Bu sıcaklarda oturup evde TV izlemek zül oldu artık. Hele hele bin bir yaygara ile ekranlara sürülen yeni yapımlar da 'sinameki etkisi' yapınca elimde kumanda ile oturduğum yerde kıvranıp duruyorum.Hangi kanala dönsem karşımda 'buruk' acı!
Tamam yaz sezonuyla birlikte ekranlara yeni programlar geldi ve gelmeye de devam ediyor. Yarışmalar, tek konusu aşk olan diziler, anlamsız sabah programları v.s…Ama kalite? Onu ekranlarda bulmak neredeyse imkansız oldu artık. Adeta deneme tahtasına döndü seyirciler.
Şişir, abart yap tanıtımı, koy yayına; tutarsa senindir, tutmazsa zaten hiç senin olmamış demektir! Boşlukları doldur işte… Neticede sabahtan başlıyor karın ağrısı, akşama kadar sürüyor.
Yapılan onca masrafa mı takılayım, yoksa boşa giden emeğe mi, ya da oluşturulan görüntü kirliliğine mi karar veremedim. Diziler, zaten ayrı bir felaket.
Yapımcılar sanki; toplumu daha ne kadar 'aptallaştırabiliriz'in derdine düşmüşler. Bir de sunucu ve spikerlerin gafları eklenince, 'Şengül Hamamı'na dönüyor televizyon ekranları.
Zaplarken 'Şeflerin Düellosu' da çok kısa bir mola verdim. Tam da yerinde durmuşum, sunucu arkadaşım, Nalan Aksoy'a iltifat ediyor; '…ve şimdi Nalan Aksoy, adeta bir İspanyol edasıyla, Türk kadınını temsil ediyor'. Peki, İspanyol edasıyla Türk kadını nasıl temsil ediliyor acaba, ben bunu pek anlayamadım.
Sonra bir haber bülteninde duraksıyorum, yine kısa bir mola. Muhabir arkadaşım heyecan içinde haberi anlatıyor;…'Küçük kız daha on beşinde bile değildi, işte o on beş yaşındaki kız!…Eeee, durum böyle olunca insan gördüklerini ciddiye almıyor haliyle.
Gönül Gökmen
Tamam yaz sezonuyla birlikte ekranlara yeni programlar geldi ve gelmeye de devam ediyor. Yarışmalar, tek konusu aşk olan diziler, anlamsız sabah programları v.s…Ama kalite? Onu ekranlarda bulmak neredeyse imkansız oldu artık. Adeta deneme tahtasına döndü seyirciler.
Şişir, abart yap tanıtımı, koy yayına; tutarsa senindir, tutmazsa zaten hiç senin olmamış demektir! Boşlukları doldur işte… Neticede sabahtan başlıyor karın ağrısı, akşama kadar sürüyor.
Yapılan onca masrafa mı takılayım, yoksa boşa giden emeğe mi, ya da oluşturulan görüntü kirliliğine mi karar veremedim. Diziler, zaten ayrı bir felaket.
Yapımcılar sanki; toplumu daha ne kadar 'aptallaştırabiliriz'in derdine düşmüşler. Bir de sunucu ve spikerlerin gafları eklenince, 'Şengül Hamamı'na dönüyor televizyon ekranları.
Zaplarken 'Şeflerin Düellosu' da çok kısa bir mola verdim. Tam da yerinde durmuşum, sunucu arkadaşım, Nalan Aksoy'a iltifat ediyor; '…ve şimdi Nalan Aksoy, adeta bir İspanyol edasıyla, Türk kadınını temsil ediyor'. Peki, İspanyol edasıyla Türk kadını nasıl temsil ediliyor acaba, ben bunu pek anlayamadım.
Sonra bir haber bülteninde duraksıyorum, yine kısa bir mola. Muhabir arkadaşım heyecan içinde haberi anlatıyor;…'Küçük kız daha on beşinde bile değildi, işte o on beş yaşındaki kız!…Eeee, durum böyle olunca insan gördüklerini ciddiye almıyor haliyle.
Gönül Gökmen
Moderatörün son düzenlenenleri: