bölüm sonu
Son düzenleme: