Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Yakın zamanda @Tolstoyevski sayesinde izlemiştim. Daha yeni olduğu için tekrar izlememe gerek yok. Her sahnesi aklımda. Back To The Future filminden sonra ilkez bir filmi bu kadar çok beğendim. En beğendiğim filmleri sayarsam bu ikisi net.
Filmde etkileyici çok sahne vardı ve sıkılmadan izlediğim bir film oldu.
Filmdeki en duygusal sahnelerden biri yaşlı adamın hapishaneden sonraki sürecini anlattığı sahnelerdi ve ölümü. Arabalar hakkındaki anlatımıda dikkat çekiciydi. Biz bile 10-15 sene öncesini düşündüğümüzde herşeyin nekadar hızla değişmiş olduğunu farkediyoruz.
İkinci duygusal sahne Tommy'i öldürdükleri sahneydi. Andy'nin çıkış bileti olacaktı.
Andy'nin hapishaneden kaçtığını anladıkları sahneyi çok beğendim. Beklenmedik bir sahneydi çünkü biz izleyicilere öyle bir ihtimal hissetirilmedi. Andy'nin gider ayak müdüre dersini vermeside çok iyi bir hamleydi.
Ellis ve Andy'nin dışarıda da bir arada olmalarına sevindim.
Filmde hoşuma giden bir diğer detay Ellis'in anlatımları oldu.
Uzatmaya gerek yok 90'lar sinemasının bugün dahi neden özlendiğinin ispatı filmlerden bir tanesi. Film almanız gereken duyguyu size vermiş ve başından sonuna kadar sıkılmadan izleyebiliyorsunuz.
En iyi filmler listemin en tepe noktalarından birisi olduğunu düşünürsek 9.2'yi hak ediyorsssss
Veee evet sonunda o an geldi. Yaklaşık 10 yıllık bir aranın ardından filmi ikinci kez izledim...
İzlediğim ilk filmlerden biriydi. Üzerine binlerce film eklendikten sonra değerinin gitmesinden, kusurlarının gözüme batmasından çok korkuyordum ama korkulacak bir şey yokmuş. Çünkü film neredeyse kusursuz...
Neresinden överek başlasam bilmiyorum. Filmin en temel taşlarından biri Morgan Freeman ve Tim Robbins'in karakterlerinin arasındaki dostluk. Bu iki karakter izleyiciye o kadar iyi yansıtılıyor ki sevmemek, hikayelerine bağlanmamak çok zor. Fakat sade o da değil yan karakterleri, yan hikayeleri de harika. Mesela @Dosi'nin de bahsettiği gibi kütüphaneci Brooks'un hikayesi, vardığı nokta müthiş.
Filmin sadece umut ile ilgili verdiği mesaj bile başyapıt statüsü için yeterken yozlaşmış sisteme attığı müthiş tokat değerini iyice katlıyor. Özellikle dini araç olarak kullananlardan korkulması gerektiğini vurgulaması da müthiş.
İlk izlediğimde Andy'nin kaçacağını bilmiyordum o nedenle büyük şok olmuştum. Fakat bu kez bilmeme rağmen yine aynı derecede keyif aldım o sahnelerden. Müthiş hazırlanmış. Eğer Andy'nin bir anda ortadan kaybolmasını değil de defalarca yapıldığı üzere kaçış planı üzerinde ilerleyen bir film olsaymış asla bu etkiyi yaratmazmış
Bu filmin Frank Darabont'un ilk filmi olması inanılmaz. İkincisi de The Green Mile ki daha da inanılmaz. Fakat görüntü yönetmenliğinde Roger Deakins, müzikte Thomas Newman gibi büyük ustaların bulunduğunu ve muhteşem bir senaryoya sahip olduğunu da hesaba katmak lazım.
Gelmiş geçmiş en iyi film mevzusu kişiye özgüdür elbette ama bu ünvana en çok yakışan filmlerden biri. Benim için de gelmiş geçmiş en iyi 6. filmdi, bakalım 5. sıradaki Fight Club'ı tekrar izleyince belki durum değişir. İlk 4 bu saatten sonra değişmez gibi yüksek duygusal bağ sebebi ile.
Bu filmide tamamladım bu ikinci yada üçüncü izleyişim oldu ve her defasında aynı etkiyi verdi bana
Tim Robbins çok sevdiğim oyuncudur Morgan Freeman aynı şekilde sevdiğim bir aktör ikiside harikaydı
bu film mesajını seviyorum Umut hep olmalı
Stephan King’in dokunuşuyla bu basit bir hikayeyi oldukça özgün bir sunumla perdeye aktarmış olmaları takdiri fazlasıyla hak ediyor ve Oscar’da sıfır çekmiş olması ise Oscar tarihinin en büyük utançlarından.
SPOILER
İlk izlediğimde Andy’nin intihar edeceğini ben de düşünmüştüm ve tıpkı Red’in kapılar açıldığında doğruca Andy’nin hücresine endişeyle bakışındaki gibi endişe hissetmiştim. Filmin en etkileyici sahnelerinden birisi o şüphesiz, Red’in o korku dolu bakışı...
Tabi ki bu filmi efsane yapan izleyiciye hiçbir şey belli etmeden birçok şeyi yapmış olmaları. Eğer baştan sona kaçışı gösterseydi basit bir kaçış filmi olarak kalacaktı, ancak bu haliyle tam bir özgürlüğe kaçış filmi.
Eğer klasikler arasında puanlama yapılacak olsaydı puan kırardım, ancak günümüz filmlerini şöyle düşününce, günümüzdekiler film ise bu tür kült filmler bambaşka bir seviye, günümüzdekilere havadan 8-8.5 verildiği düşünülürse bu tür filmlere tam puan bile yetersiz kalır.
Ne yazayım kardeşim bu filme ben? Yıllarca en yüksek puanlı film olarak listelerin başında duruyor işte. Herkesin mutlaka izlemesi gereken bir film işte. Öğretmen olduğum zaman öğrencilerime izleyeceğim ilk filmlerden biri.
Başyapıt kelimesinin hakkını veren film
Günümüz için klasik bir hikayeyi o kadar güzel ve naif bir şekilde işliyor ki filmi izlerken duygulanmamak, kendimizi sorgulamamak elde değil. Kurgusuyla, replikleriyle, verdiği mesajlarıyla, her şeyiyle 10 numara film.
Remember Red; hope is good thing, maybe the best of things and no good thing ever dies... 10/10
Bir filmden çok daha fazlası. İlk izlediğimde çok etkilenmiştim ve hayatıma da etkisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim belli zamanlarda. Sanırım benim hayatıma en çok dokunan film. IMDb’deki sırasını sonuna kadar hak ediyor...
@Sherlock beyciğimin bilgilendirmesiyle etkinliğin Cuma'ya kadar süreceğini öğrendim. Benim de içlerinde uzun zamandır izlemek istediğim filmler varken değerlendireyim dedim.
Bundan 4-5 yıl önce film izleme hevesim başladığında herkes gibi izlediğim ilk filmlerden biriydi Esaretin Bedeli. Yıllar sonra 2.kez aynı etkiyi vermesi çok güzel. Çok sevdiğim bir filmdi. Her anı çok iyi. Herkes zaten yazılması gerekeni yazmış. Gerçekten bir başyapıt...
Andy'nin kaçışını ilk izlediğimde şok olmuştum. Sanki hiç bilmiyormuş gibi o sahne geldiğinde yine heyecanlandım.
Ve Andy'nin kaçışıyla cezaevi müdürüne yaptığı hamle çok iyi.
Uzun lafın kısası kesinlikle herkesin izlemesi gereken bir film. Ben bundan sonra 4-5 yılda bir yeniden izleyeceğim bu etkinlik vesilesi ile.
Üzgünüm çünkü yeterince uzun yorumlayamayacağım... Çünkü bu değerli başyapıt sona kaldı...
Film izlemeye başlayan her insanın ilk izlemek istediği, en çok dikkatini çeken film genelde The Shawshank Redemption oluyor. Bunun en temel sebebi de bence IMDb Top 250'nin zirvesinde olması ve rahatlıkla söyleyebilirim ki gördüğü bu değeri sonuna kadar hak ediyor. Kusursuz bir film.
Kurgusu, senaryosu, karakterleri, replikleri, müzikleri her şeyi muhteşem. Karakter gelişimleri öylesine güzel ki her karakterini seviyorsunuz filmin, Andy ile Red arasındaki dostluk o kadar naif ve gerçekçi ki aktarılıyor ki hayran kalmamak mümkün değil. Keşke herkesin hayatında Red gibi insanlar olsa...
Bugüne kadar o kadar çok hapishaneden kaçış filmi izledik ki... Neredeyse tamamı kaçış planı üzerinden ilerliyor ve film boyunca bu kaçış planını görüyoruz. Burada öyle bir şey yok. Kaçış planına dair ipuçları veriliyor ama Andy'nin kaçacağını ve bu kaçısın başarılı olacağını tahmin etmek çok güç çünkü çok arka planda anlatılıyor o kaçış planı. Karakterlerin birbirleri ile olan ilişkisinden, Andy'nin hapishaneye alışma sürecinden, Red'in verdiği nasihatlerden, birbirinden kült sahnelerden ötürü kaçış akıllara bile gelmiyor.
Replik kalitesi kelimenin tam anlamıyla inanılmaz. Bu filmdeki replikleri hepimiz bir yerlerde mutlaka görmüşüzdür, bir yerlerde mutlaka duymuşuzdur veya birilerine mutlaka söylemişizdir. Örnek vermek gerekirse Cem Yılmaz esprilerinin hayatımızın bir parçası olması gibi...
Tim Robbins, ve özellikle Morgan Freeman inanılmaz oynamışlar. Oynanan karakteri yaşamak böyle bir şey olsa gerek. Özellikle Morgan Freeman sayısız filmde, sayısız karakter canlandırmıştır ama en akılda kalan karakteri herhalde budur. Bob Gunton'ı da es geçmemek lazım tabii...
Filmin yönetmeni Frank Darabont'un sinemaya yalnızca dört film çekmiş olması ise gerçekten üzücü, tabii çektiği dört filmden ikisi gerçek anlamda kült. Bir yandan da takdir edilesi ve onu farklı kılan bir durum bu...
Roger Deakins usta da şov yapmış bu arada, es geçmemek lazım. Müthiş bir görüntü yönetimi, kendisinden görmeye alışık olduğumuz renk tonları burada da mevcut zaten.
Kısa tutacağım dedim ama yine uzun oldu, güzel de oldu... Yeterince övebilmişimdir umarım.
Bu site, içeriği kişiselleştirmek, deneyiminize uyarlamak ve kayıt olmanız durumunda giriş yapmanızı sağlamak için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır.
Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımına izin veriyorsunuz.