Yabancı dizi uyarlamalarıyla veya yıllardır kullanılan klişe formüllere teslim olan Türk televizyonlarının yeni kurtarıcısı tıp dünyasından, hele ki ülkemizde nispeten negatif bir algısı olan psikolojiden çıktı desek hiç yanlış olmaz. 1947'de Ankara'da dünyaya gelen Gülseren Budayıcıoğlu'dan bahsediyoruz. 2005'te açtığı Madalyon Psikiyatri Merkezi ile Türkiye'nin en ünlü psikologlarından biri haline gelen Budayıcıoğlu'nun şöhreti TV dünyasına da hızlıca nüfuz etmeye başladı.
'Hayata Dön' adlı romandan beyazcama uyarlanan 'İstanbullu Gelin' 2017'de Star'da başladı ve kısa zamanda reytinglerde kendine güçlü bir yer edindi. Başrollerini Özcan Deniz, Aslı Enver ve İpek Bilgin'in paylaştığı yapım, 3 sezon boyunca ekranlara kalarak son dönemin başarılı dizileri arasına adını yazdırdı. Ekranlarımızdaki bu yeni modanın başlamasına ise dizide Fırat Tanış ve (Budayıcıoğlu'nun kurgusal versiyonunu canlandıran) Tilbe Saran'ın yer aldığı terapi sahneleri ön ayak oldu. Sahneler her hafta sosyal medyada büyük ilgi toplarken bu başarı daha büyük sonuçlara yol açacaktı.
Budayıcıoğlu'nun seans ücretleri gitgide artıp danışanlar ancak aylar sonrasına randevu alabilirken bu başarıya dizinin yapımcısı Onur Güvenatam da kayıtsız kalmadı. O3 Medya'dan ayrılıp OGM Pictures'ı kuran Güvenatam'ın ilk icraati Budayıcıoğlu'nun 'Camdaki Kız' adlı romanından uyarlanan 'Doğduğun Ev Kaderindir'i ekranlara getirmek oldu. Başrollerinde Demet Özdemir ve İbrahim Çelikkol'un yer aldığı yapım, TV8 gibi yarışma odaklı bir kanalda yayınlanmasına rağmen geçtiğimiz sezon çarşamba akşamlarının en çok izlenen yapımlarından biri olmayı başardı ve yakında yeni bölümleriyle yola devam edecek.
İki başarılı diziden sonra ekranlardaki Gülseren Budayıcıoğlu fırtınası hızlanarak devam ediyor çünkü kendisinin anılarından uyarlanacak olan iki dizi daha yeni sezonda yayın sırası bekliyor. Binnur Kaya'nın ekranlara dönüşüne vesile olması bakımından bile şimdiden kalpleri kazanan yeni TV8 projesi 'Kırmızı Oda' bir nevi Budayıcıoğlu'nun biyografisi niteliğini taşıyor diyebiliriz. Zira başarılı oyuncu her bölümde (ünlü doktorun gerçek danışanları olan) farklı hastalara yol gösterecek bir 'ruh doktoru'na hayat verecek ve (reyting canavarı izin verirse) ilk kez bir psikiyatrın başrolde olduğu bir Türk dizisi göreceğiz.
Öte yandan sadece TV8 değil TRT 1 de bu dalgadan nasibini almaya devam edecek. Budayıcıoğlu'nun ilk yıllarında spiker olarak çalıştığı TRT'ye şimdi kendi hikayesinden uyarlanacak bir projeyle dönmesine kaderin cilvesi mi demeliyiz belli değil ama OGM Pictures imzalı 'Çöp Apartmanı' da yeni sezonun iddialı dizileri arasında göze çarpıyor. 'Madalyonun İçi' kitabında yer alan bir hikayeden uyarlanacak olan dizinin başrollerinde Farah Zeynep Abdullah, Birkan Sokullu, Ezgi Mola ve Merve Dizdar yer alıyor.
Her şey iyi güzel ama bu durumun sadece 'madalyon'un bir yüzünü ortaya çıkardığını unutmamak lazım. Diğer yüzünde ise pek sorulmayan bir şey var: Doktor-hasta arasında kalması gereken şeylerin kitaplara ve dizilere ticari malzeme olması etik mi? Elde edilen büyük başarı ortada ama Türk televizyonlarının yeni para kaynağı bu mahremiyete zarar mı veriyor? İşi bu kadar piyasaya dökmek doğru mu? Son dönemde Madalyon Klinik bünyesindeki psikologların da şikayetçi olduğuna yönelik haberler çıkmışken bu yolun sonu nereye gidecek? Bunlar da bir başka yazının konusu olsun. Şimdilik yapımcılar ve kanallara bu yeni ekmek kapısının keyfini yaşamak, izleyiciye de düşkünü olduğu bu hikayelere ortak olmak düşüyor. (Not: Tabii bu konuda bilmediğim bir detay varsa bana söyleyebilirsiniz, kimsenin günahını almak istemem.)
Peki siz Gülseren Budayıcıoğlu'nun anılarından uyarlanan projeleri nasıl buluyorsunuz? Yeni sezonun merakla beklenen bu iki yeni dizisi tutacak mı? Bu başarının sırrı sizce ne? Yorumlarınızı bekliyoruz.