Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Türü: Gizem, Romantik, Gerilim Yönetmen: Alfred Hitchcock Senaryo: Alec Coppel (screenplay), Samuel A. Taylor (screenplay), Pierre Boileau (novel), Thomas Narcejac (novel)
Oyuncular:
James Stewart
Kim Novak
Barbara Bel Geddes
Tom Helmore
Henry Jones
San Fransisco polisinden dedektif Scottie Fergusson, bir suçluyu kovalarken, damdan düşen ortağını kurtaramaz ve yükseklik korkusu başlar. Polisliği bırakan ve özel dedektif olan Scottie'yi, eski okul arkadaşı Gavin Elster karısını takip etmesi için tutar. Scottie, genç kadının peşinden San Fransisco'ya döner ve kendisini karmaşık olayların içinde bulur.
Ustanın tarzının biraz dışında gözüken ama tıpkı diğer klasikleri gibi harika bir film.
İlk kısmı hafif sıkıcı gibi geçiyor ama ortalarında yaşanan gelişmelerden sonra şok edici bir şekilde kendine bağlıyor ve filmin sonuna kadar ilgiyle izletiyor.
Çekim teknikleri açısından zaten pek çok yenilik getirmiş. Zamanında değeri bilinmeyip pek başarılı olamamış ama günümüzde değeri giderek artıyor ve geçtiğimiz yıllarda ünlü bir listede Citizen Kane'i de geçip ilk sıraya yükselmişti. Böyle pek çok klasiğin zamanında fazla ilgi görmemiş olması da enteresan.
Bir insan sevdiğini kendinden kıskanır mı? Kıskanabiliyormuş.
Vertigo ile ilgili yapılan plan dahiyane bir o kadar zalimce.
Filmin ortasında kadının mektubu yazdığı sahne muhteşem. Pek çok filme de esin kaynağı olmuş kanımca.
İnanılmaz ustaca düşünülmüş bir konu ve kurgu. Böylesine bir armağanı sinemaya sunduğu için Alfred Hitchcock'u ne kadar kutlasak az.
James Stewart da oynamış ama... 1. kalite bir oyuncu. İlk izlediğim It's A Wonderful Life filminde yine aynı sempatikliği ve cana yakınlığıyla insanı adeta büyülüyordu. Daha sonra da Rear Window ve Anatomy of a Murder filmleriye yüzüne aşina oldum. James Stewart adı geçen bütün filmler izlenebilir diye düşünüyorum, şu ana kadar izlediğim bütün filmlerinden memnun kaldım.
San Francisco'nun muhteşem sokakları, Golden Gate Köprüsü'nün altında gerçekleştirilen çekim, bir klasik araba tutkunu olarak 50'lerin Plymouth ve Chevrolet'leri harikaydı. Yönetmenin Jamer Stewart Kim Novak'ı delice öperken onların çevresinde dönerek gerçekleştirdiği kamera çekimleri ve ayrıca zoom tekniği çok iyiydi. Bir ara acaba bende mi yükseklik korkusu var diye düşünmedim değil.
Böyle filmler izledikçe sinemaya olan ilgim daha da artıyor.
Filmin senaryosu çok güzel. Tek eleştireceğim kısım biraz ağır işleyişi fakat başlardaki takip kısımları biraz sıkıcı gelsede kendini izlettirdi garip bir şekilde. Daha ilk dakikalarda film ilgimi çekmişti ve woaw dedim yapılan oyuna/plana.
Açıkcası üzüldüm Scottie'ye. Gözlerinin önünde 3 tane ölümün olmasına şahit oldu. Filmin başında o damda asılıyken nasıl kurtuldu göremedik. Karısını öldüren adamın akibetinide izlemek isterdim. Filmde zaman zaman o kadının oyun yaptığını hissetmiştim ama aslında birinin yerine getirilmiş olduğu ihtimalini düşünmemiştim. Scottie'nin yükseklik korkusundan yararlanılıp zekice bir plan kurulmuş. Film oldukça eski bir film ama galiba teknoloji ile renklendirme falan yapılmış ve çekim açılarını çok beğendim. Keşke Judy o hazin sonu yaşamasaydı.
The Birds ve Arka Pencere'den sonra en sevdiğim Hitchcock filmi. Zamanına göre muhteşem bir film, günümüzde bile öyle. Kabus gibi bir konu, hem çatı sahneleri hem de sandalyedeyken bile başının dönmesi ve en önemlisi o korkunun izleyiciye çok iyi aktarılması filmi kült yapımlardan biri haline getiriyor.
Alfred Hitchcock'un neden gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerden birisi olduğunun kanlı canlı bir başka kanıtı, bence de en iyi filmlerinden birisi...
Nasıl anlatsam bilmiyorum ama dahiyane bir senaryo ve kurgu var filmde, düşünsenize bir insanın korkusu -daha doğrusu hastalığı bile denilebilir- üzerine bir plan yapıyorsunuz. Bundan daha zalimce bir şey olabilir mi, tabii aynı zamanda da kabul edelim ki dahiyane...
Filmin içerisinde sinemanın seyrini etkileyecek birçok yeni çekim tekniği mevcut, bunun yanı sıra birçok klasikleşmiş sahne de tabii.
Mektup sahnesi, yükseklik korkusunun aktarıldığı tüm sahneler, son sahne... Hepsi için unutulmaz denilebilir.
James Stewart'ın performansı çok iyi, karakterin korkularını inanılmaz başarılı aktarıyor izleyiciye. Zaten gelmiş geçmiş en büyük oyunculardan o da. Hitchcock ustayla çektikleri her film başarılı zaten...
Filmin Hitchcock gibi bir ustadan çıktığı her anında hissettiriyor kendini. Dönemine göre çok üst düzey bir iş çıkarılmış çekimler konusunda. Yer yer gerilim dolu sahneler mevcut ve yönetmen bunları olabilecek en üst düzeyde aktarmış. Özellikle filmin bir noktasında yaşanan gelişmeden sonra anlaşılan, yaratılan kurguya hayran olmamak mümkün değil. Fakat o kısma gelene kadar olan bölüm de biraz zayıf kalıyordu bence.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.
