The Vampire Diaries'i Twilight'tan İyi Yapan 10 Neden

primavera

Konu Sahibi
Favori Üye
Katılım
30 Aralık 2011
Mesajlar
5,582
Reaksiyon puanı
527
Puanı
234
Alacakaranlık (Twilight) çılgınlığı ilk başladığında, edebiyat ve sinema dünyasının ardından televizyon dünyası da yeniden vampirlere kucak açtığında; True Blood ve The Vampire Diaries gibi iki roman serisinin televizyon uyarlamaları yapıldı.

The Vampire Diaries için başlarda herkes, "Twilight çakması" tabirini kullanıyordu. İlk bakışta öyle görünebilir; sonuçta her iki hikaye de bir lisede; ölümlü bir genç kızın ölümsüz bir vampire aşık olmalarıyla başladı. Ancak iki roman serisinin yazılması arasında 15 yıllık bir zaman farkı var ve The Vampire Diaries serisi Twilight'tan önce yazılmış. Tabii farklar bu kadarla bitmiyor. İşte bizce The Vampire Diaries'ı, Twilight'tan daha iyi yapan 10 neden:

Vampir Miti

The Vampire Diaries'ın vampirleri ve kurt adamları, vampir ve kurt adam mitine uyuyorlar. Her ne kadar özel bir yüzük sayesinde güneşe çıkabilseler de, sonuçta vampirler güneşte yanıyor ve kurt adamlar da sadece dolunayda dönüşüyorlar. Oysa Twilight vampirlerinin güneşe çıkamama sebepleri tenlerinin güneşte parlaması gibi saçma bir sebep.

Kadın Başrol

The Vampire Diaries'ın Elena'sı (Nina Dobrev), kendi kararlarını verebilmek konusunda oldukça yetenekli. Elena, Twilight'ın Bella'sının (Kristen Stewart) aksine ailesini ve arkadaşlarını korumak için cesur kararlar almaktan kaçınmayan zeki bir karaktere sahip. Görsel olarak da kesinlikle çok daha güzel. Gerçi kitapta olduğu gibi sarışın ve havalı olmasını tercih ederdik ama böylesi de kabulümüz.

Sadakat

Elena, Stefan'ı sevdiğinden son derece emin, en azından ikinci sezon sonuna kadar bu konuda en ufak bir şüphe yaşamadı ve Stefan'ı aldatmadı. Oysa Bella bu konuda sabıkalı. Sonunda Edward'ı seçmiş olsa da Edward ile Jacob arasında gelgitler yaşadı.

Görsel İkiz

Nina Dobrev'in hem Elena hem de Katherine karakterine can vermesi zaman zaman çok eğlenceli geliyor. İzleyici bazen hangisini daha çok sevdiğine karar bile veremiyor. Ayrıca iki rolü de aynı kişinin oynuyor olması Nina Dobrev'in mimiklerde ne kadar başarılı olduğunu da bize kanıtlıyor. Bazen kıyafetleri bile değişmiyor ama gördüğünüzün hangisi olduğunu bakışlardan anlayabiliyorsunuz.

Aşk Üçgeni

Damon belki Elena'ya Stefan'dan daha tutkun. Ama kardeşi için kendini Elena'dan uzak tutmaya gayret ediyor. Zaten Elena da ona fırsat vermiyor. Yani onların ki garip bir aşk üçgeni. Diğer taraftan Jacob bu konuda oldukça acımasız, karşısına çıkan bütün fırsatları değerlendirmekten geri kalmıyor.

Aksiyon

The Vampire Diaries çoğu zaman artan bir gerilime sahip ve nasıl merak uyandıracağını gayet iyi biliyor. Tabii bu konuda oyuncuların da büyük payı var. Oysa Twilight bir vampir filmi olmaktan çok, romantik bir film olmanın peşinde ve baygın bakışlarla izleyiciyi çileden çıkartıyor.

Kadro

Oyunculuk yeteneklerinden bahsetmeden göz önüne aldığımızda(ki aldığımızda da sonuç pek farklı değil) kesinlikle The Vampire Diaries'ın kadrosu Twilight'ın kadrosundan daha çekici. Paul Wesley, Ian Somerhalder, Matthew Davis, Joseph Morgan derken liste uzayıp gidiyor, yakışıklılar bitmiyor. Diğer tarafta ise; solgun Robert Pattinson ve kaslı Taylor Lautner'dan başka kimse göze çarpmıyor.

Aşkın Sebebi

Edward'ın Bella'ya aşık olma sebebi; onun düşüncelerini duyamıyor olması ve kokusundan etkilenmesiyken Stefan'ın Elena'ya aşık olmasının sebebi; çok daha geçerli bir sebep olan Elena'nın Stephan'ın hayatının aşkı olan Katherine'ne ikizi kadar benzemesi.

Hikaye ve Karakterler

The Vampire Diaries'ın hikayesi kesinlikle Twilight'ınkinden daha kapsamlı ve karakterleri daha derin, ayrıca birçok yan hikayeye sahip. Sürprizler bitmek bilmiyor ve Vampire Diaries öldürmekten zerre korkmuyor. Bu dizide herkes ölebilir, bazıları geri bile gelebilir. Twilight cephesindeki Bella ve Edward ise oldukça tipik karakterlere sahipler. Onların ne yapacaklarını da, hikayenin nereye gideceğini de tahmin etmek pek de zor değil.