FK12 Sonbahar (2008) - Film Yorumları

bazinga

Konu Sahibi
Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
94,181
Reaksiyon puanı
51,533
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com


1627496303988.png



Sonbahar


Tür:
Dram
Süre: 99 dakika

Yönetmen: Özcan Alper
Senaryo: Özcan Alper

Oyuncular:
Onur Saylak
Megi Kobaladze
Serkan Keskin

IMDb Linki


Puanlar:
IMDb: 7.8/10
Rotten Tomatoes: 83%

Filmin Fragmanı:



Filmle ilgili yorumlarınızı bu başlık altından yapabilirsiniz.


 
  • Beğendim
Reactions: Angelica
1997'de 22 yaşında üniversite öğrencisiyken girdiği cezaevine, 10 yıl sonra sağlık sorunları nedeniyle çıkan Yusuf, Doğu Karadeniz'deki evine, hasta annesinin yanına döner. Her şey farklıdır; babası ölmüş, ablası evlenmiş. Sadece eski dostu Mikail vardır geride kalan. Bir de Gürcü kızı Eka ile karşılaşmasıyla birlikte kendi hayatında bir şeyler değişmeye başlayacaktır.

Filmin başlangıç noktası 22.12.2000 yılı. O dönemde 20 Ekim'de başlayan, F tipi hücre sistemine ve tecrit uygulamasına direnmek için başlatılan açlık grevi karşılıyor bizi. 19 Aralık'ta 20 cezaevine birden baskın yapılıyor ve buna "Hayata Dönüş Operasyonu" adı veriliyor.

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/dugmeye-boyle-basildi-39208852 (Basına bu operasyonun yansımasına bir örnek.)

Politik film olarak siyasi bir suçluya bakış açısı ve bazı siyasi olaylara göndermeler olduğunu söyleyebiliriz. Siyasi bir suçlunun yalnızlığı, topluma karşı yabancılaşması işleniyor, toplumun siyasi bir suçluya nasıl baktığı işleniyor, yani film farklı bir bakış açısıyla ön plana çıkıyor.

Filmin çekim yeri Rize'nin Çamlıhemşin ilçesi. Doğu Karadeniz'in o muhteşem güzelliği görüntülere yansıyor. Yönetmen filmde o manzaranın güzelliğini başarılı bir şekilde yansıtıyor. O manzaraya hayran kalmamak elde değil. Ayrıca filmdeki bazı replikler de kitaptan okunan bir söz gibiydi ama tabii çok fazla diyalog yoktu filmde ayrı konu. Öte yandan filmin bir diğer özelliği, sadece Türkçenin değil aynı zamanda Hemşince ve Gürcücenin de konuşulması.

Yusuf karakterinin filmde daha çok yalnızlığı, topluma karşı yabancılaşması anlatılıyor. Filmin melankolik bir havası var; manzaraya hayran kalıyorsunuz ama karakteri izledikçe içinize kasvet düşüyor. Özcan Alper, ilk uzun metrajlı filmiyle özellikle Doğu Karadeniz'in güzelliğine ve karakterin o durumdan sonra dışa çıkmasından sonra yaşadığı buhrana dikkat çekmek istemiş.

7/10

02.07.2021
 
Gücünü coğrafyasından alan bir film olmuş. Karadenizde geçen yerli film pek hatırlamıyorum. Özellikle Artvin gibi merak ettiğim bir yerde geçiyor olması filmi ilgi çekici kılmaya yetmiş. Tabii coğrafi konumun getirdiği bir konu da Gürcistan'ın hemen dibinde olması. Filmin içine yedirilmiş karadeniz müzikleri de çok iyiydi...

Her ne kadar filmin konusu politik bir olay üzerinden kurgulanmış olsa da filmin bu durumu çok vurguladığı söylenemez. Olayın doğruluğu yanlışlığı üzerine eğilmeyen ama hapiste çürüyüp gitmiş bir yaşam üzerinden genel anlamdaki düşünce suçlarına hapis cezası verilmesi üzerine düşündüren bir filmdi...

İzlediğim ilk Özcan Alper filmiydi zaten kendisinin de hem ilk hem de en ünlü filmi. Beklentim daha yüksek olsa da genel anlamda filmi hiç fena bulmadım. Pek bir amaca hizmet etmeyen kısımları olsa da ana karakterimizi sevdim. Dış dünyadan soyutlanmış gibi gözüken bir memleketteki Rus romanından fırlamış gibi duruşuyla bağ kurmakta zorlanmadım...

Filmin en acıtan yeri Gürcü kızın "keşke kaçıp gidebilsek uzaklara" gibisinden olan sözüne yanıtsız kalma zorunluluğuydu. O da istiyordu elbet bunu ama her yönden mümkün olmadığının bilincindeydi. Etkileyici bir sahneydi...

Ayrıca filmin sadece tek bir karesinde çıplaklık var ki inanılmaz estetik bir kareydi...

6.5/10
 
Durgun, ağır işleyen ve yer yer sıkan bir fim oldu. Karadeniz'in güzel manzarasını doya doya izlediğimiz bir film oldu.
Onur Saylak o küçük çocuk ile matematik hakkında yaptığı ilk sohbette o oturduğu yerdeki manzara muhteşemdi. Onu demeden geçmeyeyim :A

Kar manzaraları da ayrı bir güzeldi. Konusu beni pek içine çekmedi. Ruhsuz bir adamın hayatını ele alan bir film ve onun hayatını izlerken sen de üzülüyorusun ve modun düşüyor. Müziklerde ayrı bir güzeldi. Özellikle son sahnedeki....

6/10
 
Film bazılarına durgun ve sıradan gelebilir ama filmin sadeliği ve doğallığı onu ilgi çekici yapıyor. Görüntü yönetmenliği harikaydı. Yeşilin her tonunu gösterdiler bize.

Konu idare ederdi. Oyunculukları beğendim. Müzikler zaten tam benim kalemimde. Finali bir tık daha iyi olabilirdi. Karadeniz manzarası görmek isteyenlerin mutlaka izlemesi gerektiği bir film.

7/10
 
Filmi az önce tamamladım filmde 97 yılındayken 22 yaşında üniversite öğrencisi olan Yusuf'un 10 yıl sonra sağlık sorunlarından dolayı hapisten çıkıp annesine yanına dönmesi.. herşey farklı baba ölmüş abla evlenmiş sadece arkadaşı Mikail var birde Gürcü kızı Eka var onunla karşılaştıktan sonra yaşadıklarını anlatıyor

Film 22.12.2000 yılında o dönem 20 ekimde başlamış olan F tipi hücre sistemini ve tecrite direnmek için başlayan açlık grevi ile başlıyor 19 aralıkta 20 cezaevine Hayata dönüş operasyonu adı altında yapılan baskın
baskınla başlıyor


Film karadenizin güzel ili Rizenin Çamlıhemşin ilçesinde geçiyor görsellik muhteşem izlemesi gerçekten çok güzeldi müzikler oyunculuklar harikaydı Onur Saylak Yusufun yalnız kalışını yabancılaşmasını çok güzel anlatmış...

8/10
 
  • Beğendim
Reactions: Aserat and bazinga
Yukarıdaki yorumlarda değerli jüri üyelerimiz yazılabilecek hemen hemen her şeyi yazmışlar, bu yüzden yorumumu kısa tutacağım...

Özcan Alper'in yönetmenliğini beğendim, ülkemizin daha az bilinen, daha az görülen coğrafyasında çekilen filmler hoşuma gidiyor. Kaldı ki Karadeniz inanılmaz bir görselliğe sahip, filmlerde daha çok görebilsek keşke buraları...

Politik kısma biraz daha odaklanılmasını, konunun vuruculuğunun biraz daha kullanılmasını isterdim. Yine de çok çarpıcı sahneler mevcuttu.

Puan: 7/10
 
Yukarıdaki yorumlarda değerli jüri üyelerimiz yazılabilecek hemen hemen her şeyi yazmışlar, bu yüzden yorumumu kısa tutacağım...

Özcan Alper'in yönetmenliğini beğendim, ülkemizin daha az bilinen, daha az görülen coğrafyasında çekilen filmler hoşuma gidiyor. Kaldı ki Karadeniz inanılmaz bir görselliğe sahip, filmlerde daha çok görebilsek keşke buraları...

Politik kısma biraz daha odaklanılmasını, konunun vuruculuğunun biraz daha kullanılmasını isterdim. Yine de çok çarpıcı sahneler mevcuttu.

Puan: 7/10
Hayata Dönüş Operasyonunu detaylıca çekmesini mi istiyorsun adamdan? :D Politik meseleye odaklanma buraya doğru gider. :D Adamın amacı siyasi suçlunun halk tarafından bakış açısı, amacı buydu, politik kısım da daha çok buydu. Bence bu kadarı yeterli. :)
 
Karanlık Gece'den önce Özcan Alper'in en ünlü ve sevilen filmini de izlemek istedim. Film olaylar üzerinden değil durumlar üzerinden şekillendiği için en başta biraz sıkıcı gelebilir ama o melankolik havaya bir kere girildiğinde sevmemek mümkün olmuyor. Zaten Karadeniz'e (Özcan Alper de benim gibi Artvinliymiş) güneşli havalar değil yağmurlu-puslu havalar çok yakışıyor ve film de bu ortamdan aldığı gücü fazlasıyla kullanıyor. Politikayı çok göze sokmadan ana karakterimizde yarattığı etki üzerinden ele alması, sorunun aslında hepimize ait olduğu, incir çekirdeğini doldurmayacak nedenler için göz göre göre insanları soldurmanın vahameti gibi mesajları alttan alta vermesi de filmi güçlü kılan etkenlerden. Gişe sinemasında olsa abartılabilecek kısımlar burada olması gerektiği gibi, sade ve abartısız bir şekilde geçip gidiyor. Onur Saylak her zamanki gibi başarılı performansıyla göz doldururken Rus kadını canlandıran Megi Kobaladze de (pek konuşmasa bile) sessizliğine çok şey sığdırmayı başarıyor.

Yusuf'un ninesinin (öyle tahmin ediyorum) bir sahne dışında hep yerel dili konuşması ve konuşmaların çevrilmemesi de dikkat çekici bir detaydı. Ölüm kapıda olunca hayattaki her şeyin anlamsızlaştığını göstermeye yönelik yapıldığını düşünüyorum. Bu arada Yusuf'un tulum çalmasından sonra cenazesine bağlanan son planda çalan ağıtın Türkçe sözlerini öğrenince gerçekten filme ne kadar uyumlu olduğu anlaşılıyor.

"gel oğul gel.
sana kurban olayım oğul.
gel oğlum yusuf'um gel.

sonbahar geçti de, kış mı geldi oğul…
on yıl bir delikte kaldın da oğul,
yüreğin mi çürüdü oğul,
benim yusuf'um oğlum.

yüreğine kurban olayım oğul.
gel oğlum yusuf'um gel.

büyük derdin vardı da oğul,
bana söyleyemedin mi oğul,
gel oğlum yusuf'um gel
benim yusuf'um oğlum.

bembeyaz alnına ve uzun burnuna oğul
kurban olayım ben oğlum
gel oğlum yusuf'um gel.

senin için bahar olmadığını biliyordun da oğul
o yüzden mi kışın yaylaya çıktın oğul
gel oğlum yusuf'um gel
benim yusuf'um oğul."

8/10