Önceki bölümleri okumak için:
https://fav10.net/tags/aşkın alfabesi/
10. BÖLÜM - Işıklar Altında...
(Çiğdem, hızlıca o sırada Ozan'ın yattığı odasının önünde bekleyen Şehribanların yanına gelmiş ve Deniz ile ilgili öğrendiği şeyleri onunla paylaşmaya başlamıştır.)
Şehriban: Kız, Çiğdem? Nerelerdeydin? Merak ettik vallahi...
Çiğdem: Şu kız ile ilgili neler öğrendiğimi bir bilseniz...
Hafize: Hayrola kızım?
Çiğdem: Var ya, bu kızın nişanlısı varmış ve her şeyi bu yapmış. Bayağı bir zaman önce nişanlısı bunu aldatmış, sonra geri dönmüş. Restoranda da onu Ozan ile birlikte görünce...
Şehriban: Yani Ozan, bu kızla mı yemeğe çıktı?
Hafize: Emin misin Çiğdem?
Çiğdem: Eminim tabii, her şeyi kendi kulaklarımla duydum... Nişanlısı buraya kaldırılmış, kız da ondan hesap sordu... Bence her şeyi ortak planladılar...
Şehriban: Yok canım, değildir o kadar...
Zerrin: Yani söylediklerinde az çok haklıymışsın Çiğdem?
Çiğdem: Ben sabahtan beri dil döküyorum, ama dinleyen kim?
(O sırada Deniz de Nihal ile Fatih'in yanına gelmiştir. Onu gören Şehribanlar da hemen Deniz'in yanı başında bitivermiştir.)
Şehriban: Merhaba kızım...
Deniz: Merhaba, merhaba... Siz Ozan'ın...
Çiğdem: Annesi... Adı da Şehriban... Senin adın ne peki?
Şehriban: (Çiğdem'e dönerek) Her şeye atlama sazan gibi...
Deniz: Gelin, oturun o zaman... Tanışalım, kaynaşalım...
Şehriban: Kızım, sana çok teşekkür ederiz. Sen olmasaydın belki de...
Çiğdem: Tamam, tamam. Geçelim bu faslı... Adın ne? Medeni durumun ne? Biri var mı? Veya eskiden var mıydı? Onun adı neydi peki?
Deniz: Madem bu kadar ısrarcıyız, adım Deniz. Yanımdaki de arkadaşım Nihal...
Şehriban: Bunlar da babaannesi Hafize, komşusu Zerrin ve bir diğer komşusu Çiğdem... Babası ile dedesi de karşıda oturuyor...
Çiğdem: "Komşu" demesek? Biz Ozan ile çok ciddi şeyler düşünüyoruz da...
Deniz: "Çok ciddi"?
(Şehribanlar Deniz ile kaynaşmaya devam ederken kamera eve geçer.)
İpek: Canım kardeşim, uyu artık... Sabah oldu neredeyse... Hem yarın okulun da var...
Alican: Bugünlük kafa izni verdim kendime... Hem söylersem her şeyi, görürsün...
Umut: Vallahi çok değişmiş buralar...
Alican: Ben kendimi bildim bileli hiçbir şey değişmedi. Aynı soluk duvarlar, perdeler, eşyalar...
Umut: Bu çocuğun annemden olduğuna emin misiniz?
İpek: Vallahi biz bile anlamıyoruz çoğu zaman...
Çiçek: Babamlar gelince ne yapacaksın Umut Abi?
Umut: Yüzleşeceğiz artık, zamanı gelmişti çoktan...
Alican: Bazı şeyleri söylemek, yapmaktan daha kolaydır...
Umut: Gerçekten hastanede karışmış olabilir mi bebekler?
Çiçek: Bu saate kadar ilk defa oturuyor da...
(O sırada kamera yine hastaneye döner. Deniz ile ilgili çoğu şeyi öğrenen Şehribanlar yeniden bir tarafa toplanıp konuşmaya başlarlar.)
Çiğdem: Yorumlarınızı alayım hanımlar... Çok şey bir kız, değil mi?
Şehriban: Bence çok tatlı ve sevimli bir kızdı, ne yalan söyleyeyim...
Hafize: Bence de...
Zerrin: Vallahi ben bile beğendim. Bence boşu boşuna kuruntu yapıyorsun Çiğdem...
Çiğdem: Bravo hepinize, tuzağa düştünüz. Size kendini beğendirmeye çalışıyor aklı sıra, ama siz ona inandınız hemen...
Şehriban: Evde kala kala çok fazla dizi izlemeye başladın Çiğdem, her kız şey olacak değil ya...
Çiğdem: Yok, yok. Bu kızın gözleri fıldır fıldır, kesin başka emelleri var Ozan'ımın üzerinde. Bulacağım ve kanıtlayacağım size...
Şehriban: Ne yalan söyleyeyim, Ozan ilk defa doğru bir seçim yapmış...
Çiğdem: Sabrımı mı sınıyorsun Şehriban Abla?
Şehriban: Kaynananla doğru konuş, alırım ayağımın altında...
Çiğdem: Yani hala bir umut var...
(O sırada kamera Nihal ile Fatih'e geçer.)
Fatih: Gece tam olarak istediğimiz gibi sonlanmadı, ama...
Nihal: Ozan iyileşsin de, varsın gecemiz güzel bitmesin...
Fatih: Biliyor musun, ben sana aşık oldum...
Nihal: Bunu ilk karşılaştığımız andan beri söylüyorsun zaten...
Fatih: Ama bu sefer haykırarak söylüyorum. Kararlıyım Nihal...
Deniz: (çifte dönerek) Hey, çifte kumrular... Sonra yaparsınız cilveleşmenizi...
(O sırada kamera eve döner. Alican, Umut ve Çiçek koltuklarında uyuyakalmıştır. İpek ise uyku ve uyanıklık arasında gezerken biraz hava almak için balkona çıkar ve odasının camından etrafa bakan Nisa ile karşılaşır.)
Nisa: Kız, bayır gülü? Kız, sana diyorum... İpek, dönsene bana!
İpek: Off, ne oldu Nisa? Yine olmayacak hayallerini mi anlatacaksın bana? Vallahi masal dinlemek istemiyorum şu an...
Nisa: "Masal" mı? Bak kızım... İster inan, ister inanma; bir gün gün Alper tamamen benim olacak. Onu alacağım senin elinden... Anladın mı beni?
İpek: Evet, senin ablan da Ozan Abi'min peşinde dolanıp duruyor, ama alabildi mi? Hayır...
Nisa: Ne diye ablamı karıştırıyorsun işe? Mevzu ben ve Alper. Bana ne söylediğini biliyor musun?
Hülya: (Nisa'nın kulağını çekerek) Kız, Nisa? Başımı şişirdin be! Sabah olacak, sen hala uyumuyorsun!
Nisa: Ama anne...
Hülya: Yat hadi, bozma sinirlerimi! Hem yarın erken kalkmamız lazım, gün var! Temizlik yapacağız, yemek pişireceğiz...
Nisa: Tamam anne, tamam!
Hülya: (Nisa içeriye geçtikten sonra) Hata mı yaptık biz bu çocukları yaparken, anlamıyorum ki!
(İpek kıkırdayarak olanları izledikten sonra içeriye geçer. O sırada kamera hastaneye geri döner. Çaresiz bekleyiş devam ederken içeriye iki polis gelir. Herkes ne olduğuna anlam verememiş bir şekilde ayağa kalkar.)
Polis #1: Deniz Yıldız burada mı?
Deniz: Buradayım memur bey... Bir şey mi oldu?
Polis #2: İfadenizi almamız gerekiyor...
Deniz: İyi, ama ne için?
Polis #1: Bu geceki trafik kazası ile ilgili... Eski nişanlınız Enis Bey'in bu olayla bir ilgisi olabilir... Olayın detaylarını bize anlatmanız lazım...
Deniz: (yutkunup başını öne eğerek) Tamam, gidelim...
(Deniz, polislerle birlikte ifade vermeye giderken Çiğdem ise haklı çıkmanın gururuyla büyük bir sevinç yaşamaktadır.)
Çiğdem: Ben size söylemiştim! Her şey bu kız ve nişanlısı ile ilgiliymiş!
Şehriban: Nişanlısı ile ilgiliymiş olay, ifadesi alınacakmış sadece...
Çiğdem: Yine de olayın ucu bizzat kıza dokunuyor işte... Sonuçta onun uğruna yapmış...
Zerrin: Bu olayın altından daha başka şeyler çıkacak gibi... Dikkatli olmamız lazım...
Çiğdem: Daha az önce onu yerlere göklere sığdıramayan sen değil miydin? Ne oldu da fikir değiştirdin hemen?
Hafize: Öff, ağız tadıyla bir dua ettirmediniz insana! Ozan'ım ayağa dikilsin, gerisine bakarız daha sonra...
(O sırada bekleyiş kendini korkuya bırakır. Çünkü Ozan'ın kalbi durmuştur ve doktorlar peş peşe odaya koşmaya başlamıştır. Gerekli müdaheleler yapılmasına rağmen genç adamın durumu değişmemektedir. Herkes korku içinde olacakları beklerken bölüm sona erer.)
Şehriban: Kız, Çiğdem? Nerelerdeydin? Merak ettik vallahi...
Çiğdem: Şu kız ile ilgili neler öğrendiğimi bir bilseniz...
Hafize: Hayrola kızım?
Çiğdem: Var ya, bu kızın nişanlısı varmış ve her şeyi bu yapmış. Bayağı bir zaman önce nişanlısı bunu aldatmış, sonra geri dönmüş. Restoranda da onu Ozan ile birlikte görünce...
Şehriban: Yani Ozan, bu kızla mı yemeğe çıktı?
Hafize: Emin misin Çiğdem?
Çiğdem: Eminim tabii, her şeyi kendi kulaklarımla duydum... Nişanlısı buraya kaldırılmış, kız da ondan hesap sordu... Bence her şeyi ortak planladılar...
Şehriban: Yok canım, değildir o kadar...
Zerrin: Yani söylediklerinde az çok haklıymışsın Çiğdem?
Çiğdem: Ben sabahtan beri dil döküyorum, ama dinleyen kim?
(O sırada Deniz de Nihal ile Fatih'in yanına gelmiştir. Onu gören Şehribanlar da hemen Deniz'in yanı başında bitivermiştir.)
Şehriban: Merhaba kızım...
Deniz: Merhaba, merhaba... Siz Ozan'ın...
Çiğdem: Annesi... Adı da Şehriban... Senin adın ne peki?
Şehriban: (Çiğdem'e dönerek) Her şeye atlama sazan gibi...
Deniz: Gelin, oturun o zaman... Tanışalım, kaynaşalım...
Şehriban: Kızım, sana çok teşekkür ederiz. Sen olmasaydın belki de...
Çiğdem: Tamam, tamam. Geçelim bu faslı... Adın ne? Medeni durumun ne? Biri var mı? Veya eskiden var mıydı? Onun adı neydi peki?
Deniz: Madem bu kadar ısrarcıyız, adım Deniz. Yanımdaki de arkadaşım Nihal...
Şehriban: Bunlar da babaannesi Hafize, komşusu Zerrin ve bir diğer komşusu Çiğdem... Babası ile dedesi de karşıda oturuyor...
Çiğdem: "Komşu" demesek? Biz Ozan ile çok ciddi şeyler düşünüyoruz da...
Deniz: "Çok ciddi"?
(Şehribanlar Deniz ile kaynaşmaya devam ederken kamera eve geçer.)
İpek: Canım kardeşim, uyu artık... Sabah oldu neredeyse... Hem yarın okulun da var...
Alican: Bugünlük kafa izni verdim kendime... Hem söylersem her şeyi, görürsün...
Umut: Vallahi çok değişmiş buralar...
Alican: Ben kendimi bildim bileli hiçbir şey değişmedi. Aynı soluk duvarlar, perdeler, eşyalar...
Umut: Bu çocuğun annemden olduğuna emin misiniz?
İpek: Vallahi biz bile anlamıyoruz çoğu zaman...
Çiçek: Babamlar gelince ne yapacaksın Umut Abi?
Umut: Yüzleşeceğiz artık, zamanı gelmişti çoktan...
Alican: Bazı şeyleri söylemek, yapmaktan daha kolaydır...
Umut: Gerçekten hastanede karışmış olabilir mi bebekler?
Çiçek: Bu saate kadar ilk defa oturuyor da...
(O sırada kamera yine hastaneye döner. Deniz ile ilgili çoğu şeyi öğrenen Şehribanlar yeniden bir tarafa toplanıp konuşmaya başlarlar.)
Çiğdem: Yorumlarınızı alayım hanımlar... Çok şey bir kız, değil mi?
Şehriban: Bence çok tatlı ve sevimli bir kızdı, ne yalan söyleyeyim...
Hafize: Bence de...
Zerrin: Vallahi ben bile beğendim. Bence boşu boşuna kuruntu yapıyorsun Çiğdem...
Çiğdem: Bravo hepinize, tuzağa düştünüz. Size kendini beğendirmeye çalışıyor aklı sıra, ama siz ona inandınız hemen...
Şehriban: Evde kala kala çok fazla dizi izlemeye başladın Çiğdem, her kız şey olacak değil ya...
Çiğdem: Yok, yok. Bu kızın gözleri fıldır fıldır, kesin başka emelleri var Ozan'ımın üzerinde. Bulacağım ve kanıtlayacağım size...
Şehriban: Ne yalan söyleyeyim, Ozan ilk defa doğru bir seçim yapmış...
Çiğdem: Sabrımı mı sınıyorsun Şehriban Abla?
Şehriban: Kaynananla doğru konuş, alırım ayağımın altında...
Çiğdem: Yani hala bir umut var...
(O sırada kamera Nihal ile Fatih'e geçer.)
Fatih: Gece tam olarak istediğimiz gibi sonlanmadı, ama...
Nihal: Ozan iyileşsin de, varsın gecemiz güzel bitmesin...
Fatih: Biliyor musun, ben sana aşık oldum...
Nihal: Bunu ilk karşılaştığımız andan beri söylüyorsun zaten...
Fatih: Ama bu sefer haykırarak söylüyorum. Kararlıyım Nihal...
Deniz: (çifte dönerek) Hey, çifte kumrular... Sonra yaparsınız cilveleşmenizi...
(O sırada kamera eve döner. Alican, Umut ve Çiçek koltuklarında uyuyakalmıştır. İpek ise uyku ve uyanıklık arasında gezerken biraz hava almak için balkona çıkar ve odasının camından etrafa bakan Nisa ile karşılaşır.)
Nisa: Kız, bayır gülü? Kız, sana diyorum... İpek, dönsene bana!
İpek: Off, ne oldu Nisa? Yine olmayacak hayallerini mi anlatacaksın bana? Vallahi masal dinlemek istemiyorum şu an...
Nisa: "Masal" mı? Bak kızım... İster inan, ister inanma; bir gün gün Alper tamamen benim olacak. Onu alacağım senin elinden... Anladın mı beni?
İpek: Evet, senin ablan da Ozan Abi'min peşinde dolanıp duruyor, ama alabildi mi? Hayır...
Nisa: Ne diye ablamı karıştırıyorsun işe? Mevzu ben ve Alper. Bana ne söylediğini biliyor musun?
Hülya: (Nisa'nın kulağını çekerek) Kız, Nisa? Başımı şişirdin be! Sabah olacak, sen hala uyumuyorsun!
Nisa: Ama anne...
Hülya: Yat hadi, bozma sinirlerimi! Hem yarın erken kalkmamız lazım, gün var! Temizlik yapacağız, yemek pişireceğiz...
Nisa: Tamam anne, tamam!
Hülya: (Nisa içeriye geçtikten sonra) Hata mı yaptık biz bu çocukları yaparken, anlamıyorum ki!
(İpek kıkırdayarak olanları izledikten sonra içeriye geçer. O sırada kamera hastaneye geri döner. Çaresiz bekleyiş devam ederken içeriye iki polis gelir. Herkes ne olduğuna anlam verememiş bir şekilde ayağa kalkar.)
Polis #1: Deniz Yıldız burada mı?
Deniz: Buradayım memur bey... Bir şey mi oldu?
Polis #2: İfadenizi almamız gerekiyor...
Deniz: İyi, ama ne için?
Polis #1: Bu geceki trafik kazası ile ilgili... Eski nişanlınız Enis Bey'in bu olayla bir ilgisi olabilir... Olayın detaylarını bize anlatmanız lazım...
Deniz: (yutkunup başını öne eğerek) Tamam, gidelim...
(Deniz, polislerle birlikte ifade vermeye giderken Çiğdem ise haklı çıkmanın gururuyla büyük bir sevinç yaşamaktadır.)
Çiğdem: Ben size söylemiştim! Her şey bu kız ve nişanlısı ile ilgiliymiş!
Şehriban: Nişanlısı ile ilgiliymiş olay, ifadesi alınacakmış sadece...
Çiğdem: Yine de olayın ucu bizzat kıza dokunuyor işte... Sonuçta onun uğruna yapmış...
Zerrin: Bu olayın altından daha başka şeyler çıkacak gibi... Dikkatli olmamız lazım...
Çiğdem: Daha az önce onu yerlere göklere sığdıramayan sen değil miydin? Ne oldu da fikir değiştirdin hemen?
Hafize: Öff, ağız tadıyla bir dua ettirmediniz insana! Ozan'ım ayağa dikilsin, gerisine bakarız daha sonra...
(O sırada bekleyiş kendini korkuya bırakır. Çünkü Ozan'ın kalbi durmuştur ve doktorlar peş peşe odaya koşmaya başlamıştır. Gerekli müdaheleler yapılmasına rağmen genç adamın durumu değişmemektedir. Herkes korku içinde olacakları beklerken bölüm sona erer.)
- 10. BÖLÜM SONU -