Sunar...
2. BÖLÜM
Çiğdem: (Selim'e el uzatarak) Merhaba Selim, nasılsın?
Zeynep: İyi olduğuna emin misin Çiğdem?
Çiğdem: Geçmişte bazı tatsız olaylar yaşandı diye arkadaşlığımızı işin içine karıştıracak kadar amatör değilim. Haksız mıyım Selim?
Selim: Hayır, kesinlikle haklısın. Hala arkadaşız... Yani sanırım.
***
(Bizimkiler bir kafeye geçip otururken Çiğdem, Selim'e bakmaya devam eder.)
Çiğdem: Eee Selim, nasıl gidiyor hayat?
Selim: Yerinde duruyor işte.
Çiğdem: Kasma kendini. Alt tarafı düğünde beni terk ettin. Sadece bir kazaydı, geçti gitti.
Selim: Kaza mı? 7 yıl bir kaza mıydı sence?
Çiğdem: Bakıyorum da birilerinin jetonu sonunda düşmüş.
Selim: Çiğdem, böyle saklanmanın bir anlamı yok. İçinde ne saklıyorsan söyle.
Çiğdem: İnan bana Selim, bence Türkiye ve KKTC buna hazır değil.
Selim: Biliyor musun, umrumda değil. Hatalı kararların hayatımı mahvetmesine izin vermeyeceğim.
Çiğdem: Evet, bunun yerine hatalı kararları en mutlu günlerinde parça pinçik edersin.
Zeynep: Tamam, artık gitme zamanı geldi.
Çiğdem: Hayır, gitmeyeceğim. Sonuçta oturup iki medeni insan gibi konuşuyoruz burada.
Selim: Çiğdem, senin olduğun bir ortamda medeni kelimesinin anlam bulması imkansız.
Çiğdem: Ne ara bu kadar nefretle doldun bana karşı ya? Ayrıldık ama birbirimize öfke kusmayalım bari!
(Çiğdem ve Selim için herkes kaybolmuş, zaman durmuştur. Hesaplaşma anı sonunda gelmiştir.)
Selim: Sorun ne, söyleyeyim mi? Bu ilişkinin gittiği yol. Özellikle ilk yıllar muhteşemdi. Ama yıllar geçince beklentiler arttı. Beklentiler arttıkça sana yetemediğimi düşündüm.
Çiğdem: Ama yettin.
Selim: Hayır, sen öyle düşündün. Ben bir şeyler yaptıkça daha fazlasını istedin, hiçbir zaman elindekiyle yetinmedin. Yine de sen üzülme diye o güne kadar sineye çektim. Ama olmadı işte.
Çiğdem: Ne zamandan beri bu ilişki sırtında yük oldu?
Selim: Öyle demek istemedim... Tüm bunlara rağmen seni hala çok seviyordum. Ama bir yerden sonra bunu kaldıramamaya başladım.
Çiğdem: Yine de çok ağır bir bedel değil mi bu? O zamanların acısını mı çıkarıyorsun şimdi benden?
Selim: Sana bağırırken aslında kendime olan kızgınlığımı çıkarıyordum. O gece sana onları söyledikten sonra çok düşündüm. Her şeye rağmen sana yüklenmem adil değildi.
Çiğdem: Hiç mi umut yok peki?
Selim: Bilmiyorum, ama zamana ihtiyacımız olduğu kesin.
(Çiğdem hiçbir şey demeden kalkarken kızlar da onu takip eder.)
Melek: Orada ne oldu?
Çiğdem: İlişkimizi masaya yatırdık diyelim.
Zeynep: İstersen biraz daha dolaşalım. Bak, en sevdiğin 3. kıyafet dükkanında zararına satışlar varmış!
Çiğdem: Beni biraz yalnız bıraksanız olur mu? Sakin kafayla düşünmeye ihtiyacım var.
(Çiğdem kızlarla vedalaşırken Zeynep ve Melek de kafa soluğu ilk gördükleri dükkanda alır. Selim ve Kaan ise yine baş başadır.)
Selim: Çiğdem işte. Onunla da olmuyor, onsuz da.
Kaan: Yine de bayağı olgun karşıladı. Biraz düşün, daha ılımlı yaklaş ona. Bunu hak ediyor.
***
(Kaan son günlerde Zeynep ile yaşadıklarını düşünür. Çiğdem ve Selim'in ayrılığı ikisini de olumsuz etkilemiştir.)
- Flashback -
Zeynep: Galiba en son mezuniyet balosunda elbisem patladığında bu kadar üzülmüştüm. Nasıl ayrılırlar?
Kaan: Onlar da insan Zeynep. Hiçbir insan birbiriyle sonsuza kadar bağlı kalamıyor ki.
Zeynep: Mehmet Aslantuğ ile Arzum Onan'ın yeni sürümü gibilerdi. Onları gördükçe bize de inanıyordum.
Kaan: Ama hala buradayız, birlikteyiz.
Zeynep:Belki birazdan kavga edeceğiz ve ilişkimiz sonsuza kadar bitecek, garantisi yok ki... Evliliği bir kez daha mı düşünsek acaba?
Kaan: Hayır Zeynep, yeteri kadar düşündük. (kumandayı alıp) Güzel bir film izleyelim de kafamız dağılsın, ne dersin?
Zeynep: Hayır, ben sadece uyumak istiyorum. İyi geceler.
- Flashback -
(Kaan'ın aklına onun yüzünü güldürecek bir fikir gelmiştir, bu yüzden hemen Selim'in yanından ayrılır.)
***
9 Haziran Cuma, 15:38
(Melek alışverişten dönerken aniden yoluna çıkan bir adamla çarpışır ve elindeki tüm torbalar yere düşer.)
Melek: Yolun ortasında durmasana hayvan! Elbiselerim gitti ya!
Deniz: (yüzüne bakar bakmaz hayranlıkla dona kalarak) Merhaba, ben Deniz.
Melek: Bu bilginin bana faydası olmayacak.
Deniz: Yine de söyleyeyim dedim, kim bilir belki lazım olur.
Melek: Bakıyorum da özgüven tavan yapmış. Keşke seninle uğraşabilecek kadar boş bir insan olsaydım ama değilim maalesef.
Deniz: Bu arada daha önce size ne kadar güzel olduğunuzu söyleyen oldu mu?
Melek: (tebessüm ederek) Gerçekten mi? Teşekkür ederim... Bir dakika ya! Hayır, bu yalana kanmayacağım! Bir erkeğin daha duygularımı incitmesine izin vermeyeceğim! Aynı şeyleri bir daha asla yaşamayacağım!
Deniz: Neden bahsediyorsunuz? Sizi korkuttuysam üzgünüm.
Melek: Hayır, yaklaşma bana!
(Melek çantasından biber gazını çıkarıp Deniz'in suratına sıkar ve koşarak gözden kaybolur.)
***
9 Haziran Cuma, 20:23
(Kaan, sürpriz için Zeynep'in gözünü bağlayıp kapıya getirmiştir.)
Zeynep: Gözlerimi açabilir miyim artık? Bir de o kadar sıkı bağlamışsın ki, beynime kan gitmiyor resmen.
(Kaan önce evin kapısını, ardından Zeynep'in gözlerini açar. Zeynep karşısındaki yemekleri görünce seviçten ne diyeceğini şaşırır.)
Zeynep: Kaan, bu kadar şeyi ne ara hazırladın ya?
Kaan: Son günlerde moralin çok bozuktu, ben de biraz yüzünü güldüreyim dedim. Mutfakta tiramisu da var.
Zeynep: Tiramisu mu? Siz bu gece çok güzel bir ödülü hak ettiniz genç adam!
***
(Zeynep ve Kaan bu romantik akşamın tadını çıkarmaya başlarken Çiğdem ise çalan kapıyı açar ve karşısında sarhoş haldeki Selim'i görmesiyle şok olur.)
Selim: Konuşma, sadece beni dinle. Çok özür dilerim Çiğdem, bir şans daha istiyorum. Lütfen affet beni...
(Derken Selim hızlıca içeri girerek onun dudaklarına yapışır. Bu ani öpücük kısa zamanda tutkulu anlara ve oradan da yatak odasına uzanan dakikalara dönüşür.)
2. BÖLÜM SONU
Son düzenleme:
