- Katılım
- 23 Aralık 2011
- Mesajlar
- 29,669
- Reaksiyon puanı
- 13,174
- Puanı
- 1,059
TELESİYEJ / TARAF
Kadim insani değerler eklenince, 'Sultan' artık daha sıcak bir dizi
Sultan dizisi daha insani, sıcak bir dizi olmuş. Şablonik, ezber bir yapıdan, daha insani bir yapıya evrilmiş çünkü.
Dizinin içine Anadolu'nun kadim insani değerleri girmiş. 6. Bölümde net bir biçimde fark edildi bu; ne zaman ki bu coğrafyanın köklü, derinlikli bir değeri ya da değerleri, bir anlatım ürününde (bu durumda dizide) yer alır, yapı adeta bütünüyle etkilenir o zaman. Oyuncuların duygusuna siner bu durum ve onların oyunlarını derleyip, toparlar; daha manalı ifadeler çıkarmalarını sağlar.
Nurgül Yeşilçay, şimdi Sultan'da daha farklı oynuyor bence. O da, diziye yeni insani değerlerin katıldığını görüyor çünkü.
Babası -kızının işlerini bozmak için-, han esnafının alışveriş ettiği peynircinin bütün ürünlerini kapatınca, zor durumda kalan Sultan'ın yeni yardımcısının (onlara arka çıktığı için oteldeki işinden olan resepsiyonist) yaşlı annesi ilginç bir duruş sergiledi mesela. Sultan, oğluna sahip çıkıp iş verdiği için, her gün dükkânın ihtiyacı olan peynir ve yoğurdu üretip, karşılıksız olarak vermekte direndi yaşlı kadın. Sultan'ın, ona bu alışverişin bir ticaret gereği olduğunu anlatmaya çalışması, yaşlı kadının ise, dükkâna daha önce mal veren peynircinin talep ettiği fiyatın ancak yarısını zar zor kabul etmesi; sıcak, vefalı bir Anadolu duruşunu yansıtıyordu.
Ama, Sultan dizisinin temel handikapı devam ediyor tabii; çünkü dizinin ilk bölümünde atılan - ve geri dönüşü imkansız olan- bir dil sorunu adımı var: Diyarbakır'da Kürtçe konuşulur, Kürtçe'nin yanı sıra da Türkçe konuşulur
Kadim insani değerler eklenince, 'Sultan' artık daha sıcak bir dizi
Sultan dizisi daha insani, sıcak bir dizi olmuş. Şablonik, ezber bir yapıdan, daha insani bir yapıya evrilmiş çünkü.
Dizinin içine Anadolu'nun kadim insani değerleri girmiş. 6. Bölümde net bir biçimde fark edildi bu; ne zaman ki bu coğrafyanın köklü, derinlikli bir değeri ya da değerleri, bir anlatım ürününde (bu durumda dizide) yer alır, yapı adeta bütünüyle etkilenir o zaman. Oyuncuların duygusuna siner bu durum ve onların oyunlarını derleyip, toparlar; daha manalı ifadeler çıkarmalarını sağlar.
Nurgül Yeşilçay, şimdi Sultan'da daha farklı oynuyor bence. O da, diziye yeni insani değerlerin katıldığını görüyor çünkü.
Babası -kızının işlerini bozmak için-, han esnafının alışveriş ettiği peynircinin bütün ürünlerini kapatınca, zor durumda kalan Sultan'ın yeni yardımcısının (onlara arka çıktığı için oteldeki işinden olan resepsiyonist) yaşlı annesi ilginç bir duruş sergiledi mesela. Sultan, oğluna sahip çıkıp iş verdiği için, her gün dükkânın ihtiyacı olan peynir ve yoğurdu üretip, karşılıksız olarak vermekte direndi yaşlı kadın. Sultan'ın, ona bu alışverişin bir ticaret gereği olduğunu anlatmaya çalışması, yaşlı kadının ise, dükkâna daha önce mal veren peynircinin talep ettiği fiyatın ancak yarısını zar zor kabul etmesi; sıcak, vefalı bir Anadolu duruşunu yansıtıyordu.
Ama, Sultan dizisinin temel handikapı devam ediyor tabii; çünkü dizinin ilk bölümünde atılan - ve geri dönüşü imkansız olan- bir dil sorunu adımı var: Diyarbakır'da Kürtçe konuşulur, Kürtçe'nin yanı sıra da Türkçe konuşulur