Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Alice Howland, Columbia Üniversitesi'nde ünlü bir dilbilim profesörüdür. Bir gün doktor muayenesinde kendisine Alzheimer'ın başlangıç evresinde olduğu teşhisi konur. Alice'in hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır. Geçirdiği hastalık, eşi ve üç çocuğuyla birlikte sürdüğü hayata yeni bir gözle bakmasını sağlayacaktır. İnsan ilişkilerini sorgularken öte yandan da en genç kızıyla olan ilişkisiyle de onu yeniden kazanmak için mücadele verir. Alice, uzmanlaştığı bölüm gereği hayatı boyunca yeni şeyler öğrenmektedir ve bu yüzden hastalığını başta kabullenmek istemez. Manhattan sokaklarında kayboluşuyla durumu kavramaya başlayan Alice, zamanla Alzheimer'la mücadele etmenin yollarını arayacaktır.
Haftalardır çıkmayan altyazı sonucunda pek yapmadığım bir şeyi yaparak altyazısız izledim. Fakat kulaklıkla izlediğim için kaçırdığım bir nokta olmadı herhalde.
Film beklediğimden daha iyi çıktı, beklentilerim çok düşüktü ama gayet başarılı.
Julianne Moore zaten hep iyi performans gösteren bir oyuncu ama burada hakikaten Oscar'ı hak eden bir performans koymuş. Bir geçen seneki Cate Blanchett değil ama bu yılın en başarılı performanslarından biri olduğuna şüphe yok. Rosamund Pike ile karşılaştıracak olursam gönlüm Pike diyor ama mantığım Moore diyor. Reese Witherspoon'u ve Jennifer Aniston'ı ise izlemedik daha tabii.
Kristen Stewart beni şaşıran bir diğer isim oldu. Gerçekten başarılı.
Film alzheimer hastalığına dair iyi bir film. Bazı eksikler, yüzeysel geçilen noktalar var. Fakat genel olarak sürükleyici ve kendisini izlettiren bir film.
Kadının eriyişi üzücüydü. Moore'un da oyunculuğu bunda etkiliydi tabi.
- Julianne Moore başarılı bir performans göstermiş. Oscar adayları arasında şu an izlediklerimin en iyisi. Ödül sezonunu hep önde götürecek kadar iyi değildi. Nitekim geçen seneki Cate Blanchett daha iyiydi bence.
- Kristen Steweart iyiydi. Ama adaylık alamamış olması çok da şaşırtıcı değil.
- Pek duygulanmadım ama etkileyici yerler yok değildi.
Kadının hastalığı sırasında konuşma yapması, intihar edememesi.
- Genel olarak bu senenin geriye atılan filmlerinden birisi olduğu kesin ama filmi beğenmeyenin pek olacağını sanmıyorum.
Bu yıl aslında dikkatimi çekmeyen ve izlemeye pek gönüllü olmadığım bir film.Ama Julianne Moore'un bu yıl Oscar almasına kesin gözle bakılması filmi izlemem için yeterli sebep.
Bence film eksik olmuş.Yani demek istediğim yüzeysel ve etkileyiciliği az olan bir filmdi.Hem de alzheimer gibi tüm sevdiklerini,tüm birikimini,hayata dair neyin varsa unutmanı sağlayan bir illeti bu kadar yavan anlatmak büyük beceriksizlik.Şimdi karşılaştırmak doğru mu bilmiyorum ama The Notebook'da çok etkileyi anlatılmıştı mesela.Her ne kadar onun içinde romantizm olsa da.Bu filmde de mesela kocası ile olan ilişkisi iyi anlatılmamış.Böyle izlerken sürekli bir şeyler eksik sanki dedim.
Kristen Stewart kötü oynamış.Kötü oynaması da biraz annesiyle olan ilişkisinin etkileyiciliğini azaltmış.Alec Baldwin de vasat.Julianne Moore çok iyi ama bana kalırsa Rosamund Pike daha iyi.Böyle düşünmemin sebebi 2 film arasındaki kalite farkı olabilir belki ama benim düşünceme göre Julianne Moore şimdiye kadar Oscar ödüllü bir oyuncu olsaydı bu sene ödülü Rosamund Pike alırdı.Bu yıl Akademi borcunu ödeyecek Moore'a.
Ufak tefek etkili sahne olsa da hiç etkilenmedim diyebilirim.Konusu da öyle işlemesi zor bir şey değil.Yönetmen-senarist başarısızlığı bence bu film.
film çok iyiydi
bu tarz dramları seviyorum bu sefer kanser değilde alzeimer hastalığına yakından bir bakış attık
gerçekçiydi başarılıydı oyuncular harikaydı , alice howland karakterini oynayan julianne moore zaten çok iyi oyuncu burdada harikaydı onun haricinde lydia karakterine(kristen stewart) aşık oldum nerdeyse özellikle annesine troposfer hikayesini anlatırken
ruhlarla birlikte paraşütçülerin aksine ters bir şekilde atmosfer çeperine doğru bende çıktım
alice in alzeimer üzerine yaptığı konuşmada gözlerim yaşardı , bu kadar etkili ve inandırıcı oldukları için bence çok başarılı bir film herşeyiyle ,
alec baldwin sevmediğim bir oyuncu ama filmde sırıtmadı oyuncu olarak görevini yapmış sayılır, bir koca olarak alice e karşı görevini tam yapamamış olsada
(filmin son sahnelerinde karısını, kızına teslim ederken ''senin kadar erkek değilim diyordu'' haklıydı aslında zoru görünce kaçıyordu şrfsz )
kristen i başka bir filmde tekrar görmek dileğiyle filme veda ederken sonda çalan şarkı da işin tuzu biberi oldu harikaydı iki sefer üstüste dinledim
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.
