Uzun süredir en iyi film Oscar'ı kazanan filmler arasında izlemediğim en eskisiydi. Bunca yıl neden gözümü korkuttu bilmiyorum ama muhteşem bir filmmiş. Böylece son 32 yılki Oscar sahibi tüm filmleri izlemiş oldum. Devamı da olası 80'ler etkinliğine kalır herhalde.
Bu film de Titanic gibi, La La Land gibi bol Oscar kazanmasının kurbanı olup zamanla underrated haline gelmiş gibi. Yoksa bu filmin 8 puanın altında kalışını anlamlandırmak güç.
Savaşın yıkıcı etkilerine güzel örneklerinden biri olmuş bu film. Tabii bu filmin Life is Beautiful, The Pianist, Saving Private Ryan gibi bir sürü efsane savaş filmi ortalıkta yokken çekildiğini de göz önünde bulundurmak lazım. Belki de hemen sonrasında gelecek savaş filmi furyasının da öncüsü olmuş olabilir. İçinde savaşın kendisiyle ilgili çok az şey bulundurmasına rağmen...
Film, aslında çok ünlü bir romanın uyarlamasıymış. Aşk konusu görünce genellikle burun kıvırdığımız bir konu ama bu filmde en iyi işlenenlerinden birini görüyoruz. Yönetmen Anthony Minghella çok iyi iş çıkarmış ve Oscar'ını hak etmiş. Özellikle farklı zaman dilimlerini kurgu içerisinde iç içe geçirmesi konusunda film çok çok başarılı. Bunun dışında filmin hafızalardan kolay silinmeyecek bir sürü sahnesi var. Çöl denince aklıma ilk gelen filmlerden biri olacak bundan sonra. Kum fırtınası sahnesine bayıldım.
Finaldeki
mektup karşısında duygulanmayacak çok az insan vardır herhalde, muhteşemdi.
Night's King rolünde Ralph Fiennes ve işkencecilikten bombacılığa terfi eden Sayid Jarah çok başarılılardı.
Şaka bir yana filmdeki favorilerim kadın oyuncu performansları oldu. Kristin Scott Thomas teyzemiz gençken pek güzelmiş, büyüledi güzelliğiyle. Juliette Binoche'yi pek sevmezdim bugüne kadar ama bu film bakış açımı değiştirdi. Çok başarılıydı. Oscar'ı hak etmiş. (Diğer adaylarda olağanüstü bir şeyler olmadığını var sayıyorum tabii.) Onun da iple havalarda uçtuğu sahneye bayıldım...
Tekrar tekrar izlenecek filmler listesine yeni bir film eklendi, hayırlı olsun.
9/10