Olay malumunuz bir Milletvekili, isminin Uçurum dizisinde 'mama' rolünü canlandıran Esra Ronabar'ın karakterinin adı olarak ekrana gelmesine kızdı ve basın açıklaması yaparak diziye savaş açtı.
Kelli felli gazetecilerimiz, büyük gazeteler ve internet sitelerimiz de haberi 'Büyük skandal', 'Milletvekiline ayıp' başlıklarıyla verdiler, duyurdular.
Haberde hukuki süreç şöyle anlatıldı: '... Derhal avukatı aracılığıyla atv yönetimi ve RTÜK'le bağlantıya geçti. atv yönetimi 'Böyle bir şeye izin veremeyiz. Dizideki karakterin soyadını bipleyerek vereceğiz' yanıtını verirken, ..., avukatı aracılığıyla kanala 'ihtarname' çekti. ... daha sonra RTÜK üyelerini arayarak durumu anlatırken, avukatı RTÜK'e şikayet başvurusunda bulundu.'
Şimdi biraz olaya farklı boyuttan bakalım istiyorum, eğer dizideki bir annenin adı o isim olsaydı o zaman sayın vekil aynı hukuki yola başvuracak mıydı? Veya 'mama' olan karakter yalnızca tuzağa düşürülmüş bir hayat kadını olsaydı? Bilemem… Karakter once seks işçisi olan ardından mamalığa terfi eden bir tip.
Oysa Facebook'a malum ismi yazdığınızda onlarca farklı kişi çıkıyor, adın panenti kimsede değil belli ki, her adaşın da mesleğinin fişlendiğini hiç sanmıyorum.
Toplumda insanların zorluklarla yüzyüze kalan, şiddet gören, öldürülen, kimi zaman başka iş yapma imkanı bulamayan, kimi zaman isteğiyle bu işi yapan kişilerden utanması, gazetelerin bu insanları aşağılayarak 'skandal', 'milletvekiline ayıp' şeklinde yazması çok daha düşündürücü değil mi? Bir de kanalın görüntüyü bipleyeceğiz yaklaşımı?
Evet, toplumdaki en aşağılık seviye seks işçiliği hatta mamalık ya, bir isim benzerliği bile tahammülsüzlüğümüzü su yüzüne çıkarıyor, ve 'iğrenç bir tipleme'olarak adlandırılıyor ya...
Gerçeğe tahammül edememek bu, gerçekte olanları görmeye bile yanaşmamak, iğrenç olarak betimlemek ve bu gerçekten iğrenmek… Ki dizide, genç kadınlara zorla fuhuş yaptıran karakterin gerçekliğinden şüphesi olanın olduğunu sanmıyorum. O karakterin işe nasıl başladığı nasıl bu kadar duygularının kabuk tuttuğu henüz açılmadı, ve yazılarda öyle yansıtıldı ki sanki doğuştan canavar olmuş bu kadın. Halbuki bu süreci yaratan da içinde yaşadığımız aynı toplum, sokakta kaçan hayat kadınını görüp yüzünü çeviren, görmezden gelen bizler mümessiliyiz tüm o "iğrenç tip"lerin. Ve tüm bu gerçekliğin değişmesini sağlayacak kişiler akademisyenler, politikacılar... (!)
Yapımcının-kanalın 'editorial hata olmuş' açıklamasını ise yerinde bulmuyor, arkasında durmalı ve 'neden utanıyorsunuz ki' demesini umuyordum, o da olmadı… Toplumsal olarak görüşlerimizi pekiştiren 'aşağılık fahişelerin' adını bile benzetmek utancımız oldu, tüm o yargılarımızı omuzlarından tutup sarsacak bir akil görüş duyulmadı. Şimdi karakterin ismi biplenecek, evet sansür en kolay çözüm zaten…
Peki bu ülkede seks işçilerini kim savunacak? Akademisyenler, milletvekilleri...
Gizem Kaboğlu
Kelli felli gazetecilerimiz, büyük gazeteler ve internet sitelerimiz de haberi 'Büyük skandal', 'Milletvekiline ayıp' başlıklarıyla verdiler, duyurdular.
Haberde hukuki süreç şöyle anlatıldı: '... Derhal avukatı aracılığıyla atv yönetimi ve RTÜK'le bağlantıya geçti. atv yönetimi 'Böyle bir şeye izin veremeyiz. Dizideki karakterin soyadını bipleyerek vereceğiz' yanıtını verirken, ..., avukatı aracılığıyla kanala 'ihtarname' çekti. ... daha sonra RTÜK üyelerini arayarak durumu anlatırken, avukatı RTÜK'e şikayet başvurusunda bulundu.'
Şimdi biraz olaya farklı boyuttan bakalım istiyorum, eğer dizideki bir annenin adı o isim olsaydı o zaman sayın vekil aynı hukuki yola başvuracak mıydı? Veya 'mama' olan karakter yalnızca tuzağa düşürülmüş bir hayat kadını olsaydı? Bilemem… Karakter once seks işçisi olan ardından mamalığa terfi eden bir tip.
Oysa Facebook'a malum ismi yazdığınızda onlarca farklı kişi çıkıyor, adın panenti kimsede değil belli ki, her adaşın da mesleğinin fişlendiğini hiç sanmıyorum.
Toplumda insanların zorluklarla yüzyüze kalan, şiddet gören, öldürülen, kimi zaman başka iş yapma imkanı bulamayan, kimi zaman isteğiyle bu işi yapan kişilerden utanması, gazetelerin bu insanları aşağılayarak 'skandal', 'milletvekiline ayıp' şeklinde yazması çok daha düşündürücü değil mi? Bir de kanalın görüntüyü bipleyeceğiz yaklaşımı?
Evet, toplumdaki en aşağılık seviye seks işçiliği hatta mamalık ya, bir isim benzerliği bile tahammülsüzlüğümüzü su yüzüne çıkarıyor, ve 'iğrenç bir tipleme'olarak adlandırılıyor ya...
Gerçeğe tahammül edememek bu, gerçekte olanları görmeye bile yanaşmamak, iğrenç olarak betimlemek ve bu gerçekten iğrenmek… Ki dizide, genç kadınlara zorla fuhuş yaptıran karakterin gerçekliğinden şüphesi olanın olduğunu sanmıyorum. O karakterin işe nasıl başladığı nasıl bu kadar duygularının kabuk tuttuğu henüz açılmadı, ve yazılarda öyle yansıtıldı ki sanki doğuştan canavar olmuş bu kadın. Halbuki bu süreci yaratan da içinde yaşadığımız aynı toplum, sokakta kaçan hayat kadınını görüp yüzünü çeviren, görmezden gelen bizler mümessiliyiz tüm o "iğrenç tip"lerin. Ve tüm bu gerçekliğin değişmesini sağlayacak kişiler akademisyenler, politikacılar... (!)
Yapımcının-kanalın 'editorial hata olmuş' açıklamasını ise yerinde bulmuyor, arkasında durmalı ve 'neden utanıyorsunuz ki' demesini umuyordum, o da olmadı… Toplumsal olarak görüşlerimizi pekiştiren 'aşağılık fahişelerin' adını bile benzetmek utancımız oldu, tüm o yargılarımızı omuzlarından tutup sarsacak bir akil görüş duyulmadı. Şimdi karakterin ismi biplenecek, evet sansür en kolay çözüm zaten…
Peki bu ülkede seks işçilerini kim savunacak? Akademisyenler, milletvekilleri...
Gizem Kaboğlu