Eskisi gibi değil dünya
Kanallarımız sürekli bir kendini yenileme peşinde. Aslında zaman zamanda bunu başarıyorlar. Örneğin geçmişte günümüze büyük takipçi çeken Yalan Rüzgarı, Hayat Ağacı, Alkanzar gibi dizilerin karşımıza çıkmayışı sevindirici.Bu tip arkası yarınlar büyük oranda kaliteli televizyon seyircisinin vaktini alıyordu.Bu tip programların yerini ise hiç şüphesiz magazin programları aldı.Daha dün gibi hatırlıyorum Futbol ile mizahın kaynaştırıldığı ilk Televole programını.Değişik bir formattı.Saha içinden yada kenarından izlediğimiz pek çok sporcunun önüne mikrofon uzatılıyor, kimi zaman çeşitli şakalar kimi zaman da soru cevap şeklinde bu sporcuların farklı bakış açıları ve özel hayatları ekran karşısına çıkıyordu.Daha sonra ise dünyada olduğu gibi paparazzilik ve türevleri artan ilgi karşısında yurdumumuz da da ses buldu.
Kaliteli magazin, düzeyli magazin, tartıştırmayan magazin, magazin de magazin. Bu gün kanalların magazinel programlarının ekranların yüzde 30'undan fazlasını kapladığını düşünüyorum. Oysaki geçmiş yıllarda yani henüz magazinle tanışmadığımız yıllarda Eurovision şarkı yarışması, güzellik yarışmaları ya da Türk aile yapısını anlatan diziler ile içli dışlıydık. Çoğu kez kendini tekrar da etse Bizimkiler dizisinin ekranların fenomenlerinden biri olmadığını kim iddia edebilir? Ya da Perihan Abla, Kaygısızlar gibi dizilerin bizleri bambaşka bir şekilde ekrana kilitlediğini.
Kabul etmek gerek magazinde de haberde de her şey anlık değişiyor. Eskisi gibi değil dünya. Tek bir iletişim aracına kilitlenmiyor. İnternet ve sosyal medyanın artması ile ekran da izleyiciler her şeyin daha keyiflisini istiyorlar ve daha çok merak ediyorlar. Belki de haber programlarının bu denli ilgili görmesinin altında yatan şey de bu. Gazetelerden ya da vaktimiz olursa televizyondan aldığımız haberler bugün saniyesi saniyesine altyazı ile geçiveriyor.
Değişik bir şeyler üretmek gerek. Belki yarışma formatına sarılmadan, belki yurtdışında ilgi görmüş formatları düşünmeden kendimize özgü, bizim gibi... Bu yüzden belki de farklı görüşlerin karşı karşıya geldiği tarafsız böle,dört bir taraf gibi programlar ilgimizi çekiyor. Bir de bu tip programları mizaha gülmeceye ya da farklı eğlencelere çevirsek.. Bir tek Levent Kırca kaldı bize bunu hatırlatan.. Atilla Arcan, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ferhan Şensoy, Hamdi Alkan... Nerede bu ustalar..?
[h=3]Oğuz Akdeniz [/h]
Kanallarımız sürekli bir kendini yenileme peşinde. Aslında zaman zamanda bunu başarıyorlar. Örneğin geçmişte günümüze büyük takipçi çeken Yalan Rüzgarı, Hayat Ağacı, Alkanzar gibi dizilerin karşımıza çıkmayışı sevindirici.Bu tip arkası yarınlar büyük oranda kaliteli televizyon seyircisinin vaktini alıyordu.Bu tip programların yerini ise hiç şüphesiz magazin programları aldı.Daha dün gibi hatırlıyorum Futbol ile mizahın kaynaştırıldığı ilk Televole programını.Değişik bir formattı.Saha içinden yada kenarından izlediğimiz pek çok sporcunun önüne mikrofon uzatılıyor, kimi zaman çeşitli şakalar kimi zaman da soru cevap şeklinde bu sporcuların farklı bakış açıları ve özel hayatları ekran karşısına çıkıyordu.Daha sonra ise dünyada olduğu gibi paparazzilik ve türevleri artan ilgi karşısında yurdumumuz da da ses buldu.
Kaliteli magazin, düzeyli magazin, tartıştırmayan magazin, magazin de magazin. Bu gün kanalların magazinel programlarının ekranların yüzde 30'undan fazlasını kapladığını düşünüyorum. Oysaki geçmiş yıllarda yani henüz magazinle tanışmadığımız yıllarda Eurovision şarkı yarışması, güzellik yarışmaları ya da Türk aile yapısını anlatan diziler ile içli dışlıydık. Çoğu kez kendini tekrar da etse Bizimkiler dizisinin ekranların fenomenlerinden biri olmadığını kim iddia edebilir? Ya da Perihan Abla, Kaygısızlar gibi dizilerin bizleri bambaşka bir şekilde ekrana kilitlediğini.
Kabul etmek gerek magazinde de haberde de her şey anlık değişiyor. Eskisi gibi değil dünya. Tek bir iletişim aracına kilitlenmiyor. İnternet ve sosyal medyanın artması ile ekran da izleyiciler her şeyin daha keyiflisini istiyorlar ve daha çok merak ediyorlar. Belki de haber programlarının bu denli ilgili görmesinin altında yatan şey de bu. Gazetelerden ya da vaktimiz olursa televizyondan aldığımız haberler bugün saniyesi saniyesine altyazı ile geçiveriyor.
Değişik bir şeyler üretmek gerek. Belki yarışma formatına sarılmadan, belki yurtdışında ilgi görmüş formatları düşünmeden kendimize özgü, bizim gibi... Bu yüzden belki de farklı görüşlerin karşı karşıya geldiği tarafsız böle,dört bir taraf gibi programlar ilgimizi çekiyor. Bir de bu tip programları mizaha gülmeceye ya da farklı eğlencelere çevirsek.. Bir tek Levent Kırca kaldı bize bunu hatırlatan.. Atilla Arcan, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ferhan Şensoy, Hamdi Alkan... Nerede bu ustalar..?
[h=3]Oğuz Akdeniz [/h]
Moderatörün son düzenlenenleri: