Umutsuz Adam - 3. Bölüm

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,605
Reaksiyon puanı
62,923
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
1. Bölüm (19 Haziran) | 2. Bölüm (27 Haziran)

3. BÖLÜM
(Süheyla ve İlker hastanede bir odanın önünde oturmakta ve üzerlerindeki şoku atmaya çalışmaktadır.)

İlker: Ben sana demiştim, "benim gelmem hayra alamet olmayacak" diye... Ben taburcu olmasam da sen de benim için gelmeyecektin, gelmeseydin kavga etmeyecektik, kavga etmeyince de Furkan'a çarpmayacaktık.
Süheyla: Senin suçun yok ki oğlum.
İlker: Hayır anne, var. Bildiğin bizi az daha ölüme götürecektim. Özür dilerim... Daha iyi olduğumu düşünmüştüm, ama hala etrafımdaki insanlara zarar vermekten başka bir halta yaramıyorum... Zavallının tekiyim...

(O sırada doktor gelir ve müjdeli haberi verir.)

Süheyla: Doktor bey, oğlum nasıl? Yaşıyor, değil mi?
Doktor: (kısa bir kahkaha atarak) Merak etmeyin Süheyla Hanım, gayet iyi. Frene tam zamanında basmışsınız, yoksa durum daha vahim olabilirdi...
İlker: Ciddi bir şey yok yani...
Doktor: Yok, yok. Sadece ayak dokusunda biraz zedelenme olmuş, ama hallettik çok şükür. Biraz daha dinlendikten sonra taburcu olabilir.
Süheyla: Peki görebilir miyiz?
Doktor: Evet, ama çok yormayın lütfen.
İlker: (doktor gittikten sonra) Biz de elinden tutup onu kırlarda gezdirecektik zaten... Hey Allah'ım!

(Anne-oğul yavaş adımlarla kapıyı çalıp içeri girerken Furkan'ın televizyona baktığını görür ve kafalarını o yöne çevirirler.)

Spiker: Bugün İpek Güçlü'nün vahşi bir şekilde aramızdan ayrılmasının üzerinden 1 yıl geçti. 3 Haziran 2015'te 18 yaşındayken ve üstelik mezuniyet töreninde tecavüze kurban giden genç kız, arkasında gözü yaşlı, yüreği dağlı birçok insan bıraktı...
Süheyla: Melek gibiymiş maşallah, toprağı bol olsun.
Spiker: Öte yandan bu hayat dolu kızı yaşamdan koparan S.T. ve P.K.'nın davarları da sürüyor. Ailenin ve tüm milyonların beklediği tek şey ise adalet...

(Furkan'ın da üzüldüğünü gören Süheyla hemen televizyonu kapatıp onun yanına gider.)

Süheyla: İyi misin yavrum? Ciddi bir şey yok, değil mi? (Furkan "hayır" anlamında kafasını salladıktan sonra) Oh, hele şükür. Sana bir şey olsaydı asla affedemezdim kendimi... (İlker'e bakarak) Bak, abini hatırladın mı? Bundan sonra bizimle kalacak...

(Furkan yanındaki kalem ve kağıdı alarak bir şeyler yazdıktan sonra annesine verir.)

Süheyla: (kağıda bakarak) Ay, gözlüklerim de yanımda değil ki... İlker, sen bir okusana...
İlker: Pardon, ama neden kendisi söyleyemiyor? Dili mi koptu yoksa?
Süheyla: (önce gözlerini deviren Furkan'a, ardından da İlker'e bakarak) Ben sana söylemeyi unuttum, Furkan artık konuşamıyor.
İlker: Hayrola? Yıllardır bedenine tembellik yaptırıyordu, şimdi de ağzına mı ayar çekti?
Süheyla: Keşke öyle bir şey olsaydı, ama değil... Aslında biz de en başta anlamamıştık neler olduğunu. Bundan iki yıl önce bir akşam eve geldiğinde herkese baktı, baktı, baktı, sonra da odasına çekildi... 1.5 hafta boyunca ne yemek yedi, ne de ağzını bıçak açtı. 40 kiloya kadar düştü... Neyse ki durumu biraz daha düzeldi de öğrendik sessizlik yemini ettiğini...
İlker: (ufak bir gülümsemeyle) Zaten bir gariplik olduğunu doğumundan beri biliyordum, demek artık belli etmiş.
Süheyla: (kahkaha atarak) Bunu üç yaşında tahtaları kemiren birinin söylemesi de garip oldu tabii...
İlker (Dış Ses): Görüyorsunuz, değil mi? Hayatımdan sonra annemin bile "Thug Life" yapmaya başladığı bu dünyada Furkan'ın konuşmak istememesi normal... Şaka bir yana, şu son 3-4 saatte yaşadıklarım bile yeni bir roman yazmaya yetebilecek kapasitede, ama aynı psikolojiyi en azından bir süre daha tatmak isteyebileceğimi sanmıyorum...
Süheyla: (İlker'in bozulduğunu görerek) Şaka yaptım oğlum, bozulma hemen... (Furkan'a dönerek) Abin hep böyleydi zaten, biri şaka yaptığında hemen nemrutlaşırdı... (kahkaha attıktan sonra) Neyse, artık iyiysen yavaş yavaş eve dönelim; merak ederler şimdi.
İlker: Benim merak ettiğim bir şey daha var... Nereye gidiyordun Furkan? Yani evden hiç dışarı çıkmayan çocuğun canı sıkıldığı için kendini arabaların önüne atmaya başlamış olması gerçekçi bir ihtimal sayılmaz da.
Süheyla: Çocuğun morali bozuk İlker, sonra öğreniriz nasıl olsa...

***
(Süheylalar yavaş yavaş hazırlanırken mahalleye geri döneriz. Sevimli, ama içten pazarlıklı pazarlamacı Cengiz yine aldığı ürünün bozuk çıkmasıyla küplere binen bir müşterisiyle uğraşmak zorunda kalmıştır.)

Cengiz: Ablacığım, param olsa dükkan senin; ama yok işte. Allah'ın fakir, mazlum bir kuluyum işte; ekmek paramı kazanmam lazım.
Müşteri: Ben anlamam, paramı geri ödeyeceksin. Bozuk mal sattığın diğer müşterileri nasıl başından savdığını bilmiyorum, ama ben diğerlerine benzemem.
Cengiz: Ablacığım, bak...
Müşteri: Bana "ablacığım" deme lan!
Cengiz: Öncelikle sizin gibi hanımefendiye bu lafları hiç yakıştıramadım... (ceplerini göstererek) Ayrıca yalan borcum mu var? Alın, bakın.
Müşteri: Sen ne yapıp edip bir yerlere sokuşturmuşsundur onu. Senin ne kadar düzenbaz olduğunu söylemişlerdi, ama inanmamıştım bir de.
Cengiz: "Düzenbaz" mı? Kim öyle diyor, yoksa rakiplerim mi? Belki bu malı da onlar tezgahıma koydu, nereden bileceksiniz? Ayrıca bugüne bugün birbirimizin yüzüne bakıyoruz, 20 lira kalp kırmaya hiç gerek yok.
Müşteri: 20 lira da olsa, 2000 bin lira da olsa ben o parayı almadan hiçbir yere gitmeyeceğim; aha da buraya yazıyorum.
Cengiz: (uzaklara bakarak) Oradaki Kiralık Aşk'ta oynayan Ömer değil mi ya?
Müşteri: (arkasını dönerek) Hani nerede?
Cengiz: (koşarken) Bu numara her zaman işe yarar.

(Cengiz'in kaçtığını gören öfkeli kadın da onun peşine düşer. O sırada bakkalda duran Ferit de onlara gülerek bakmaktadır. Ferit, İlker'in babası olan Salih'in kardeşidir ve iş bulamadığı için ancak abisi olmadığı zamanlarda bakkalı idare edebilmektedir. Yine de herkes tarafından sayılıp sevilen biridir. Ferit'in bu ufak mutluluğunu Burcu böler.)

Burcu: Kolay gelsin Ferit Amca. Ahmet Amca yok mu?
Ferit: Toptancıya gitti yeni mal almak için... Ne vereyim?

(Burcu tam konuşacakken içeriye çırak Ali girer.)

Ali: (nefes nefese) Ustam!.. Ustam nerede?
Ferit: Ne söyleyeceksen bana söyle, ne oldu?
Ali: Çok bomba bir haberim var. Bana Süha Abi söyledi, ona da Necmiye Teyze söylemiş. O da Şevket Amca'dan öğrenmiş, o da kadınlar konuşurken kulak misafiri olmuş, onlar da...
Ferit: Sabah namazı okunmadan asıl konuya girecek misin?
Ali: Ustanın oğlu geri dönmüş... Hani şu yazar olup da sonra hastaneye düşen adam...
Ferit: (şokun etkisiyle) İlker mi?! Ama o... Nerede görmüşler ki?
Ali: Süheyla Teyze ile eve dönüyorlarmış. Sonra yanlışlıkla arabayla Furkan Abi'ye çarpmışlar...
Ferit: Bir dakika, bir dakika... Furkan'a mı çarpmışlar?
Ali: Yani çarparken o olduğunu fark etmemişler, kaza işte...
Ferit: (tabureye oturduktan sonra) 48 yıldır yaşamadığım şoku bana bir dakikada yaşatacaksın anlaşılan, öyle pat diye söylenir mi be çocuk? (bir süre soluklandıktan sonra) Beni biraz yalnız bıraksana sen... Hadi evladım..

(Burcu sessiz olması gerektiğinin farkında olmasına rağmen merakına yenilemez.)

Burcu: Salih Amca'nın bir çocuğu daha mı var? Ben sadece Türkan Abla ile Furkan'ı biliyorum, ama...
Ferit: Evet, iki numara... Ama yıllar önce evi terk ettiği için onu evlatlıktan reddetti.
Burcu: Bir sakıncası yoksa anlatabilir misin? Yani daha önce buna benzer bir şeyler duymuştum, ama sonradan taşındığımız için işin aslını pek bilmiyorum.
Ferit: (derin bir nefes alarak) İlker üniversiteye gittiğinde iyice asi bir kişiliğe büründü. Sürekli özgür bir hayat yaşamak istediğinden ve baskılardan usandığından söz ediyordu. Tabii bunda neyin etkili olduğunu bilmiyordum, daha da doğrusu kimse bilmiyordu. Derken bir gün cesaretini toplayıp ona evden gideceğini söyledi... Tabii herkes şok oldu, en başta da Salih ve Süheyla. İlker de eve dönmeyeceğinden çok emin olduğu için eteğindeki tüm taşları döktü. Yılların birikimiyle özellikle babası hakkında öyle şeyler söyledi ki adamın siniri tepesine çıktı. Bir yandan Süheyla da iki tarafı sakinleştirmeye çalışıyordu, ama ok yaydan çıkmıştı artık. İkisi saniyeler geçtikçe birbirine daha çok bilendi. İlker'in kapıyı çarpmadan önce duyduğu son söz "Benim böyle bir oğlum yok artık" oldu...
Burcu: Peki neden gitti? Bir anda mı kafasına esti, yoksa başka bir şey mi vardı? Hiçbir insan ailesini o kadar kolay bırakamaz.
Ferit: Ben de bilmiyorum... Aradan yıllar geçmesine rağmen hala kapalı kutu...
Burcu: Salih Amca'nın affetme ihtimali yoktur herhalde...
Ferit: Hiç olur mu öyle şey? Ona göre söz ağızdan bir kere çıkar, ölür de dönmez yemininden... Ah, bir de ne yapacağımı bilebilsem...

(O sırada Burcu annesinin onu balkondan çağırdığını duyar.)

Nermin: Kız Burcu, bak şuraya! Kafanı kıracağım senin! Ya da eve geldiğnde bacaklarını eline veririm, o daha makul sanki... Birazdan ezan okunacak, sen hala dışarıda fink atıyorsun...
Burcu: Ne fink atması anne? Ferit Amca ile muhabbet ediyorduk...
Nermin: O da iş bulamadığı için etraftaki herkesin işinden alıkoymaya bayılıyor. Kusura bakma Ferit, ama sabahtan beri oruç tuttuğum için migrenim azdı ve iftarı bir saniye bile geç açamam! Bak, hala bana bakıyor! (ayağındaki terliği atarak) Pideyi al, bir de eve gelirken terliğimi getir!

(Burcu bir elinde pide, diğer elinde terlik ile eve dönerken Süheyla'nın kullandığı araba onun yanından geçer. İlker'in gözleri ise ona takılı kalmış ve ilk defa gördüğü bu kızın kim olduğunu merak etmiştir.)

İlker: Anne, sen bu kızı tanıyor musun?
Süheyla: Kimi, Burcu'yu mu? İki yıl önce taşındılar buraya, su gibi kız maşallah...

(İlker derin düşüncelerden çıkıp evin önüne geldiğini fark ettiğinde bir heyecan basar. Ayakları onu zorla arabadan indirdikten sonra annesiyle birlikte Furkan'ın kollarına girerek kapının önüne gelirler.)

İlker: Ben yapamam, giremem o eve...
Süheyla: Orası senin evin, insan hiç kendi yuvasına girmekten korkar mı?
İlker: Eğer 10 sene boyunca görmeyine korkabiliyor... 10 sene... Dile kolay, ama yüreğe zor geliyor.
Süheyla: (inceden bozulduğunu belli etmeyerek) Hadi, çıkalım artık. Saatlerce yoktum, merak etmişlerdir.

***
(Süheyla kapının önüne gelirken İlker ise çok streslidir. Anahtarın çevrilmesiyle beraber korkusu daha da artar.)

Salih: Süheyla... Sen mi geldin?
Süheyla: Evet Salih, benim. (İlker'e "gel" anlamıyla işaret yaparak) Hadi oğlum, zamanı geldi artık... Korkma...

(İlker istemeye istemeye de olsa içeriye adım atarken Salih yavaşça arkasına döner ve onunla yüz yüze gelir. Öte yandan Türkan ve Mücevvet de İlker'i görür görmez şaşkına döner. Salih'in gözlerindeki dinginlik ise yerini git gide büyüyen bir öfkeye bırakmıştır.)

3. BÖLÜM SONU
 

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,605
Reaksiyon puanı
62,923
Puanı
1,061
Konum
İstanbul

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,605
Reaksiyon puanı
62,923
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Yollarını gözlediğin bölüm sonunda geldi, hazır gelmişken yorum yapmazsan çok ayıp olur. :A @denizz19
 

Bully

Emekli
Katılım
10 Mart 2013
Mesajlar
75,836
Reaksiyon puanı
49,711
Puanı
1,060
Artık gece olduğuna göre okusanız hiç de fena olmaz. :A @Bully @denizz19
Nerde Aşkın Alfabesi, nerde bu dizi :A

Yine çok durgun bir bölümdü nesine yorum yapacağımı da bilemedim. :D İlker'le babasının karşılaşmasını bekliyoruz diyelim bakalım. :F

Aksiyon katman gerek biraz tamam güzel diyaloglar yazıyorsun ama yetmiyor yani heyecanlandırmıyor bu dizi beni. :D

Belki İlker - Burcu olayına girdikten sonra bir şeyler olabilir yoksa diziyi bırakma hakkımı kullanacağım ona göre. :A
 

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,605
Reaksiyon puanı
62,923
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Nerde Aşkın Alfabesi, nerde bu dizi :A

Yine çok durgun bir bölümdü nesine yorum yapacağımı da bilemedim. :D İlker'le babasının karşılaşmasını bekliyoruz diyelim bakalım. :F

Aksiyon katman gerek biraz tamam güzel diyaloglar yazıyorsun ama yetmiyor yani heyecanlandırmıyor bu dizi beni. :D

Belki İlker - Burcu olayına girdikten sonra bir şeyler olabilir yoksa diziyi bırakma hakkımı kullanacağım ona göre. :A
Aslında Aşkın Alfabesi'ni ben de devam ettirmek istiyorum, sence onu mu deneyeyim yeniden? :X
 

Bully

Emekli
Katılım
10 Mart 2013
Mesajlar
75,836
Reaksiyon puanı
49,711
Puanı
1,060
Aslında Aşkın Alfabesi'ni ben de devam ettirmek istiyorum, sence onu mu deneyeyim yeniden? :X

Güzel dizi olduğunu hatırlıyorum ama çoğu şeyi unuttum tabii 2 yıl geçti sanırım aradan. :D

Nasıl olacak ki, kaldığı yerden devam ettirirsen kimse bir şey anlamaz. :D
 

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,605
Reaksiyon puanı
62,923
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Güzel dizi olduğunu hatırlıyorum ama çoğu şeyi unuttum tabii 2 yıl geçti sanırım aradan. :D

Nasıl olacak ki, kaldığı yerden devam ettirirsen kimse bir şey anlamaz. :D
Aslında öyle yapmayı düşünüyordum, ama haklısın. Yine de bölümleri hatırlatacak bir ön gösterim yapabilirim, böylece onu okuyup yeni bölümlere hazırlanmış olursunuz. :X
 

Bully

Emekli
Katılım
10 Mart 2013
Mesajlar
75,836
Reaksiyon puanı
49,711
Puanı
1,060
Aslında öyle yapmayı düşünüyordum, ama haklısın. Yine de bölümleri hatırlatacak bir ön gösterim yapabilirim, böylece onu okuyup yeni bölümlere hazırlanmış olursunuz. :X
İlla zorlayacam diyorsun yani :F Yazın bir dizi yapmasan ölürsün sanki. :A

Bence çok mantıklı bir iş değil ama sen bilirsin. :X
 

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,605
Reaksiyon puanı
62,923
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
İlla zorlayacam diyorsun yani :F Yazın bir dizi yapmasan ölürsün sanki. :A

Bence çok mantıklı bir iş değil ama sen bilirsin. :X
Bugüne kadar yaşananların kısa kısa Deniz'in (ana karakter) ağzından anlatılacağı özel bir bölüm olabilir, deneme amaçlı. Kolaj gibi, ama tam öyle de olmayacak. :X

Sen de bir Aşkın Alfabesi diyorsun, bir "mantıklı değil" diyorsun; kararını ver. :A
 

denizz19

Emekli
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
114,733
Reaksiyon puanı
63,555
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Okurken sıkıldım bu kez. Oradan oraya atlayıp durmuşsun kafam Allak bullak oldu. Hiç olay yok sırf kuru diyalogla geçiştirmişsin her şeyi. :D Öyle ama napim. :A

Bir de sapıkların davarları sürüyor demişsin koyun mu otarıyorlar yoksa :F

Diyalogların güzel özellikle dış ses "thug life" lafını görünce bi gülümsemedim değil :A
 

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,605
Reaksiyon puanı
62,923
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Okurken sıkıldım bu kez. Oradan oraya atlayıp durmuşsun kafam Allak bullak oldu. Hiç olay yok sırf kuru diyalogla geçiştirmişsin her şeyi. :D Öyle ama napim. :A

Bir de sapıkların davarları sürüyor demişsin koyun mu otarıyorlar yoksa :F

Diyalogların güzel özellikle dış ses "thug life" lafını görünce bi gülümsemedim değil :A
Açıkçası ben de büyük umutlarla başladım, ama diğer dizilerim gibi olmadığına katılıyorum. Sanırım fikir olarak güzel, ama uygulamada o kadar cazip değil. :)

Sence bunu bitirip Aşkın Alfabesi'ni geri döndüreyim mi? Gerçi o zamanlarda onu okumamıştın, ama ilk 12 bölümde yaşananların kolajını yaptıktan sonra yeni bölümlere başlasam? :X
 

denizz19

Emekli
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
114,733
Reaksiyon puanı
63,555
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Açıkçası ben de büyük umutlarla başladım, ama diğer dizilerim gibi olmadığına katılıyorum. Sanırım fikir olarak güzel, ama uygulamada o kadar cazip değil. :)

Sence bunu bitirip Aşkın Alfabesi'ni geri döndüreyim mi? Gerçi o zamanlarda onu okumamıştın, ama ilk 12 bölümde yaşananların kolajını yaptıktan sonra yeni bölümlere başlasam? :X
Bence sen biraz inzivaya çekil yeni hikayeler üret öyle çık izleyici karşısına. Demet Akalın, Serdar Ortaç gibi şarkı söylemek için söyleme :F Kaan görürse yandık :A
 

Aserat

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,605
Reaksiyon puanı
62,923
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Bence sen biraz inzivaya çekil yeni hikayeler üret öyle çık izleyici karşısına. Demet Akalın, Serdar Ortaç gibi şarkı söylemek için söyleme :F Kaan görürse yandık :A
Evet, haklısın. Aklımda bir fikir oluşmaya başladı, ama yayınlamak için Eylül'ü bekleyeceğim. Bu yaz Dizi Savaşları'nın 2 ve 3. sezonlarını halledeyim, sen de kendine yarışacak yeni bir dizi düşünürsün artık. :A
 

denizz19

Emekli
Katılım
7 Ocak 2012
Mesajlar
114,733
Reaksiyon puanı
63,555
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Evet, haklısın. Aklımda bir fikir oluşmaya başladı, ama yayınlamak için Eylül'ü bekleyeceğim. Bu yaz Dizi Savaşları'nın 2 ve 3. sezonlarını halledeyim, sen de kendine yarışacak yeni bir dizi düşünürsün artık. :A
Var aklımda iki dizi zaten. :D Lacivert'e de az kaldı bakalım :A